Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4728 E. 2020/1077 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4728 Esas
KARAR NO : 2020/1077
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2017
NUMARASI : 2015/806 2017/464
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili adına keşide ettiği 25.000,00 TL bedelli çekin tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin takibe konu çeki … adına keşide ettiğini ve ibraz süresi geçtikten sonra 13/05/2005 tarihinde bankaya ibraz edildiği, çekin kambiyo vasfını yitirdiğini, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin lehtara temel ilişkiden kaynaklanan borcunun bulunmadığını, ortada sebepsiz zenginleşmenin olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı ilamsız icra takibinde ispat külfetinin davalı keşidecide olduğu, davalı ile davacının eşi olan dava dışı lehtar … arasında hafriyat işleri sözleşmesi bulunduğu, davalı tarafça dosyaya sunulan ibra sözleşmesinde davacının şahit olarak imza attığı, ibraname gereğince dava konusu çekin davalı ve dava dışı lehtar arasında hükümden düşürüldüğü, ancak lehtarın bu çeki cirolayarak davacı eşine verdiği, böylelikle TBK’nun 19.maddesi kapsamında muvazaalı ciro ve temlikin yapıldığı, davacı eşin alacak-borç durumunu bilebilecek durumda olduğu, takibin kötüniyetli olduğu gerekçeleriyle davanın reddine ve davacının %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dosyadaki delillerin ve bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, davalının imzayı kabul ettiğini, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, zaten davanın esası bakımından da önemi olmadığını, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalının ispatlaması gerektiğini, muvazaanın ispatlanamadığını, çekin tarafların ticari kayıtlarında yer almamasının hükümden düşürme olarak kabul edilemeyeceğini, ibralaşmalarda takip konusu çekle ilgili ibra bulunmadığını, çekin hükümden düşürülmesi için taraflar arasında yazılı belge bulunması gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine çeke dayalı olarak 24/06/2015 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takip ve dava konusu çekin 25/04/2015 tarihli, 25.000,00 TL bedelli, keşidecisinin davalı, lehtarının “…” , cirantaların ise …, hamilin ise davacı olduğu, çekin 13/05/2015 tarihinde bankaya ibraz edildiği, süresi geçtiğinden işlem yapılamadığının yazıldığı görülmüştür. Davalı ile dava dışı … arasında 31/03/2014 tarihli hafriyat işleri sözleşmesinin yapıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu çekin davalı ve dava dışı …. ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, …. tarafından 2014 yılında davalıya düzenlenen 26/06/2014, 14/07/2014 ve 18/08/2014 tarihli faturaların peşin olarak tahsil edildiği, dava konusu çekin davalı tarafından ödenmediği, davalının ödemeyi yazılı delille ispatlaması gerektiği, alacağın likit olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafça dosyaya sunulan 01/12/2014 tarihli ibraname başlıklı fotokopi belgede; kalan borç bakiyesine karşılık 31/03/2015 tarihli, 23.000,00 TL’lik çekin elden … teslim edildiği, belgenin davalı, dava dışı … ve şahitler (davacı ve dava dışı …) tarafından imzalandığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, çeke dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davalı taraf ise müvekkilinin sebepsiz zenginleşmediğini savunmuştur. Dava konusu çekte davalı keşideci, davacı ise hamil konumundadır. Çek 25/04/2015 tarihli olup süresinden sonra 13/05/2015 tarihinde bankaya ibraz edilmiştir. Kural olarak süresince ibraz edilmeyen çekle ilgili olarak davacı hamil ile davalı keşideci arasında temel ilişki bulunmadığından ispat külfeti davalı keşidecide olup çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispatlaması gerekir. Somut olay bakımından ise dava konusu çekte lehtar …. olup davalı ile adı geçen şahıs firması arasında 31/03/2014 tarihli hafriyat işleri sözleşmesinin yapıldığı görülmüştür. Yine dosyaya sunulan 01/12/2014 tarihli ibraname başlıklı belgenin davalı ile … arasında düzenlendiği, yapılan anlaşma sonucunda hak ediş bedeli olarak 591.000,00 TL’nin belirlendiği ve kalan borç bakiyesine karşılık 31/03/2015 tarihli 23.000,00 TL’lik çekin …’ya teslim edildiğinin belirtildiği, bu ibranamenin ayrıca şahit sıfatıyla davacı … tarafından da imzalandığı, davacının çekte lehtar olan … eşi olduğu dosya içeriğindeki nüfus kayıt tablosundan anlaşılmıştır. Buna göre davalı keşidecinin dava dışı lehtara hafriyat işlerinden dolayı sadece 31/03/2015 tarihli 23.000,00 TL’lik çek nedeniyle borçlu olduğu, bu hususun ibra belgesinin şahit sıfatıyla imza atan davacı tarafından da bilindiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince karar yerinde de isabetle belirtildiği üzere somut olay bakımından muvazaalı bir temlik vardır. Zaten dava konusu çek de süresinde bankaya ibraz edilmemiştir. Öte yandan 31/03/2015 tarihli çekin ödenmediği de iddia edilmediği gibi, esasen bu çek davanın da konusu değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/06/2020