Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4471 E. 2020/736 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4471 Esas
KARAR NO: 2020/736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI: 2016/735 2017/409
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında alım satım ilişkisi bulunduğunu, 17/02/2014 tarihli anlaşma formu kapsamında davalı tarafa muhtelif barkod ve etiket satışı yapıldığını, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların iddialarının mesnetsiz olduğunu, sözleşme gereğince müvekkilinin iade hakkı bulunduğunu, ancak davacının iade alması gereken ürünleri iade almadığını, iade konusunda çekilen ihtarnamenin hem davacı şirkete hem de vekiline tebliğ edildiğini, davacının iadeye yanaşmadığı gibi takip başlattığını, sözleşme uyarınca davacının her türlü bozuk ürün ve ambalaj, etiket hatası, son kullanma tarihi geçen veya satılmayan ürünü iade almayı kabul ve taahhüt ettiğini, iadeye yanaşmayan davacının alacak talep etmesinin doğru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın iadeye tabi ürünün bulunup bulunmadığı, alacağın bu şarta bağlı kılınıp kılınmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.maddesinde her türlü bozuk ürün ve ambalaj, etiket hatası, son kullanma tarihi geçen veya satılmayan ürünlerin satıcı tarafından iade alınacağı, bu iadelerin alıcının düzenleyeceği iade faturasıyla yapılacağı hükmünün bulunduğu, davacının 11/07/2014 tarihli ihtarnamesi ile borcun ödenmesini istediği, davalının ise 22/07/2014 tarihli ihtarnamesi ile iade alınması gereken ürünler olduğunu belirttiği, yine 25/07/2014 tarihinde de davalı hesabından etiketlerin iade alınmasının talep edildiği, davalının önceki faturalara ve teslime itirazının bulunmadığı, iadenin faturayla yapılacağının hükme bağlandığı, kaldı ki taraflar arasındaki mail trafiğinde de davalının fazla stoklarının bulunduğu, bu stoklara çözüm bulamadıkları takdirde ödemeleri parça parça yapacaklarının bildirildiği, davalının iadeye ilişkin fatura düzenlemeyerek basiretli tacir gibi davranmadığı, böylelikle sözleşmenin 8.maddesine aykırı davrandığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; taraflar arasındaki sözleşmede iadeye ilişkin hüküm bulunmasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmenin 8.maddesi gereğince satılmayan ürünlerin dahi iade edileceğinin düzenlendiği, dolayısıyla iade ürünleri teslim almaya yanaşmayan davacı tarafın hak iddiasında bulunamayacağını, davacının iadeye yanaşmaması üzerine 22/07/2014 tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini, 15 gün içinde iade alınmadığını, sözleşmeye göre 15 gün içinde iade alınmayan malların idari makamların bilgisi dahilinde imha ettirilebileceğini, buna rağmen müvekkilinin 1 yıl boyunca imha işlemi yapmadığını, ayrıca müvekkili tarafından yapılan iadelerin sözleşmeye ve sektördeki teamüllere de uygun olduğunu, müvekkilince benzer hükümler içeren sözleşmelerin imzalandığını ve bununla ilgili bir uyuşmazlık yaşanmadığını, davacının haksız kazanç çabası içinde olduğunu, ayrıca alacak likit olmadığı halde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından 06/08/2014 tarihinde davalı aleyhine 87.260,58 TL cari hesap alacağının tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen satın alma şartları başlıklı sözleşmenin 8.maddesinde; her türlü bozuk ürün ve ambalaj, etiket hatası, son kullanma tarihi geçen veya satılmayan ürünler satıcı tarafından iade alınacaktır. Bu iadeler alıcının düzenleyeceği iade faturası ile yapılacaktır. Firmaya iade bildirimi yapıldıktan sonraki 15 gün içinde alınmayan iadeler, idari makamlar bilgisiyle imha ettirilebilir. Bu halde imha edilen ürünler iade faturası olarak satıcı hesabına borç kaydedilir şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin incelendiği, buna göre davacı defterlerinde davacının, davalıdan 87.260,58 TL alacağının bulunduğu, davacının ayrıca 168,54 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ek bilirkişi raporunda; davalının defter ibraz etmediği, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacıdan kök raporda belirtildiği üzere alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince ek bilirkişi raporuna da itiraz edildiği ve dosyanın uzman sektör bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmasının istendiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan barkod ve etiket satışı nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise müvekkilinin sözleşme gereğince iade hakkının bulunduğunu, bu nedenle davacının alacak talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Somut olayda davacı taraf, alacağının ödenmesi için davalıya ihtarname göndermiş, davalı taraf ise cevabi ihtarnamesinde; davacının iade alması gereken ürünler bulunduğunu bildirmiştir. Davalı taraf, davacının satış nedeniyle düzenlediği faturalara itiraz etmemektedir. Uyuşmazlık, davalının iade hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin 8.maddesinde; her türlü bozuk ürün, ambalaj, etiket hatası, son kullanma tarihi geçen veya satılmayan ürünlerin satıcı tarafından iade alınacağı hükme bağlanmış ise de, yine aynı maddede iadenin alıcı tarafından düzenlenecek iade faturasıyla yapılacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla davalının hem bu konuda iade faturası düzenlememesi, hem de davacının alacak talebinde bulunan ihtarnamesine karşı verdiği cevabi ihtarnamede iadenin içeriği konusunda bilgi sunmaması, yani ne miktarda ve hangi tutarda malların iade edileceğinin belirtilmemiş olması karşısında davalının istinaf talebi yerinde değildir. Soyut olarak iade hakkı bulunduğundan bahisle borcun bulunmadığını savunmak doğru değildir. Kaldı ki davalı tarafça davacıya gönderilen 9 Temmuz 2014 tarihli e-mail’de; stok fazlası bulunduğu, bu stokların iadesinin alınması istenmekle birlikte bu stoklara çözüm bulunamadığı takdirde ödemenin parça parça yapılacağının da beyan edildiği, buna göre davalının bu e-mail’de ödeme yapacağını beyan etmesi karşısında istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Öte yandan dava konusu alacak satım sözleşmesine dayalı cari hesaptan kaynaklanıp likit nitelikte bulunduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.960,77 TL harçtan, peşin alınan 1.490,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.470,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/03/2020