Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4764 E. 2020/1151 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4764 Esas
KARAR NO : 2020/1151 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2015/766 E., 2017/549 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan olan 53.009,20 TL cari hesap alacağının ödenmediğini, davalının alacak miktarıyla aynı miktarlı ‘zayi mal bedeli’ açıklamalı bir iade faturası keserek müvekkiline tebliğ ettiğini, faturanın ihtarname ile davalıya iade edildiğini,cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının icra takibine itirazında kendisine satılan malların ayıplı olduğunu ileri sürdüğünü, ancak davalıya ayıplı mal satılmadığı gibi davalının yasal sürede ayıp ihbarında da bulunmadığını, ayrıca davalının üretmiş olduğu poliüretanın müvekkilinden satın alınan hammadde ile üretilip üretilmediğinin de belirsiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili, müvekkilinin davalıdan satın almış olduğu poliüretan hammaddesinin müvekkili tarafından üretilen treyler kasası panellerinde kullanıldığını, treyler kasalarının satışından sonra müvekkilinin müşterilerinden şikayetler gelmeye başladığını, davacıdan satın alınan hammaddenin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkili satışlarının durma noktasına geldiğini ve davacıdan satın alınan hammaddenin zayii olduğunu, bu nedenle müvekkilinin ‘zayii olan mal bedeli’ açıklamalı … nolu 31/12/2014 tarihli iade faturasını düzenleyerek davacıya gönderdiğini, ancak faturanın iade edildiğini, iade faturasının düzenlenme sebebinin 23/01/2015 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, ancak olumlu yanıt alınamadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, her iki taraf defterlerine göre de 31/12/2014 tarihi itibariyle davacının davalıdan 53.009,20 TL cari hesap alacağı olduğu, ancak davalının aynı tarihte davacı adına aynı tutarlı ‘zayi olan mal bedeli’ açıklamalı bir fatura düzenleyerek davacıya gönderdiği, davacının 13/01/2015 tarihli ihtarname ile bu faturayı kabul etmediğini açıklayarak davalıya iade ettiği, davalının 23/01/2015 tarihli cevabi ihtarnamesinde bu faturanın düzenlenme nedeninin davacıdan satın alınan hammaddenin gizli ayıplı olduğunun ortaya çıkması olduğunun belirtildiği, davacı tarafça bu ihtarnameye de olumlu yanıt verilmediği, davalının kendisine satılan(ve 31/12/2014 tarihli faturaya konu etmiş olduğu) bir kısım hammaddenin gizli ayıplı olduğu yönündeki savunmasını ispat etmesi gerektiği, davalı tarafça ayıplı ürünlere ilişkin olarak yaptırılan herhangi bir delil tespiti bulunmadığı, davalı tarafça e-mail yazışmalarına dayanılmış ise de bu yazışmaların davacı tarafça kabul edilmemesi nedeniyle hükme esas alınamayacağı, kaldı ki içeriğinde ayıbı kabul anlamına gelen ifadelere rastlanılmadığı, yine davalı tarafça davacının üniversiteye hammadde ile ilgili inceleme yaptırmış olduğu ileri sürülmüş ise de bu iddianın da kanıtlanamadığı, davalı tarafça davacının hangi faturalarına konu malların ayıplı olduğunun açıklanmadığı, yine davalı tarafça davacıdan satın alınan hammaddelere ilişkin numune alınmamış olması nedeniyle ayırt edici özelliği olmayan hammadde üzerinde teknik inceleme yapılmasının davanın esasına etkisinin olmayacağı, hammaddenin kullanıldığı kasanın hangi tarihte üretilmiş olduğunun tespitinin de esasa etkili olmadığı, zira davalının davacı dışında farklı firmalardan da aynı tarihte hammadde satın almış olabileceği, dolayısıyla davalının ayıp savunmasını kanıtlayamadığı, davalı tarafça yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle yemin metni sunulduğu, ancak sunulan metinde belirtilen hususlardan bir kısmının uyuşmazlık konusuna ilişkin olmadığı, bir kısmının davanın çözümü bakımından önem taşımadığı anlaşılmakla mahkememizce yemin metni hazırlandığı, davacı şirket yetkilisinin kendilerince davalıya satılan hammaddede herhangi bir sorun veya ayıp olmadığına, davalı tarafça hammaddede ayıp veya sorun olduğuna dair kendilerine bilgilendirme yapılmadığına dair yemin ettiği, dolayısıyla davanın sübuta erdiği” gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının istanbul anadolu ….icra müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 53.009,20 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle Davacıdan satın alınan Poliüretan hammaddesi, müvekkil tarafından üretilen Treyler kasası panellerinde kullanılmış olup, Treyler kasalarının satışından sonra müvekkilin müşterilerinden, “panellerde gaz çıkışının devam etmesinden kaynaklı şişmeler ve çekmelerin oluştuğu panel yüzeyi düz olması gerekir iken dalgalanmalar meydana geldiği” şikayetleri gelmeye başlamıştır. Bu durum davacı firmadan alınan ve panellerde kullanılan Poliüretan hammaddesinde sonradan ortaya çıkan gizli ayıp niteliğindeki maldaki ayıptan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Müvekkil müşterilerinden bu konu sebebi ile mal iadeleri olduğu gibi bu durum sebebiyle satışlarını durma noktasına gelmiştir. Davacı firma tarafından satılan Poliüretan hammaddesi zayi olmuştur.Davacının satmış olduğu poliüretan hammaddesi niteliği itibari ile ham maddedir ve ham hali ile bunun tespiti mümkün değildir. Uygulama neticesinde ortaya çıkmaktadır. Ayıplı mal niteliği itibarı ile zamanlama bakımından her uygulanan ve müvekkil tarafından satışı yapılan araçlarda aynı tarihlerde ayıbın ortaya çıkması beklenemez. Bu sebeple mahkemenin bilirkişi incelemesi taleplerimizi reddetmesi ve yaptırılan delil tespiti bulunmadığı gerekçesi kabul edilemez. Ayrıca USULE AYKIRI ŞEKİLDE YEMİN METNİMİZ DIŞINDA mahkeme tarafından resen yaptırılan yemin dışında, dilekçe layihalarında davacının ayıbı inkarı söz konusu olmamıştır…” denilerek eksik inceleme yapılmış olması nedeni ile kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ticari satıştan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, hukuki ihtilaf satılanda ayıp olup olmadığı ve varsa ayıba bağlı hakların davalı yan açısından yitirilip yitirilmediği noktasındadır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.TBK 223. Maddeye göre ; Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.Dosyaya taraflarınca sunulan deliller incelendiğinde ;dava tarihinden sonra yapılan e-mail yazışmaları ( ki bunlar ayıbın varlığını kanıtlayan içerikte değildir) dışında , iade edilen bir mal veya iade edilen mal nedeni ile uğranılan bir zararı gösterir fatura vb. Ayıbı ve ayıpla ilgili zararı gösterir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince satılanda ayıp bulunduğu yönündeki savunmanın ispat edilemediği yönündeki kabulü yerinde doğru bulunmuştur.Bir diğer istinaf sebebi yemin edasının usulüne uygun yapılmadığı hususundadır.Uygulamada çokca yapılan yemin teklif eden kişinin yemin sorusunu da hazırlaması uygulaması muhakeme sırasında yanlışlık ve zorluklara neden olmaktadır. Yemin teklif edenin hazırladığı yemin metni mahkemeye bir teklif niteliğindedir. Yemin sorusu mahkemece resen ve özenli bir şekilde hazırlanıp yemin teklif eden tarafa yemin sorusunun ispat etmek istediği vakıaya uygun olduğu yönünde beyanı alındıktan sonra, yemin sorusu ve yeminin önemi açıklanarak usulen yemini yaptırılıp yemin edecek kişi vakıa hakkında yemin etmelidir.‘Hakim ilk önce yemin konusunu (formülünü, sorusunu) tespit eder. Yemin teklif eden taraf, hangi vakıa hakkında yemin teklif ettiğini bildirir; yemin konusunu (sorusunu) ise hakim tespit eder. Hakimin tespit ettiği yeminin konusunun yemin teklif eden tarafın teklifine uygun düşüp düşmediğini denetlemek için yemin teklifinin taraflar bakımından olan öneminden dolayı, yemin konusunun duruşma tutanağına yazılması ve okunarak yemin teklif edene imza ettirilmesi uygun olur (m.154/3-ç;Yönetmelik m.211). Yemin edecek taraf, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse, hakim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhal bu konuda kararını verir. Bundan sonra hakim, yeminin icrasından önce yemin edecek tarafa, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağı (TCK m.275) hususunda dikkatini çeker (m.233/2). Daha sonra hakim, ‘size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz ?’ diye sorar. O taraf da ‘Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum demekle yemin eda etmiş sayılır (m.233/4). Yemin edecek tarafın, yukarıdaki yemin formülünü aynen tekrarlaması gerekir. Mahkeme ve taraflar, m.233/4’de yazılı olan bu yemin formülünü değiştiremez ve ona ekleme yapamazlar (BKZ: Prof. Dr. Baki KURU istinaf sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku s. 291-292 ) Eldeki davada ; davalının kanıtlaması gereken husus ayıpla ilgili olduğundan ve ayıp hususu kanıtlanamadığından, mahkemenin davacıya yaptıracağı yemin satılan malın ayıplı olmadığından ibarettir. Bu nedenle , yemin metni ile ilgili usulsüzlük iddiası da yerinde değildir.Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verme kgerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanı nistinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 3.621,05 TL harçtan peşin alınan 905,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.715,79 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.