Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4736 E. 2020/953 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4736 Esas
KARAR NO : 2020/953
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2016/1209 2017/706
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin 1944 doğumlu olup davalı ile 2010 yılında tanıştıklarını, taraflar arasında 2012 yılında duygusal yakınlık oluştuğunu, davalının hamile olduğunu, bu durumun duyulmasını istemiyorsa nakit ya da senet vermesini istediğini, müvekkilinin toplumda küçük düşmemek için çaresizce dava konusu senedi imzalamak zorunda kaldığını, senede ciro edilemez şerhinin yazıldığını, müvekkilinin bu arada davalıya sürekli nakit ödemeler yaptığını, konuyla ilgili hazırlık soruşturmasının bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu senedin birlikteliğin karşılığı ve müvekkilinin gönlünü almaya yönelik olarak verildiğini, davacının eğitimli bir kişi olup senedin ne anlama geldiğini bildiğini, vadesinde ödenmeyince takibe konulduğunu, yapılan düzenli ödemelerin senedin rızayla verildiğini gösterdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; senedin zorla verildiği iddiasının ispatlanamadığı, taraf beyanları ve hazırlık soruşturmasındaki davalı beyanlarından senedin taraflar arasındaki birlikteliğin devamı ve yaş farkının gözardı edilmesi için hediye olarak verildiği, taraflar arasında gayrı meşru bir birliktelik bulunduğu, senedin 6098 sayılı TBK’nun 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; tarafların geçmişte birlikte çalıştıklarını, müvekkilinin davalıya kazanç sağladığını, babasından aldığı 30.000,00 TL’yi davacıya borç verdiğini, davacının müvekkilini kendisine muhtaç edip, taciz, tecavüz ve darp neticesinde senedi vermek durumunda kaldığını, duygusal yakınlık sonucu verdiğini, senedin tanzim tarihinin 01/03/2012, vade tarihinin 31/12/2012 olup 2012-2013-2014-2015 yıllarında belirli aralıklarla müvekkiline ödemeler yaptığını, bu durumun davacının senedi rızasıyla verdiğini gösterdiğini ,kabul anlamına gelmemek kaydıyla hata, hile ve ikrara dayalı davaların (1) yıllık hak düşürücü sürede yapılması gerektiğini, davanın bu sürede açılmadığını, yine ahlaka aykırı bir nedenle verilen şeyin geri istenemeyeceğini, Yargıtay 13.HD’nin bu yönde bir kararı bulunduğunu, senedin düzenleme konusunda tanıklık yapacak kimsenin bulunmadığını, davacı ve davalı asılların duruşmaya çağrılıp dinlenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, müvekkili lehine %20 tazminata hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Hazırlık soruşturması sırasında davalının şüpheli olarak verdiği ifadesinde; senedin dostluk babında verilen hediye olduğu, aralarındaki ilişki nedeniyle olduğu, banka hesabına belirli aralılarla ödeme yapıldığını beyan ettiği, soruşturma sonunda davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Davalının davacı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında senede dayalı olarak toplam 161.994,30 TL’nin tahsili için takip başlattığı, takibe konu senedin 01/03/2012 tanzim, 31/12/2012 vade tarihli, 150.000,00 TL bedelli olduğunun dava dilekçesinde ve kararda belirtildiği görülmüştür. (Senet örneğine dava dosyası içeriğinde ve takip dosyasının UYAP ortamında incelenmesinde rastlanılamamıştır)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Öte yandan davalı aleyhine başlatılan hazırlık soruşturmasında da takipsizlik kararı verilmiştir. Ayrıca, mahkemece dava konusu senedin TBK’nun 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesi de yerinde değildir. Zira, dava konusu senet, taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında davacının iradesi fesada uğratılmaksızın rızası ile verilmiş ve bu senet nedeniyle ödemeler de yapıldığı tarafların beyanlarıyla sabittir. Senedin takibe konulduğu tarih itibariyle yapılan bu ödemelerin düşülüp düşülmediği ve yine takipten sonra ödemeler olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılan ödemeler alınarak dava tarihi itibariyle borçlu bulunulmayan miktarın tespiti için gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2017 tarih, 2016/1209 esas, 2017/706 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 109,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/06/2020