Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4723 E. 2018/2586 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4723 Esas
KARAR NO : 2018/2586 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU(KAPATILAN) 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2017
NUMARASI : 2017/23 E., 2017/94 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu dava
dilekçesinde; müvekkili şirket yetkilisi … ile 2 nolu davalı şirket yetkilisi … arasında 25.11.2008 tarihinde hisseleri yarı yarıya olacak şekilde … Reklam şirketini kurduklarını, …’nın internet sitesinin kurulum ve prosedürünü yürüttüğünü ve www…..com ile www…..com isimli sitelerini ortak şirket yerine kendi şahsı adına kurduğunu, 2013 Eylül ayında yapılan yazılı protokoller aralarındaki ortaklığın sona erdiğini, şirketin tüm isimlerinin isim haklarıyla birlikte …’ya devredildiğini ve 23.10.2012/84-8 sayılı ticaret sicil gazetesinde tescil edildiğini, www….com adlı sitenin …’ya, www…..com adlı sitenin ise …’ya ait olacak şekilde anlaşıldığını, yapılan bu sözleşmeye rağmen domain namelerini kendisinde tutan …’nın www…..com adlı siteyi ve sitenin uzantılı mail adresinden yapılan yazışmaları, müvekkili şirketin müşterileriyle yaptığı yazışmaları ve verilen fiyat tekliflerini görebildiği farkedilerek kendisine ihtar yapıldığını, davalının sitenin kullanımını engellediğini, …’nın her iki siteyi de kullanmaya devam ettiğini, İstanbul Anadolu 8. SHM’nin 2015/53 D.İŞ sayılı dosyası ile bu durumun tespit edildiğini, davacı şirketin 25.12.2013 tarihinde.. numaralı “…” markasını tescil ettirdiğini, markayı tanıttığını, davalının her iki sitenin logosunda standplast logosu olmasına rağmen, içerikleri üzerinde, davacıya ait logo bulunan reklam ve tanıtım amaçlı ürünlerin sergilendiğini, davalının bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, ayrıca davalı …’ya ait e-posta adresi olan …i@d….com hesabından atılan postalarda imza olarak … logosunun kullanıldığını, davalı …’nın ortaklık devam ederken 10/06/2013 tarihinde “…y” markasını kendi adına tescil ettirmek için başvuru yaptığını, davacının ortaklık sona erdikten sonra itiraz etmesi üzerine tescilin yapılmadığını, davalının bu şekilde davacının müşteri kaybına ve itibar kaybına neden olduğunu belirterek, öncelikle davalı tarafın elinde bulundurduğu www….com alan adlı sitenin domain ve kullanıma yarar tüm anahtar, şifre vs. gibi bilgileriyle beraber davacıya devrine, devrin mümkün olmaması halinde sitenin ve ilgili tüm uzantılarının kapatılmasına, 50.000,00 TL manevi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 1.000,00 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 12.07.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat talebini 67.977,00 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin 2013 Eylül ayında bittiğini, 30.09.2013 tarihli protokolde davacının iddia ettiği gibi nitrodisplay.com sitesinin devrine ilişkin bir anlaşmanın olmadığını, davacının mail adresinden yapılan yazışmaları, müşteriler ile yaptığı yazışmaları ve verilen fiyat tekliflerini görebildiği iddiasının asılsız olduğunu, bahse konu sitelerin uluslararası domain kullanım haklarının başından beri müvekkili şirket ortağı …’nın şahsına ait olduğunu, buna rağmen müvekkilinin ….com sitesini kullanmadığını, ticari faaliyetini kendisine ait olan ….com adlı siteden devam ettirdiğini, www…..com adresinin domain kullanım haklarının ve nitrodisplay markasının müvekkili …’ya ait olduğunu, haksız rekabet teşkil edecek bir eylemin bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 2015/932 Esas ve 2016/740 Kara sayılı 04/10/2016 tarihli karar ile 67.977,00 TL maddi tazminat ve 1.750,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/25 E ve 2016/25 K sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya İstanbul Anadolu (Kapatılan) 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
İstanbul Anadolu (Kapatılan) 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarihli 2017/23 Esas-2017/94 Karar sayılı kararı ile; ” Bölge Adliye Mahkemesinin görevsizlik kararının davacı vekiline 18.01.2017, davalılar vekiline 04/01/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen taraflarca HMK 20/1.maddesi gereğince iki hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair talepte bulunulmadığı, dava dosyasının İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mahkemeye talep olmaksızın re’sen gönderildiği ” gerekçesiyle usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın HMK 20/1.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; somut olayda görevsizlik kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi olduğunu, Dairenin kararında açıkça ” dosyanın Ticaret Mahkemesince,Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ” karar verdiğini,HMK 20/2 maddesinde ” Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir” şeklinde olduğunu, İstanbul Anadolu (Kapatılan) 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin de davetiyeyi kendilerine tensip zaptı ile birlikte gönderdiğini, hali hazırda gönderilmiş olan bir dosyayı kendilerinin de yeniden gönderilmesini istemesinin beklenemeyeceğini , mahkeme kararının açıkça Bölge Adliye Mahkemesi kararına aykırılık oluşturduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verecek olan mahkemenin İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacının HMK 20. Madde gereğince işlem yapmadığının dosya kapsamında sabit olduğunu, davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
GEREKÇE:
Dosyanın incelenmesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 30/12/2016 tarihli 2016/25 Esas-2016/25 Karar sayılı kararı ile; “HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine aktarılmasına ” kesin olarak karar verdiği, kararın davacı vekiline 18.01.2017, davalı vekiline 04/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemenin 06/02/2017 tarihli yazısı ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 30/12/2016 tarihli kararı gereğince dosyanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmesi için dosyayı Tevzi Bürosuna gönderdiği görülmüştür.HMK’nun 20/1.maddesinde;”görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi
hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesinin gerektiği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği” hükmü düzenlenmiştir.İstanbul Anadolu (Kapatılan) 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk
Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarihli 2017/23 Esas-2017/94 Karar sayılı kararı ile; HMK 20/1 maddesinde düzenlenen iki haftalık süre içerisinde, gönderme talep edilmediğinden, mahkeme tarafından resen gönderildiği anlaşıldığından, “usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın HMK 20/1 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine ” karar verdiği, karar her ne kadar istinaf yolu açık olarak verilmişse de, başvuru konusu kararın esasen “gönderme” kararı olduğu, 6100 Sayılı HMK 341/1 maddesinde düzenlenen istinaf yoluna başvurulabilecek nihai kararlardan yada geçici koruma tedbiri kararlarından olmadığı anlaşılmakla istinaf isteminin HMK 352. Maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 341/1 ve 352.maddeleri gereğince gönderme kararlarına karşı istinaf yolu kapalı olmakla başvurunun USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 03/12/2018