Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4512 E. 2020/735 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
DOSYA NO: 2017/4512 Esas
KARAR NO : 2020/735 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2017
NUMARASI : 2016/272 E. – 2017/633 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalının müvekkili şirkette Mart 2012 ile Ekim 2014 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığını, davalının müvekkiline ait çeklerin tahsilatını yapmak üzere çekleri emaneten aldığını ve şirkete bulduğu yeni müşteriler karşılığında da prim aldığını, davalı tarafından müvekkili yanında bir süre çalıştıktan sonra bir miktar biriminin olduğunu ve işyerine ortak olmak istediğini beyan ettiğini, müvekkilinin ise 200.000 TL sermaye konması halinde teklifi kabul edeceğini davalıya bildirdiğini, bu kapsamda taraflar arasında adi bir sözleşme yapılarak şirketin Limited şirkete dönüştürülmesi yönünde şirkette yarı yarıya ortaklık kurulacağı yönünde karar alındığını, ancak davalı tarafından kararlaştırılan sermaye bedelinin konmadığı gibi işyerinden ayrılmak istediğini bildirmesi üzerine şirketten çıkışının yapıldığını, ancak işyerinden ayrılırken davalının toplamda 101.575,82 TL bedelli 9 adet çeki müvekkilinden habersiz olarak aldığını, tüm girişimlere rağmen ödeneceği belirtilmiş ise de çek bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı şimdilik 10.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıya ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığı gösterilmiş ise de taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunu, işyerini birlikte açarak kar ve zararı ortak olarak paylaştıklarını, yine taraflar arasında düzenlenen 05/08/2014 tarihli sözleşmede de müvekkilinin 200.000 TL alacaklı olduğunun belirtildiğini, şirketin aslında limited şirkete çevrileceği, tarafların eşit oranda hissedar olacağı, ortaklığa gelebilecek vergi ve cezalardan tarafların ortak oranda sorumlu olacakları hususunun açıkça belirtildiğini, ancak davacının müvekkilinin rızası olmadan farklı tarihlerde ve miktarlarda paralar çekerek zimmetine para geçirdiğini, bu durumun öğrenilmesi neticesinde müvekkiline 200.000 TL borçlu olduğunu ve bu borcu ödeyeceğini yazılı olarak taahhüt ettiğini, alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını ancak tebligatın usulsüz olduğundan bahisle takibin de durdurulduğunu, davacı tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş ise de dosyaya takipsizlik kararı verildiğini, çeklerin borca karşılık olarak teslim edildiğini, bu ilişkinde davacının el yazısı ve imzasını içerir belgelerin sabit olduğunu haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.05.2017 tarihli 2016/272 E. – 2017/633 K.sayılı kararıyla; davacının imzasını taşıyan 06/08/2014 tarihli tutanakta davacının davalıya 05/08/2014 tarihli tutanakta belirtilen 200.000,00 TL borcuna karşılık tek tek sayıp 9 adet çeki, verdiği bu çekler tahsil edildikten sonra kalan borcunu da tutanaktaki şekilde firmalardan gelecek çeklerle ödeyeceğinin belirtildiği, her ne kadar dava konusu çeklerin değeri itibariyle davacının iddialarını tanıklar ispatlayamayacağı görülmekte ise de, maddi vakıalara ilişkin olarak dinlenen davacı ve davalı tanık beyanlarının da birbirini destekleyen mahiyette, davalının iddialarını doğruladığı, dava konusu çeklerin davacının rızası dışında davalı tarafça işyerinden alındığı iddiasının sübut bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ettiği, adi yazılı sözleşmenin 05/080/2014 tarihinde tanzim edildiğini, davacının adi ortaklığa koymayı vaat ettiği 200.000 TL sermayeyi koymadığını, Ekim 2014′ de işten ayrılırken vadesi gelmemiş 9 adet çeki de yanında götürdüğünü, 9-10 ay müvekkilini araya giren ortak tanıdıkları vasıtasıyla oyaladığını, müvekkilinin ihtarname keşide ettiğini, davalının da yazılı sözleşmeyi lehine yorumlayarak İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlattığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevabında; cevap dilekçelerindeki beyanlarını tekrar ettiği, istinaf başvurusunun reddini talep ettiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince dinlenen davacı tanığı … yeminli beyanında; ” ben davacının işlerini takip eden mali müşavirin yanında çalışmaktayım, davacı ile davalı birlikte bir işyeri açmak istediler, taraflara ne tür bir ortaklık kurmak istediklerini sordum, taraflardan birinin adına işyeri açılmasını, diğer onun yanında sigortalı olarak gösterilmesini istediler, firmayı Fikret Yıldırım adına şahıs firması olarak kurduk, daha sonra yaklaşık 1-1,5 yıl sonra taraflar arasında ayrılma konusunda görüşmeler vardı, her iki tarafta ayrılmak istediğini söyledi, bende şirketin ortaklığın iyi gittiğini gördüğüm için taraflara işin devamı konusunda uzlaştırmak istedim, bu şekilde bir tutanak hazırladık, 05/08/2014 tutanağı bizzat ben kaleme aldım, … bey bankadan farklı tarihlerde 200.000 TL para çektiğini … söyledi, … beyde bunu kabul etti, bu paranın ne amaçla kullanıldığını bilmiyorum, Hasan bey de kendisininde 200.000 TL alması gerektiğini söyledi, bu şahıs firmasını Ltd. Şti dönüştürmek ve %50-%50 oranına ortak olarak çalışmaları şartıyla tutanakta belirtilen vadelerde … bey hasan beye ödemeler yapacaktı, 200.000 TL fikret bey şirketin parasından çektiği için … bey de bu ortaklıkta bu kadar parayı çekmeyi talep etmesi nedeniyle böyle bir sözleşme yapılmıştır, tarafların ortaklığı LTD. ŞTİ. dönüşmedi, LTD için gerekli meblağı sağlayamadılar” demiştir.Davalı tanığı, … beyanında; davacı ile davalı ortak elektrik otomasyona ilişkin bir firma açtıklarını biliyorum, fakat piyasa da prosedürlerden ve vergisel yükten kurtulmak amacıyla çoğu örnekte olduğu gibi şahıs firması olarak işyerini açtılar firma davacı adına idi, davalıda sigortalı olarak gösterildi, daha sonra işin işleyişi sırasında taraflar arasında bir anlaşmazlık olduğunu duydum fakat ayrıntısını bilmiyorum, normalde firmanın işleri iyiydi, bizzat şahit olmamakla birlikte üçüncü kişilerden, davacı firmaya ait her iki tarafın ortak parasını kendisine çektiğine dair duyumlar aldım, diyeceklerim bundan ibarettir.” demiştir. Davalı tanığı, … beyanında; “Ben davacının adına kayıtlı olan firmada ön muhasebe de çalışıyordum, işyeri davacı ve davalıya 1/2 oranında aitti, fakat davacı adına kuruldu, davalıda firmada sigortalıydı, ben davacı işyerinde daha sonradan çalışmaya başladığım fakat işe girdiğimde her ikisi davacı ve davalı ortak olduklarını bana söylemişlerdi, çalışmalarımız sırasında davacının firmanın hesabından kendi adına para çektiğini, öğrendim, hatta ben giriş çıkışlarla ilgili banka kayıtlarına da ulaştım, bunun üzerine durumu öğrenen … bey davacıya sordu kendisi ilk başta parayı çektiğini kabul etmedi daha sonra kabul etti fakat firma benim istediğim parayı çekerim dedi, daha sonra genel muhasebecimiz geldi, tarafları o anlık anlaştırdı ve bir sözleşme imzaladılar, daha sonra … bey sözleşmeden caydı, … bey’in çektiği para karşılığında davalıya kendisi bir kısım çekler verdi, ben bizzat buna da şahit oldum diyeceklerim bundan ibarettir.” demiş, davacı vekilinin beyanı üzerine sorulduğunda ” ben firmada 3 ay çalıştım, sigorta kaydım vardır, ama hangi tarihler arasında çalıştığımı hatırlamıyorum” demiş, davalı vekilinin beyanı üzerine sorulduğunda, “tarafların ortaklığı şirkete dönüştürülecekti fakat … bey sonra caydı ben buna da şahit oldum” demiştir. 05/08/2014 tarihli tutanakta; … ve …’ın birlikte çalıştıkları Legend elektronik – … firmadan …’ın 200.000,00 TL alacaklı olduğu, … – … firmasın borcuna karşılık belirtilen vadelerde … ile birlikte çalışmaya devam etmek şartıyla ödemeyi taahhüt ettiği, … firmasının LTD’ye dönüşeceği ve … ile …’ın %50 %50 ortak olacakları, …’ın 05/08/2014 tarihi itibariyle 200.000,00 TL nakten çektiği, … firmasının limited şirkete dönüştüğünde yukarıdaki maddelerin aynen geçerli olacağı belirtilmiştir.
G E R E K Ç E :Sebepsiz zenginleşme iddiasıyla tazminat talepli davada, davacı vekilinin, davalının işyerinde sigortalı çalıştığını, işyerinden ayrılırken vadesi gelmemiş toplam 101.575,82 TL bedelli 9 adet çeki aldığını ve bedelini tahsil ettiğini beyanla, şimdilik 10.000,00 TL’nın tahsili talebiyle dava açmıştır. Davalı vekili de tarafların adi ortaklık kurarak 05/08/2014 tarihli tutanak tanzim ettiklerini, davacının 06/08/2014 tarihli tutanak ile dava konusu çekleri kendisine teslim ettiğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekilinin ibraz ettiği, imzası davacı tarafça inkar edilmeyen 05/08/2014 tarihli tutanak ile, 06/08/204 tarihli tutanaktan, tarafların adi ortaklık ilişkisi kurdukları, davacının bu ortaklık ilişkisinde davalı tarafa 200.000 TL borçlu olduğu ve davalıya ödemeyi taahhüt ettiği, ödemelerin bir kısmını da 06/08/2014 tarihli tutanakta ve dava dilekçesi ekinde listesi sunulan , toplam 101.575,82 TL bedelli çeklerle yapacağının kararlaştırıldığı, davacının bu çeklerin davalı tarafça işten ayrılırken davacının bilgisi dışında alınıp tahsil edildiği iddiasının ispatlanamadığı, davacı tanığı olan aynı zamanda 05/08/2014 tarihli tutanak tanığı … da ifadesinde adi ortaklık ilişkisini ve davacının davalıya 200.000 TL borçlu olduğunu doğruladığı, ilk derece mahkemesince davanın reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/03/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.