Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4727 E. 2020/1051 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4727 Esas
KARAR NO: 2020/1051
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2017
NUMARASI: 2015/453 E. – 2017/262 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket ile olan ilişkisinden kaynaklı 19.737,97 TL ve 393,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.131,50 TL alacağı olduğunu ve bu borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibine geçtiklerini, davalının, alacağın sabit olmadığının ve 2,673,00 TL borçlarının bulunduğunu ileri sürerek kısmi itirazda bulunduğunu ve 2,673,00 TL yı İcra dosyasına ödediğini, Bu tutardan icra harçları haricindeki 2.497,92 TL nın kendilerine ödendiğini, ödemenin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerektiğinden bakiye alacaklarının 19.737,97 TL olduğunu, dava açmalarının zaruri hale geldiğini,davalının itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, davalının da kabul ettiğini, alacaklarının ticari defter ve belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sabit olacağını,davalının kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına,davalının kötü niyetli itirazı sebebiyle asıl atacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini davacının da huzurdaki davayı ikame ettirdiğini,davacı ile ticari ilişkilerinin mevcut olduğu ancak. Davacının icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, tarafların ticari defterlerinin incelemesinden taraflar arasındaki ticari ilişkide ödemelerin fatura tarihinden itibaren 4 ay sonra yapıldığının görüleceğini, fatura tarihinden itibaren belli bir süre sonra ödeme yapılması taraflar arasında bir ticari teamülün sonucu olduğunu, Davacının muaccel olmayan bir alacak için icra takibine geçtiğinin davacının kötü niyetti olduğunu gösterdiğini, icra aşamasında kabul ettikleri 2.673,00 TL borçlarım ise muaceliyet tarihinde İcra dairesine ödediklerini, davacının muaccet olmayan bir alacak için İcra takibine geçmiş olması sebebiyle takipten kaynaklanan tüm ferilere katlanması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında kanuni şartlara bağlı bir cari hesap sözleşmesinin olmadığını, davacının cari hesap alacağı üzerinden alacak talebinde bulunamayacağını, taraf kayıtlarının incelenmesi durumunda taraflar arasındaki ihtilafın 16.799,99 TL olduğunu ve bu farkın l4.04.2014 tarihli faturadan kaynaklandığını, bu faturanın, davalı tarafın ayıplı ifası nedeniyle müvekkili tarafından davacı adına düzenlenen iade faturasından kaynaklı olduğunu, bu iade faturası karşılığında davacının da müvekkili adına aynı miktarda bir fatura düzenlemiş olması ve faturanın müvekkili tarafından kabul edilmemiş olmasından ileri geldiğinin görüleceğini, davacının alacağının olduğu kabulü halinde, müvekkilinin mütemerrit olmaması nedeniyle işlemiş faiz talebinde bulunamayacağım ileri sürerek; davanın reddi ile haksız alacak talebinde bulunmuş olması nedeniyle davacının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “raporda davacı ve davalı şirket ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle 2.673,00 TL alacaklı olduğunu, davalının takip tarihinde kabul ettiği 2,673,00 TL tutarındaki borç aslının 2,476,11 TL borç aslı ile 21,81 TL takip sonrası faiziyle ödemiş olduğu, davacının davalıdan 196,89 TL asıl alacak yönünden alacaklı olduğunu, borçlunun BK, 101 maddesi anlamınca temerrüde düşürülmediği, davacının alacak aslına ilişkin takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı talebinin olmayacağı, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi oranı üzerinden faiz talep edebileceğini belirtildiği” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; Bilirkişi raporunda; 16.799.99 TL tutarındaki faturanın teslim eden kısmında imza ve teslim alan kısmında imzasız olduğu faturanın davacı ve davalı ticari defterlerine kayıt edildiği tespit edildiğini, Ancak, davalı tarafından müvekkili şirkete kesilmiş olan 14/04/2014 tarih … numaralı irsaliyeli faturanın teslim eden ve teslim alan kısımlarında da imza bulunmadığını, Bilirkişinin ek raporlarında kök rapordaki görüşünü değiştirmediğini, davalı tarafından müvekkili adına düzenlenen 14.04.2014 tarih ve … numaralı faturanın hatalı iplik bedeli açıklamasıyla düzenlendiğini, müvekkili firmanın ve davalının ticari defterlerine işlendiğini, ancak davalı tarafından söz konusu edilen hatalı ipliklerin müvekkil firmaya gönderilmediğini, ticari teamül gereği on gün kadar malların iadesinin beklendiğini, ancak mallar de iade edilmeyince müvekkilimi tarafından davacı adına 25.04.2014 tarih ve … numaralı iade faturası kesildiğini, hem hatalı olduğu söylenen malların iade edilmediğini hem de bu malların bedelinin ödenmediğini, iade faturası olarak anılan 25.04.2014 tarih ve … numaralı fatura davalı şirkete … Kargo Şirketi aracılığıyla, … gönderi kodu ile, göndericisi … Tic.San.A.Ş. alıcısı … San.Tic.A.Ş. olmak üzere, 03.05.2014 tarihinde, kargo türü dosya olarak gönderildiğini, bu kargonun 05.05.2014 tarihinde … tarafından teslim alındığını, söz konusu iade faturası da hesaba dahil edilmesi gerektiğini, mahkemenin yeni bir bilirkişiden rapor alması gerekirken dosyanın 3 defa aynı bilirkişiye gönderildiğini ve kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesince; her iki tarafın ticari defterlerinde SMM bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor alındığı, kök ve ek raporlara göre; defterler arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafça düzenlenen ancak davalı defterinde kayıtlı olmayan 25.04.2014 tarih ve 762149 nolu 529644 FT. İadesi açıklamalı KDV dahil 16.799,99 TL’lik faturadan ve davacı defterindeki 269,28TL’lik kuruş farklarından kaynaklandığı, davacının iade faturasının usulüne uygun tebliğini ispat edemediği, 14.04.2014 Tarihli “hatalı iplik bedeli” açıklamalı irsaliyeli faturanın ise her iki tarafın defterinde kayıtlı olduğu, davalının takibe kısmen itiraz ederek icra dosyasına 2673,00TL ödeme yaptığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/06/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.