Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4773 E. 2020/1139 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4773 Esas
KARAR NO : 2020/1139 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI : 2015/428 E., 2017/374 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile yapılan yetkili servis sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini beyan ederek, uğranılan zarar nedeni ile davalının tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, ancak sözleşme yükümlülüğünü yerine getirirken sorunlar oluştuğunu, uyarılara rağmen müşteri şikayetlerinin giderilemediğini, bir yetkili satıcıdan da şikayet alınması üzerine sözleşmenin feshedildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık tazminat istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında yetkili servis sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmenin dava tarihine kadar yaklaşık 11 yıl devam ettiği, sözleşmenin davalı tarafça 18.02.2014 tarihinde feshedildiği, davacı tarafın bu feshin haksızlığını iddia ederek eldeki tazminat davasını açmış olduğunun anlaşıldığı, dosyanın sektör bilirkişisi, mali müşavir bilirkişi ve sözleşme uzmanı bilirkişiden oluşan heyete tevdii edilerek rapor aldırıldığı, dosyada mevcut 16.06.2016 tarihli raporda feshin haksız olduğu tespitine yer verildiği, bu hususun tespitinin yanında dosya kapsamında davacının iddia ettiği zararlarının oluştuğunu ispat edemediğinin görüldüğü, bilirkişi raporuna itibar edilerek feshin haksızlığı kabul edilebilir ise de davacı tarafın tazminat taleplerinin dayanağı dava dilekçesinde açıklamaya göre; birçok riskli yatırımlar yapılmış olması, iş yeri satın alınması veya kiralanması, istihdam edilen işçi ve bunların işin sonlanması nedeniyle ödenmesi gereken tazminat tutarları, alınan araçlar, bilgisayar ve teknik araçlar ve banka kredileri olarak gösterildiği, oysa sözleşme ilişkisinde davacının bu taleplerini davalı taraftan talep edebilmesinin mümkün olmadığı, bu hususunun ayrıca ve açıkca sözleşmede kararlaştırılmış olması durumunun ise bu kabulün istisnası olduğu, dosya kapsamında taraflar arasında bu hususların ayrıca ve açıkca karalaştırılmış olmadığı ve bu itibarla da davacının genel hükümler çerçevesinde var ise tazminat taleplerini ileri sürmesi gerektiğinin kabul edildiği, diğer yandan davacının söz konusu tazminat taleplerinin somutlaştırıp ispat da edemediği, her ne kadar yargılama safahatında davacı tarafça çeşitli krediler kullanıldığı, araçlar alındığı iddiaları ileri sürülmüş ise de bu hususlar sözleşmenin feshi nedeni ile karşı taraftan herhangi bir tazminat talep hakkı doğurabilecek özellik taşımadığı, diğer yandan davacının iddia ettiği araçların nihayetinde davacının mülkiyetine geçtiği ve dolayısıyla onun aktifinde yer aldığı, bunların bedelinin davalıdan tahsili talebinin hukuken mümkün olmadığı, yine davacının çeşitli krediler kullandığını iddia etmesi sözleşmenin feshi nedeniyle kendisine bir talep hakkı doğurmayacağı, davacının bu nedenlerle zararın varlığını ve miktarını ispat edemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Davalı tarafından haksız ve yasalara aykırı bir şekilde sözleşmenin feshedilmiş olması müvekkili her anlamda sıkıntıya sokmuştur. Müvekkil 11 yıllık yetkili servis olmasına dayanarak daha kaliteli bir hizmet ve yetkili servisliğini yaptığı davalıya olan yükümlülüklerini yerine getirebilmek adına özellikle sözleşmenin feshedildiği tarihten geriye doğru son 5 yıllık dönemde işinin kalitesi ve hizmetini arttırmak anlamında birçok riske girmiş ve bu bağlamda da yatırımlar yapmıştır. Sayın Mahkeme gerekçe olarak müvekkil tarafından alınan araçların kendi mülkiyetinde olduğu ve aktifinde yer aldığı yönünde bir tespitte bulunmuş ise de müvekkil, Ordu ilinde 2 tane olan yetkili servisten biri olması ve tüketicilerden gelen taleplerin de karşılanması için 2 adet araç almıştır. Bu araçları da alabilmek için banka kredisi kullanmıştır. Sayın Heyet bu konuda bir tespit yapmış olmasına rağmen sadece araçların yıpranma paylarını hesap etmiştir.Bilirkişi heyetinin müvekkilin sözleşme kapsamında ki yükümlülükleri nezdinde almış olduğu banka kredileri ile ve diğer mali zararlar ( sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan) ilgili de bir inceleme ve hesap yapmaları gerekmektedir. …” denilerek kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava acentelik sözleşmesinin haksız feshine dayalı olarak açılmış belirsiz alacak davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Mahkemece davacının zarar taleplerini ve gerekçelerini somutlaştırmadığını, zarar olarak ileri sürdüğü hususların sözleşmesel olarak talep edilebilir olmadığını, zararın genel hükümlere göre talep edilmesinin mümkün olduğunu ileri sürülen maddi vakıaların ise bunlardan olmadığını , araçların bedelinin davalının sorululuğunda olamayacağını, banka kredisinin davalının sorumluluğunda olmadığını kabul ederek davanın reddine karar vermiştir.HMK 31. Maddeye göre Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. HMK 194. Maddeye göre Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. maddesinde, somutlaştırma yükü düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrası uyarınca, taraflar dayandıkları vakıaları, ispata elverişli bir şekilde somutlaştırmakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde, maddenin ihdas amacının, uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçmek olduğu belirtilmiştir. Gerekçenin devamında, “Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi sözkonusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.” şeklindeki ifadelere yer verilerek somutlaştırma yükünün anlam ve önemi vurgulanmıştır. Dava dilekçesinde, gerek 6100 Sayılı Kanun’un m. 119/1-e gerekse madde 194 gereğince somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, önce hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemdeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini ( yeni bir vakıa meydana getirmeden, sadece mevcut vakıa kapsamında ) davacıdan istemeli, bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verilmeli, bu eksiklik tamamlanmaz, somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verilmesi gereklidir. Davacının dava dilekçesinde belirtilen eksikliklerin bulunmaması halinde işin esasına girilerek yargılama yapılmalıdır.HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.Eldeki davada HMK 31 ve 194. Maddelere göre usuli işlem yapılmadan esasa girildiği ve davanın sonunda ise davacının zararının somutlaştırmadığı hususunun red gerekçesi yapıldığı görülmektedir.Bu itibarla öncelikle HMK 31 ve 194. Maddelere göre davacının zarar kalemleri yönünden somutlaştırma yapması için kendisine mehil verilmesi, somutlaşan davadaki taleplere göre iddia ve savunmayı karşılar ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alarak ve TBK 50. Ve 51. Maddeleri de nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken yapılmadığı görülmekle davacı yanın istinaf başvurusunun kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ;Yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde davacı yana iade edilmesine 3-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 85,70 TL ,tebligat gideri 12,50 TL, posta gideri 28,00 TL ki toplam 126,20 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.