Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4765 E. 2020/1209 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4765 Esas
KARAR NO: 2020/1209 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2015/25 E. – 2017/144 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali ( Marka’dan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı firmanın uzun yıllardır gıda sektöründe, özellikle helva ve lokum imal ve ticareti ile iştigal eden, sektöründe çok tanınmış bir kuruluş olduğunu, tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu, davalı firmanın “…” markalı helva üretip piyasaya sürmesi üzerine 06/02/2012 tarihinde Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunulduğunu ve 2012/3033 soruşturma numaralı dosya ile davalı işyerinde arama ve toplama yapıldığını, davalı firmanın uzlaşma talep ettiğini, 23/03/2012 tarihinde taraflar arasında imzalanan protokol ile davalının aynı markayı kullanmaması ve toplatılan ürünlerin üzerinden “…” markasının çıkartılması, davalının markayı taklit etmeye devam etmesi halinde 50.000,00 TL cezai şart ödeyeceğini kararlaştırdıklarını, ürünlerin davalıya iade edildiğini, davacının şikayetinden vazgeçtiğini, ancak Ocak 2014’te, davalı firmanın protokolü ihlal ettiğinin haber alınması üzerine 28/01/2014 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunularak 2014/6230 soruşturma numaralı soruşturma kapsamında dava dışı 3. şahsın işyerinde arama yapılarak 34 adet taklit ürün ele geçirildiğini ve durumun bir tutanakla kayıt altına alındığını, bu gelişmeyi takiben, İstanbul … İcra Dairesi’nde … Esas numaralı dosya ile protokol cezai şartının tahsili için icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe davalı firmanın haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ve davalı firmalar arasında 2012 tarihinde bir protokol düzenlendiğini, bu protokolün, tarafların her ikisinin karşılıklı haklarının korunması amacıyla düzenlendiğini, davalı firma sahibi ile davacı firma sahibinin önceden ortak olduğunu, bu ortaklığın sona erdiğini, davalı firma sahibinin soyadının … olduğunu ve 40 yıldır bu isimle üretim yaptığını, iyi niyetle davacı firmanın kendi soyadını kullanmasına müsaade ettiğini, diğer yandan davalı firmanın, davacı markasını hiçbir zaman kullanmadığını, kendi ürünleri üzerine sadece ticaret unvanı olan … şeklinde baskı yaptığını, dolayısıyla marka ihlali ve protokole aykırılığın söz konusu olmadığını, davacı vekilinin kendi yorumuyla anlatımı ve sübjektif değerlendirmelerinin doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarihli 2015/25 Esas-2017/144 Karar sayılı kararıyla; “davalının davacı ile yaptığı protokole rağmen davacının tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” markasını ön plana çıkartmak suretiyle ürünlerinde kullanmaya devam ettiği, bu ürünleri … Tic. Ltd. Şirketi’ne sattığı ve ürünlerin bu şirkete ait markette ele geçirildiği, bu ürünlerin davalı tarafından satıldığının davalı tarafça da kabul edildiği, davalının bu şekilde 23/03/2012 tarihli protokolün 4.maddesini ihlal ettiği ve kararlaştırılan 50.000,00 TL cezai şartı ödemesi gerektiği, icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 182/son. maddesi “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir” hükmünü haiz ise de, 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca bu hükmün ticari işlerde uygulanması mümkün olmadığından bu yönde mahkememizce bir indirim yapılamayacağı” gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si olan 10.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; HÜKME GEREKÇE YAPILAN Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/235 Esas sayılı dosyasında taraf olmadıkları için, yargılamada alınan bilirkişi raporunun ve verilen kararın müvekkilini bağlamayacağını, o dosyada bilirkişi tarafından incelemesi yapılan ürünlerin, müvekkili tarafından üretilen ürünler olup olmadığının açık ve kesin olarak belli olabilmesi için, en azından müvekkilinin davaya dahil olması, ele geçirilen ve yeddiemine teslim edilen ürünleri görmesi ve kendi ürettiği ürünler ile aynı olup olmadığını karşılaştırması gerektiğini, -dosyada alınan kök raporda müvekkili lehine değerlendirme yapıldığını, mahkemenin bilirkişilerin ve kendilerinin, ürün görsellerinin getirtilmesi yada yeddiemin uhdesindeki malların getirtilmesi taleplerinin kabul edilmediğini, bilirkişilerin ek raporlarında tezat teşkil edecek raporlar verdiğini, tekrar rapor alınması taleplerinin kabul edilmeyerek, Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/235 Esas sayılı dosyası gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verildiğini beyanla hukuka aykırı kararın bozulması talep edilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki ve yargılama sırasındaki beyanlarını tekrar ettiği, davalının protokole aykırı davrandığından, ilk derece mahkemesince davanın kabulü kararının yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
D E L İ L L E R; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; 50.000,00 TL asıl alacak için 17/03/2014 tarihinde davacı tarafından davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 20/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 21/03/2014 tarihinde borca itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğu görülmüştür. Davacıya ait marka tescil kayıtlarından; davacının … numaralı “…” markasının 05,29,30,32. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05,31. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 29,30,31,32,35,37,39,40,43. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 30.sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/235 E sayılı dosyası ile ürünlerin bulunduğu … isimli iş yeri sahibi hakkında ceza davası açıldığı, bu ceza dosyasına davacı tarafından 2014 Ocak ayına ait fatura, fotoğraflar ve ekinde ürün ambalajlarının delil olarak sunulduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 03/11/2015 tarihli bilirkişi kök raporunda; davalı firma tarafından davacı markasına tecavüz edilmiş olduğu iddiasını ispatlama külfetinin davacı üzerinde olduğu, ancak dosyadaki davacı delillerinin bu yönde kanaat oluşturmaya yeterli olmadığı, Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/235 Esas sayılı dosyada ele geçirilerek yed-i emine teslim edilen davalı ürünlerine ilişkin görsellerin, marka tecavüz analizi yapmaya yeterli olacak kalitede olmadığı, ürünlerin görsellerinin istenmesinin uygun olabileceği veya söz konusu ceza dosyasındaki yed-i eminin, huzurdaki dosyada davacı olan firmanın yetkilisi olduğu dikkate alınarak, görsellerin istenmesi yerine yed-i emin uhdesindeki davalı ürünlerinin doğrudan istenmesinin de söz konusu olabileceği, bu durumda davalı ürün görsellerinin heyetçe oluşturularak huzurdaki dosyaya ekleneceği, dosyada mevcut davacı delilleri dikkate alındığında, davalı firmanın 23/03/2012 tarihli protokolü ihlal etmediğine dair görüş bildirmişlerdir. Ceza dosyası celp edilerek ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, her iki bilirkişinin iki ayrı rapor ibraz ettikleri görülmüştür. Hukukçu Bilirkişi raporunda; ürün ambalajları üzerindeki ticaret unvanı kullanımında … ibaresinin ön plana çıkarılarak daha renkli, daha baskın, daha büyük yazıldığını, marka hakkına tecavüzün söz konusu olduğunu ve protokol gereğince davacının cezai şart talep edebileceğini beyan etmiştir. Marka vekili bilirkişinin raporunda; dosyadaki delillerin değerlendirmesinin mahkemenin taktirinde olduğunu, davaya konu ürünler üzerindeki … ibaresinin davalı tarafça mı yoksa dava dışı market çalışanlarınca mı konulduğu konusunda yapılacak değerlendirmenin bilirkişilik görevinin dışında hukuki değerlendirme olduğunu beyan etmiştir. Davacı ile davalı arasında imzalanan 23/03/2012 tarihli protokol i 4.maddesinde, “…, bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren, “…” markasına tecavüz teşkil edecek marka dizaynlı ürünleri üretmesi ve satması halinde, …’a 50.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul eder. … da …’nın marka dizaynlı ürünleri üretmesi ve satması halinde, …’ya 50.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul eder. …’ın bu tarihten sonra ortaya çıkabilecek yeni ihtilaflar için her türlü hukuki ve cezai davayı açma hakkı saklıdır.” şeklinde uzlaşmaya vardıkları anlaşılmıştır. Yine dosyaya getirtilen 28/01/2014 tarihli Muhafaza Altına Alma ve El Koyma Tutanağı incelendiğinde; … Tic. Ltd. Şirketi unvanlı iş yerinde yapılan aramada, 11 adet 400 gram … markalı antep fıstıklı, susamlı, 10 adet 450 gram … markalı cevizli, 2 adet 3000 gram … markalı sade tahin, 2 adet yarısı kesilmiş 3000 gram … markalı sade ve 4 adet her biri yaklaşık 4,50 gram … markalı helvanın ele geçirildiği, bu ürünlerin yediemine teslim edildiği, ürünlerin üzerlerindeki etiketlerin fotoğraflarının çekildiği ve üzerlerinde “…” markasının yer aldığı, yine ürünlerin ambalajlarının da davacı tarafça ceza dosyasına sunulduğu, üzerlerinde büyük harflerle üstte “…” ibarelerinin yer aldığı, altında daha küçük harflerle “Gıda Sanayi Ticaret ve A.Ş.” ibaresine yer verildiği, yine bu dosyaya sunulan 04/01/2014 tarihli kaşa fişinde de ürün adının “…” olarak yazıldığı, ceza davasında sanık olarak yargılanan …’in bu ürünleri … firmasından satın alarak sattığını beyan ettiği, faturalarını ibraz ettiği, yargılama sonucunda mahkemece de marka hakkına tecavüz edildiğine kanaat getirildiği, ancak etkin pişmanlık nedeniyle sanığa ceza verilmesine yer olmadığına, el koyulan ürünlerin imhasına karar verildiği, kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.
G E R E K Ç E : İtirazın iptali talepli davanın dayanağı ilamsız icra takibinde; 50.000,00TL cezai şart alacağının tahsili talep edilmiştir.Taraflar arasında 23/03/2012 tarihli Protokol imzalandığı ve protokol 4. Madde de; “…, bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren, “…” markasına tecavüz teşkil edecek marka dizaynlı ürünleri üretmesi ve satması halinde, …’a 50.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul eder. … da …’nın marka dizaynlı ürünleri üretmesi ve satması halinde, …’ya 50.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul eder. …’ın bu tarihten sonra ortaya çıkabilecek yeni ihtilaflar için her türlü hukuki ve cezai davayı açma hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekili, markanın kullanılmadığını, ürünler üzerine üretici firmanın ismi yazılması gerektiğinden, şirket unvanı yazıldığını savunmuştur. Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/235 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin müştekisi olduğu marka hakkına tecavüz davasının sanığının, dava dışı … olduğu, dosya ekindeki ürün ambalajları üzerinde “…” ibaresinin üstte ve büyük punto ile yazıldığı, altta GIDA SANAYİ TİCARET ve A.Ş” Tahin Helvası yazan ürün ambalajlarının bulunduğu , ürün ambalajlarının davacı tarafça şikayet dilekçesi ekinde ibraz edildiği,… Ltd. Şti.’nin adresinde yapılan arama ve el koyma işleminde ürünlerin teşhir fotoğraflarının çekildiği, fotoğraflardaki “…” ve fiyat yazılı ürün etiketlerinin dava dışı işyeri çalışanları tarafından konulma ihtimalinin olduğu, ceza dosyasındaki ifadesinde sanık …’in ürünleri “…” firmasından satın aldığını beyan ettiği, faturalar sunduğu, tanık olarak dinlenen … yetkilisi … ve eşi …’in ifadelerinde “…’ın bayisi olduklarını ve ürünleri dört yıldır sattıklarını” söyledikleri, ürünlerin ambalajının üretici yada satıcı firma tarafından yapılıp yapılmadığının, hangi aşamada kimin tarafından ambalajlama yapıldığının ve … ibaresinin kimin tarafından kullanıldığının dosya kapsamındaki delillerden tespit edilemediği, arama ve el koyma yapılan adresin üçüncü bir kişiye ait olduğu gibi yine ürünlerin üçüncü bir kişiden alındığı ve davacıya yeddiemin olarak teslim edildiği, davacı tarafça sunulan ürün ambalajının da dava dışı şirketten satın alınan ürün üzerinde bulunduğu anlaşılmakla, davalının protokolü ihlal ettiği davacı tarafça ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ürünlerin davalıdan satın alındığının beyan edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarihli 2015/25 Esas-2017/144 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE, 4- İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 853,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 799,50 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, -Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, -Davacı tarafından yapılan 879,10 TL harç, 257,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.136,10 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, -Karar kesinleştiğinde ve talebi halinde bakiye gider avansının davacı tarafa aidesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -Davalı tarafından sehven 2 kez yatırılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,40 tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 123,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.