Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4638 E. 2020/949 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4638 Esas
KARAR NO 2020/949
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2017
NUMARASI : 2013/654 2017/540
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalının müvekkili aleyhine 4 adet bonoya dayalı olarak takip başlattığını, alacaklı gözüken şahsa müvekkillerinin hiç borcunun olmadığını, 2004 senesi Mayıs ayında şirketlerin muhasebe ve finans çalışanlarından bazılarının dışarıdan pek çok şahıs ve şirket ile işbirliği yaparak sahte temlikler ve senetler ile müvekkillerini borçlandırdıklarını, şikayetler üzerine birçok ceza davasının açıldığını, senetlerin nakden kaydıyla düzenlendiğini, müvekkillerine davalı tarafından verilmiş paranın olmadığını belirterek müvekkillerinin senetler ve takipte istenen tutarlar yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, ceza dosyalarının dava konusu senetlerle ilgisi bulunmadığını, senetlerin davacı şirketlerin yetkilisi … bizzat imzalayıp müvekkiline verdiğini, davacı tarafın borcunu ödememek için bu davayı açtığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacılar tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan davada senetlerin ödendiğinin iddia edildiği, ancak bu konuda yazılı belge ibraz edilmediği, Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 Esas, 2012/191 Karar sayılı ilamında davacı şirket yetkilisi … ile dava dışı … birlikte hareket ederek 3.kişilerden şirket için para aldıkları konusunda beyanların bulunduğu, somut olayda senetlerin verildiği tarihte davacı şirketlerin ekonomik darlığından dolayı davalıdan borç para aldıkları ve karşılığında senetlerin düzenlendiği, bu hususların ticari defterlere kaydedilmediği gerekçesiyle davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle takip durduğundan İİK’nun 72/4 maddesi gereğince davacıların %20 oranında tazminatla sorumluluklarına karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinaf sebebi olarak; 2001 tanzim, 2002 vade tarihli senetlerin 2005 yılına kadar takibe konulmadığını, bu hususun dikkate alınmadığını, yerel mahkemenin bekletici mesele yaptığı dosyanın yeterince incelenmediğini, mahkemenin bu gerekçesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketle çalışan … durumunun ele alınması gerektiğini, muhasebede çalışan bu kişinin şirketten kaçtıktan sonra düzenlediği sahte belgelerin ortaya çıktığını, bunun üzerine 11/06/2004 tarihinde noter ihtarıyla iş akdinin sonlandırıldığını, yapılan şikayet üzerine adı geçenin 08/09/2004’te tutuklandığını, Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava sonunda bu kişi hakkında evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet kararı verildiği ve bu cezaların kesinleşerek infaza verildiğini, bu dosyanın Yargıtay 11.CD’nin 2016/11411 Esas, 2017/387 Karar sayılı ilamıyla müvekkili lehine bozulduğun, yargılamaların devam ettiğini, ceza davasının kesinleşmediğini, bu kişinin kesinleşen birçok dosyada mahkumiyet aldığını, mahkemenin bunları dikkate almadığını, Beşiktaş 10.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/262esas sayılı dosyasında bu kişinin eyleminin nitelikli gasba teşebbüs suçu olduğunu, bu konuda sanıkların 56 adet sahte noter temsilnamesi ile yüze yakın sahte çek ve bono tanzim ederek …. Grubunu 25-30 trilyon TL civarında dolandırmaya teşebbüs ettikleri şeklinde gerekçe olduğunu ve kararın Yargıtay 6.CD tarafından onanarak kesinleştiğini, Kartal C.Başsavcılığınca açılan dava sonunda Kartal Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/5 Esas, 2011/16 Karar sayılı ilamında sahtecilikle ilgili verilen kısmın kesinleştiğini, bu kararda da sanık …. ile birlikte hareket ederek suç işlediğinin belirtildiğini, dosyadaki 27/06/2010 tarihli raporun lehlerine olduğunu, mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, davalının ödünç verdiğini savunduğunu, bunu yazılı olarak ispatlaması gerektiğini, mahkemece yapılan araştırmada davalının vergi mükellefiyetin olmadığı ve kendisine ikrazatçılık izin izin belgesi verilmediğinin anlaşıldığını,… şirket temsilcisi olmadığı, bu hususun kendi beyanında da belirtildiğini, birçok hukuk davasının da müvekkili lehine sonuçlandığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacılar aleyhine Kadıköy ….İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 23/02/2005 tarihinde 4 adet senede dayalı olarak toplam 145.216 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, mahkemece verilen ihtiyati tedbirin infaz edildiği görülmüştür. Senetlerin 02/05/2001 tanzim, 30/06/2002, 31/07/2002, 30/08/2002 ve 30/09/2002 vade tarihli oldukları, keşidecilerin davacılar, lehtarın ise davalı olduğu, senetlerin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Davacılar tarafından Kadıköy İcra Hukuk Mahkemesinde açılan borca itiraz davasında bonoların bedellerinin peyderpey ödendiğinin iddia edildiği, yargılama sonunda ödeme iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 12.HD tarafından onandığı görülmüştür. Davacılar vekilinin 18/10/2011 tarihli duruşmada, dava konusu senetlerle ilgili olarak davalı hakkında açılmış bir ceza yargılaması olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacılar vekilinin 02/11/2011 tarihli sunduğu dilekçede ise davalı hakkındaki şikayetleri üzerine açılan dosyanın Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini beyan ettiği görülmüştür. Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 Esas, 2012/191 Karar sayılı ilamının incelenmesinde, davalının ve davacı şirket yetkilisi … katılan sanık, … ise sanık olarak yargılandığı, Yargıtay 11.CD’nin ise söz konusu kararı kısmen onama, düzelterek onama ve bozma kararları verdiği, ceza kararında açıkça takip ve dava konusu senetlerle ilgili bir durumun olmadığı görülmüştür. Davacı tarafın sonradan imza incelemesi istediği, ancak masraf yatırılmadığı, bu konuda bilirkişi raporu alınmadığı görülmüştür. 01/03/2012 tarihli celsede davacı vekilinin imza incelemesine gerek olmadığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. … Kadıköy C.Başsavcılığı’nın 2006/84 sayılı hazırlık soruşturmasında, imzaları … bilgisi ve talimatıyla attığını beyan ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/06/2010 tarihli bilirkişi raporunda; davacıların 2001, 2002, 2003, 2004 ve 2005 defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalının ödünç verdiğini savunduğu, ancak bununla ilgili vergi mükellefiyetinin ve ikrazatçılık belgesinin olmadığı, buna göre davalının faizle borç verdiği savunmasının geçerli olmadığı, …un mahkumiyet aldığı, davacının senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takibe konu senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise senetlerin davacı şirketler yetkilisi tarafından düzenlenip verildiğini savunmuştur. Davacı taraf imza incelemesi istemiş ise de, hem masraf yatırmamış, hem de 01/03/2012 tarihli celsede davacılar vekilinin imza incelemesine gerek olmadığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Somut olay bakımından, kambiyo senetlerinden dolayı menfi tespit talep edildiğinden ispat külfeti davacı taraftadır. Öte yandan davacılar tarafından Kadıköy 2.İcra hukuk Mahkemesi’nde açılan borca itiraz davasında (2005/451 Esas – 2005/809 Karar) takibe konu bonoların ödendiği iddia edilmiştir. Bu durumda ödeme iddiasının usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Davacı taraf ödeme iddiasını ispatlayamamıştır. Dosyada örneği bulunan Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 Esas – 2012/191 Karar sayılı ilamının incelenmesinde açıkça takip ve dava konusu senetlerle ilgili bir durumun olmadığı görülmüştür. Davacı taraf ödeme savunmasında bulunduğundan, davalının vergi mükellefiyetinin ya da ikrazatçılık izin belgesinin olmamasının sonuca bir etkisi yoktur. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2020