Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4556 E. 2020/1040 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4556 Esas
KARAR NO: 2020/1040 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI: 2015/879 E., 2017/341 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin davalı ile arasındaki iş karşılığı 24/07/2014 tarihli faturayı kestiğini, ancak davalının müvekkiline olan 7.934,03 TL borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak takibinde davalını haksız itirazı üzerine durduğunu beyan ile itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevabında, davacının takibe dayanak borcun sebebi olarak 7.934,03 TL lik faturayı gösterdiğini, ancak 24/07/2014 tarihli, ödeme emri ile birlikte taraflarına gönderilen faturanın, incelenmesinde mal hizmet bölümünde vade farkı faturası yazılı olduğunu, davacının asıl borcun ödenip ödenmediğine ilişkin bir açıklamasının bulunmadığını, davacının davalıya vermiş olduğu mal veya hizmeti ve buna ek olarak faiz istemeye hakkı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının temerrüt faizi üzerine temerrüt faizi yürütülmesini talep ettiğini, bunda da haklı olmadığını, davacının işlemiş faiz taleplerinin de yerinde olmadığını beyan ile itirazlarında haklı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “taraflar arasındaki ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının faturadan kaynaklanan alacağının tahsili bakımından yapılan icra takibine itirazın iptalini talep ettiği, davalının fatura konusu mal ve hizmet sunulduğunun ispatinin gerektiğini ve ayrıca faiz isteminin de yerinde olmadığını savunduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş ve uyuşmazlık konusu fatura haricinde birbirini teyit eder nitelikte olduğu, takibe dayanak edilen faturanın 24/07/2014 tarihli olduğu, fatura bedelinin 6.723,75 TL ve 1.210,28 TL KDV toplamı olmak üzere 7.934,03 TL olduğu görülmüş, fiyat farkı faturası kesme hususunda taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşme yok ise de, taraflar arasında yıllardır süregelen ticari ilişkide bunun başkaca örneklerinin de olduğu, gerekli hallerde davacı tarafça fiyat farkı faturası kesilmesinin, itirazsız olarak evvelce yapılan ödemelerden, davalı tarafın kabulünde olduğu, davacının lehine delil vasfı taşıyan ticari defter ve kayıtlarının husumet konusu faturayı, davalıdan olan alacaklarına uygun olarak hesap edildiği anlaşılmakla, davacının davalıdan 7.934,09 alacaklı olduğu, davacının takipte 749,01 TL faiz talep etmekte ise haklı olmadığı, ancak takip ile birlikte faiz talep edebileceği” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 7.934,09 TL alacak üzerinden devamına, alacağı takip tarihinden itibaren %10,50 oranı geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, bakiye isteminin reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı yan kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle taraflar arasında vade farkı uygulamasını gerektirir bir anlaşma olmadığı gibi uygulama da olmadığını , raporun beyana göre düzenlenmiş ve dayanaksız olduğunu bir tek vade farkı faturasının 2007 yılında ödenmesi halinde dahi bunun yerleşik bir uygulama olarak düşünülemeyeceğini, kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava vade farkı faturasından kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali isteminden ibarettir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu 2007 yılında da bir defa vade farkı faturası düzenlendiği ve davalı yanın ödediği nedenle teamülün varlığı kabul edilerek davanın da kabulüne karar verilmiş ve karar istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Vade farkı faturasının düzenlenmesinin belli koşulları vardır. Bunlardan biri sözleşmede açıkça vade farkı uygulanacağına dair düzenleme olmasıdır. Eğer böyle bir açık anlaşma yok ise ; taraflar arasında vade farkı uygulanmasına dair teamül bulunmalıdır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarına göre tacir olan taraflar arasında vade farkı faturası düzenleme ve tahsiline ilişkin teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının itirazsız ödenmiş olmasının gerektiği, davacının vade farkı talebi için taraflar arasında teamül halini almış fiili bir uygulamanın bir defa vade farkı düzenlenip ödenmiş olması nedeni ile oluştuğunun kabul edilemeyeceği nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verildiği nedenle istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ; ilk derece mahkemesinde açılan davanın reddine, davacı kayıtlarına istinaden takibin kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2- İlk derece mahkemesine açılan itirazın iptali davasında A. Davanın yerinde görülmediğinden REDDİNE ; takip kötüniyetli olmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de REDDİNE B. Alınması gereken 54,40 TL red harcının mahsubu ile fazla yatan 93,89 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iade edilmesine C. Davacı yanca yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına D. Davalı yanca yapılan 2 tebligat gideri 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine E. Davalı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm verilen iş bu tarihteki AAÜT ne göre hesaplanan 2.810,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine F. Kullanılmayan gider avansının ve delil avansının yanlara iade edilmesine
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davalı yanca yatırılan 135,50 TL karar harcının talebi halinde davalı yana iade edilmesine 4- İstinaf yargılama gideri olan, başvuru harcı gideri 85,70 TL den ibaret yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine 5- Tebligat gideri ve posta gideri davacı avansından karşılanmış olmakla kendi üzerinde bırakılmasına 6- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.