Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4685 E. 2020/996 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4685 Esas
KARAR NO: 2020/996 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI: 2015/56 E. – 2017/271 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkili tarafından alınan mallar karşılığında … Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’ye beş adet toplamda 30.000 TL bedelli çekin kargo ile gönderildiğini ancak çeklerin çalındığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1641 Esas sayılı dosyasında ödeme yasağı konulduğunu, … Bankası Yenişehir Ankara Şubesi’ne ait 31/12/2014 keşide tarihli 5.000 TL bedelli çek ile ilgili davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, … Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’nin kaşesi üzerindeki imzanın bu şirkete ait olmadığını yaptıkları görüşmede tespit ettiklerini, ikinci sırada cirosu görünen … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin belirtilen adreste olmadığını, ilk iki ciro imzasının birbirine benzediğini, müvekkilinin mağdur edildiğini beyanla müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespiti ile %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkilinin çeki geçerli bir hukuki ilişkiye istinaden üzerindeki cirantadan devraldığını, çekin meşru hamili olduğunu, dava dışı … şirketinin faturaya dayalı satış işlemine istinaden müvekkiline devrettiğini, çekteki imzasını inkar etmeyen keşidecinin çek bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, davacının borca itirazının aynı gerekçe ile İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesince reddedildiğini, bir çekin kaşe ve imzalı şekilde kargoya verilmesinin de hayatın olağan akışı ve basiretli bir tacir olmanın gerekleri ile bağdaşmadığını, müvekkili tarafından takip başlatılana kadar suç duyurusunda yada başka bir işlemde bulunmadığını, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve müvekkilinin çekin iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat edemeyen davacının davasının reddi gerektiğini, yasanın kendisine tanıdığı hakkı kullanan müvekkilinin takip yaptığı için kötüniyetli olduğu yönündeki beyanlara itibar edilemeyeceğini, kötüniyet koşullarının gerçekleşmediğini, çekin emre yazılı olduğunu, ciro ile zilyetliğin devri ile devredilebileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarihli 2015/56 Esas-2017/271 Karar sayılı kararıyla; “dosya kapsamında yapılan incelemede davacı iddialarının birbiri ile çelişir nitelikte olduğu dava konusu çekin meşru hamilinin davalı olduğunun görüldüğü” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında sadece hüküm bildirilmekle yetinildiğini, hükmün gerekçesinin net ve açık olarak ortaya konmadığını, kararın gerek Anayasanın 141. Maddesi gerekse HMK hükümlerine aykırı olduğunu, davalının takibe konu çekin çalıntı olduğunu bilerek iktisap ettiğini, kötüniyetli ve/veya ağır kusurlu olduğunu, çeki davalıya ciranta eden … inşaat firmasının çekin keşidesinden çok önce vergi ve sicil kaydının kapatıldığını ve mevcut olmayan bir firma olduğunu, müvekkilinin davaya konu çekle birlikte çalınan çeklerinin davalı tarafından yazdırılarak takibe konduğunu, davalının ihtiyati haciz kararı alarak müvekkilinin mağazasına hacze gelerek parayı tahsil ettiğini, davalının ibraz ettiği irsaliyede teslim alan ad ve imzasının bulunmadığını, aynı davalı hakkında başka mahkemede açılan istirdat davasında davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı ile … firması arasında sadece bu faturaya konu alışveriş bulunduğunu başkaca ticari ilişki bulunmadığını, mahkemece Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta faal olmadığının ve vergi kaydının kapatıldığının bildirilmesine rağmen dikkate alınmadığını, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2015/58 Esas sayılı davada davanın kabulüne karar verildiğini beyanla kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir. İstanbul Vergi Dairesinin yazı cevabından; … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin 31/12/2013 tarihinde faaliyetine son verdiği, vergi kaydının terkin edildiği görülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası’nın incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu şirket ile dava dışı … Tekstil San. ve Tic. A.Ş ve … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. Aleyhine 31/12/2014 keşide tarihli 5.000 TL bedelli çek’e dayalı olarak, kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, çekin keşidecisinin davacı olduğu, … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş. emrine düzenlendiği, çekin arkasında sırasıyla bu şirketin, … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin ve …-…’nun cirolarının bulunduğu, davalının çekin hamili olduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: Çekten kaynaklanan menfi tespit davasında; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında hükmün gerekçesinin açık ve net olarak ortaya konmadığını ileri sürmüştür. Anayasa’nın 141. ve HMK’nun 297 vd. maddeleri uyarınca mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır.6100 sayılı HMK’nın 297. Maddesinde mahkeme kararlarında bulunması gereken hususlar açıklanmış, 297/c bendinde; ” tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermesi gerektiği açıklanmıştır.İlk derece mahkemesinin kararında tarafların iddia ve savunmalarındaki esaslı noktalara dahi yer verilmediği gibi, toplanan deliller ile, delillerin değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalar ve bunlardan çıkarılan sonuçların değerlendirilmediği, kararın gerekçesinde “dosya kapsamında yapılan incelemede davacı iddialarının birbiri ile çelişir nitelikte olduğu dava konusu çekin meşru hamilinin davalı olduğunun görüldüğü” açıklanmışsa da; davacının hangi iddialarının birbiri ile çeliştiğinin açıklanmadığı gibi, davacının davalı alacaklının (davaya konu çekin hamili) kötüniyetli olduğuna yönelik iddiası hakkında gerekçede açıklamaya yer verilmediği görülmekle, mahkeme kararının HMK 297. madde de öngörülen şekilde gerekçe içermediği kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-4 ve HMK 355. madde gereğince kaldırılmasına, davacı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarihli 2015/56 Esas-2017/271 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4 ve HMK 355. madde gereğince KALDIRILMASINA, -Davacı vekilinin esasa yönelik istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, -Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 120,70 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.