Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4712 E. 2020/1130 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4712 Esas
KARAR NO: 2020/1130
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2017
NUMARASI: 2015/347 E. – 2017/188 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı ile arasında herhangi bir yazılı sözleşme veya cari hesap sözleşmesi olmadan kitap alım satımı yapıldığı, ve davalıya satılan kitapların faturalarının davalıya teslim edildiği, davalı tarafça itiraz edilmeksizin defterlerine kayıtlı olduğu, una rağmen ödenmediği, ihtar edilmesi üzeri kısmen ödendiğine bakiye kısım için yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptali ile tazminata hükmedilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen ticari ilişki nedeniyle iade faturası ile mükerrer veya satılmayan kitapların bir kısmını ticari ilişkinin %10 unu geçmeyecek şekilde iadeye konu edildiği ve davacı tarafça yapılan iadelerin kabul edildiği, bu nedenle de davaya konu kısım alacak yönünden davacıya iade faturası kesilerek bunları iade etmek istediklerini, ancak davacı tarafça iade faturası ve malların alınmadığını, malların depolarında bulunduğunu, bu nedenle de itirazlarının yerinde olduğu, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi bir cari hesap sözleşmesi olmadığı, davalının davacı ile iade konusunda yapılmış bir anlaşma sunamadığı gibi iadeye ilişkin davacının kabul sorumluluğu da olduğuna dair başka bir delil de sunamadığını, her ne kadar davacı, davalı ile yapılan ticari alım satımda zaman zaman iade faturası ile bir kısım iadeler yaptığını belirtmiş ve buna ilişkin iade faturalarını sunmuş ise de ; davacı ile davalı arasında iadeye ilişkin yazılı bir anlaşmanın olmaması, keza ticaret odası ve Türkiye Yayıncılar Birliğine yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda da alınmış bir karar ve oluşmuş bir teammül bulunmadığı bildirildiği davacının, davalı tarafça iade edilmek istenen iadeler konusunda bağlı olduğunu zorlayan bir kuralın olmadığı, davacının önündeki iadeleri kabul etmesinin, dava konusu yönünden de bağlayıcı olduğundan bahsedilemeyeceğini, her ne kadar bilirkişi tarafından taraflar arasında zaman zaman iade yapıldığı belirtilmişse de iadenin 2012 ve 2013 yıllarının 8.aylarda olmasının aradaki diğer 22 yıla sarkan ticari ilişki dikkate alındığında ve iadelerin hangi şart ve sebeple olduğuna ilişkin de herhangi bir açıklama, delil bulunmadığından taraflar arasında iade hususunda bir teammül oluştuğundan bahsedilemeyeceğini, bakiye alacağının belirli ve davalı taraf defterlerinde farklı olmasına rağmen davalı tarafça davaya cevap dilekçelerinde miktara ilişkin itiraz edilmeyip sadece iade yönünden savunma yapıldığı hususu dikkate alındığında 6.629,42 TL davacının davalıdan alacaklı olduğu ve takip öncesi davalıya çıkarılan ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünden 848,66 TL işlemiş faiz de talep edebileceği ve asıl alacağın %10,5 değişen oranlarında avans faizi yürütülmek suretiyle takibin devamı gerektiği” gerekçesi ile neticeten davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 6.629,42 Tl asıl 848,66 TL işlemiş faiz olmak üzere 7.478,08 TL lik kısma ilişkin itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle tamamı tahsil olununcaya kadar takibin devamına, Kabul edilen dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 1.495,61 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf isteminde özetle; mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, taraflar arasında sözlü sözleşme olduğunu, tarafların karşılıklı güven esasına dayanılarak fazla ve mükerrer gönderilen kitapların dönem dönem iade edildiği şeklinde olduğunu, Keza icra takibi açılmadan önce müvekkil şirket kitapların iadesinin alınması hususunda davacı tarafa Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 22.11.2013 tarihli bir ihtarname keşide edildiğini, davacı tarafın ilgili ihtarnameye cevaben Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 02.12.2013 tarihli ihtarname ile ilgili iddiaları kabul etmediklerini, iade konusunda herhangi bir sözleşme bulunmadığı dile getirerek toplam 14.733,14.-TL’lik borcun ödenmesi için süre verildiğini ihtar ettiğini, mahkemenin delil olarak sunulan ve davacı şirket tarafından müvekkili şirkete ” İADE YAZISI” başlığı ile gönderilen e-mail çıktılarını değerlendirmediğini, Davacı şirketçe 2013, 2014 ve 2015 yılında kitap iadelerinin belirttikleri tarihe kadar yapılmasını talep eden mailler gönderildiğini, Bu durumun taraflar arasındaki kitap iadesi ilişkisini ve davacı tarafından müvekkil şirketçe iade edilen kitapları şartsız kabul ettiğini açıkça ispatladığını, Kitapçılık sektöründe ticari ilişkinin sürekli alım ve iade şeklinde olduğu, mükerrer ve fazla kitapların iade edildiği, ticari örf ve adetin bu şekilde gelişmiş ve yerleşmiş olduğunu ve bu hususta örnek olması bakımından yazılı satış sözleşmesi sunularak iadeye ilişkin maddelere dikkat çekildiğini ancak mahkemenin bunu değerlendirmediğini, Türkiye Yayıncılar Birliğinden gelen cevapta “Yayıncı-kitapevi ilişkisi karşılıklı yapılan sözlü ya da yazılı anlaşma ile belirlenir, iade ve ödeme koşulları da bu anlaşmaya göre düzenlenir” şeklinde cevap verildiğini, iade hususunda bir teamül olmadığına ilişkin bir açıklamada bulunulmadığını, tanıkların dinlenmediğini, Mahkeme tarafından 2012 ve 2013 yılları ticari defterlerine bakılarak iade hususunda aralarındaki anlaşmanın varlığı kabul edilmediğini, Aynı zamanda taraflar arasındaki iadelerinin 8. ayda olduğunun gerekçeli kararda belirtildiğini, ilgili yılda bir ay içerisinde iade olmadığının raporda belirtildiğini, her sene farklı aylarda iade fatura kesildiğini, bilirkişilerin 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin defterler incelediğini mahkeme bunu yeterli görmemişse önceki beş yılın defterlerini inceletebileceğini, raporda eksiklik olmadığını, Kitapçılık sektöründe uzman bilirkişi 05.01.2017 tarihli tanzim edilen bilirkişi raporunda “yayıncılık sektöründe belirli bir oranda kitap iadesinin yapıldığı, bunun yayıncılık piyasasının genelinde bu şekilde olduğu, sektörde bulunan firmaların birbirinden aldıkları ürünleri sezon bitiminde a) yeniden satılabilir durumda olması, b) aynı sezonda satın olması şartları ile belirli bir oranda iade işlemi yapıldığı, sektörün genelinde bu şekilde işlem uygulandığı, yayıncılık sektöründeki bu uygulamayı bildikleri ve uyguladıkları ve tarafların uzun süredir iade faturalarının düzenlenip kabul edildiği” şeklinde görüşüyle haklılığın ispatlandığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında yazılı bir sözleşme mevcut olmayıp davalı fazla ve mükerrer gönderilen kitapların taraflar arasındaki ticari teamül gereği iade edildiğini savunmuş, davacı ise iade koşulları yönünden taraflar arasında anlaşma olmadığını iddia etmiştir. Bilirkişi raporu ve eklerine göre; taraflar arasında iade hususunda bir uygulama mevcut ise de, koşullarının ihtilaflı olduğu, davalı tarafın teamül savunmasına ilişkin delil olarak sunduğu dava dışı üçüncü kişiye ilişkin matbu sözleşmede; “iadenin yılda iki kez, şirketin ön onayıyla yapılabileceği, iadeden önceki 6 aylık alım tutarının %10’u oranında yapılabileceği” şeklinde açıkça iade şartlarının düzenlendiği, davalı yanca iade konusu malların teslimi hususunda tevdi mahalli kararı alınarak davacının temerrüde düşürülmediği, malların davacıya fiilen de teslim edilmediği dikkate alındığında davalı yanın faturada belirtilen tüm ürünlerin iade edilebileceğine ilişkin savunması yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ve likit alacak yönünden takibe itirazında haksız olan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin kararı yerindedir.
Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 510,82 TL harçtan, peşin alınan 127,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,12 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 70,40 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/06/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.