Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4515 Esas
KARAR NO: 2020/1073
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2016/699 E. – 2017/415 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya şahsi borcu bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari işlem bulunmadığını, davalının … Ltd. Şti. Adına düzenleyeceği senedi sehven şahsi olarak imzalayarak davalıya verdiğini, ancak davalının aleyhine icra takibi başlattığını, davalının bir sonraki ciranta olduğunu ve davacının borçlu olmadığını bilmesi gerektiğini ve almaktan imtina etmesi gerektiğini, davacı hakkında başlatılan takip neticesinde taşınmazının satıldığını, davacının başkaca gayrimenkullerinin de satılma ihtimali bulunduğunu, öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının tacir olması nedeniyle ticari defterlerinde söz konusu çekin bulunması gerektiğini, ancak aralarında ticari ilişki bulunmadığı gibi borç da bulunmadığını, ispat yükünün davalıda olduğunu, davalının müvekkilinin şahsi olarak borcu olduğunu ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın kabulü ile çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususları kabul etmediklerini, davacının, alacağına karşılık olarak eldeki çeki verdiğini, çekin sebepten mücerret olduğunu, davalının çeke eş değer bir delil ile davasını ispat etmek sorunda olduğundan bahisle davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Menfi tespit davaları bakımından kural olarak ispat yükü alacaklıda olmakla birlikte eldeki dava gibi senede dayanan alacaklar bakımından alacaklı alacağını senet ile ispat ettiğinden ispat yükü davacı borçludadır. Mahkememizce tacir olan davalının defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ancak davalı tarafça defterler ibraz edilmemekle birlikte davacı vekili davalının defterlerine münhasırhan dayanmadıklarını beyan ettiğinden HMK’nın 222.son maddesi kapsamında davalının defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacağına karar vermek de mümkün olmamıştır. Dava değeri dikkate alındığında davacı tarafça iddiasının kesin delil ile ispatı gerektiği anlaşılmakla birlikte davacının herhangi bir kesin delil sunamadığı, dava dilekçesinde de yemin deliline dayanmadığı, bu hali ile ispat olunamayan davanın reddi gerektiği ve Mahkememizce davacının tedbir talebinin kabülüne karar verildiği anlaşılmakla davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın menfi tespit davası olup ilk derece mahkemesinin bilirkişi inceleme kararından dönmesinin usul yönünden yerinde olmadığını, davalı tacir olduğundan davalı defterlerini inceletmek üzere zorlayıcı süre vermesi veya davalı tarafın ticari defterleri vermekten kaçınması halinde davan kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafın defterlerini vermekten kaçınması alacağın ticari olarak karşılığının olmadığını gösterdiğini, Menfi tespit davasında ispat yükünün davalıda olduğunu, Yargıtay kararları da bu yönde olduğunu, gerek dava dilekçesinde gerekse duruşmada münhasıran ticari defterlere dayandıklarını beyan etmiş olmalarına rağmen mahkemenin aksi yönde tutanak düzenleyerek davayı reddettiğini, delil olarak davalı tarafın ticari defterlerini gösterildiğini belirterek kararın kaldırılmasını davamızın esastan kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Kambiyo senetleri illetten mücerret olup senedin aksini iddia eden taraf iddiasını ispatla yükümlüdür. Davacının davaya konu çekteki ciranta imzasını inkar etmediği, ancak senedi sehven imzaladığını ve taraflar arasında borç ilişkisi olmadığını iddia ettiği, senede karşı olan iddiasını kesin delille ispatla yükümlü olduğu, delil listesinde münhasıran davalının defterlerine dayanmadığından HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamayacağı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/06/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.