Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4558 E. 2020/1025 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4558 Esas
KARAR NO: 2020/1025 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2015/67 E., 2017/52 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İngiltere ve Galler Kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” esas unsurlu birçok markanın Türkiye’deki tescillerinin sahibi olduğunu, dünya çağında birçok ülkede … bağlı şirketleri, kardeş şirketleri, iştirakleri, grup şirketleri ve lisansiyeleri aracılığı ile faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin geniş çalışma alanının bir kısmını radyo ve televizyon yayıncılığı ve programcılığı hizmetleri, haberleşme ve telekomünikasyon hizmetleri, reklam ve haber ajansı hizmetleri oluşturduğunu, müvekkili markasının 1984 yılından beri dünya üzerinde çok sayıda ülkede doğrudan eve televizyon yayını hizmetlerinde kullanıldığını, müvekkilinin, Avrupa’da uydudan kablolu, dijital ve de şifresiz yayınlar yapan kanallar dahil olmak üzere … televizyon hizmetlerini yürüttüğünü ve 30 yıla yakın bir süredir yoğun bir şekilde internet ve mobil servis sağlayıcılığı da dahil pek çok telekomünikasyon hizmetinde kullanmakta olduğunu, müvekkili markasının Türkiye dahil dünya çapında 150’nin üzerinde ülkede tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin … markasını interaktif televizyon yayıncılığı, telefonculuk, genişbant ve internet sağlama hizmetleri de dahil olmak üzere televizyon yayıncılığı hizmetlerinde ve eğlence ekipman ve ilgili ürün ve hizmetlerle ilgili olarak markasının tanınmış hale gelmiş olduğunu, müvekkilinin sunduğu hizmetlere daha kolay ulaşılabilmesi için mobil ve tablet uygulaması geliştirildiğini ve İOS yönetim sistemine sahip Apple iphone ve ipadlarının yanı sıra Android platformu ile müvekkilinin görsel ve işitsel hizmetlerinden faydalanmanın yeni bir yolu sunduklarını, müvekkilinin www…com, www…com, www…com gibi internet siteleri ile Türkiye de dahil halihazırda dünya çapında 230’dan fazla ülkede ulaşılabilir durumda olduğunu, davalıların ortak hissedarlara sahip, aynı bölgede kurulu, birbiri ile bağlantılı şirketler olduğunu, … Holding’in diğer davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu, … A.Ş’nin “…” ibaresine benzerliği TPE kararıyla tespit edilmiş olan “…” ibaresinin Türkçe okuşunu “…” şeklinde ticaret ünvanının çekirdek unsuru olarak kullanıldıuğını ve “…” ibaresine benzerliği TPE kararıyla tespit edilmiş olan “…” ibaresini ve Türkçe okunuşunu alt yapı işletmeciliği, internet servis sağlayıcılığı, sabit telefon hizmeti ve sanal mobil şebeke hizmetlerinde kullanmakta olduğunu, …nin web sayfasında “…” markasına benzer olan “…” ibaresini “…” şeklinde mobil sanal network operatörlüğü, kablosuz internet servis sağlayıcılığı, altyapı işletmeciliği, internet servis sağlayıcılığı, sabit telefon hizmeti ve sanal mobil şebeke hizmetlerinde Holding hizmetlerinin bir parçası olarak kullanıldığını, müvekkili ünvanının MarKHK m.8/5 ve Paris Konvansiyonu 8.maddesi uyarınca korunmakta olduğunu, davalıların “…” veya “…” ibaresini içeren bir marka tescilleri bulunmadığını, davalı …’in … nolu “…” ibaresinin tescili için TPE’ye başvuru yapmış ancak başvurusunun müvekkili markaları ile benzer bulunarak re’sen reddedilmiş olduğunu, davalıların kullandığı “…” markasının müvekkil markası ile aynı yahut ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalılar telekomünikasyon ve teknoloji alanında faaliyet gösteren firmalar olmakla, müvekkilinin tescilli ve tanınmış markalarından haberdar olduklarını, davalılar eyleminin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı ve kötüniyetli olduğunu, taraf markaları arasındaki iltibasın tüketiciyi yanıltacağını, markalar arasında fark olduğunu anlasalar dahi bu markaların aynı kişiye ait olduğunu düşünmeleri ya da hizmeti sunan işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın olduğunu zannetmesine sebebiyet vereceğini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve ticaret unvanının terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz olduğunu, müvekkilinin bölgesinde davcı tanınmış marka olmayıp aksine müvekkil taraf tanınmış marka olduğunu, davacının daha önce İstanbul Anadolu 1. FSHM’nin 2011/176 esas sayılı dosyası ile aleyhlerine dava ikamet ettiği … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş’nin müvekkille grup şirketler olduğunu, Yargıtay’da bulunan 2012/200 esas sayılı dosyasının tarafı olan … A.Ş’nin de müvekilli ile grup şirketler olduğunu, bu davaların huzurdaki dava ile irtibatlı olduğunu, 2011/176 esas sayılı davada … A.Ş aleyhine marka davası açılmış olduğunu ancak ticaret ünvanının terkinini talep edilmemiş olduğunu, davacının sadece internetteki bir ilana dayanarak huzurdaki davayı açmasının kötüniyetli açmasının kötüniyetli bir davranış olduğunu, müvekkilinin dahil olduğu grup şirketlerin eskiden beri … marka ve ünvanlarını kullandığınu, bunun 1995 tarihinden itibaren davacı tarafından bilindiğini, davacının ısrarla grup şirketleri arasında ayırım yapmaya yönelik istemlerinin reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın 2011/176 esas sayılı derdest davada grup şirketlerinin … markasını 1992 yılından itibaren kullandığını bilmiyorlarmış gibi grup şirketlerinden dava etmediği kalan 2 şirketide dava etmiş olduğunu, yoksa dava ettiği bu iki şirketin direkmen kendi kullandığı markaları kullanma durumu olmadığını, eğer … adı davacı markalarına bir iltibas oluşturuyorsa davacının neden 2011 yılında tüm grup şirketlerine karşı dava açarken …’i atlamış olduğunu izah etmesi gerektiğini, 2010 yılında kurulan … şirketi hakkında 2011/176 esas sayılı dosyası kapsamında husumet yöneltilmemiş olduğundan huzurdaki davada davacı şirket adının Türkçe okunuşunun unvan olarak tescil edildiği iddiasının kabul edilmeyeceğini, davacının müvekkillerinin haksız olduğunu iddia ettiği markasal kullanımını ispat etmesi gerektiğini, davacının bilgisayar çıktısından başka delil gösteremediğini, müvekkillerinin bu ibareyi kullandığına dair bir ilandan başka fiili kullanımını davacının gösteremediğini, davacının … TV’yi İngiltere ve İrlanda’da ancak 1990’lı yılların ortalarında istikrarlı bir yayın hayatına başlamış olduğunu, davacının … TV hizmet markası henüz İlgiltere ve İrlanda’da yaygın bir bilinirliğinin olmadığı dönemde müvekkilinin Türkiye’de bu ibareyi kullandığını, ibaresi üzerinde, müvekkilinin dahil olduğu grup şirketlerin Türkiye’de kullanım önceliği olduğunu, ilanda belirtilen hususlarda bilhassa lisans almaktan öte müvekkili şirketlerin bu hususta faaliyetinin söz konusu olmadığını, … ibaresini Türkçe karşılığının “…” olduğunu, bu ibarenin elektronik yayın dalgalarının icra edildiği uzay kesiti yer anlamına geldiğinden halka mal olmuş bir kelime olduğunu, ayrıca … adının müvekkili grup şirketleri için anlam taşıdığı için seçilmiş bir ibare olduğunu, müvekkili şirketin sahibinin adının “…” olduğunu, ibarenin “…” ibaresinin baş harflerinden … oluşturulduğunu, unvandaki “…” ibaresinin Türkçe’de “…” karşılığı olarak değil, bir tabiat terimi olarak kullanıldığını, tabiat terimi olarak kullanıldığını, tabiat terimlerinin evrensel olarak kabul edilmesi gerektiğini, kimsenin kullanım tekeline bırakılamayacağını, ayrıca “…” adının Türkçe’de daha çok soyadı olarak kullanıldığını, erkeklerde “…” kadınlarda “…” adlarının çok yaygın olduğunu, davacının bu adlara karşı da dava açıcağını, marka stoku oluşturarak hiç olmadığı sınıflarda dava açan davacının şimdi de ticaret ünvanlarına karşı davalar ikame ettiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davacı tarafın marka tescil kayıtlarının, TPE’den celp edilmesi sonucunda en eski marka tescil başvurusunun … ibaresi ile 11/04/1998 tarihinde 9. Sınıfta yapıldığının, tarafların faaliyet gösterdiği telekominikasyon hizmet sektöründe 38.sınıfta tescilli olduğunun, … sayılı … markasının olduğunun, 11/11/1999 tarihinde başvuru yapıldığı ve 12/02/2001 tarihinde marka tesciline karar verildiğinin, … sayılı …, … sayılı …, … sayılı …, … sayılı … ibareli markalarının ve marka tescil başvurularının bulunduğunun anlaşıldığı, davalı adına …, esas unsurlu bir marka tescili bulunmadığının TPE’nin 16/04/2015 tarihli yazı cevabından anlaşıldığı, davalı …Ş. ile tescilli yada başvurusu yapılan marka bulunmadığı, davalı …tarafından yapılan “… + ŞEKİL ibaresinin tescil başvurusunun TPE tarafından red edildiğinin anlaşıldığı, mahkemece alınan 12/05/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporlarında; “davacı tarafından marka hakkına tecavüz teşkil eden davalı kullanımlarının ıspatı yönünden, www…com .tr alan adına ait web sitesinin ana sayfa başlıklı sekmesinde ,”…, …, aracılığı ile kablosuz internet servis sağlayacıları projeleri geliştirmesidir” ve www…com.tr alan adlı web sitesinin telekom başlıklı sekmesinde, ” … A.Ş. Tam yetkili mobil sanal netword operatörü şirketi olarak kurulmuştur. Bahse konu şirket lisanslarını telekomonikasyon iletişim başkanlığından almıştır. Tam yetkili mobil sanal network operatörleri, verici sistemlerini kurmak dışında tüm telefon hizmetlerini verebilmektedir. Mobil sanal network operatörleri büyük ölçekli dakika veya konuşma süresi satın alarak kendi müşteri portföylerine almış oldukları bu dakika veya konuşma sürelerini satabilmektedirler. Bu alanda tescil edilmiş grup şirketi … dir .Ayrıca … şirketi adına kablosuz servis sağlayıcı lisansı bulunmaktadır… ” yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi raporunda ayrıca “davalıların telekomünikasyon hizmet alanında kullandığı … ibaresindeki “…” İbaresinin Türkçe’de, hücre anlamına geldiği, bu ibarenin telekomünikasyon alanında mobil iletişim sisteminin, çok sayıda düşük güçte kablosuz vericiler için kullanılan bir ibare olmakla telekomünikasyon hizmet alanındaki kullanımının yaygın olduğunu, davalıların kullandığı … markasındaki esas unsurun … ibaresi olduğunu, davalıların gerçek hak sahibi olduklarını iddia ve ispat edemediklerini beyan ettikleri” yönünde görüş bildirildiği, davalı şirketlerin ticari sicil kayıtlarının celp edilerek tüzel kişi tacir oldukları TTK 18/2 maddesi gereğince iş ve işlemlerinde basiretli tacir olmakla yükümlü bulundukları, faaliyetlerinde kullanacakları markaları seçerken 3.kişilerin adına kayıtlı tescilli yada kullanılan bir markanın bulunup bulunmadığının araştırılması ve kullanmamaları gerektiği, internet sitesindeki bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen “…,” “…” ,”… A.ş.” ibareli kullanımların 556 sayılı KHK 9/2 e maddesinde düzenlenen “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmadığı halde işaretin aynısını veya benzerini internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde kullanması ” şeklinde markasal kullanım olduğu, davacının tescilli marka hakkına dayanarak, KHK 62 .maddesi gereğince; davalıların markalarına tecavüz ettiğinin ve TTK 55/4 maddesi gereğince haksız rekabet ettiğinin tespitini, tespit edilen “…,” “…” ,”… A.ş.” ibareli olup,davacının faaliyet konusu ile aynı sektörde ve davacı markalarının tespit edildiği , haberleşme ve telekominikasyon hizmetleri konusunda kullanılmasının önlenmesine basılı evrak ve malzemelerin toplatılarak imhasını talep edebileceği kanaatine varıldığı, dava konusu, davalı … Telekomonikasyon Tic. A.Ş.’nin ticaret ünvanındaki … ibaresinin ünvandan çıkartılarak terkini talebinin incelendiğinde; TTK 45 maddede ” bir ticaret ünvanınının Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir ünvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde ek yapılacağı ” hükmüne yer verildiği, TTK 50. maddede ” usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret ünvanını kullanma hakkının sadece sahibine ait olduğu ” TTK 52. Madde de ” ticaret ünvanının daha önceden tescil edilmiş bir ticaret ünvanı ile iltibas yaratacak şekilde kullanımı halinde ticaret ünvanını ilk tescil ettiren kişinin, bu kullanıma son verilmesini talep etme hakkı bulunduğu ” hükmüne yer verildiği, bilirkişi raporunda yapılan incelemede de tespit edildiği üzere; davalı … Telekomonikasyon A.Ş. Nin tescil kayıtlarından 22/03/2010 tarihinde kurulduğu, faaliyet alanının ” her türlü elektronik, haberleşme hizmeti, / telekominikasyon hizmeti sunmak ve / veya şebeke veya alt yapısını kurup işlemek … ” olarak düzenlendiği , … Holding A.Ş. Nin davalı … TELEKOMİNİKASYON A.Ş. NİN kurucu ortağı olduğunun anlaşıldığı, davacı şirketin ünvanı “… ” (publıc Lımıted Company) ve davalının ticaret ünvanı … TELEKOMİNİKASYON TİC. AŞ. olup, davalının ünvanının vurgulayıcı unsuru … ibaresinin ingilizce … ibaresinin Türkçe telaffuzu olmakla, ve davalı şirketin kurulduğu 22/03/2010 tarihinde davacı şirketin telekominikasyon / haberleşme hizmet alanında 30. Sınıfında tescilli markalarının, sektöründe tanınır olduğu davalı …nin … başvuru nolu 2009 tarihli “… + ŞEKİL ” marka başvurusunun TPE tarafından davacı markalarının gerekçe gösterilerek red edildiği, davalı şirketin, davacı şirket markalarından haberdar olmasına rağmen 22/03/2010 tarihinde, … TELEKOMİNİKASYON AŞ nin kurucu ortağı olduğu, … ibaresini seçmekte iyi niyetli olmadığı kanatına varıldığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıların, davacı tarafın “…” markası ile “… unsurlu tescilli markalarının tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, davalıların “…”, “…” ve “…” ibareli olup her türlü haberleşme ve telekominikasyon hizmetlerinde kullanımlarının ve internette alan adları dahil kullanımlarının önlenmesine, varsa kullanımlarının evrak ve malzemelerin toplanarak imhasına, davalı …Ş’nin ticaret ünvanındaki “…” ibaresinin ünvandan çıkartılarak, sicilden terkinine, hükmün kesinleşmesine müteakip masrafı davalıdan alınarak hükmün bir kez Türkiye çapında yayınlanan tıraji en yüksek gazetelerden birinde ilanına karar verildiği TTK 52. Madde ve Markalar Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 62/1- b maddesi gereğince davalı şirket ünvanındaki … ibaresinin ünvandan çıkartılarak sicilden terkinine ve Davacının KHK 62/ f gereğince hükmün ilanını talep etmekte hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde masrafın davalıdan alınarak hükmün ilanına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yetki ve göreve ilişkin itirazlarının esasa girilip hüküm verilmezden önce karara bağlandığını ve bunun usuli bir hata olduğunu Görevli Mahkemenin ticaret mahkemesi ve yetkili mahkemenin de İzmir mahkemeleri olduğunu ,davanın markalar hukuku ile bir ilgisinin bulunmadığını, bunu gerekçeli kararında da bizzat mahkemenin hükme aldığını ,bağlantılı olduğu grup şirketlerine ilişkin davaların kesinleşmesi beklenmeden karar verildiğini ,davalılardan … Holding açısından pasif husumet bulunmadığını , zira pasif durumdaki internet sitesindeki bir eylemden yola çıkılarak karar verildiğini, kurucu ortak olmanın ayrı bir tüzel kişilik olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini yine yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporlarının da eksik inceleme ve hatalı tespitler içerdiğini …’in ticaret ünvanının markasal kullanımı ile … Holding in reklamıyla nasıl markasal bir tecavüz olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığını ,müvekkili grup tarafından ikame edilen 2012/200 Esas sayılı dosyada davacı yanın … markasının sicilden terkinine karar verildiği gerçeğinin göz ardı edilerek rapor düzenlenmiş olduğunu ,muvafakatları olmadan dilekçeler ve uzman raporları sunulduğunu ve bunların dosyadan çıkarılmadığını , bilirkişilerin grup şirketlerinin tamamı üzerinde inceleme yapması gerektiğini ,müvekkilinin iddiaları kabul etmemekle birlikte ilk kullanımdan kaynaklı haklarının gözardı edildiğini ,davacının tescilinden önce müvekkilinin önceye dayalı kullanımı olduğunun hiçbir şekilde gözetilmediğini ,bu nedenle de , yıllardır İzmir’de aleni olarak faaliyet gösteren ulusal bazda da yayın yapan TV, Radyo vb faaliyetlerine davacının uzun süredir sessiz kaldığının da gözetilmediğini ,Yine … markasının … Yayıncılığın kısaltması olarak ve “…” anlamından dolayı da yapılan işin icra yerinin yayın dalgaları olmasından kaynaklanmakta olup … kelimesi halka mal olmuş bir kelime olmakla zaten davacının tekelinde olamayacağı husususun da gözetilmediğini ,ünvan ile ilgili olarak da hatalı değerlendirme ve hiçbir geçerli delil olmadan ünvan terkini yapıldığını bunun nedeninin de grup şirketler açısından inceleme yapılmamasından kaynaklandığını beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Davanın; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile yine davalı yanın ünvanının davacı ünvanı ile doğrudan iltibas oluşturması nedenine dayalı terkin istemiyle açıldığı görülmüştür. İstinaf incelemesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece toplanan deliller ; TPE kayıtları ve dayanakları , tarafların Ticaret Sicil Kayıtları , tarafların sunduğu yazılı ve görsel delil örnekleri ,bilirkişi raporudur. İncelenen dosyaya göre Marka hakkına tecavüz eylemleri ile ilgili olarak … ibaresi ile 11/04/1998 tarihinde 9. Sınıfta yapıldığının, tarafların faaliyet gösterdiği telekominikasyon hizmet sektöründe 38.sınıfta tescilli olduğunun, … sayılı … markasının olduğunun, 11/11/1999 tarihinde başvuru yapıldığı ve 12/02/2001 tarihinde marka tesciline karar verildiğinin, … sayılı …, … sayılı …, … sayılı … tescilinin bulunduğu görülmekte davalı yanın … markası için yaptığı başvurun kabul edilmediği anlaşılmıştır. Yine davacı yandan önce davalı yanın kullanımına ilişkin hak elde edebileceği markasal bir kullanım kanıtlanmamış ve savunmadan ibaret kalmıştır. www…com .tr alan adına ait web sitesinin ana sayfa başlıklı sekmesinde ,”… -…, …, aracılığı ile kablosuz internet servis sağlayacıları projeleri geliştirmesidir” ve www…com.tr alan adlı web sitesinin telekom başlıklı sekmesinde, ” … A.Ş. Tam yetkili mobil sanal netword operatörü şirketi olarak kurulmuştur şeklinde açıklamaların yer aldığı ; yine “…,” “…” ,”… A.ş.” ibareli kullanımların 556 sayılı KHK 9/2 e maddesinde düzenlenen “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmadığı halde işaretin aynısını veya benzerini internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde kullanıldığının tespitinin yapıldığı da görülmüştür. Davalı yanın istinaf dilekçesinde iddia ettiği gibi davalılardan … yönünden sadece diğer şirketin kurucu ortağı olması nedeni ile değil bizzat tecavüz oluşturan eylemi nedeni ile sorumluluğu yoluna gidildiği görülmektedir. Ünvanla ilgili olarak yapılan değerlendirme incelendiğinde ; gerçekten davalı şirket … A.Ş. Nin ünvanındaki … kelimesi davacı ünvanının Türkçe teleffuzundan ibaret olmakla söylendiğinde birebir aynı ses topluluğundan oluşmakta telaffuzda ayniyet bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemenin ünvandan … ibaresinin terkini yönünde hüküm kurması da yerinde görülmektedir. Grup şirketleri hakkında devam eden dosyaların eldeki davayı doğrudan etkiler mahiyette olmadıkları gibi istinaf aşamasında sunulan ilgili dosyala ait Yargıtay kararlarında davalı lehine bir hak kazanımı olmadığı da görülmektedir. Her ne kadar Mahkemece yetki itirazı hakkında tahkikata geçilmeden önce karar verilmemiş olması istinaf nedeni yapılmış ise de ; sözlü yargılamaya geçilmeden önce bu usuli eeksikliğin giderildiği ve yetki yönünden kurulan ara kararın da yerinde olduğu görülmektedir. Bu hali ile davalı yanın tüm istinaf başvuruları incelendiğinde ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamaya göre toplanan delillere uygun bulunmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/06/2020 tarihinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.