Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4551 E. 2020/1129 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4551 Esas
KARAR NO: 2020/1129
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2014/74 E. – 2017/81 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi ve Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, basılı, görsel ve işitsel yayınları günü gününe izleyerek yazı ve haber derleyip arşivleyen; her bir müşterinin özel ilgi sahasına ve isteklerine göre belirlediği yazıları ve haberleri söz konusu arşivden seçerek ilgili müşteriye iletmek suretiyle hizmet sunan bir medya takip şirketi olduğunu, davalı firmanın ise haber ajanslarına, ürettikleri haberlerin performansım takip ederek ölçmek ve (örn. belirli bir haber ajansının ürettiği haberlerin hangi gazetelerde, yüzde kaç oranında yayımlandığı, basında bu haberlere değinen kaç adet yazı çıktığı gibi konularda) performans raporları hazırlamak suretiyle hizmet verdiğini, davalı firmanın, dava dışı … ile yaptığı anlaşma uyarınca, bu ajansın ürettiği haberlerin performansını takip etme ve Ajansa düzenli olarak performans raporları hazırlama işini üstlendiğini ve bu doğrultuda müvekkili şirket ile davalı arasında 12.04.2012 tarihli ‘”Gazete Kupürleri ve Haber Metinleri Temini Hizmet Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmeye göre davalıya müvekkilince iletilecek derlemelerin sözleşme uyarınca söz konusu amaç dışında kullanılamayacağını ve müvekkilince gönderilen iletileri elinde tutmama yükümü altına girdiğini, fakat davalı firmanın, sözleşmenin bu açık hükümlerine rağmen, müvekkilce iletilen haber ve köşe yazısı derlemelerini “www…com” isimli internet sitesindeki veri bankasına eş zamanlı olarak aktarmaya ve buradan üçüncü şahıslara pazarlamaya başladığını, müvekkiline ait derlemelerin, davalı şirket tarafından “www…com” web sitesinde üçüncü şahısların kullanımına sunulduğunu tespit ettirmek için, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/29 D. İş sayılı dosyasıyla delil tespiti istendiğini, delil tespiti sonucunda, teknik bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan 06.01.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkili tarafından davalı firmaya gönderilen haber ve köşe yazısı derlemelerinin “www…com” internet sitesinde aynı formatta ve içerikte yayınlanmakta olduğunun tespit edildiğini ve davalı firmanın bu derlemeleri kendi müşterilerinin kullanımına sunduğunun saptandığını, davalının müvekkili tarafından gönderilen derlemelerin sözleşmenin amacı dışında kullanılması ve ticari maksatla üçüncü şahıslara kullandırtmasının sözleşmeye aykırılık oluşturduğunu ve bu durumun eser niteliği taşıyan bu derlemeler üzerindeki mali haklara da tecavüz teşkil ettiğini; bu sebeple, huzurdaki davayı ikame ederek FSEK m. 68 uyarınca üç kat bedel tazminatı isteme zaruretinin hâsıl olduğunu, davalı firmanın müvekkilinin derlemelerini sanki kendisininmiş gibi sunması ve bu derlemeleri kendi web sitesine koyarak müvekkilinin ulusal basın takip hizmeti ile neredeyse aynı genişlikte ve tamamen aynı içerikteki arşivi eş zamanlı olarak aynı müşteri çevresine pazarlamaya kalkışmasının, müşterilerin müvekkili tarafından sunulan hizmetin (derlemenin) özgünlüğü ve niteliği konusunda şüpheye düşmelerine yol açtığını ve bu nedenle müvekkilinin ticari itibar kaybına uğradığını; bu sebeple manevi tazminat talep etme zorunluluğunun hâsıl olduğunu beyanla; davalıca gerçekleştirilen mali hak ihlali sebebiyle FSEK m.68 uyarınca, HMK m.107 ye göre belirsiz alacak niteliğinde olmak üzere asgari miktarını şimdilik 900,00 TL olarak belirleyebildikleri üç kat bedel tazminatının 06.01.2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak, müvekkiline ödenmesine, 40.000,00 TL manevi tazminatın 06.01.2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/29 D. İş sayılı dosyasından delil tespiti başvurusu yaptığını, Mahkemece davacı şirket adresinde teknik bilirkişi vasıtasıyla keşif yapıldığını, davacı tarafından hukuka aykırı teknik yöntemlerle (hack) elde edildiği tahmin edilen ve müvekkili şirket ile söz konusu şifrenin tahsis edildiği … Dağıtım AŞ yetkilileri dışında kimsenin bilmemesi gereken gizli demo şifresi kullanıldığını ve bu şekilde müvekkiline ait internet sitesi üzerinde inceleme yapıldığını ve bilirkişi raporu tanzim edildiğini, hukuka aykırı olarak sisteme giriliş nedeniyle davacı şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bilirkişi raporunun hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve bu nedenle hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, hukuka aykırı delil savunması saklı tutarak, davacının müvekkiline göndermiş olduğu verilerin eser niteliğinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; “…Delil tespiti sırasında hakim huzurunda, davalı tarafça üçüncü kişiye verilen şifre kullanılmak suretiyle, ancak delil tespitinin amacıyla sınırlı olarak sisteme girildiği,davalının ve üçüncü şahıs şirketin ticari sırlarının elde edilmediği ve ifşa edilmediği, davalıdan bu şifrenin istenmesi halinde gizlenmesi yada kullanımın/kullandırtmanın kaldırılarak delilin gizlenmesinin kuvvetle muhtemel olduğu,tarafların korunan hukuki yararları ve taraf tanıklarının beyanları gözönüne alınarak, bilirkişi tarafından yapılan tespitin hukuka aykırı olmadığı,delinin hukuka aykırı olarak yaratılmadığı ve elde edilen delilin mahkememizce değerlendirilebileceği kanatına varılmıştır … FSEK 68 . Maddeye göre varsayımsal sözleşme bedelinin 3 katı tazminat talep edildiği, davacı tarafça emsal olarak sunulan sözleşmelerden kapsamı en yakın olan sözleşmenin emsal olarak alınması ve sözleşmede kararlaştırılan aylık hizmet bedelinin güncellenerek hesaplama yapılmasının dosya kapsamına uygun olduğu ihlal süresi de gözönüne alınarak, muhasip bilirkişi tarafından hesaplanan varsayımsal sözleşme bedelinin 3 katı olan 280.636,86 TL maddi tazminatın 06/01/2014 tespit tarihinden itibaren davalıdan yasal faizi ile tahsil edilerek davacıya ödenmesine, izinsiz olarak davalı tarafından üçüncü kişilerin kullanımına sunulan veri tabanının kullandırılması ile manevi haklardan davacı tarafın adım belirtilmesi manevi hakkının ihlal edildiği” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 280.636,86 TL maddi tazminatın 06/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 30.000 TL manevi tazminatın 06/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalılar vekili istinaf isteminde özetle; İlk derece mahkemesinin hukuka aykırı delilin hükme esas alınmayacağına ilişkin savunmalarını, delillerini, sunulan Yargıtay kararlarını dikkate almadan karar verdiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/2-703 Esas, 2012/70 Karar sayılı ve Yargıtay 3.HD’nin 2016/14742 Esas, 2017/2577 Karar sayılı kararlarında hukuka aykırı delilin hükme esas alınmayacağının tartışmasız şekilde belirlendiğini, dosyaya sunulan Prof.Dr. …’in hukuki mütalaasında da açık şekilde davacının suç teşkil eden hackerlik faaliyeti ile izinsiz biçimde ele geçirdiği açık olan kullanıcı adı ve şifresiyle yapılan delil tespiti ve buna dayalı bilirkişi raporunun hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu, HMK 189/2 maddesinde emredici nitelikte bir düzenleme yapıldığını, hâkime takdir hakkı tanınmadığını, davacının bir başkasına ait kullanıcı adı ve şifresi ile ve müvekkili şirketin kendilerine tahsis ettiği kullanıcı adı ve şifresi ile dahi delil tespit yaptıramayacağını, delil tespitinin müvekkili şirketin adresinde ve bilgisayarı üzerinde yapılması gerektiğini, bilgisayarların bahsi geçen siteye ait veritabanını açmaması halinde müvekkili şirketin davayı kabul etmiş sayılacağı ancak kanundaki kanundaki açık düzenlemeye rağmen delil tespitinin davacının adresinde ve nasıl elde edildiği bilinmeyen başka şirkete ait demo kullanıcı adı ve şifresi ile yapılmasının açıkça usulsüz olduğunu, elde edilen delilin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece oluşturulan bilirkişi heyetinin elde edilen delilin hukuka aykırı olduğunu kabul ettiğini ancak buna rağmen hükme esas alınması gerektiğini kabul etmelerinin ve atıf yapılan Prof …’in kitabında yazarın kendi görüşü ve uygulamayı yazdığı paragrafı değerlendirmediklerini, İstanbul Anadolu FSHHM’nin delil tespitini Beşiktaş’ta yapmış olmasının doğal hakim ilkesine aykırı olduğunu, mahkemenin yetki alanı sınırlarını aştığını, Tanık …’in ifadesi ve sonrasındaki beyan dilekçesinde sunduğu e-postalara göre hükme esas alınan davacı tanıklarının yalan tanıklık yaptıklarını, Sisteme erişimin sadece kurum adı … şeklindeki şifre ile değil her kullanıcı için ayrı ayrı oluşturulan kullanıcı adı ve şifre ile yapılabildiğini, şirketin … proje sorumlusu …’in beyan dilekçesi ekindeki bu belgeleri sunduğunu, Davacı tarafın müvekkili şirketin … Doğalgaz’a tahsis ettiği gizli kullanıcı adı ve şifreyi hukuka aykırı şekilde hacklediğini, bu husustaki suç duyurusu yönünden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, karara itirazın reddedildiğini, Mahkemenin … Doğalgaz’a davanın ihbarı talebini reddetmesinin yerinde olmadığını, Mahkemenin iki farklı hukuki görüşe rağmen çelişkiyi gidermeden hüküm kurmuş olmasının hatalı olduğunu, Davacının sunduğu ürünlerin günlük ulusal gazetelerde yayınlana tüm haber kupürlerinin hiçbir hususi plan dahilinde endekslenmeden veri ve materyaller seçilip derlenmeden alelade ve düzensiz biçimde topluma sunulmasından ibaret olup hiçbir şekilde 5846 sayılı Kanun’a göre eser olarak kabul edilemeyeceğini, bununla birlikte bilirkişilerin fahiş tutarda hesaplama yaptığını, Müvekkili şirketin müşterilere gazete takip hizmeti teklif edilmediğini ve verilmediğini, müvekkilinin müşterinin internet sitelerindeki haberlerini ve dolayısıyla popülaritesini (raytingini) ölçmeye yönelik bir hizmet verdiğini, müvekkili şirketin davacının kendisine sunduğu verileri kullanarak … dışında hiçbir şirkete hizmet vererek gelir elde etmediğini, … Doğalgaz ve diğer firmalara verilen tekliflerde gazete kupürlerinin PDF olarak sunulacağına veya günlük gazetelerin taranarak müşteriye hakkında çıkan gazete haberlerinin takip edileceğine ilişkin bir taahhüdün asla yer almadığını, Bilirkişinin tazminat hesaplamasının usule aykırı olduğunu, bilirkişilerin davacının sunduğu  defter ve kayıtları incelediğini, bilirkişinin tazminat hesabında müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki 3000TL+KDV olarak belirlenen faturanın dikkate alınmayarak  davacının … ile yaptığı en kapsamlı ve maliyetli sözleşmenin esas alınmasının hatalı olduğunu, sürenin 19 ay olarak esas alınmasının yerinde olmadığını, haksız kullanımın bir an için kabulü halinde dahi ihlalin hangi tarihler arasında yapıldığının tespiti ile sadece bu süre kadar tazminata hükmolunması gerektiğini, hesaplanan tutarın çok yüksek olduğunu, şirketin ortağı …’un tutardan müteselsilen sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, … yönünden pasif husumetten davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, FSEK’e dayalı haklarının ihlal edildiği iddiası ile FSEK 68.maddeye göre maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerine dayalı olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili, hükmün dayanağı olan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunun hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu savunmuş ise de; ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de yer verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/4-1183 Esas, 2014/960 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “Usulsüz olarak yaratılan delilin hiçbir şeklide delil olarak kabulü olanaklı değilse de  usulsüz elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebileceği”, dosyadaki tanık ifadeleri, tarafların korunan hukuki yararları, davalının yahut üçüncü kişinin ticari sırlarının elde edilmediği yahut ifşa edilmediği dikkate alınarak delil tespitindeki bilirkişi raporunun hukuka aykırı delil niteliğinde olmadığı ve delilin hukuka aykırı yaratılmadığı gerekçesi ile delil olarak kabulü yerinde olup bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Bununla birlikte; sözleşmenin 4.1 maddesi ve davacının davalıya gönderdiği veri ve materyallerin seçilmiş ve derlenmiş olduğu ve bu seçme işleminin belirli bir maksada göre hususi bir plan dahilinde yapıldığı dikkate alındığında davacının eserinin FSEK’in 1/b-d ve 6. maddelerine göre “derleme eser” niteliğinde olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak sunulan sözleşmelerden kapsamı en yakın sözleşmenin esas alınarak güncelleme yapılması ve sözleşme süresi olan 18,5 aylık süreye göre FSEK 68.maddesi gereğince yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi yerindedir. Davalılar vekili istinaf isteminde davalı … yönünden husumet itirazında bulunmuş ise de; …com adresinin … kaydına göre davalı … adına kayıtlı olmakla kabul edilen tazminat tutarlarından davalıların müteselsilen sorumlu tutulması da yerindedir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararından usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 21.219,60TL harçtan, peşin yatırılan 5.305,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.914,60 TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama olarak davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 17,60 TL masrafın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.