Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4505 E. 2020/728 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4505 Esas
KARAR NO : 2020/728
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2017
NUMARASI : 2015/258 2017/383
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yetkili satıcılık sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereğince davalıya faturalar düzenlediğini, cari hesaptan bakiye 13.847,40 TL alacaklı olduklarını, davalının şuana kadar ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı Eskişehir mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının düzenlediği faturaların gerçeği yansıtmadığını ve bu şekilde bir faturanın müvekkiline tebliğ edilmediği gibi müvekkilinin kayıtlarında da bulunmadığını, davacının tek taraflı düzenlediği faturalarla alacak talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında otomatik geçiş sistemleri ve aksesuarları pazarlaması konusunda sözleşme bulunduğu, sözleşme kapsamında davacının davalıya verdiği hizmet karşılığı bakiye 13.847,40 TL’nin tahsilini istediği, davalının sadece 2014 yılı defterlerini sunduğu, bu defterlerde davalının, davacıdan alacaklı olduğu, oysa 2013 yılından 2014 yılına devreden davalı borcu bulunduğu, davacının her ne kadar faturaları imza karşılığı davalıya teslim ettiğine dair belge mevcut değil ise de, fatura içeriği döner kapının teslimine ilişkin sipariş formu, teslim tesellüm belgesi, iş teslim form ve tutanak düzenlenip davalı şirket tarafından kaşelenip imzalandığı, buna göre fatura konusu mal ve hizmetin davalıya teslim edildiği kanaatine varıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı şirket yetkilisi istinaf etmiştir. Davalı şirket yetkilisi istinaf sebebi olarak; savunma haklarının kısıtlandığını, ilk derece mahkemesinde 11/04/2017 tarihinde tebliğ edilen çağrı kağıdında duruşmanın 26/09/2017 günü saat 11:40’a bırakıldığını, duruşma günü beklenirken nasıl olduğunu anlayamadıkları bir şekilde gerekçeli kararın yazılıp tebliğ edildiğini, üstelik ilgili çağrı kağıdının ihtar başlıklı kısmında ticari defter ve kayıtların incelenmesi için 04/02/2017 tarihine gün verildiği, oysa tebligatın 2 ay sonra ellerine geçtiğini, zaten tebligatın mahkeme tarafından … görevlisine 06/04/2017’de teslim edildiğini, buna rağmen defterlerini ibraz edemediklerini, ayrıca davalı şirketin Eskişehir’de bulunmasından dolayı Eskişehir mahkemelerine talimat yazılması gerekirken defterlerin İstanbul mahkemelerine ibrazının istenmesinin hatalı olduğunu, defterlerinin ve belgelerinin eksik incelendiğini, sadece 2014 yılı defterlerinin incelendiğini, 2013 yılına dair kayıtların incelenmemesinin doğru olmadığını, ayrıca faturaların hüküm ifade edebilmesi için tebliği gerektiğini, ayrıca muhatabın ya da yetkilisinin imzasının alınması gerektiğini, davacının alacağını ispat etmesi gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılığı dosyasında 13.847,40 TL asıl alacağın tahsili için fatura ve cari hesaptan doğan bakiye alacak dayanak gösterilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının icra dairesinin yetkisine ve borcun esasına yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasında…. Otomatik Geçiş sistemleri Yetkili Satıcılık sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmenin 11.2 maddesinde İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, sözleşmenin 01/01/2014 tarihinde imzalandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalının 2014 yılı ticari defterlerinin incelendiği, davacı tarafından düzenlenen 16.400,75 TL’lik faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının borcuna karşılık 55.429,19 TL ödeme kaydının bulunduğu, buna göre 2013 yılı devir miktarı 5.422,84 TL ile alış faturaları olan 16.400,75 TL’nin toplamının 21.823,59 TL olduğu, buna göre davalının takip tarihi itibariyle borçlu değil, 33.602,60 TL asıl alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve 08/08/2016 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda ise; davacının 2013 ve 2014 yılı defterlerinin incelendiği, davacının kendi ticari defterlerinde 2014 yılı sonu itibariyle davalıdan 13.847,40 TL alacaklı olduğu, söz konusu faturaların davalıya teslimine dair belge olmamakla birlikte tutanağın davalı tarafından kaşe ve imzalanarak teslim alındığı, teslime ilişkin belgelerin dosya ekinde sunulduğu, uyuşmazlık konusu 2 adet fatura içeriği ürünlerin teslim edilmiş sayılıp sayılmayacağı konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı şirket yetkilisinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunduğu 31/08/2016 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin adresini vererek tebligatların buraya yapılmasını istediğini, ayrıca 2013 yılı defterleri incelenmeden rapor hazırlandığını, tarafların devir bakiyelerinin farklı olduğunu, buna göre 2013 yılı defterlerinin incelenmesini istedikleri görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan cari hesaptan bakiye alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacıya borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında bilirkişi raporu alınmış, buna göre davalının 2014 yılı ticari defterlerinin incelendiği görülmüştür. Uyuşmazlığın tam olarak aydınlanması için davalının 2013 yılı defterlerinin de incelenmesi gerekir. Nitekim mahkemece de bu şekilde ara karar oluşturulmuş ve Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup talimat mahkemesince davalı vekiline 2013 yılı defterlerini ibrazına dair tebligatın 10/01/2017 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği, ancak defter ibraz edilmediğinden bilirkişi incelemesinin yapılamadığı ve talimatın bila ikmal döndüğü anlaşılmıştır. Ancak mahkemece 04/04/2017 tarihli celsede taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesine karar verildiği, bahse konu duruşmaya davalı tarafın katılmadığı, ancak davalıya defter ibrazı için ihtaratlı davetiye çıkarılmasına karar verildiği ve bu karar doğrultusunda çıkarılan tebligatın 11/04/2017 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, tebligatta inceleme gününün 04/02/2017 olarak belirtildiği görülmüştür. Daha sonra ise mahkemece davacı vekilinin 12/04/2017 havale tarihli dilekçesiyle ara karardan dönülmesini talep ettiği ve mahkemece de celse arasında bu talebin değerlendirilerek 04/04/2017 günlü celsede verilen bilirkişi incelemesine dair ara karardan dönülmesine, duruşmanın ise 26/09/2017 tarihinde yapılmasına ilişkin ara karardan dönülerek 18/05/2017 tarihinde yapılmasına karar verildiği görülmüştür. Dosya içeriğinde alınan ve 08/08/2016 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere taraf defterleri arasındaki cari hesap farkının davalı şirketin 2013 yılı cari hesabı devir bakiyesi olan 5.422,84 TL’nin neden kaynaklandığının, davalı tarafın 2013 yılı hesap hareketlerine yer verilmediği için tespitinin mümkün olmadığı yolunda görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Buna göre dava konusu uyuşmazlığın tam olarak aydınlatılabilmesi için davalının 2013 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi zorunludur. Her ne kadar daha önceden yazılan talimata bila ikmal cevap verilmiş ise de, somut olay bakımından alacağın tam olarak ortaya konulabilmesi için davalı tarafın 2013 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması için Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılması, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usule aykırıdır. Öte yandan kabul şekli itibariyle de davacı tarafından düzenlenen 27/12/2013 tarihli ve 31/12/2013 tarihli iki adet fatura içeriğinin davalı tarafa teslimine ilişkin delillerin karar yerinde değerlendirilmemesi de doğru değildir. Ayrıca davalı şirket yetkilisi … tarafından muhabere yoluyla sunulan 31/08/2016 tarihli dilekçede; Av….’ın vekilliklerinden çekildiği için tebligatların davalı şirkete yapılmasının istendiği, ancak dosyaya avukatın istifası ya da azile dair bir belgenin sunulmadığı gözetilerek adı geçen vekilin istifa edip etmediği ya da azledilip azledilmediği üzerinde durulmaksızın tebligatların bu avukata yapılmaya devam edilmesi de usule aykırıdır. Açıklanan bu nedenlerle davalı şirket yetkilisinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı şirket yetkilisinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2017 tarih, 2015/258 esas, 2017/383 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 29,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/03/2020