Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4774 E. 2020/1168 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4774 Esas
KARAR NO: 2020/1168
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2017
NUMARASI: 2014/1146 2017/330
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında 12/05/2008 tarihinde 15 yıl süreli kira sözleşmesi imzalanarak tapuya şerh verildiğini, yine aynı tarihte müvekkili ile davalı … Ltd.Şti arasında protokol düzenlenerek kira sözleşmesine konu taşınmaz üzerinde kurulacak istasyonunun davalı şirket tarafından işletileceğinin kararlaştırıldığını ve ayrıca 09/10/2008 tarihinde taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, daha sonra davalı şirketin istasyonda müvekkilinin bayisi olarak faaliyet göstermeye devam ettiğini, rekabet kurulunun 12/04/2014 tarihli kararı ile 12/05/2008 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına, tarafların dikey anlaşmanın devamı konusunda anlaşamamaları halinde ise bahse konu dikey anlaşmaya bireysel muafiyet tanınamayacağı, bu durumda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde dikey anlaşmanın sonlandırılması gerektiğinin belirtildiğini, bu karara istinaden müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen 05/05/2014 tarihli ihtarname ile kurul kararı gereğince kira sözleşmesi ve bayilik sözleşmesinin münfesih olacağı belirtilerek ekipmanların iadesi, kira bedelleri ve yatırım tutarları vs ödemelerin kullanılmayan kısma ilişkin bakiyesinin istendiğini, kira şerhinin terkin edildiğini ancak istenen ödemelerin yapılmadığını, müvekkilinin 12/05/2008 tarihli protokol gereğince davalı malik …’a 15 yıllık kira bedeli için 120.000 USD karşılığı 147.240,00 TL kira bedeli ve bu bedelin stopajı olarak 36.810,00 TL ödediğini, yine 04/09/2009 tarihli ek protokol gereğince ve ayrıca yapılan aynı tarihli ek kira sözleşmesi ile müvekkilinin davalı malike 385.000 USD ek kira bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ve müvekkilinin karşılığı olan 462.000,00 TL’yi ödediğini, ayrıca bu kira bedelinin stopajı olan 115.500,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, müvekkili tarafından davalı şirkete işletme yatırım destek bedeli olarak toplam 900.000,00 USD ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve çeşitli tarihlerde davalı şirkete toplam 1.479.000,00 TL + KDV ödeme yapıldığını, müvekkilinin kira sözleşmesinin 15 yıl süreceği düşüncesiyle peşin kira ve işletme yatırım destek bedellerinin davalılara ödediğini, Rekabet Kurulu’nun anılan kararı uyarınca dikey ilişkisinin münfesih olduğunu, bu nedenle davalıların 11 yıllık süreye denk gelen ödemeler sebebiyle sebepsiz zenginleştiğini, davalı …’ın ise 12/05/2008 tarihli protokolün 8.maddesi gereğince bayinin davacıya karşı yükümlülükleri konusunda kefil olduğunu belirterek KDV dahil 652.149,30 TL stopaj ve kira bedelinin davalı …’dan ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle ve faizin KDV’siyle birlikte tahsiline, yine söz konusu ana paranın dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı süre içinde elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkili şirketin bu bedelden yoksun kalması nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı KDV dahil 253.098,30 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte davalı …’dan tahsiline, işletme yatırım destek bedelinden kullanılmayan süreye denk gelen KDV dahil 1.176.928,76 TL’nin yatırımın yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte tüm davalılardan, yine işletme yatırım bedelinin davalı şirket yedinde kaldığı sürede davalının elde ettiği semerelerin ve müvekkilinin uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı KDV dahil 537.349,70 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, BK’nun 66.maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresinin geçirildiğini, 5 yılı aşan süreler yönünden sözleşmelerin grup muafiyetinden yararlanamayacağını, işletme yatırım destek bedelinin talep edilemeyeceğini, hesaplamanın nasıl yapıldığının açık olmadığını, protokolde kefalet limitinin belirtilmediğini, bu nedenle kefaletin geçerli olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; Rekabet Kurulu’nun 2002/2 Sayılı tebliği gereğince bayilik ilişkisinin azami 5 yıl süreyle sınırlı olması gerektiği, davacının konumu itibariyle bu durumu bilmesi gerektiği, buna göre davacı tarafından ödenen işletme yatırım destek bedelinin 5 yıllık bayilik ilişkisi kapsamında ödendiğinin kabulü gerektiği, dolayısıyla davacının işletme yatırım destek bedeli bakımından iade talep edemeyeceği, ayrıca Rekabet Kurulu’nun dava konusu istasyona yönelik olarak verdiği 12/02/2004 tarihli kararda belirtildiği üzere 12/05/2013 tarihine kadar grup muafiyetinden yararlanmasının söz konusu olduğu, bu durumda kullanılmayan süreye denk düşen kira bedelinin iadesi gerektiği, ayrıca kefilin sorumlu olduğu azami miktar gösterilmeden kefalet sözleşmesinin geçersiz olup davalı …’dan herhangi bir talepte bulunulamayacağı, yine davacı tarafça davalıya mal ve hizmet teslimi söz konusu olmadığından KDV istenemeyeceği gerekçeleriyle yatırım destek bedeli ve bunun semeresine ilişkin talep yönünden davalı şirket hakkındaki talebin ve davalı … yönünden ise kefalet sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine, kira bedeline ilişkin talep yönünden davanın kısmen kabulüne, toplam 628.779,95 TL’nin davalı …’dan dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair yerinde görülmeyen istemin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; 12/05/2008 tarihli protokolde ticari ilişkinin 15 yıl için yapıldığının öngörüldüğü, dolayısıyla yatırım destek bedeli ve kira bedelinin 15 yıl için ödendiğinin kabulü gerektiğini, Rekabet Kurulu’nun 12/02/2014 tarihli kararıyla taraflar arasındaki anlaşmanın 12/05/2008’den itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyetten yararlanacağına karar verildiğini, istasyonun tamamen davacı tarafından yaptırılması nedeniyle bireysel muafiyet süresinin 10 yıl olduğunu, kira ve bayilik ilişkisinin başlangıç tarihinin ilk yakıt alım tarihi olduğunu, buna göre kullanılmayan kısımla ilgili kira bedelinin KDV dahil 652.149,30 TL, işletme yatırım destek bedelinin ise 1.176.928,76 TL olduğunu, 20/04/2015 tarihli raporda işletme yaptırım destek bedeli açıklamalı fatura bedellerinin tümünün davalıya ödendiğini, davalının 31/12/2013 tarihi itibariyle tahsil ettiği bedelin 500.000,00 TL’lik kısmını 2009, 2010, 2011 ve 2013 yıllarında gelir kaydettiğinin tespit edildiğini, dolayısıyla davalının kullanılmayan kısımlarla ilgili tutarları gelirleştirmediği, iadeye konu olduğunun sabit olduğunu, yargılama sırasında alınan 01/04/2016 tarihli raporda, kira bedeli yönünden iade gerektiği, işletme yatırım bedeli yönünden talepte bulunamayacağının bildirildiğini, rapora itiraz ettiklerini, ancak ek raporda sonucun değişmediğini, oysa ek raporda itirazlarının karşılanmadığını, davalı kayıtlarında alınan rapor ile sonraki raporların çeliştiğini, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemenin bu talebi reddettiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 12/05/2008 tarihli protokolün gayet açık olduğunu, ödenen bu tutarların 15 yıl içinde ödendiğinin belli olduğunu, bilirkişinin mahkeme yerine geçtiğini, somut olayda davacının boş bir arazi üzerine akaryakıt istasyonu kurulması için tüm yatırımları yaptığını, taşınmaza değer katılmasını sağladığını, henüz ilişkinin bitmesine 10 yıl varken ve bedel almaksızın ilişkinin sonlandığını, bu durumda müvekkilinin zarara uğradığını, semereler yönünden ise bilirkişiler ve mahkemenin bir inceleme yapmadığını, 12/05/2013’den dava tarihine kadar faiz hesabı yapılmış ise de, esasen bu hesaplamanın başlangıç tarihinin kira bedellerinin ödendiği tarih olması gerektiğinin, ayrıca tüm davalıların tek vekille temsil edildikleri halde hükmün 8.bendinde davalı şirket ve davalı … yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti, hükmün 9.bendinde ise … yönünden ayrı vekalet ücreti takdir edildiğini, oysa tek bir vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, vekalet ücretlerinin yüksek hesaplandığını bildirmiştir. Davalılar vekili, istinaf sebebi olarak; mahkeme tarafından kabul edilen kira bedeliyle ilgili olarak stopaj bedelinin de kira bedeline dahil edildiğini, oysa stopaj bedelinin müvekkiline değil devlete ödendiğini, müvekkilinin stopaj bedelinden zenginleşmesinin olmadığını, ayrıca davacının devlete yatırdığı stopajı vergi alacaklarından mahsup ettiğini, dolayısıyla mahsup edilen stopaj tutarından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını bildirmiştir. Davacı ile davalılar arasında imzalanan 12/05/2008 tarihli protokol ile davalı …’ın taşınmazı üzerinde istasyon kurulmasının ve davalı şirketle bayilik ilişkisinin kurulmasının amaçlandığı, ayrıca davacı lehine 15 yıl süreyle kira sözleşmesi yapılarak tapuya şerh edileceğini, yine ipotek tesis edileceğinin, ayrıca söz konusu taşınmaz üzerinde istasyon kurulacağının ve kira bedelinin 15 yıllık için 120.000 USD olduğu, …’in davalı şirkete işletme yatırım desteği olarak 1.250.000,00 USD + KDV ödeyeceğinin, bayinin inşaat işlerine başlayacağının ve yapılması gerekenlerin ayrıntılarının yazılı olduğu görülmüştür. Davacı ile davalı … Ltd.Şti arasında 09/10/2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, daha sonra 16/03/2010 tarihinde davacı ile davalı … şirketi arasında bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 13.maddesinde sürenin 5 yıl olduğu, sürenin bitiminden itibaren tarafların yazılı mutabakatı ile 5 yılı geçmemek üzere uzatılabileceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Rekabet Kurulu’nun 12/02/2014 tarihli 14-06/110-49 sayılı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili verdiği kararında, davalı şirket ve … ile davacı arasındaki dikey ilişkilerin 12/05/2013 tarihine kadar 2002/2 Sayılı tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanabileceği, bu tarihten itibaren grup muafiyeti kapsamı dışında kaldığı, bununla birlikte dikey anlaşmanın daha önce üzerinde bayinin faaliyeti yürütülmemiş taşınmaz üzerinde yeni bir istasyon kurulmasına ilişkin olması, maliyetin … tarafından karşılanması nedeniyle tarafların mevcut dikey anlaşmanın devamı konusunda uzlaşmaları koşuluyla dikey anlaşmaya 12/05/2008 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına, tarafların anlaşamamaları halinde ise bireysel muafiyet tanınamayacağı, bu durumda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde dikey ilişkiyi sonlandırmaları gerektiği yolunda karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı şirkete gönderilen 05/05/2014 tarihli ihtarname uyarınca, Rekabet Kurulu kararına atıf yapılarak sözleşme ilişkisinin tasfiyesinin zaruri bir hal aldığı belirtilerek ariyetlerin iadesinin istendiği, ayrıca kira bedelleriyle yatırım tutarları, işletme yatırım bedelleri vs ödemelerin kullanılmayan kısma ilişkin bakiyesinden kaynaklanan toplam 2.251.216,28 TL borcun ferileriyle birlikte ödenmesinin istendiği görülmüştür. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin tapuya şerh verildiği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 20/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 2008-2013 yılları arasındaki defterlerinin incelendiği, davacının davalı şirkete 2008, 2009 ve 2010 yıllarında toplam 1.681.500,00 TL ödediği, bu tutar karşılığında davalı şirketin davacıya 2009 ve 2010 yıllarında KDV dahil toplam 1.681.500,00 TL bedelli 3 adet fatura düzenlediği, davalı şirketin düzenlediği bu faturalardan 500.000,00 TL ‘lik kısmını 2009,2010 , 2011, 2012 ve 2013 yıllarında gelir kaydettiği, kalan kısmını ise 31/12/2013 tarihi itibariyle henüz gelir kaydetmediğinin tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/04/2016 tarihli heyet bilirkişi raporunda; davacının bayilik ilişkisinin 15 yıl devam edeceği beklentisine istinaden davalıya işletme yatırım destek bedellerini ödediği iddiasının dosya kapsamı karşısında yerinde olmadığı, zira davacının konusunda uzman olup 2002/2 sayılı tebliği ile Rekabet Mevzuatını bilmesi gerektiği, dolayısıyla bu bedellerin 12/05/2013 tarihine kadar geçen 5 yıl için yapıldığı, davacının da bu süre içerisinde burada bayiliğinin mevcut olduğundan işletme yatırım bedelleri yönünden talepte bulunamayacağı, kira bedelinin ise kullanılmayan 12/05/2013 tarihinden sonraki dönem için geri istenebileceği, bu tutarın davalı …’dan talep edilebileceği ve 557.513,69 TL olduğu, davacının davalı …’dan 12/05/2013 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için 71.266,26 TL faiz talep edebileceği, davalı …’ın ise kefil olduğu miktarın belirtilmediği anlaşıldığından sorumluluğunun bulunmadığı, davanın zamanaşımına uğramadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ek bilirkişi raporunda ise; kök rapordaki görüşlerin değiştirilmesini gerektirir bir husus bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle yapılan yatırım destek bedeli ve kira bedelinin, sözleşmenin kullanılmayan kısmına denk gelen tutarlarının KDV’siyle tahsili ve yapılan bu peşin ödemeler nedeniyle davalının elde ettiği semerelerin tahsili istemine ilişkindir. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında 12/05/2008 tarihinde imzalanan protokol ile davalı …’ın taşınmazı üzerine istasyon yapılması ve davalı şirketle bayilik ilişkisi kurulmasının amaçlandığı, bu doğrultuda 15 yıl süreli kira sözleşmesinin yapılmasının ve 15 yıllık kira için 120.000,00 USD işletme yatırım desteği olarak ise 1.250.000,00 USD + KDV ödeneceği ve bayinin inşaat işlerine başlayacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Davacı ile davalı … Ltd. Şti arasında bu doğrultuda 09/10/2008 tarihinde ve 16/03/2010 tarihlerinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 5 yıl süreli olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki dikey ilişki Rekabet Kurulu’na yansıtılmış, Rekabet Kurulu’nca 12/02/2014 tarihli, 14-06/110-49 Sayılı kararla taraflar arasındaki dikey ilişkinin 12/05/2013 tarihine kadar, 2002/2 Sayılı grup muafiyetinden yararlanabileceği, bu tarihten itibaren grup muafiyeti kapsamı dışında kaldığı, bununla birlikte taşınmaz üzerinde yeni bir istasyon kurulduğu ve istasyonun maliyetinin … tarafından karşılanması nedeniyle tarafların uzlaşmaları koşuluyla dikey anlaşmaya 12/05/2008 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına, tarafların anlaşamamaları halinde ise bireysel muafiyetin tanınamayacağı, bu durumda ise gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde tarafların dikey ilişkiyi sonlandırmaları gerektiği yolunda karar verildiği, bilahare davacı tarafından davalıya gönderilen 05/05/2014 tarihli ihtarname ile Rekabet Kurulu’nun bu kararına atıf yapılarak sözleşmenin tasfiyesinin zaruri bir hal aldığı belirtilerek ariyetlerin iadesinin, ayrıca kira bedelleri ile yatırım tutarları ve işletme yatırım bedelleri vs. ödemelerin kullanılmayan kısma denk geldiği iddia edilen 2.251.216,28 TL’nin ödenmesinin davalıdan istendiği görülmüştür. Yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu taşınmaz üzerinde başlangıçta herhangi bir istasyon yapısının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zaten taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri gözetildiğinde, arazi üzerinde istasyon bulunmadığı ve araziye istasyon yapılmasının kararlaştırıldığı ve bunun için de davacı tarafından davalıya ödeme yapılacağı ve işlerin de davalı tarafından yaptırılacağı görülmüştür. Davacı taraf protokolde de açıkça belirtildiği üzere taraflar arasındaki dikey ilişkinin 15 yıl sürmesini hedeflemektedir. Her ne kadar Rekabet Kurulu’nun 2002/2 Sayılı tebliği uyarınca bayilik sözleşmeleri 5 yıl süreyle grup muafiyetinden yararlanmakta ise de, somut olay bakımından istasyonun sıfırdan yapıldığı gözetilerek taraflar yönünden somut olaya özgü olarak grup muafiyetinin tarafların uzlaşması halinde 10 yıla kadar olacağına dair karar verilmiş, ancak taraflar dikey ilişkinin devamı hususunda anlaşamamışlardır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince işletme yatırım bedellerinin alınamayacağına dair gerekçeli hüküm oluşturulmuş ise de, mahkemece arazi üzerinde keşif yapılarak yapılan işletme yatırımına dair bu yatırımların (istasyon ve protokolde belirtilen diğer sabit yatırımlar) arazi üzerinde bulunup bulunmadığı, şayet arazi üzerinde belirtilen yatırımlar var ise davalı tarafça kullanılıp kullanılmadığı, taşınmaza artı değer katıp katmadığı hususları incelenmeksizin eksik inceleme ile karar verildiği görülmüştür. Öte yandan davacının talepleri arasında yapılan peşin ödemeler nedeniyle davalının elde ettiği semerelerin de iadesi istenmiş olup mahkemece bu talep konusunda olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı görülmüş olup bu husus da usule aykırıdır. Öte yandan 3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 24/c maddesi uyarınca faizin KDV’si istenebilecektir. Açıklanan bu yönler itibariyle yargılama eksik bırakılmıştır. Bu durumda mahkemece açıklanan bu hususlar üzerinde durularak gerektiğinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alınarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usule aykırı olup ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir. Kararın kaldırma biçimi gözönüne alındığında ise davacı vekilinin sair, davalı vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Öte yandan Dairemizce işbu karar 02/07/2020 tarihinde verilmiş olup gerekçeli karar henüz yazılmadan önce ilk derece mahkemesince 12/07/2020 tarihli yazı ekinde davacı vekili Av. V. … ile davalılar vekili Av. … tarafından birlikte imzalanan tarihsiz ve ön bürodan 10/07/2020 tarihinde yapılan kimlik tespitli dilekçelerinde, taraflar arasında 30/06/2020 tarihinde protokol akdedildiği belirtilerek istinaf başvurusundan ve temyiz hakkında feragat ettikleri ve kararın kesinleştirilmesini istedikleri görülmüş ise de HMK’nun 349/2-son cümlesinde, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle red olunur şeklinde düzenleme mevcut olup dairemizce işbu dosyanın istinaf incelemesi yapılmış ve 02/07/2020 tarihi itibariyle karara bağlanmış olduğundan taraf vekillerinin bu talepleri bu aşamada değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda belirtilen yönlerden KABULÜNE, 2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/04/2017 tarih, 2014/1146 esas, 2017/330 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Kararın kaldırma biçimine göre davacı vekilinin sair, davalılar vekilinin ise tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davalıların istinaf talebi incelenmediğinden talebi halinde istinaf peşin harcının davalılara iadesine, 7-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 123,20 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/07/2020