Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4594 Esas
KARAR NO: 2020/1031 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2017
NUMARASI: 2014/1786 E., 2017/523 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, davalıyla olan ticari işleri nedeniyle davalıdan 01.03.2007 düzenleme ve 05.04.2007 vade tarihli senet uyarınca 11.500.- TL. alacaklı olduğunu, müvekkilinin alacağın tahsili için Tuzla îcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca ve bonoya itirazda bulunmadığını ve derdest olarak devam ettiğini, davalının takipten kurtulmak için zamanaşımı gerekçe göstererek icranın geri bırakılması için mahkemeye başvurduğunu, davanın İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2014/463 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, yine borçlu şirket yetkilisi … hakkında açılan icra ceza davalarında Anadolu 3. İcra Ceza Mahkemesi 2014/131 E. ve aynı mahkemenin 2014/138 E. sayılı dosyalarında 11.06.2014 tarihli celselerinde yaptığı savunmasında “borcum olduğu doğrudur” diye beyanda bulunarak borcu olduğunu da kabul ettiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı icra takip dosyasında borçlunun borcuna karşılık haciz ihbarnamelerinden gelen 9.097,73 TL.ödeme bulunduğunu, borçlu davalının açmış olduğu İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2014/463 E. sayılı davası nedeniyle paranın kendilerine ödenmediğini beyanla, öncelikle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı icra takip dosyasında bulunan ve haciz ihbarnamelerinden gelen paranın borçlu-davalıya geri iade edilmemesi için tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıdan 11.500.- TL. alacaklı olduğunun ve 05/04/2007 tarihinden itibaren uygulanacak reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın, davalı/müvekkili ile aralarındaki (var olduğunu iddia ettiği) alacağın hizmet akdi mi satım akdi mi yoksa karz akdi mi olduğuna dair doğum sebebini açıklaması gerektiğini, dava dilekçesinde alacağın hangi hukuki ilişkiden kaynaklandığının belirtilmediğini ve konu alacağa yönelik “zamanaşımı itirazlarının” mevcut olduğunu, ayrıca davacının dava tarihine kadar işlemiş faiz talep ettiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 18/05/1989 tarih, 1988/5714 E. ve 1989/2965 K. sayılı ilamında da belirttiği üzere davacı tarafın ödemeye ilişkin ihtarı bulunmadığından ve icra takibi de geri bıraktmldığından davacının işlemiş faizle ilgili isteminin de reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, öncelikle zamanaşımına yönelik itirazlarının kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, eğer zamanaşımı istemi yerinde görülmez ise (davaya konu alacağı kabul etmediklerinden dolayı) davacının tüm istek kalemleri yönünden davanın esastan reddine, eğer davanın asıl alacak yönünden kabulü yönünde hüküm kurulur ise, davaya konu asıl alacağın ödenilmesine ilişkin (davalıya yönelik) ihtar bulunmadığından (davalının temerrüde düşürülmemiş olmasına göre) ve icra takibi de zamanaşımı nedeniyle geri bıraktınldığmdan/ iptal edildiğinden davacının işlemiş faizle ilgili isteminin reddine, mahkeme harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; hakimin HMK 33 maddesi gereğince uygulanması gereken kanun maddelerine resen uygulayacağı davacının davası genel hükümlere göre açılmış sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olduğu, davacının alacağına dayanak yapılan senetle ilgili Tuzla İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasi ile takip yaptığı ve zamanaşımının bu tarihte kesildiği, işbu dosyanın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı esas numarasını aldığı ve işbu dosya ile ilgili davalı tarafından zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasının talep edildiği ve İstanbul Anadola 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/463E.2015/65 K. Sayılı kararı ile takibin kesinleşmesinden sonraki dönemle ilgili zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, davalı tarafından bu kararın kesinleşmesinden sonra takip dosyasından hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği ve icra müdürlüğünce talebin reddedilmesi üzerine avalı şirket tarafından İstanbul 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 20015/345E.2015/685 K. Sayılı kararı ile memur işleminin şikayet edildiği ve mahkemece şikayet kabul edilerek memur işleminin kaldırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, icra mahkemelerince verilen bu kararların maddi hukuka ilişkin kararlar olmayıp şekli anlamda takip işlemlerine yönelik olduğu davacının alacağını BK 82 maddesi gereğince zamanaşımı süresi içinde talep ettiği davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, davalı tarafça imzası inkar edilmeyen ve ticari alışveriş nedeni ile bir bono verildiği hususu tartışmasız olduğu,davacının usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerine göre davalıdan bono tarihi itibarı ile 11.561,46 TL alacaklı olduğu, icra takibine konu edilen bononun da bu borç sebebi ile verildiğinin kabülü gerektiği ve bononun vade tarihi itibarı ile bu miktarın davalıdan alınarak taraflar tacir olup işin ticari nitelikte olduğu” gerekçesiyle davalının zamanaşımı itirazının reddine, davanın kabulü ile; 11.500,00TL’nin 05/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, (İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icranın geri bırakılmasına karar verilen dosyada tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ) karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş olup; dilekçesinde özetle , ilk derece mahkemesinin davanın nitelendirilmesi konusunda hataya düştüğünü,davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir dava olmayıp temel ilişkiye dayalı bir alacak davası olduğunu, temel ilişkiye dayalı alacak istemiyle zaten bir takibin bulunduğunu, davacının ise mükerrer olarak bu temel ilişki nedeni ile verilmiş bonoyu takibe konu ettiğini, yerel mahkemece 2013/20248 Esas sayılı dosyadan yapılan tahsilatların, huzurdaki davaya konu temel ilişkiye dayanan alacaktan mahsubu ile bakiye alacak miktarı yönünden hüküm kurulması ve bunun gerekçelendirilmesi ve alınan bilirkişi raporunda irdelenmesi/tartışılması da gerekir iken ve ayrıca zamanaşımı nedeni ile hakkında icranın geri bırakılması kararı verilen bir icra takip dosyasından artık bir icra takip muamelesi yapılamayacağı ve dolayısiyle herhangi bir tahsilatın gerçekleşemeyeceğinin düşünülmemesi ve gerekçesiz bir şekilde ve usulün 297 maddesine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığını Öte yandan, (davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte) yerel mahkemece, davacı yanın dava tarihine dava tarihine kadar işlemiş faize yönelik talebi de yine usul ve yasaya aykırı olarak yerel mahkemece kabul görmüş bulunulmaktadır. Ne varki, ödemeye ilişkin ihtar bulunmadığından ve icra takibi de zamanaşımı nedeniyle geri bırakıldığından/iptal edildiğinden davacının işlemiş faizle ilgili isteminin de reddine karar verilmesi gerekmektedir. (Davayı kabul manasına gelmemekle birlikte) davanın kabulü halinde ancak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile takipte zamanaşımına uğramış bononun vade tarihi olan 05/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş bulunmasının da hatalı olduğunu kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla karar istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava tacirlar arası satım ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında açık hesap şeklinde devam eden bir akdi ilişkinin varlığı tarafların kabulünde olup, ihtilaflı husus dava tarihi itibari ile alacağın varlık ve miktarı ile; icranın geri bırakılmasına karar verilen takip dosyasının eldeki davayı nasıl etkileyeceği noktasındadır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı esas numaralı dosyasında kayıtlı alacağın bonoya dayalı olduğu ve zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği , hacizlerin kaldırıldığı görülmektedir. Dava dilekçesi incelendiğinde ; alacağın senede dayandığı görülmektedir. Senedin zamanaşımına uğradığı hususu da ihtilafsızdır. HMK 202 (HUMK 192.)maddelerinin içerikleri ve Yargıtay uygulamalarında zamanaşımına uğramış kambiyo senetlerinin TTK anlamında kambiyo senedi niteliğini kaybederek yazılı delil başlangıcı niteliğini kazandığı istikrarlı olarak benimsenmiştir. Zamanaşımına uğramış senedin senetle ispat durumu da ortadan kalkmış, yazılı delil başlangıcı olması nedeniyle ispat kuralları genişletilerek, her türlü delille ispat kuralı getirilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 92/1 maddesinindeki, taraflarca önceden belirlenen sürenin de tartışmalı hale geldiği ve yazılı delil başlangıcı olan belgelerde tarafları bağlayıcı niteliğinin de kalmayacağı anlaşılmaktadır. TBK’nun 117/1 maddesindeki “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı” ile temerrüte düşeceğinden karşı tarafa temerrüt ihtarnamesi gönderilmesi gerekir. Zamanaşımına uğramış senet, kambiyo senedi vasfını yitirmiş olup, yazılı delil başlangıcı niteliğini kazanmış belgede yazılı vade tarihinin tarafları bağlamayacağı, kaldı ki borcun ifa zamanını gösteren tarihin borcun muacceliyet tarihi olduğu ve alacağı muaccel hale gelen alacaklının TBK’nun 117. maddesi uyarınca borçluya ihtarname çekerek temerrüte düşürmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında, davacı tarafından davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu durumda bilirkişi raporu ile tespit olunan açık hesap alacağına hükmedilirken ,icra takibi nedeni ile varsa tahsilatların mahsubuna karar verilmesi, faizin de dava tarihinden itibaren uygulanması gerekmekte olup,icra müdürlüğünün tahsilatları ile ilgili bir araştırma yapılmadığı görülmektedir. Bu nedenle ilgili icra dosyası celp edilerek izah edilen şekilde mahsup işlemi yapılarak hüküm kurulması gerekirken bunlar değerlendirilmediği anlaşılmakla davalı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1786 Esas ve 2017/523 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ;Yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davalı yanca yatırılan 196,30 TL peşin harcın davacı yana talebi halinde iade edilmesine 4-İstinaf yargılama gideri olan başvuru harcı 85,70 TL, tebligat gideri 11,00 TL ve posta gideri 24,00 TL olmak üzere toplam 120,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine 5-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.