Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/4597 Esas
KARAR NO : 2018/1301
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2017
NUMARASI : 2011/575 2017/564
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı …vekili, asıl davada müvekkili ile davalı arasında 22/02/2010 tarihinde 5 yıl süreli LNG Satış ve ariyet sözleşmesi imzalandığını, davalının müvekkilinden LNG almamasına rağmen LNG tankındaki seviyenin yükselmesi sebebiyle müvekkili tarafından değişik tespit dosyası ile tespit yaptırıldığını, buna göre davalının dava dışı petrol ofisinden LNG aldığını ve müvekkiline ait tanka yüklendiğinin tespit edildiğini, tespitle ilgili raporun yazılması beklenirken davalının 02/12/2011 tarihinde müvekkiline tesliğ edilen 25/11/2011 tarihli ihtarnamesi ile fiyat artışı sebebiyle sözleşmeyi feshettiği, ancak bu feshin haksız olduğunu, durumun 02/12/2011 tarihli cevabi ihtarname ile davalıya bildirildiğini, davalının davranışları ve sözleşmeyi süresinden önce feshetmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle sözleşmenin 3.1 maddesi uyarınca sözleşmenin feshinden itibaren olağan sona erme tarihine kadar olan dönem için her ay 500 EURO tazminat ödeyecek olduğunu, buna göre müvekkilinin 19.330 EURO cezai şart alacağı oluştuğunu, yine sözleşmenin 4.7 maddesi uyarınca 24.934,28 EURO + KDV alacağı oluştuğunu belirterek, sözleşmenin 3.1 maddesi uyarınca şimdilik 5000 TL’nin, sözleşmenin 4.7 maddesi uyarınca şimdilik 5000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 02/05/2012 tarihli dilekçesi ile dava değerini 112.618,16 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın haksız olduğunu, davacı şirketin satış fiyatı konusunda keyfi uygulamaları ve hakkaniyete aykırı davranışları sebebiyle müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, kısmi dava açılmasının usule aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davacı …vekili, birleşen İstanbul 32. ATM’nin 2012/206 esas sayılı dosyasında; asıl davadaki iddialarını tekrar ederek müvekkilinin haksız fesih nedeniyle kar mahrumiyetine uğradığını belirterek şimdilik 10.000 TL kar mahrumiyetinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, feshin haklı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacı ile davalı arasında 22/02/2010 tarihli 5 yıl süreli LNG satış ve ariyet sözleşmesi düzenlendiği, davacı tarafından 30/11/2011 tarihinde davalıya ait istasyonda delil tespiti yapıldığı, davalının 16/05/2011 ve 10/06/2011 tarihli ihtarnamelerle davacı şirketin fiyat belirleme işlemlerine devam edilmemesini, indirim yapılması gerektiği yolunda talepte bulunduğu, davacının ise bu ihtarlara cevabi ihtarname verdiği, daha sonra davalının 25/11/2011 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği, davalının ise 02/12/2011 tarihli ihtarname ile feshin haksız ve kötü niyetli olduğunu bildirdiği, yargılama sırasında 10/10/2016 günlü bilirkişi raporuna göre davacı tarafından fiyatlarda yapılan artışın enflasyon ve şirket masraflarında oluştuğu iddia edilen artışla izah edilmeyeceği, davacının enflasyon oranından fazla olarak brüt kar marjına eklemiş olduğu %31,26’lık artışın davalı bakımından sözleşmenin devam ettirilmesinin kendisinden beklenemeyecek derecede fiyat artışı nispetsizliğe yol açtığı, buna göre davalının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu gerekçeleriyle, asıl davada sözleşmenin 3.1 maddesine dayalı olarak istenilen cezai şart talebinin reddine, sözleşmenin 4.7 maddesine dayalı istenen inkişaf bedeline ilişkin davanın kabulü ile 67.965,86 TL’nin davalıdan tahsiline, birleşen davadaki kar mahrumiyeti talebinin ise reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir.
Asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf sebebi olarak; 30/11/2011 tarihinde yaptırılan delil tespitinde davalının bir başka dağıtım şirketin LNG aldığının tespit edildiğini, bu tespitten sonra davalının fiyat artışını bahane ederek sözleşmeyi feshettiğini, söz konusu feshin hukuken haklı bir gerekçesi bulunmadığını ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle 3.1 maddesi uyarınca davalının cezai şart ödeme yükümlülüğünün doğduğunu, yine raporda sektör bilirkişisi olmadığından fiyat artışı sebebiyle sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının sektörel gerçeklerle ortaya çıkacak olduğunu, yine kar kaybının da sözleşmenin süresinden önce feshine dayandığını, karara dayanak yapılan rapora itirazların dikkate alınmadığını, itiraz dilekçesinde belirttikleri üzere kar marjındaki artışın LNG alış fiyatını + motorindeki artış + enflasyon ve bunların sonucu olarak diğer maliyetlerin artması ile %26,25’lik bir artış olduğunu, bu artışın da tüm kriterleri değerlendirildiğinde kabul edilebilir ve makul olduğunu, kar mahrumiyeti hesabına itirazda bulunduklarını, bu itirazlarının yeterince incelenmediğini, kar mahrumiyeti miktarının 435.157,26 TL olması gerektiğini bildirmiştir.
Asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından Kemer Sulh Hukuk Mahkemesi’nde delil tespiti istendiği, 30/11/2011 tarihinde tespit işlemi yapıldığı, buna göre alınan raporda; davalıya ait iş yerinin faal olduğu, LNG tankındaki gösterge sayacında gaz seviyesinin 27.2 olduğu ve davalı şirketin 28/11/2011 tarihinde … A.Ş’den 4060 kg LNG gaz aldığının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Taraflar arasında LNG satış ve ariyet LNG tesisi teslim sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu, 3.1 maddesinde müşterinin LNG kullanımından kısmen ya da tamamen vazgeçmesi durumunda sözleşme süresi bitiş tarihine kadar kalan süre boyunca aylık 500 EURO ‘yu İpragaz’a ödeyeceği, 4.7 maddesinde ise; İpragazın LNG kullanımı ile ilgili tesisi 34.000 EURO + KDV tutarında yaptıracağı, müşterinin süresinden önce vazgeçmesi halinde bu tutarın sözleşme süresi sonuna kadar kalan süre için oransal olarak hesaplanacak bakiye tutarı İpragaz’a ödeyeceğinin hüküm altına alındığı, sözleşmenin 8.maddesinde ise; LNG satış fiyatının düzenlendiği, zamların ülkedeki enflasyon koşullarından farklılık arzetmesi halinde nakliye fiyatları ve şirket masraf ve kar payına motorin fiyat artışı ve enflasyon düzeyinde zamlar yapılacağının düzenlendiği görülmüştür.
Davalı taraf 25/11/2011 tarihli ihtarname ile sözleşmede fiyat belirleme yetkisinin İpragaza verilmiş ise de, bu yetkinin keyfi kullanılamayacağı, bu konudaki 16/05/2011 ve 10/06/2011 tarihli ihtarnamelere olumsuz yanıt verildiğini, bu nedenle sözleşmeyi haklı olarak feshediyoruz şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davacı taraf 02/12/2011 tarihli ihtarname ile davalının 25/11/2011 tarihli ihtarnamesini 02/12/2011 tarihinde tebliğ aldıklarını, Kemer Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespit işleminde davalının bir başka dağıtıcıdan gaz aldığının tespit edildiğini, bu nedenle sözleşmenin feshinin haksız olduğu yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 24/05/2013 günlü bilirkişi raporunda; sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesi ile davacının sözleşmenin 3.1 maddesi uyarınca 44.652,30 TL, 4.7 maddesi uyarınca da 68.012,06 Tl olmak üzere toplam 112.664,36 TL talep edebileceği yolunda görüş belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 02/04/2014 günlü bilirkişi raporunda; davalı şirketin 30/09/2013 tarihi itibariyle öz varlık tutarının 4.832.788,39 TL olduğu, talep edilen 112.664,36 TL’nin davalının öz varlığı içerisinde %02,33 oranında bir pay oluşturduğu ve ödenebilir olduğu, ancak davalının son üç yıl içerisinde bu tazminatı karşılayacak kadar toplam net kar elde etmemiş olması ve 01/10/2013 ‘ten 31/12/2016 ‘ya kadar toplam ödenecek borç yükünün 9.709.876,81 TL olması nedeniyle ekonomik yönden mahruma sebep olacağı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 09/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda ise; birleşen dosya yönünden inceleme yapılmış, buna göre birleşen dosya davacısının kar mahrumiyetinin 35.295,05 TL olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 22/11/2014 günlü bilirkişi raporunda; davacı tarafın kar mahrumiyetine yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, kar mahrumiyetinin kullanılmayan tüm süre için değil makul süre için hesaplanmasına yönelik davalı itirazlarının ise yerinde olduğu, buna göre davacının 5.166,30 TL isteyebileceği, ancak mahkemenin 6 aylık süreyi makul görmeyip sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca hesaplama yapılmasını benimsemesi halinde ise davacının 10.281,85 TL kar mahrumiyeti isteyebileceği yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 10/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacı tarafça yapılan fiyat artışlarının Botaş’tan kaynaklanan fiyat artışı ve maliyeden kaynaklanan vergi artışı dışında kalan fiyat artışının menfaat dengesine göre davalı aleyhine olduğu ve bu durumun davalı yönünden sözleşmenin sürdürülmesi için beklenemeyecek derecede artış ve nispetsizliğe yol açtığı, ayrıca davacının kar mahrumiyetine yönelik itirazlarının önceki rapordaki görüşlerini değiştirici nitelikte bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Asıl dava, bayilik sözleşmesine dayalı olarak açılan cezai şart ve sözleşmenin 4.7 maddesi uyarınca açılan tazminat talebine ilişkin, birleşen dava ise sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle uğranılan kar mahrumiyetine ilişkindir. Davacı tarafça her ne kadar tespit işlemi yaptırılmış ise de, davalının bu tespitten önceki tarihte sözleşmeyi feshettiğine dair davacıya ihtar çektiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık davalının feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında dosyaya alınan 10/10/2016 günlü bilirkişi heyet raporunda yapılan tespit ve değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere davacının brüt kar marjını enflasyon oranının çok çok üzerinde arttırdığı, davacı tarafından 25/11/2011 de uygulanan brüt kar marjı (47,57) ile toplam enflasyon oranı %16,31 arasındaki fark olan %31,26’nın brüt kar marjına eklenmiş olmasının izah edilemediği, bu itibarla davalı bakımından sözleşmenin devam ettirilmesinin kendisinden beklenilemeyecek derecede fiyat artışı ve nisbetsizlik ortaya çıkartığı, bu konuda tespitlerde bulunan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun düştüğü, davalının daha önceden de bu konuda iki kez davacıya ihtar çektiği gözetildiğinde, davalının feshinde haklı olduğu kanaatine varılmış olup asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Öte yandan davalı tarafın sözleşmeyi feshinde haklı olduğu gözetildiğinde, birleşen davadaki kar mahrumiyetine ilişkin davanın da reddinde isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varıldığından birleşen davaya yönelik istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Her bir dava yönünden alınması gereken 35,90’ar TL harçtan peşin alınan 31,40’ar TL harçların mahsubu ile bakiye toplam 9,00 TL harcın asıl ve birleşen davanın davacısından alınarak hazineye irad kaydına,
3-Asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2018