Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4662 E. 2020/1083 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4662 Esas
KARAR NO: 2020/1083
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2017
NUMARASI: 2014/134 2017/85
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … Ltd.Şti arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin davalılar tarafından kefil olarak imzalandığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerinin kefalet limitinin 2.000.000 TL olduğunu, istenen fazla miktar için itiraz ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davanın KISMEN KABULÜNE, Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile İstanbul … İcra müd. … Esas sayılı dosyasında 4.182.414,90 TL asıl alacak, 89.108,67 TL işlemiş faiz , 4.455,43 TL faizin % 5 BSMV si olmak üzere toplam 4.275.979,00 TL miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin 4.182.414,90 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 26 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 ‘iu oranında BSMV yürütülmek suretiyle devamına, Fazlaya ilişkin talebin Reddine, Hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan % 20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alınarak davacıya ödenmesine” şeklinde karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; raporların sözleşmedeki hükümlere aykırı olduğunu, faiz oranının yanlış tespit edildiğini, sözleşmenin ticari nitelikte olup tarafların faizi serbestçe belirleyebileceğini, ticari işlemde TBK’nun 88 ve 120.maddelerinin uygulanamayacağını, ayrıca takip konusu kredide döviz kredisi de kullandırılmış olup döviz kurunun temlik eden bankanın uyguladığı döviz kurundan değil, TCMB döviz kurundan TL’ye çevrildiğini, bu hususun da GK sözleşmesine aykırı olduğunu, müvekkilinin asıl alacağı ile takibe kadar olan dönemdeki işlemiş faizin de eksik hesaplandığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 4.488.726,81 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 4.783.002,75 TL’nin yıllık %70 orandaki temerrüt faiziyle tahsilinin istendiği, davalıların yetkiye ve borca itiraz ettikleri görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı bankanın 4.181.083,54 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 4.433.919,18 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/05/2016 tarihli ek raporda; davalılar vekilinin kök rapora itirazlarının yerinde olmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/11/2016 tarihli ek raporda ise; davacının takip tarihi itibariyle 4.182.414,90 TL asıl alacak olmak üzere toplam 4.276.991,47 TL alacaklı olduğu, takipten itibaren %26 nispetinde temerrüt faizi ve %5 gider vergisi uygulanması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağının tahsili için davaya konu icra takibini başlatmış, davalı taraf ise takibe itiraz etmiştir. Yargılama sonunda verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı taraf, sözleşmenin ticari nitelikte olup faizin serbestçe belirlenebileceğini ve TBK’nun 88 ve 120.maddelerinin uygulanamayacağını ileri sürmüş ise de, dosyada alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde, TBK’nun 88 ve 120.maddeleri uyarınca hesaplama yapılmadığı, sözleşmenin 37/2 maddesi gözetilerek hesaplama yapıldığı, buna göre temerrüt faizi oranının %26 olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmış olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı vekilince davalıya kullandırılan döviz kredisi ile ilgili olarak temlik eden bankanın döviz kurundan değil de, TCMB döviz kurundan hesaplama yapılmasının doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, dava dosyasına davacı tarafından temlik eden bankanın 27/11/2013 tarihi itibariyle yayınlanmış kur listesinin dosyaya sunulmadığı, bilirkişi raporunda da değildiği üzere bankaların günlük kur listelerinin yayınlanmadığı, oysa TCMB günlük kur listelerine ulaşılmasının mümkün olduğu ve bilirkişinin de TCMB’nin kurlarını esas almasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan davalı tarafça icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi uyarınca İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkili olduğundan takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/06/2020