Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4490 E. 2020/724 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4490 Esas
KARAR NO: 2020/724
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2016/373 2017/571
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu fabrikada davalıya kağıt poşet üretimi yapıldığını ve teslim edildiğini, faturaların bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın haksız olduğunu, müvekkilinin çocuk kıyafetleri ve bebek kıyafetleri üreten bir firma olduğunu, davacı ile 2016 yılında mağazalarda kullanılacak hediye paketlerinin üretimi ve teslimi konusunda anlaşma sağlandığını, renkler konusunda hassasiyetin davacıya defalarca iletildiğini, davacı tarafın renkler konusunda hata payının sıfır olacağı konusunda beyanda bulunduğunu, ancak malların tesliminde renklerde farklılık ve baskılarda kayma olduğunun farkedildiğini, aynı gün durumun davacı şirket yetkililerine bildirildiğini ve üretimin durdurulmasının istendiğini, davacı tarafın renk farklılıklarını ve baskıdaki kaymayı kabul ettiğini, ancak üretime kasten ve kötüniyetli olarak devam ettiğini, daha sonra da dava konusu takibi başlattıklarını, numune ve ürünlerin bilirkişi tarafından incelenmesini istediklerini, müvekkilinin uğradığı zararlara rağmen ödeme yapmaktan imtina etmediğini, kağıt ve malzeme ücretini ödemeyi teklif ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; faturaya konu malların büyük kısmının tüketildiği, arta kalan mallar üzerinde yapılan incelemede ise ayıbın açık ayıp olduğu, bu ayıbın davacıya e-posta yoluyla bildirildiği, her iki tarafın birbiriyle uyumlu olan ticari kayıtlarında davacının takip tarihinde davalıdan 28.865,75 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulacağı, davalı tarafından e-posta yoluyla ayıp ihbarında bulunulmuş ise de, faturaları defterine kaydettiği, malların büyük kısmının kullanıldığı ve dava tarihine kadar bir girişimde bulunulmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının 28.865,75 TL’ye itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin gerekçeli kararda malların ayıplı olduğunu ve süresinde ayıp ihbarı yapıldığını kabul ettiğini, mahkemenin gerekçesinde belirttiği TBK’nun 477.maddesinin ayıp ihbarının yapılmaması durumunda yüklenicinin sorumsuzluğunu düzenlediğini, dolayısıyla malın zımnen kabul edildiği sonucuna varılamayacağını, müvekkilinin malları kullanmasının doğal ve yasal olduğunu, zira satılanı alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme hakkının bulunduğunu, yine müvekkilinin faturaya ilişkin uygulamasının doğal ve yasal olduğunu, iade faturası düzenlemek için iade edilen bir mal olması gerektiğini, oysa müvekkilinin satış bedelinden indirim istediğini, mahkemenin gerekçesinde dayandığı Yargıtay kararının dava konusu olayla bir ilgisinin bulunmadığını, ayrıca müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 15/03/2016 tarihinde 28.865,75 TL’si asıl olmak üzere toplam 29.545,43 TL’nin tahsili için iki adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takibe konu faturaların 17/12/2015 ve 24/12/2015 tarihli faturalar olduğu, içeriğinin hediye paketi ve hediye poşeti olduğu görülmüştür. Davalı tarafından ayıp ihbarıyla ilgili elektronik postaların dosyaya sunulduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 28/02/2017 tarihli 3 kişilik bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin davacının 28.865,75 TL alacaklı olduğu hususunda mutabık olduğu, dava konusu ürünlerin basılacak renklerinin baskıda kullanılacak kağıdın türü dikkate alınmadan grafik tasarımı gerçekleştirildiği, bu renkler üzerinde dijital renk provasının alındığı, renklerin orjinal pantone kataloğundaki orjinal renk değerleriyle dijital renk provasındaki basıla renkler arasında renk farklılığının mevcut olduğu, yine bu katalogdaki orjinal renk değerleriyle dava konusu ürünlerdeki renkler arasında renk farklılığının mevcut bulunduğu, renklerde bir miktar kayma olduğu, baskılarda kullanılan kağıtların sarılık değerlerinin birbirinden farklı olmasından kaynaklı renk farklılığı çıktığı, bu nedenlerle davacının adresinde bulunan toplam 27.600,00 adet ürünün ayıplı olduğu ve bu ayıbın açık ayıp olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının ürünlerle ilgili iade faturası düzenlemediği, davalının 22/12/2015 tarihli e-postada ayıp oranında bedelden indirim hakkını kullandığı, davalı işyerinde bulunan ürün adedine göre talep edilebilecek tutarın 5.080,00 TL + KDV olarak hesaplandığı, mutabık kalınan 28.865,75 TL dikkate alınarak yapılan hesaplamada ise davacının 14.432,87 TL (KDV dahil) olarak hesaplandığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya kağıt poşet üretimi yaptıklarını belirterek bedelin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının ürettiği hediye paketlerinin ayıplı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf, davalıya hediye paketi üretimi yapmış, davalı taraf ise hediye paketlerinde ayıp bulunduğunu bildirerek bedelden indirim istemiştir. Nitekim mahkeme de yapılan keşif sonucu alınan rapor doğrultusunda mallar üzerinde açık ayıp bulunduğunu ve davalının süresinde ayıp ihbarı yaptığını kabul etmiştir. Davalının ayıp ihbarı ve bedelde indirim talebine rağmen davacı taraf bu konuda olumlu yaklaşmamıştır. Dolayısıyla davalının bu malların bir kısmını tüketmesi nedeniyle (bu mallar hediye paketi olup davalı tarafından üçüncü kişilere satılmayıp hediye ürün paketlenmesinde kullanılması nedeniyle) mal bedellerinin hepsinden sorumlu olacağını kabul etmek doğru değildir. Zaten davalı taraf bedelde indirim talep ettiğinden almış olduğu malları kullanmaması kendisinden beklenemez. Ayrıca malların ayıplı olduğu da ispatlanmış durumdadır. Bu durumda malların ayıplı olduğu ve süresinde ayıp ihbarı yapıldığı gözetildiğinde, mal bedelinin tamamına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerindedir. Nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu konuda da irdeleme yapılmış olup davacının 28.865,75 TL mal bedelinden 14.432,87 TL isteyebileceği yolunda görüş bildirildiği de görülmüştür. Dairemizce de bilirkişinin bu hesaplaması yerinde görülmüş olup yeniden kurulan hükümde bu miktar esas alınmıştır. Öte yandan dava konusu alacak faturaya dayalı olduğundan likit nitelikte bulunup davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğrudur. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2017 gün, 2016/373 Esas, 2017/571 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 14.432,87 TL asıl alacak üzerinden yıllık %10,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, 4-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Alacak likit olduğundan İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca hüküm altına alınan tutarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Alınması gereken 985,90 TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 652,30 TL (504,57+147,73) harcın mahsubu ile bakiye 333,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 7-Davacı tarafından yatırılan peşin harç tutarı 652,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 2.352,00 TL ‘den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.148,94 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 10-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 29,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/03/2020