Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4628 E. 2020/1101 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4628 Esas
KARAR NO: 2020/1101 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2017
NUMARASI: 2016/342 E. – 2017/402 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasında et alım satımına yönelik esnaf müşteri ilişkisine dayanan bir ticari ilişki olduğunu, müvekkilince davalıya et satıldığını, davalının bir kısım ödemeler yaptığını, ancak 10.758,44 TL lik ödemeyi yapmadığını, bu meblağın tahsili bakımından davalı aleyhinde .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiklerini, takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu beyan ile itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davaya bakmaya mahkemenin görevli olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının başka bir şirketten olan alacağını müvekkilinden talep ettiğini, bu durumda davanın husumet yokluğundan da reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıya her hangi bir borcu olmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı taleplerinin de reddi gerektiğini savunmuştur. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2017 tarihli 2016/342 Esas-2017/402 Karar sayılı kararıyla; “davanın cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığını savunur olduğu, davacının takibe konu ettiği alacağın davalıya sağladığı et tedarikinden kaynaklandığı, davacının lehine delil vasfı taşıyan ticari defter ve kayıtlarına göre, davalının husumet itirazına ilişkin savunmasında da yer verdiği, başka şirket adına kesildiği, ancak davalı hesabına kaydedildiği anlaşılan 08/05/2015 tarihli 1.121,91 TL bedelli ve 09/01/2016 tarihli 1.217,66 TL bedelli faturaların ve ayrıca davacı kayıtlarında davalı adına ödeme olarak kaydedilen 97.067,76 TL nın de tenzili ile davalıdan 9.283,92 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, davalı tarafça borçsuzluk iddiasında bulunulduğu, ayrıca ticari defter ve kayıtlara, ayrıca bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmış ise de, inceleme günün tebliğine ve yapılan ihtara rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığından, davalının ibrazdan ve ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe itirazın iptaline, takibin 9.283,92 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz uygulanmasına, bakiye isteminin reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan, alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının tacir olmadığını, -davacı defterlerinin açılış tasdikleri yapılmışsa da, kapanış tasdikleri yapılmadığından lehine delil teşkil etmeyeceğini, -irsaliyeli faturalar üzerindeki imzaların, müvekkilinin imzaya yetkili çalışanlarına ait olmadığını, kim tarafından teslim alındığının belli olmadığını, -müvekkilinin davacıya tüm borçlarını ödediğini, borcu bulunmadığını, -davacının başka şirketten olduğunu iddia ettiği alacaklarını da müvekkilinden talep ettiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporu ile; davacının ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, dava dışı şirketler adına kesilmiş 08/05/2015 tarihli 1.121,91 TL bedelli ve 09/10/2016 tarihli 1.217,66 TL bedelli faturaların mahsubundan sonra, taraflar arasında 2013 yılından 6.596,52 TL borç bakiyesi ve 99.755,16 TL bedelli fatura alacağı ile toplam 106.351,68 TL alacak kaydı olduğu, davalı tarafça 97.067,76 TL toplam ödeme yapıldığı, davacının bakiye 9.283,92 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde, davacı alacaklının davalı borçlu aleyhinde 10.758,44 TL nin tahsili bakımından 16/02/2016 tarihinde takibe geçtiği, ödeme emrinin 23/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 24/02/2016 tarihli olduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada; takibe konu alacak cari hesap ilişkisinden kaynaklanmıştır. Davacı tarafça, davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile 10.758,44 TL cari hesap alacağının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin görevsiz olduğunu ileri sürmüşse de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan, davacının basit usulde değil bilanço usulünde defter tuttuğu, davalının ticaret şirketi olup taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olduğu göz önüne alınarak yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasında usulsüzlük görülmemiştir. Davacı ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığından sahibi lehine değil aleyhine delil teşkil edeceği, davalının ticari defter ve kayıtlarının ibraz edilmediği, davacı tarafça sunulan irsaliyeli faturalarda bir kısım isim ve imzalar bulunuyorsa da, davalı vekilinin rapora itirazında faturalardaki isim ve imzaların müvekkilinin çalışanları olmadığına dair itirazının mahkemece değerlendirilmediği, davalının bağlı olduğu Vergi Dairesine verdiği BA/BS formlarının getirtilerek incelenmediği eksik inceleme ile karar verildiği, davalı vekilinin bu yöndeki itirazının haklı olduğu kanaatine varılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına,davalının bağlı olduğu Vergi Dairesine verdiği BA/BS formlarının getirtilerek, 2014-2016 yıllarında davalı sigortalı çalışanların listesi SGK’dan celp edilerek, faturada isim ve imzası bulunan kişilerin davalı çalışanı olup olmadığı, tespit edildikten sonra, davalı çalışanları ise imzalar konusunda isticvap edilerek , ödeme tarih ve miktarları faturalarla karşılaştırılarak, hangilerinin davalı tarafça benimsendiği konusunda gerektiğinde ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2017 tarihli 2016/342 Esas-2017/402 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılamaya devam edilmesi için mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 12/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.