Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4485 E. 2020/719 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4485 Esas
KARAR NO: 2020/719
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2015/1125 2017/690
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında akaryakıt-otogaz bayilik sözleşmeleri bulunduğunu, başlangıçta 18/09/2010 tarihinde 5 yıl geçerli olmak üzere otogaz bayilik ve istasyonlu akaryakıt bayilik sözleşmeleri imzalandığını, istasyona yapılan işlem nedeniyle düzenlenen 2 adet faturanın müvekkili tarafından ödendiğini, ancak ticari koşullarda anlaşılamaması ve finansal sorunlar nedeniyle bayilik sözleşmesinin sonlandırıldığını, bayilik sözleşmesinin erken sona ermesi nedeniyle 10/11/2014-15/09/2015 tarihleri arası döneme karşılık gelen 28.277,77 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 5 yıl süreli olarak bayilik sözleşmeleri imzalandığı, söz konusu yatırım bedellerinin 5 yıl için öngörüldüğü, buna göre toplam sürenin 1825 gün olup davacının yaptığı toplam 69.728,73 TL’nin 1825 güne bölünmesi ve bulunan bedelin bayilik sözleşmesi olarak faaliyet gösterilmeyen 312 günüyle çarpılması sonucu davacının zararının 11.920,75 TL olduğu gerekçesiyle bu tutarın sözleşmenin fesih tarihi olan 10/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; gerekçede yer alan kıstelyevm hesabın hatalı olduğunu, ek rapor taleplerinin karşılanmadığını, öncelikle sözleşme süresi olan 5 yıl için bu yatırımların yapıldığının kabulünün hatalı olduğunu, zira müvekkilinin talebe konu 67.144,53 TL’lik faturayı 10/01/2013 tarihinde, 2.584,20 TL’lik faturayı ise 29/06/2014 tarihinde ödediğini, buna göre 67.144,53 TL’nin 10/01/2013 ile 18/09/2015 arası 981 gün için ödendiğini, bu tutarın kullanılmayan 312 günlük süreye denk gelen hesabının ise 21.354,85 TL ettiğini, 2.584,20 TL’nin ise 29/06/2014-18/09/2015 arası 446 gün için ödendiğini, kullanılmayan 312 güne isabet eden tutarın ise 1.807,80 TL olduğunu, buna göre toplam 23.162,25 TL’nin iadesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, ayrıca hüküm fıkrasında tutarın “davalıdan” alınmasına karar verildiğini, oysa davada iki davalı bulunduğunu, kararın bu haliyle infaz edilemeyeceğini, yine aynı şekilde avans faizinin de davalıdan tahsiline karar verildiğini, oysa taleplerinin her iki davalıyı kapsadığını, ayrıca üçüncü bentte yer alan vekalet ücretinin de davalılardan tahsiline karar verildiğini, bu itibarla kararın 1.ve 3.bentleri arasında çelişki bulunduğunu, ayrıca değişen oranlarda avans faiziyle tahsili istediklerini, mahkemenin ise avans faiziyle tahsili ile tahsil hükmü kurduğunu, vekalet ücretlerinin de hatalı olduğunu, müvekkili lehine vekalet ücretinin eksik ve hatalı olduğunu, karşı tarafa hükmedilen vekalet ücretinin de yerinde olmadığını bildirmiştir. Taraflar arasında 18/09/2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesiyle otogaz bayilik sözleşmesinin bulunduğu, her iki sözleşmenin 3.maddesinde sözleşmenin 18/09/2010 tarihinden 18/09/2015 tarihine kadar geçerli olduğunun yazılı olduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya düzenlenen 03/12/2012 tarihli faturanın 67.144,53 TL bedelli olduğu, 29/05/2014 tarihli faturanın ise 2.584,20 TL bedelli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafından davacıya düzenlenen faturaların davacı tarafından ödendiği, davacının kayıtlarının incelenmesinde 11/11/2015 tarihinden itibaren davalıdan satış faturaları nedeniyle 28.276,50 TL alacağı bulunduğu, sözleşmenin bitim tarihinin 18/09/2015 olmasına rağmen davacının 03/11/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeleri feshettiğini bildirdiği, ihtarnamenin 10/11/2014 ‘de davalıya tebliğ edildiği, sözleşmelerin 18/09/2010 ile 18/09/2015 arası dönem için yapıldığı, ihtarname ile sözleşmenin 312 gün kala sonlandırıldığı, davacı tarafından yapılan inkişaf yatırımlarının 1825 gün için yapıldığının kabulü ile her güne denk gelen tutarın 312 ile çarpılması sonucu davacının davalıdan KDV dahil 11.920,75 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmeleri nedeniyle inkişaf bedeli olarak ödenen tutardan kullanılmayan döneme karşılık gelen kısmın tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasında hem akaryakıt bayilik sözleşmesi, hem de otogaz bayilik sözleşmesi şeklinde iki ayrı bayilik sözleşmesi imzalandığı, her iki sözleşmenin de 18/09/2010 tarihinden itibaren 5 yıl geçerli olmak üzere düzenlendiği dosya içeriğiyle sabittir. Yine davacı tarafça davalıya 03/12/2012 tarihli fatura nedeniyle 67.144,53 TL, 29/05/2014 tarihli fatura karşılığı da 2.584,20 TL olmak üzere toplam 69.728,73 TL ödendiği sabittir. Taraflar arasındaki sözleşmeler 03/11/2014 tarihli ihtarname ile davacı tarafından feshedilmiştir. Davacı taraf söz konusu inkişaf/yatırım bedellerinin ödendiği tarihlerden itibaren 5 yıl geçerli olmak üzere ödendiğini iddia etmiş ise de, bu konuda yazılı belge sunamadığı gibi, taraflar arasındaki sözleşmelerin 18/09/2010 ila 18/09/2015 tarihleri arasında yürürlükte kalmak üzere imzalandığı gözetildiğinde, söz konusu bu inkişaf bedellerinin 18/09/2010 ila 18/09/2015 tarihleri arası dönem için ödendiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf istinafında, davada iki davalı olduğu halde hüküm fıkrasının 1.bendinde davalıdan tahsil hükmü kurulduğunu, 3.bentte ise davalılardan denildiğini, bunun çelişki olduğunu ileri sürmüş ise de, hüküm bendinde davalılardan biri hakkındaki talep reddedilmediğinden 1.fıkradaki “davalıdan” ibaresinin davalılar şeklinde anlaşılması gerektiğinden ve bu husus gerektiğinde mahalli mahkemesince her zaman düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan taraflar yararına hükmedilen vekalet ücretlerinde bir yanlışlık bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ayrıca mahkemece hüküm altına alınan tutara avans faizi yürütülmesine karar verilmiş olup dava dilekçesinde ve hüküm fıkrasında bir oran belirtilmediğinden infaz sırasında avans faizinin başlangıcından itibaren değişen oranlarda uygulanacağının pek tabi olmasına göre bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/03/2020