Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4624 E. 2020/983 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4624 Esas
KARAR NO: 2020/983
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2014/37 2017/302
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26/02/2010 tarihli satın alma sözleşmesi, tedarik sözleşmesi ve lojistik hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının sözleşme hükümlerine uymaktan kaçındığını, müvekkilinin sattığı faturalı malların bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının sözleşmedeki iade hükümlerine atıf yaparak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 14/07/2014 tarihli dilekçesiyle 4.212,35 TL üzerinden itirazın iptalini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeler gereğince davacıdan temin ettiği ürünleri hiçbir şarta bağlı olmaksızın iade hakkı bulunduğunu, davacının bunu bilmesine rağmen kötüniyetli takip başlattığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının, davalıdan 4.212,35 TL alacaklı bulunduğunun tespit edildiği, davalı tarafın tanzim ettiği 4.415,25 TL’lik iade e-faturasının sözleşmeye ve teamüllere uygun olmadığı, her ne kadar sözleşmede davalı yana iade hakkı tanınmış ise de, takibe konu faturaların 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin bulunduğu, davacının davalıya son satışının 28/07/2013 tarihli olduğu, davalının sözleşmelerde belirtilen süre ve usullere uygun şekilde iade faturası kesmediği, takip tarihinden ve son satıştan 10 ay sonra iade faturası düzenlediği, bu durumun sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının 5.152,40 TL’lik alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin asıl alacak 4.212,35 TL üzerinden devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkilinin hiçbir şarta ve süreye bağlı olmaksızın ürünleri iade hakkı bulunduğunu, sözleşmenin 10.1, tedarik sözleşmesinin 11 ve lojistik hizmet sözleşmesinin 5.maddesi hükümlerinin gözardı edildiğini, müvekkilinin iade konusunda süre sınırlamasına tabi olmadığını, davacının iade alma sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, zira davacının malları iade almaktan imtina ettiğini, kötüniyetli olduğunu, sözleşme hükümlerinin yanlış yorumlandığını, müvekkilinin sözleşme gereğince iade edilecek malları sözleşmede belirlenen usule uygun olarak kargo yoluyla davacıya gönderdiğini ve iade faturası kestiğini, buna göre üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, buna rağmen müvekkilinin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ayrıca ek raporda taraf defterlerinin genel olarak birbiriyle uyumlu olduğu ve davacı alacağının 4.415,25 TL’lik iade faturasıyla tasfiye edildiğinin tespit edildiğini, ayrıca bilirkişi raporunda müvekkilince yapılan ürün iadesinin sözleşme ve teamüllere uygun olduğunun belirtildiğini, müvekkili defterlerinin delil niteliğinde bulunduğunu, davacı defterlerinin ise davacı lehine delil özelliğinin bulunmadığını, yine hükme esas alınan 03/11/2014 tarihli kök raporun ise denetime elverişli olmadığını, davacı defterlerinin kapanış tasdikine ilişkin bilgiye yer verilmediğini, kapanış tasdiki bulunmayan davacı defterlerinin sahibi lehine delil olamayacağını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında bakiye fatura bedeli dayanak gösterilmek suretiyle 5.214,77 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının 227,12 TL borcu bulunduğunu ve bu borcun yatırılacağını beyan edip davacının iade ürün almak istemediğini, bu nedenle takibe itiraz ettiklerini bildirdiği görülmüştür. Ayrıca icra dosyasında davalı tarafından 23/12/2013 tarihinde 508,99 TL’nin yatırıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10.1 maddesinde; satıcının belirlenen tarih aralığında iadeleri almakla yükümlü olduğu, 5 iş günü içinde teslim alınmayan iadelerin satıcı adresine ödemeli kargo ile gönderilip satıcı tarafından kabul edilmiş sayılacağının hükme bağlandığı, tedarik sözleşmesinin 11.maddesinde; iade hususunun düzenlendiği, buna göre tedarikçi ile çalışılan ürünler herhangi bir ekstra şarta bağlı olmaksızın alış koşullarından iadesi gerçekleştirileceği, tedarikçiye iade konusunda yapılan bilgilendirmeden bir hafta sonra tedarikçinin iade almaz ise davalının kargo yoluyla iadeleri tedarikçiye göndereceği ve tedarikçinin bu iadeleri kabul etmiş sayılacağının hükme bağlandığı, lojistik hizmet sözleşmesinin 5.maddesinde ise sipariş karşılama yöntemi nasıl yapılıyorsa iadesinin de aynı şekilde yapılacağı, depo ürünlerin iadesinin depodan, mağaza ürünlerinin ise iadesinin mağazadan gerçekleştirileceği, mağazadan ve depodan yapılan iadelerin 2 hafada bir olmak üzere her ayın 2.ve 4.hafta yapılan sevkiyatta yapılacağının hükme bağlandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalının defterlerinin HMK ve TTK’ya uygun olduğu, davacının icra takibini 5.189,47 TL asıl alacak üzerinden yapması gerektiği, takip tarihinden sonra davalı yanın asıl alacağını 4.212,35 TL olacağı, davacının takip tarihi ve dava tarihinden önce 227,12 TL ve 750,00 TL’lik tahsilatlar yaptığı, davalının düzenlediği 4.415,25 TL’lik iade faturasının davacı tarafından kabul edilmediği, davalının iadesinin sözleşme ve teamüle uygun olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; kök rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığı yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının aldığı mal bedellerini ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise müvekkilinin iade hakkı bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10.1 maddesinde, davacının belirlenen tarih aralığında iadeleri almakla yükümlü olduğunun belirtildiği, yine tedarik sözleşmesinin 11.maddesinde, herhangi bir koşula bağlanmaksızın iadenin yapılacağının belirtildiği, lojistik hizmet sözleşmesinin 5.maddesinde ise sipariş karşılama yöntemi nasıl yapılıyor ise iadenin de aynı şekilde yapılacağı hükme bağlanmış ise de, davacı tarafın takibe konu ettiği faturaların 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin olduğu, davacının en son satışının 28/07/2013 tarihli olduğu, davalının ise takipten sonra ve son satıştan 10 ay sonra iade faturası düzenlediği, buna göre iadenin MK’nun 2.maddesine uygun yapıldığından söz edilemeyeceği gözetildiğinde, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki, davacı tarafından davalı aleyhine 5.214,77 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı ise 227,12 TL borcu bulunduğundan bahisle kısmi itirazda bulunmuş olup buna göre dava değerinin 5.214,77 – 227,12 = 4.987,65 TL olması gerekirken davacının 5.152,40 TL üzerinden dava açması doğru değildir. Öte yandan davacı tarafından mahkemeye sunulan 14/07/2014 tarihli dilekçede, davalı tarafından gönderilen 28/11/2013 tarihli 25,30 TL bedelli iade faturasını düşmedikleri, yine 750,00 TL’lik 24/01/2014 tarihli ödemenin de dikkate alınmadığını belirterek davanın 4.212,35 TL üzerinden kabul edilmesini istediği görülmüştür. Eldeki dava 31/01/2014 tarihinde açılmıştır. İcra takibi ise 09/12/2013 tarihinde başlatılmıştır. Buna göre takipten önce düşülmesi gereken 25,30 TL’nin düşülmeyerek takibe konulmasında davacı taraf kötüniyetlidir. Öte yandan takipten sonra ancak davadan önce ödenen 750,00 TL’nin ise davaya konu edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Nitekim davacı taraf bu hatasını farkederek 4.212,35 TL üzerinden davalarının kabul edilmesini istemiş olup başlangıçta dava değeri olarak gösterilen tutarla bu tutar arasındaki miktardan dolayı davasının reddi gerekirken, davacı vekilinin anılan dilekçedeki talebi gözardı edilerek yazılı şekilde 5.152,40 TL üzerinden hüküm kurulması talep aşımı mahiyetinde olduğundan dairemizce bu husus re’sen gözetilmiştir. Ayrıca 25,30 TL’lik takipten önce kabul edilen iade miktarı yönünden de davacı taraf takibinde kötüniyetli olduğundan ve davalı taraf da cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatını talep ettiğinden, bu yöne ilişkin talebi yerinde görülmüş olup davalı vekilinin istinaf taleplerinin açıklanan bu yönlerden kısmen kabulü gerekmiş, kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2017 gün, 2014/37 Esas, 2017/302 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile, Küçükcekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun 4.212,35 TL’lik asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-25,30 TL’nin %20’si oranındaki kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Alınması gereken 287,74 TL karar harcının peşin alınan 88,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 199,74 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 117,00 TL ilk masraf, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 596,25 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.213,25 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.809,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalının yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 8-Davacı lehine takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı lehine takdir edilen 940,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 11- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 22,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 107,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/06/2020