Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4726 E. 2020/1197 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4726 Esas
KARAR NO: 2020/1197 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2016/24 E. – 2017/105 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete ait … markasının Paris Sözleşmesi ve 556 sayılı KHK’ nin 7/i ve 8/4 maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, davalının … sayı ile tescil ettirdiği … markasının müvekkilinin markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, aynı tür ve benzer malları kapsadığını, davalının … esas unsurlu markası ile müvekkilinin … esas unsurlu markalarının ortalama tüketici bıraktığı genel intiba görünüm ve özellikle okunuşu olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağını bu nedenle davalı şirket adına kayıtlı 16.02.2011 tarih, 2011/12496 sayılı … marka tescil belgesinin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı taraf vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … markası ile davacının … markası arasında 556 sayılı KHK’ nın 8/1-b maddesine göre aynılık, benzerlik ve kapsadıkları mallar bakımından aynı veya benzer mal veya hizmetler ve markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının … markasının mağazacılık sektöründe, müvekkilinin markasının ise ilaç sektöründe tanındığını, markaların mal ve hizmetlerinde aynı veya benzerliğin bulunmadığını, davaya konu markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli 2016/24 E. – 2017/105 K. Sayılı kararıyla; ” … markasının tanınmışlığı dikkate alındığında … markasıyla unsurları karşılaştırıldığında her iki markanın da … ibarelerinin ortak olup, tüketici nezdinde markanın ilk baş kelimesi ve kısmı etkili olup, … ve … markaları birbirinin seri markaları olarak anlaşılabileceğinden karıştırma ve tüketicinin aynı işletmeden gelme kavramları söz konusu olup, ancak davalı markasının markasını farmasötik marka kapsamında kalıp, söz konusu farmasötik ürünlerin kullanıcısı doktor ve eczacıların dikkate seviyesi yüksek kabul edilerek bu tür ürünlerde karıştırma ihtimali diğer ürünlere göre düşük olduğundan, … A.Ş ye ait tanınmış markanın davalı tarafın markasını 05.sınıfta tescilli kısmı olan insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler, tıbbi amaçlı diyet maddeleri, zayıflatıcı ürünler, bebek mamaları, tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler, diş hekimliği için ürünler (aletler-cihazlar hariç), dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar yönünden karıştırma ihtimali olmayıp, bunun dışında kalan 05, 29, 35 ve 3.sınıfta kalan kısım yönünden marka benzer kabul edildiği” gerekçesiyle; davacı tarafın davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davalı tarafa ait 2011/12496 sayılı … markasının … esas unsurlu markalara benzerliği nedeniyle davalı tarafın 5.sınıf emtiada tescilli olan insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler, tıbbi amaçlı diyet maddeleri, zayıflatıcı ürünler, bebek mamaları, tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler, diş hekimliği için ürünler (aletler-cihazlar hariç), dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar yönünden marka iltibasa neden olmayacağından bu emtia hariç 5.sınıfta kalan diğer emtialar, 3.sınıf, 29 ve 35 sınıf bakımından markanın hükümsüzlüğüne, hükümsüz sayılan kısımlar yönünden TPE kayıtlarından terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 08/0902016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde, tanınmış markayı hükümsüzlük nedeni olarak düzenleyen 556 Sayılı KHK 7/i bendinin Anayasa Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli, 2015/33 Esas-2015/50 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini beyan ettiklerini, ek raporda da aynı hataların tekrarlandığını, mahkemenin yeni heyetten rapor alınması taleplerini kabul etmeden karar verdiğini,-markanın hükümsüzlüğünün Mark.KHK madde 7 ve 8’de sayılan nedenlere dayanacağından, gerekçeli kararda hangi hükümsüzlük nedenine dayanıldığının belirtilmemesinin Anayasa’nın 141 ve HMK’nın 297. Maddesine aykırı olduğunu,-“…” markasını başta içeren ve sadece 2 harfi farklı olan başka tescilli markalar bulunduğunu, (…, …) müvekkilinin … markasının ise 4 harfinin farklı olduğunu, görsel işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, …, …, …, …,… markalarının da tescilli olduğunu, aynı sınıflarda tescilli … unsurlu 809 adet marka bulunduğunu, anlamsal bakımdan … ibaresinin herhangi bir anlamının bulunmadığını, … markasının … etken maddesinin ilk hecesine … hecesi eklenerek türetildiğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, tüketicinin perakende sektöründe … ibaresini içeren yüzlerce marka ile karşılaştığını ve bu ibareyi kullanan birden fazla tacir olduğunu, markaların aynı kaynaktan geldiği yanılgısından söz edilemeyeceğini,-kararın bilirkişi raporuna dayanılması dışında gerekçe içermediğini,-iltibas değerlendirmesinde ürün ve hizmetlerin niteliğinin önem arz ettiğini, bilirkişi raporunda ve kararda bu yönün gözetilmediğini, 05. Sınıfta hükümsüzlüğe karar verilen ürünlerin, sıkça satın alınmayan, hijyen ve dezenfektan amaçlı kullanılan, ucuz olmayan, insan cildini etkileyen ürünler olduğundan iyi bilgilenmiş tüketicinin dikkat ve özen seviyesinin yüksek olacağını,-davacının nasıl bir marka tecavüzüne uğradığını ve itibarının zedelendiğini ispatlayamadığını,-müvekkilinin markasını 2011 yılından beri aktif kullanmasına rağmen davacının uzun bir süre sessiz kaldığını sonra dava açmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf başvurusuna karşı cevap vermemiştir.
DELİLLER; İlk derece mahkemesince TPE’den celp edilen tescil kayıtlarından; davacı tarafa ait … markasının … sayıyla …, …, …, …, …, …, …. sınıflarda tescilli olan markanın 21.05.2007 tarihinden itibaren on yıl müddetle yenilendiği, … sayılı … markasının 35.sınıfta 03.10.2007 tarihinden itibaren on yıl müddetle yenilendiği, … markasının …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …sınıflarda tescilli markanın 08.04.2006 tarihinden itibaren on yıl müddetle yenilendiği … markasının … sayıyla …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …sınıflarda 24.09.2012 tarihinden itibaren markanın on yıl müddetle markanın yenilendiği, … markasının … sayıyla …, …, …, …, …sınıfta 18.06.2013 tarihinden itibaren markanın yenilendiği, davacı tarafa ait bunun dışında çok sayıda … ibareli marka olduğu görülmüştür.Davalı tarafa ait … markasının … sayıyla …, …, …, …sınıfta 16.02.2011 tarihinden itibaren on yıl müddetle tescil edildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda; “… markasının tanınmış marka olduğu, … markaların kendilerine has durumları ve Yargıtay yerleşim içtihatları dikkate alındığında … markasının 05.sınıfta insan ve sağlığı için ilaçlar alt grubu bakımından … markasıyla iltibas yol açmayacağı, markanın tanınmışlığına zarar vermeyeceği bunun dışında …, … ve …sınıfa ilişkin markanın iltibas tehlikesi bulunduğu beyan edilmiş, rapora itiraz üzerine tekrar bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti yaptığı değerlendirme ve incelemede davacının … markasının tanınmış marka olduğu, …markasının … markasının tescil tarihinde tanınmış marka olarak kabul edileceği, davalı markasının 5. Sınıf emtiasında tescilli olan insan ve hayvan sağılığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler, tıbbi amaçlı diyet maddeleri, zayıflatıcı ürünler, bebek mamaları, tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler, diş hekimliği için ürünler (aletler-cihazlar hariç), dezenfektanlar antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar yönünden iltibasa neden olunmadığı, 05.sınıfta tescilli diğer ürünler olan ürünlerin davacı iş yerinde 35.sınıfta satışa sunulan ürünlerle benzerlik gösterebilecek olduğu, hijyen sağlayıcı ürünler, pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri dahil zararlı bitkiler ve hayvanları ve mantarları imha edici maddeler, mekanlar için koku gidericiler, koku vericiler, kişisel kullanım amaçlı olanlar hariç ürünler yönünden iltibasa neden olabileceğinden ayrıca … markası ile … markasının …, … ve ….sınıf yönünden iltibasa yol açabileceğinden hükümsüzlüğüne karar verilebileceği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E : Marka hükümsüzlüğü davasında; davalının 2011/12496 sayılı … markasının, davacı tarafın tanınmış … markaları ile iltibas yarattığı, müvekkilinin markasının serisi olarak algılanacağından bahisle, hükümsüzlüğü talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı tarafa ait … markasının, marketçilik sektöründe tanınmış marka olduğu ve … başvuru numarası ile tanınmış marka sicilinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekili 556 Sayılı KHK 7/i maddesinin Anayasa Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli, 2015/33 Esas-2015/50 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, … ibaresini içeren özgün markaların tesciline engel teşkil etmeyeceğini, davacının bu ibare üzerinde tekel hakkı doğurmayacağını Mark.KHK madde 7 ve 8’de sayılan nedenlerden, hangisine dayanıldığının belirtilmemesinin Anayasa’nın 141 ve HMK’nın 297. Maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüşse de; mahkeme kararının gerekçeli olduğu, kararda 556 Sayılı KHK 7/i maddesine dayanılmadığı ve kararın gerekçesinden 556 Sayılı KHK 8. Maddesine dayanıldığının anlaşıldığı göz önüne alınmakla, davalı vekilinin bu istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalının hükümsüzlüğü istenen … markasının, davacının … unsurlu markalarının tescilli olduğu 03/05/29/ ve 35. Sınıflarda tescil edildiği, markanın ilk hecesinin davacının tanınmış … markası ile başladığı, bu ibareye getirilen … hecesinin … ve … ibarelerinin anlamı bulunmadığı ve tüketicinin markanın ilk hecesine dikkat edeceği göz önüne alınarak , markaya farklılık kazandırmadığı, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, 03/05/29. Sınıfta hükümsüzlüğe karar verilen tescilli emtiaların marketlerde satılan emtia grubunda olduğu, bilirkişi raporunda sektörel incelemede perakende sektöründe mağaza markalı ürünlerin arttığının belirtildiği, tüketicinin aynı raflarda gördüğü ürünlerin farklı işletmelerden geldiğini farkedemeyebileceği, … markalı ürünlerin davacı markalarının serisi gibi algılanabileceği, 35. Sınıf hizmetlerde de; ortalama tüketici kitlesine hitap ettiğinden iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacının markasının tanınmış olmasının iltibas tehlikesini arttırdığı, mülga 556 Sayılı KHK 8/4 maddesinde düzenlenen nispi red ve KHK 42. Maddesinde düzenlenen hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalı markasının tescil tarihi ile dava tarihi arasında uygulamada kabul edilen, 5 yıllık sessiz kalma süresinin dolmadığı, dava açma hakkının yitirildiğinden bahsedilemeyeceği, göz önüne alınarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 22,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 03/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.