Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4620 Esas
KARAR NO: 2020/1102 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2016/728 E. – 2017/352 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni şirket ile dava dışı … Gıda İnş. Taah. İşleri Orman Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. Arasında 08.02.2007 tarihinde yetkili bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme doğrultusunda taraflar arasında ticari ilişki tesis edildiğini, davalının dava dışı bu şirketin ortağı olup, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 6.5 maddesinde; ” Bayinin tüzel kişi olması durumunda yönetim kurulu başkanı ve bütün yönetim kurulu üyeleri ile imza yetkisine sahip bütün yetkilileri, bütün borçlardan tüm şahsi mal varlıkları ile müşterek ve müteselsilen sorumludur” hükmüne göre sorumlu olduğunu, bayilik sözleşmesi doğrultusunda dava dışı … Ltd. Şti.nin borçları doğduğunu ve ödenmediğini, bu borçlara ilişkin olarak Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiğini, ancak bu takibe karşı davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine vekaletteki eksiklik sebebiyle takibin Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 209/458 esas 2010/13 karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini, bunun üzerine alacağın tahsili için dava dışı … Ltd. Şti. ve şirket ortakları ile imza yetkilileri …, … ve davalı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, bu takibe karşı davalı dışındaki diğer borçlular tarafından itirazda bulunulmamış ise de, davalı … tarafından borca itiraz edildiğini, itirazın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükmü açık olup, davalının şirket ortağı olarak bu madde hükmüne göre borçtan sorumlu olduğunu beyanla, davalı itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 08.02.2007 tarihli sözleşmenin … markalı yeni minibüs, otobüs ve küçük otobüslerin dağıtımına ilişkin yetkili bayilik sözleşmesi olup, sözleşmenin tarafları yetkili bayii sıfatıyla … Ltd ve Sağlayıcı yetkili Bayii sıfatıyla … A.Ş. olup, bu iki taraf arasında imza altına alındığını, vekiledeninin sunulan sözleşme üzerinde şahsi veya şirket adına imzası ve davacı şirket tarafından düzenlenmiş kendi adına veya 3. Kişi lenine kefil sıfatıyla attığı başka bir sözleşme veya şahsi kefalet içerir beyanı bulunmadığını, dava dışı … Ltd. Şti. Nin ticari faaliyetinin son bulduğunu diğer ortakların icra takibine itiraz etmemelerinin vekiledeninin sorumluluğunu doğurmayacağını, vekiledeninin kendi şahsi mal varlığını şirket lehine ipotek verilebilmesi için 3. kişiye vermiş olduğu bir vekaletname bulunmadığını, Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/458 esas 2010/13 karar numaralı ilamın şirket lehine ipotek tesisi için vekaletname verilmediğinin kanıtı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2017 tarihli 2016/728 Esas- 2017/352 Karar sayılı kararıyla; ” imzaların bağımsızlığı ilkesi uyarınca herkesin kendi imzasından sorumlu olduğu, yasa tarafından düzenlenen sorumluluk halleri (örneğin: adam çalıştıranın sorumluluğu, işletenin sorumluluğu gibi) dışında hiç kimsenin altına imza atmadığı sözleşmeden doğan yükümlülükle sorumlu tutulamayacağı, davacı ile dava dışı … Ltd Şti arasındaki sözleşmede, … adına şirket yetkilisi …’un imzasının mevcut olduğu, şirket yetkilisinin diğer ortaklar adına taahhütte bulunma, borcu üstlenme yetkisi bulunmadığını, bu konuda düzenlenmiş herhangi bir belgenin de ibraz edilmediği ve varlığının iddia edilmediği, sözleşme altında imzası bulunmayan, haricen sözleşme yükümlülüklerini de garanti etmeyen davalıya husumet yöneltilemeyeceği” gerekçesiyle; davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının dava konusu şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, ticaret sicil kayıtlarında da bu hususun görüldüğünü, sözleşmenin 6.5 maddesi gereğince sorumlu olacağını, sözleşmenin davalının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin imza yetkilisi tarafından imzalandığını, tarafların ticari ilişkisinin yıllarca devam ettiğini, davalının bu durumdan haberdar olduğunu, hükme itirazın kötü niyetli olduğunu, sözleşme altında imzası bulunmadığı gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, ticari şirketin imzaladığı hükümden sorumlu tutulması gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; sözleşmede müvekkilinin hiçbir sıfatla imzasının bulunmadığını, müvekkili tarafından şirket yetkilisine şahsi borç altına girmesi için vekaletname düzenlenmediğini, şirket borcundan dolayı sorumlu olamayacağını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında; alacaklı … San. A.Ş. tarafından, borçlular … Gıda İnş. Taah. İşleri Orman Ürün. San. Ve Tic. Ltd. Şti. , …, … ve … aleyhine toplam 310.000,00.-TL alacağın tahsili için 02.09.2009 tarihinde, 04.01.2008 tarihli … nolu, 23.01.2008 tarihli … nolu ve 23.01.2008 tarihli … nolu faturalara ve bayilik sözleşmesine dayalı olarak ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, davalı borçlu vekili tarafından takip dayanağı belge ve sözleşmelerde vekiledenin imzası bulunmadığından bahisle takibe ve borca itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür. Davacı şirket ile dava dışı … Ltd Şti arasında imzalanan 08.02.2007 tarihli yetkili bayilik sözleşmesinin 6.5 maddesinde; ”Bayinin tüzel kişi olması durumunda Yönetim kurulu başkanı ve bütün yönetim kurulu üyeleri ile imza yetkilisine sahip bütün yetkilileri bütün borçlardan tüm şahsi mal varlıkları ile müşterek ve müteselsilen sorumludur” hükmü kabul edilmiştir.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında, davalı borçlu ile dava dışı borçlular … Gıda İnş. Taah. İşleri Orman Ürün. San. Ve Tic. Ltd. Şti., …, … aleyhine, toplam 310.000,00.-TL alacağın tahsili için üç adet fatura ve bayilik sözleşmesine dayanarak ilamsız takip başlatıldığı, faturaların borçlu şirket aleyhine düzenlendiği gibi takip dayanağı sözleşmenin de, davacı alacaklı ile borçlu … şirketi arasında imzalandığı, sözleşmede davalının kefil yada garantör olduğuna dair imzasının bulunmadığı, sözleşme 6.5 maddesinin , imzası bulunmayan davalı yönünden bağlayıcı olmadığı, davalının borçtan şirket yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle sorumlu tutulamayacağı kanaatiyle, ilk derece mahkemesince davalının borçtan sorumlu olmadığından davanın esastan reddine karar vermesi gerekirken, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermesi yerinde değilse de; davalı tarafın istinaf başvurusu bulunmadığından, istinaf başvurusunda bulunan davacı aleyhinde karar verilemeyeceğinden, bu hususa değinilmekle yetinilmiş, davacı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 12/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.