Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4748 E. 2020/1176 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4748 Esas
KARAR NO: 2020/1176
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2017
NUMARASI: 2014/984 2017/571
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine çeke dayalı takip başlattığını, takibe konu çekin müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığını, müvekkili … ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, konuyla ilgili hazırlık soruşturmasının bulunduğunu, davalının meşru hamil olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çeki davacılardan …’den aralarındaki iş ortaklığına istinaden aldığını, davacı şirketin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalının ceza yargılaması sonunda beraat ettiği, çekteki ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, davacı …’in çeki davalıya kendisinin verdiğinin anlaşıldığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin gerekli araştırma ve incelemeleri yapmadığını, davalının delil yetersizliğinden beraat ettiğini, mahkemece alınan raporda müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olmadığının belirlendiğini, davalı vekilinin ticari ilişkiyi savunduğunu, bu durumda ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, çeklerin müvekkiline zorla yazdırıldığını, bu çek dışında birçok çek için dava açıldığını ve bu davalarda ticari ilişkinin olmadığının kanıtlandığını, iş hayatında bir bayan olarak müvekkilinin dolandırıldığını ve bu durumu ispatlayamayan müvekkilinin büyük zararlara uğradığını bildirmiştir. Davalının davacılar aleyhine 10.000 TL bedelli çeke dayalı olarak 24/12/2013 tarihinde toplam 11.079,32 TL’nin tahsili için takip başlattığı, takibe konu çekin 30/11/2013 keşide tarihli, 10.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı şirket, lehtarının davacı … olduğu, çekin arka kısmının fotokopisinin olmadığı görülmüştür. Dosyaya sunulan Bakırköy 5.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/425 Esas, 2016/443 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; katılanın davacı, sanığın ise davalı olduğu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj, mağdurun senet vermeye mecbur edilmesi suretiyle yağma suçlarından yargılama yapıldığı, delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği, kararın 06/01/2017’de kesinleştiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … davacı şirket ile davalı arasında mal alışverişi olmadığı, ancak davalının davacı şirketle ilgili yaptığı ödemelere karşılık davacı şirketin de davalı tarafa ödemeler yaptığı, bu işlemler sonunda davacı şirketin dava tarihi itibariyle davalıdan 381/99 TL’lik alacağı olduğu, davacı … ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı, davacı şirketin %99 ortağı ve müdürünün davacı … olduğu, davalı ödemelerinin davacı şirketin kayıtlarında yer aldığı, dava konusu çek bedelleriyle ilgili davacılara ödeme yapıldığının ispatlanamadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Takip ve dava konusu çekin keşidecisinin davacı şirket, lehtarının davacı … olduğu anlaşılmaktadır.Davacı taraf, dava konusu çekin davacı …’e davalı tarafından zorla yazdırıldığını, arada ticari ilişki bulunmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise dava konusu çekin davacılardan … ile aralarındaki iş ortaklığı nedeniyle davalıya verildiğini savunmuştur. Çek, kural olarak ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tasfiye amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Dava konusu çekin zorla imzalattırıldığı, rıza dışı davacı elinden çıktığı hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Çekin ticari defterlerde yer almaması çek nedeniyle borçlu olunmadığını göstermez. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 62,80 (31,40X2) TL harçtan mahsubu ile artan 8,40 TL ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının talebi halinde davacılara iadesine, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/07/2020