Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4464 E. 2020/1550 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4464 Esas
KARAR NO: 2020/1550 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2016
NUMARASI: 2014/329 E. – 2016/717 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalılardan … arasında 2002 yılında, mülkiyeti Ermeni Katolik Surp Agop Ermeni Hastanesi Vakfına ait taşınmaz üzerinde inşa edilmiş veya inşa edilecek akaryakıt satış istasyonun, taraflar arasında ayrıca akdedilecek standart PO Bayilik Sözleşmesi çerçevesinde 15 yıl süreyle müvekkili şirket bayisi olarak işletilmesi hususunda bir protokol imzalandığını, Akaryakıt istasyonunun kiracısının … değil de … olduğunun anlaşılması üzerine, müvekkili şirketin bu sefer 02.07.2002 tarihinde davalılar … ve … ile yeni bir protokol imzaladığını, İlk ve ikinci protokol yürürlükte iken Rekabet kurulunun 05.03.2009 tarih ve 09.09/187-56 ve 09.09/187-57 sayılı karar ile akaryakıt sözleşmelerinin 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olmaları durumuna nazaran ve münakit mukavelelerin beş yılı aşması durumunda sözleşme süresinin kurulca belirlenen beş yıllık süreye indirilmesi gerektiğini içtihat ettiğini, Müvekkili şirket ile … ve … bu kurul kararının gereğine uygun olarak 04.05.2010 tarihinde yeni bir sözleşme yaptıklarını, Tarafların ayrıca, son protokole istinaden yeni bayilik ilişkisinin koşullarını düzenlemek amacıyla imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe girecek ve 5 yıl geçerli olan 18.09.2010 tarihli bir İstasyonlu bayilik sözleşmesi akdettiklerini, davalılardan …’nin ise müvekkil şirket ile … ve … ile imzalanan sözleşme kapsamında mezkur tüzel kişilerin davacıya olan borçlarının ödememe durumuna karşı o ticaret ortaklıklarının davacıya olan taksim olacak borçları ve yükümlülükleri hasabi ile onların kefili olduğunu ve kendisinin ödeyeceğine dair bir taahhütname verdiğini, …’ün ilgili Akaryakıt istasyonundan İcra kanalıyla tahliye edildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı ve kusurlu davranışlarından dolayı …’e Beyoğlu …Noterliği’nce 30.06.2011 tarih ve … sayı ile onaylı Davacı tarafından fesih ihtarnamesi gönderildiğini, dava konusu olan 501.616,50 USD + KDV tutarındaki bakiyenin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini ve imzalanan protokolün ” yatırım ” başlıklı 5.maddesinin l.ve 3. Paragraflarında açıkça belirtildiğini, müvekkili şirketin 200.000 USD alacağının tahsilinin davalılar ile imzalanan l.ve 2.protokolde açıkça belirtildiğini, 501.616,50 USD + KDV tutara 28.09.2010 tarihinden itibaren TCMB’nın değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasını ve faizi ile ödenmesini, 200.000 USD tutarındaki alacağında tahsil edilmesini, eğer söz konusu alacağın ödenmesinin kabul edilmediği durumda ise 96.000 USD tutarındaki kısmın 07.06.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇELERİ; Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde ; “Taahhütname” başlıklı yazının hiçbir yerinde müvekkiline ait isim, imza, adres, el yazısı bulunmadığını, otomatik bir yazıcıda üst tarafın oluşturulduğunu ve yazıların bitim yerinin aşağısında imza bulunduğunu, sözleşmenin hukuken geçerli olmaması gerektiğini, taahhütnamenin yazılı şekilde yapılmadığını, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmediğini, bu yüzden sözleşmenin geçerli sayılamayacağını, 02.07.2002 tarihinde imzalanan kefalet sözleşmesinin kurallara uygun yapılmadığını ve TBK 598/2 maddesi uyarınca 10 yıllık sürenin dolduğunu ve bu nedenle geçerliliğinin sona erdiğini, davalı … Ltd.Şti’nin borçlarından dolayı kefalet sözleşmesi bulunmadığını ve bu yüzden davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … Ltd.Sti vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davacı yanın imzalanmış sözleşmelerden doğan bir borcu olmadığını, Muhatap olarak … Ltd.Şti alınması gerektiğini beyan etmiştir. Davalılardan … Ltd.Sti vekili, cevap dilekçesinde ; Taraflar arasında 15 yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını ve karşılıklı taahhütlere girildiğini, Müvekkili şirket ile davacı yanın 02.07.2002 tarihli ikinci protokol ile birinci protokolden kaynaklanmış tüm yükümlülükler asıl bayi adayı müvekkili … Ltd.Şti’ne devrettiğini ve bu işlemleri davacı yanın da kabul ettiğini, Müvekkili şirketin Rekabet Kurulu’nun 05.03.2009 tarih ve 09.09/187-56 ve 09.09/187-57 sayılı kararından dolayı 5 yıllık yeni protokol imzalandığını ve 02.07.2002 tarihli ikinci protokolün geçersiz sayıldığını, Davalı ile davacı arasında 3.protokol gereğince ” … A.Ş İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” imzalandığını, Davacı yanın … Ltd.Şti ile imzaladığı 04.05.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 5 yıl daha yenilenmesi karşılığında 596.000 USD + KDV inkişaf bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini Davacı yan ile diğer davalı arasında imzalanan 04.05.2010 tarihli 3.son protokole müvekkili şirketin taraf olmadığını, davacı yan ile … arasında devam eden cari hesap sonrası … Ltd.Şti’nin davacı yana 453.530,00 TL borcunun bulunduğunu, davacı yanın bu alacağı, mahsup ettiğini ve … Ltd.Şti’ye 579.317,00.-TL ödediğini, bu nedenle müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir borcunun kalmadığını, Müvekkili şirketin 01.02.2002 tarihli tarafları Ermeni Katolik Surp Agop Hastanesi Vakfı ile olan kira sözleşmesinin ilk sayfasında ” Kira müddetinin 12 ay” olduğunun davacı şirket ilk protokolde müvekkili şirket ile 15 yıllık bayilik sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmenin geçersiz sayılması üzerine de 04.05.2010 tarihli protokol ve bağlı sözleşmelerle 5 yıl süreyle bayilik yapmaya zorlandığını, Müvekkili şirket kira sözleşmesinin sona ermesi ve müvekkilinin icraen tahliye edilmesi sonucu taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin de kendiliğinden cezai koşulları vs.tüm hükümleri ile birlikte sona erdiğini, dolayısıyla da davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığını, en baştan beri bayilik faaliyetinin icra edileceği yere dair kira süresi dikkate alındığında aslında protokollerde ve bağlı sözleşmelerde yer alan süre koşulunun gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu, davacı şirketin en baştan beri bilmekte olduğunu, ve davacı şirket ile müvekkilinin bahsi geçen protokolleri imzalarken güttükleri amacın kira sözleşmesi boyunca bayilik ilişkisinin devamı olduğu, davacıdan temin edilen inkişaf bedelinin davacı şirketin ürünlerinin satış ve pazarlanmasında kullanıldığı ve 10 yıllık süre göz önüne alındığında davacının müvekkilinden muazzam kar elde ettiğini, diğer yandan müvekkilinin icra yoluyla tahliyesinin yapıldığı Şişli … İcra müdürlüğünün … E. Numaralı dosyanın infazı aşamasında davacı şirket temsilcileri tahliye mahallinde bulunarak kendilerine ait pompaları ve diğer ekipmanları söküp aldıklarını, müvekkili şirketin davacıya karşı bir borcu olmadığından dolayı davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI;İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli 2014/329 Esas- 2016/717 Karar sayılı kararıyla; “04/05/2010 tarihli protokol ile davacının hali hazırda bayisi olan ve ilgili tarihlerde EPDK kayıtları ve lisans kayıtlarıyla … Ltd Şti tüzel kişiliği olarak ticari faaliyetleri devam etmekte iken davacı tarafından düzenlenen ilgili protokolde sehven davalının … Ltd Şti olarak yazıldığı, ifade edilmek istenen tüzel kişiliğin davacının mevcut bayisi olan … Ltd Şti olduğu, sözleşmenin bu iki şirket arasında imzalanmış olmasına rağmen diğer davalı ile bu davalı şirket arasında 02/07/2002 tarihli ikinci bir protokol ile birinci protokolden kaynaklanmış tüm yükümlülükleri asıl bayi adayı olarak belirtilen … Ltd Şti’ne devredildiği, 04/05/2010 tarihli protokolün bayi adayı olarak … Ltd Şti tarafından imzalanmış olması karşılığında, protokolün birinci maddesinin sehven … Ltd Şti olarak yazıldığı, protokolden kaynaklanan tüm yükümlülüklerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla her iki tüzel kişiliğinde sorumluluğunda olduğu, bu düzenlemelerin 02/07/2002 tarihli protokolde fesih ve yatırım iadesi halleri başlığında düzenlendiği, rekabet kurulu kararları sonucu 18/09/2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin azami hadde indirme ilkesi gereğince 18/09/2010 tarihine kadar tebliğde yer alan muafiyetten yararlanabilecekleri ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı yönündeki görüşü sabit olup, bu şartlar altında 02/07/2002 tarihinde taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesinin sonunun 02/07/2010 tarihli olduğu, davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmenin döviz sözleşmesi olduğu anlaşılmakta olup, sözleşmenin yatırım başlığı madde 5’e göre inkişaf bedelinin 596.000 USD + KDV olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin süresinden önce fesih edildiği, bu sebeple inkişaf bedelinin kullanılmayan süreye tekabül eden kısmının 593.452,71 USD olduğu ve ayrıca 02/07/2002 tarihinde imzalanan protokole istinaden sözleşmenin 9. Maddesi gereğince süresinden önce fesih edilmesi nedeniyle 200.000 USD inkişaf bedelinin yatırımın iadesi halleri başlığı adı altında belirtilen 9. yıl karşılığında 96.000 USD ana paranın iade edilmesi gerektiği ve davacının bu miktarlarda alacaklı olduğu” gerekçesiyle; “1-Davalı … Ltd.Şti ve … hakkındaki davanın KABULÜNE, 4.5.2010 tarihli Protokol ve 18.9.2010 tarihli bayilik sözleşmesi nedeni ile açılan davada 591.907,47 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak ( …’ nin 500.000 USD ile sorumlu olmak kaydı ile ) davacıya ödenmesine, Aynı sözleşme nedeni ile diğer davalı hakkında açılan davanın REDDİNE, 2-Davalı … Ltd.Şti. Ve davalı … Limited Şirketi hakkında açılan davanın ( 2002 tarihli sözleşme gereğince ) KISMEN KABULÜNE, 96.000 USD nin dava taihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin Reddine, Diğer davalı … hakkında bu sözleşmeler gereğince açılan davanın REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunda; mahkemenin her iki davalı şirketin tek ve aynı hukuki kişilik olduklarını gözardı ederek, 04/05/2010 tarihli protokol ve 18/09/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin erken sonlanmasına bağlı olarak müvekkilinin alacaklı olduğu 591.907,47 ABD Doları yönünden davalı … Ltd. Şti.’nin sorumlu olmadığına karar vermesinin hatalı olduğunu, her iki şirketin müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca tüzel kişiliğin kötü niyetle kullanılması suretiyle davalıların birlikte sorumlu tutulmasına hükmedilmesi gerektiğini, şirketlerin adresleri, faaliyet konuları, ortakları ve temsilcileri ile bu davada vekillerinin aynı olduğunu, davalı …’nin davalı … Ltd. Şti.’deki hissesini sonradan devretmesinin salt alacaklıları yanıltmak ve takipleri semeresiz bırakmak amacıyla yapıldığını, tahhütler altına girildiğinde her iki şirketin münferiden yetkilisi ve ortağı olduğunu, tüm davalıların müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiğini, -Mahkemenin davaya konu tutarların iktisap edildikleri tarihten değil, dava tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına karar vermesinin de hatalı olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, taleplerinin tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin birbiri ile çelişen raporlar ve ek raporlar arasındaki çelişkiyi gidermeden karar verdiğini, bilirkişilerin üzerinde tarih olmayan, müvekkili beyanına göre davacı tarafından hazırlanmış, tahhütname adlı belgenin işlem tarihi itibarıyla müvekkilinin kefaleti bulunduğunu iddia ettiklerini, ancak belgede müvekkilinin ismi, adresi, el yazısı, düzenleme tarihi gibi hukuken geçerli bir kefalet sözleşmesinde olması gereken zorunlu unsur bulunmadığını, hükme esas alınan kök raporda müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının kesin bir biçimde ortaya konulduğunu, ek rapor 3 ve 4. Sayfalarda kök rapordaki görüşlerine açıkça aykırılık oluşturan ifadelere yer verdikten sonra, raporun sonuç kısmı 1 nolu maddesinde: “…müvekkilinin taahhütnamesinin 02/07/2002 tarihli protokol ve beraberindeki aynı tarihli bayilik anlaşması doğrultusunda verildiği ve 18/09/2010 tarihine kadar devam eden bayilik sözleşmesinden kaynaklanan maddi sorumlulukları 500.000 ABD dolarına kadar müteselsil kefil olarak sorumlu olduğu, TBK 598’deki sürenin dava tarihinde sona ermediği, 18/09/2010 tarihinden sonra akdedilen sözleşme için sorumluluğunun bulunmadığına” kanaat getirdiklerini, beyan ettiklerini, ödenen inkişaf bedeline ilişkin açıklamaların da yerinde olmadığını, davacının inkişaf bedeli olarak sadece , dayandığı 27/09/2010 tarihli … seri numaralı 1.032.837,01 TL bedelli fatura karşılığında 579.317,01 TL ödediğini, 453.520,00 TL’nın davacının diğer davalı şirketten kalan inkişaf bedeli cari hesabına mahsup edildiğini, bilirkişilerin bu bedelin 04/05/2010 tarihli hesap protokolünden kaynaklanan cari hesap olabileceğine yönelik beyanlarının dayanağının bulunmadığını, böyle bir borç kalmış olsaydı ve davacı ile davalı arasındaki 02/07/2002 tarihli protokolden kaynaklanan 97.000 ABD Doları inkişaf bedeli kalmış olsaydı davacının bunu mahsup etmeden yeni dönem için 5 yıllık inkişaf bedeli ödemesinin mümkün olmayacağını, davacı şirketin şayet 3. Protokolden dolayı diğer davalı şirkete yapılan ödemelerde önceki dönemden kalan alacağını mahsup etmemişse ve alacağı varsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceğini, bunun için de zamanaşımı süresinin dolduğunu, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporundaki faiz hesabını kabul etmediklerini, taktir edilen vekalet ücretinin hukuka aykırı şekilde hesaplandığını, müvekkilinden talep olunan 200.000 ABD doları alacağın reddine karar verildiğini, reddedilen tutarın TL ya çevrilerek karşılığı 622.760,00 TL üzerinden 38.860,40 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Sti vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme heyetinde FETÖ/PYD ile iltisaklı hakimin karara katıldığını, – davanın “sebepsiz zenginleşme” nedenine dayanılabilecek bir dava çeşidi olduğunu, zamanaşımı definin dikkate alınmadığını, müvekkili ile davacı arasında dava tarihi itibarıyla bir alacak/borç ilişkisi doğuracak işlem bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında sehven imzalanan bayilik adayı sözleşmesinin aynı gün imzalanan 02/07/2002 tarihli protokol ile hükümsüz hale geldiğini, müvekkili ile davacı arasında başkaca protokol ve sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin 04/05/2010 tarihli protokole taraf olmadığını, davacı tarafın protokolün “Yatırımlar” başlıklı 5. maddesi 1. Ve 3. paragraflarında da … Ltd. Şti.’ne 596.000 ABD Doları+KDV ticari inkişaf bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, 27/09/2010 tarihli … sayılı 875.385,60 TL+ KDV olarak toplam 1.032.837,01 TL bedelli faturanın … Ltd. Şti. tarafından davacıya kesildiğini, davalı … Ltd. Şti.’nin davacıya 30/09/2010 tarihi itibarıyla 2002 yılından beri devam eden (inkişaf ve yatırım bedellerinden kalan dahil) tüm cari hesap sonrası 453.530 TL borcu bulunduğunu, davacı şirket bu alacağı mahsup ederek 579.317,01 TL ödediğini, 04/05/2010 tarihli protokolde imzası bulunmadığı gibi kefil de olmadığını, -birbiri ile çelişen raporlara göre karar verildiğini, davacı aleyhine olan kısımları gözardı edilerek hukuka aykırılıklar içeren son rapora göre karar verildiğini, ilk raporda ticari ilişki dayanağının 18/09/2010 tarihli “İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” olduğunun açıkça kabul edildiğini, 04/05/2010 tarihli protokolden sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, … Ltd. Şti.’ne ödendiği beyan edilen paranın müvekkilini ilgilendirmediğini, ek raporun sonuç kısmında kök raporla çelişki oluşturacak biçimde beyanda bulunulduğunu, bilirkişilerin davacının ticari kayıtları üzerinde gerçek bir inceleme yapmadıklarını, bilirkişilerin raporlarında “T.C. Merkez Bankasından alınan 05/10/2015 tarihli 083332 sayılı yazısına istinaden davacı şirket tarafından davalı şirkete 02/06/2007 tarihinde 200.000 USD karşılığında 288.177,60 TL olarak ödeme yaptığı” ifadesinin durumla çeliştiğini, bu tarihte müvekkiline ödeme yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, 04/05/2010 tarihli protokol imzalandığı tarih itibarıyla davacı taraf kayıtlarının incelenmediğini, -davacı şirketin 02/07/2002 tarihli Protokolden kaynaklanan inkişaf bedeli alacağı kalmış olsaydı, bunun mahsup edilmeden yeni dönem için kabul edilen 5 yıllık inkişaf bedeli ödemesinin mümkün bulunmadığını, müvekkilinin önceki dönem kefillikten kaynaklanan tek bir kuruş borcunun bulunmadığını, tarafların diğer davalı şirketin bir önceki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap (varsa inkişaf bedeli alacağını) borcunu 30/09/2010 tarihi itibarıyla 453.520 TL olarak sabitlediklerini, – faiz hesabının eksik incelemeyle yapıldığını, hesaplamaya alınan oranların gerçek dışı olduğunu, banka genel müdürlüklerinden sorulan cevabi yazı bulunmadığını, -takdir edilen vekalet ücretlerinin hukuka aykırı biçimde hesaplandığını, ret olunan kısımlar bakımından oldukça düşük vekalet ücretine hükmedildiğini, 591.907,47 USD davacı talebinin tümüyle reddedilmesine rağmen taraflarına 77.850,58 TL vekalet ücretine hükmedilmesine rağmen keyfi nitelikte ücrete hükmedildiğini, 200.00 USD alacak talebinin reddedilen 114.000 USD yönünden 27.248,38 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 17.332,38 TL hesaplandığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … Ltd.Sti vekili, istinaf dilekçesinde ; mahkeme heyetinde FETÖ/PYD ile iltisaklı hakimin karara katıldığını, – davanın “sebepsiz zenginleşme” nedenine dayanılabilecek bir dava çeşidi olduğunu, zamanaşımı definin dikkate alınmadığını, 2007 tarihinde müvekkiline ödendiği beyan edilen bedeller bakımından 1 yıllık dava açma süresinin 28/10/2008 tarihinde sona erdiğini, Rekabet Kurulu Kararı gereğince süre belirlenecekse 18/09/2011 tarihinde sürenin dolduğunu, -04/05/2010 tarihli protokol ve 30/09/2010 tarihli hesaplaşma sonucu müvekkilinin 04/05/2010 tarihi öncesine dair davacı şirkete tek kuruş borcunun kalmadığını, davacının Rekabet Kurulu Kararı ve ilgili tebliğlere göre geçersiz ve hükümsüz kalmış 02/07/2002 tarihli ikinci protokol hükümlerini tek taraflı ve üstün tekel konumunu kullanarak 04/05/2010 tarihli protokole eklediğini, kira sözleşmesi 12 ay olmasına rağmen ilk protokolde 15 yıl, son protokolde 5 yıl bayilik yapmaya zorlandığını, davacının süre koşulunun baştan itibaren geçersiz olduğunu ve hukuken bağlamadığını baştan itibaren bildiğini, -birbiri ile çelişen raporlara göre karar verildiğini, -faiz hesaplarının aldatıcı nitelikte olduğunu, -takdir edilen vekalet ücretlerinin hukuka aykırı şekilde hesaplandığını, müvekkili yönünden ret edilen kısım için son derece düşük bir vekalet ücretine hükmedildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçelerine karşı cevap dilekçesinde; önceki dilekçelerindeki beyanlarını tekrar etmiş ve istinaf başvurularının reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER; İlk derece mahkemesince alınan 11/10/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2010-2011 yılları, davalı … Ltd Şti’nin 2010-2011 yılları ticari defterlerinin incelendiği, davacı ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarına sahip olduğu, davalı şirketlerin ticari defterlerinin, kapanış tasdikinin yapılmadığı, 2010 yılı envanter defterlerinin ibraz edilmediği, davacı tarafın dava konusu 5 yıllık inkişaf bedeli olan 1.032.837,01 TL’yi davalının banka hesabına peşin olarak ödediği, bunun USD karşılığının ödeme tarihleri esas alındığında 853.584,30 USD ye tekabül ettiği, iş bu ödemenin davacı kayıtlarında mevcut olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl olarak imzalandığını, dolayısıyla raporda ayrıntılı hesaplamadan anlaşılacağı üzere davacı tarafın 5 yıllık inkişaf bedelinin kullanılmayan kısmına isabet eden 668.307,45 USD alacağının olduğu, söz konusu bu bedele ait KDV tutarının, karşılığında düzenlenmiş bir fatura olması halinde geçerli olacağını, davacı tarafın davalı tarafa fatura düzenlendiği, ancak düzenlenen faturanın davacı tarafından kabul edilmediği ve iade olduğu, fatura düzenlemeyen davacı tarafın KDV alacağı doğmadığı / oluşmadığı kanaatine varıldığı, davacı tarafın talep ettiği diğer rakam (istem kalemi) bakımından 767.555,64 TL tutarlı fatura alacağının kendi ticari defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı tarafın davalıdan 767.555,64 alacaklı olduğu, ancak bu istem kalemi yönünden “netice-i taleple bağlılık ilkesi” ne nazaran mahkemece değerlendirilme yapılması gerektiği, ancak imzanın gerçek kişi davalı tarafın elinin mahsulü olduğu ortaya çıkması halinde onun da teselsül ilkelerine göre ve ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacı tarafa karşı diğer davalı ile beraber mesul kabul edilmek gerekeceği, davacı tarafın istemi kabul edilir ise, davacının dava tarihinden itibaren yabancı para cinsinden istemleri yönünden 3095 sayılı yasanın 4/A maddesine göre ayrıca faiz de isteyebileceği, TL cinsinden istem değerlendirilmesi mahkemece benimsenmesi durumunda davacının dava tarihinden itibaren kısa vadeli avans faiz oranları ölçüsünde faiz talep edebileceği, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bilirkişilerce hazırlanan 20/08/2014 tarihli Ek Rapor da; davalı … Ltd Şti’nin ticari defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle mahkemenin istemi doğrultusunda inceleme yapılamadığı, tarafların dosyaya sunduğu itirazlarının da görüşlerini değiştirecek her hangi bir unsura rastlanmadığından kök rapordaki görüşlerinde olduklarını beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince alınan 03/06/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki kefalet sözleşmesinin geçerli şekilde akdedilmiş olup, ancak ilgili taahhütnamenin 02/07/2002 tarihli protokol ve beraberindeki aynı tarihli bayilik anlaşması doğrultusunda verdiği ve 18/09/2010 tarihine kadar devam eden bayilik sözleşmesinden kaynaklanan maddi sorumluluklarının 500.000,00 dolarına kadar müteselsil kefil olarak sorumlu olduğu, Borçlar Kanunun 598. Maddesindeki sürenin dava tarihinde sona ermemiş olduğu, 18/09/2010 tarihinden sonra akdedilen sözleşme için kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı, davalı adına ilk protokolle ödenen 200.000 USD +KDV ‘nin davacının defterlerinde davalı adına ödendiğine dair açıkça bir detay bulunmadığı, ödemenin yapıldığına dair banka dekontunun mevcut olmadığı ve bu konuda görüşe varılamadığını, davalıya ödenen inkişaf bedelinin kullanılmayan süreye tekabül eden kısmının KDV dahil 871.544,66 TL olduğunu, bu bedelin davacıya iade edilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir. 26/02/2016 havale tarihli Bilirkişi Ek Raporunda; taraflar arasındaki kefalet sözleşmesi geçerli şekilde akdedilmiş olduğunu, ancak ilgili taahhütnamenin 02/07/2002 tarihli protokol ve beraberindeki 02/07/2012 tarihli bayilik anlaşması doğrultusunda verildiği ve 18/09/2010 tarihine kadar devam eden bayilik sözleşmesinden kaynaklanan maddi sorumlulukların 500.000 $ ‘ına kadar müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu, TBK nun 598 maddesindeki süresinin dava tarihinde sona ermemiş olduğunu, 18/09/2010 tarihinden sonra akdedilen sözleşme için sürümlülüğün bulunmadığını, 2002 yılında yapılan ilk protokolün tarafı olan … Ltd Şti’ne davacı tarafından yapılan 200.000 $ +KDV inkişaf bedelinin ödenmesinden sonra 02/07/2002 tarihinde asıl bayi adayı olan ve bundan sonrada davacı ile ticari faaliyetini yıllar boyu sürdürecek olan … Ltd Şti, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla davacı tarafından hazırlanmış olan protokolü imzaladığını, protokolden kaynaklanan tüm yükümlülükler, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla her iki tüzel kişiliğinde sorumluluğunda olup, ilgili düzenlemeler 02/07/2002 tarihli protokolde “Fesih” ve “Yatırımın iadesi halleri” başlıkları altında düzenlendiğini, Rekabet Kurulu kararı sonucu ve açıklanan nedenlerle 18/09/2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin azami hadde indirme ilkesi gereğince 18/09/2010 tarihine kadar tebliğde yer alan muafiyetten yaralanabilecekleri ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı yönündeki görüşünün sabit olduğunu ve bu şartlar altında 02/07/2002 tarihinde taraflar arasında yapılan Bayilik sözleşmesinin süre sonu 18/09/2010 tarihi olduğunu, ayrıca kök raporda belirtilen davacının davalı … şirketine ödediğini iddia ettiği 200.000 USD bedelin dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde TC Merkez Bankasından alınan 05/10/2015 tarihli 083332 sayılı yazısına istinaden davacı şirket tarafından davalı şirkete 02/06/2007 tarihinde 200.000 USD karşılığında 288.177,60 TL olarak ödeme yapıldığının anlaşıldığını, 02/07/2002 tarihinde 15 yıl süre ile yapılan bayilik anlaşması doğrultusunda ilgili protokol dayanılarak verilen 200.000 USD inkişaf bedelinin taraflar arasındaki dikey anlaşmanın, tesis edildiği tarihte öngörülen süresinden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle ve protokolde yatırımın iadesi halleri başlığı altında belirtilen 9.yıl karşılığında 96.000,00 USD davalı tarafından davacı şirkete iade edilmesi gerektiğini, bayilik sözleşmesinin yatırım başlığı madde 5 ‘de inkişaf bedelinin 596.000,00 USD + KDV olarak kararlaştırılmış, sözleşmenin süresinden önce fesih edildiği, bu sebeple inkişaf bedelinin kullanılmayan süreye tekabül eden kısmının 593.452.71 USD olduğu kanaatinde olduklarını beyan etmişlerdir. Davacı ile davalılar … Şti ile … Ltd. Şti. Arasında “bayii adayının kiracısı olduğu ve mülkiyeti Ermeni Katolik Surp Agop Ermeni Vakfına ait olan İstanbul İli, Şişli İlçesi … Mah. … Caddesinde kain gayrimenkul üzerinde bu protokol ve imzalanacak PO Bayilik sözleşmesi hükümleri gereğince; 15 yıl süreyle PO Bayii olarak ticari faaliyette bulunmayı taahhüt eden 02/07/2002 tarihli protokol düzenlenmiştir. Tarihsiz taahhütname de ; ” … A.Ş ile … Ltd. Şti arasında akdedilmiş olan veya akdedilecek her türlü protokol / protokoller veya sözleşme / sözleşmeler de kayıtlı her türlü yükümlülüğü … Ltd. Şti ile birlikte müştereken ve müteselsilen ve ayrıca münferiden karşılıyacağı, … Ltd. Şti nin … A.Ş ye karşı doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının 500.000 USD nı müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak, ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı vs. Ferileri ile birlikte … A.Ş nin talebi halinde her hangi bir ihtar ve hükme hacet kalmaksızın derhal ve nakden peşinen ve gayri kabili rücu bir şekilde ödeneceğinin,” taahhüt edildiği, taahhütname altında imza bulunduğu, ancak isim bulunmadığı görülmüştür. Davacı ile davalılardan … Ltd. Şti arasında, “Bayii adayının kiracısı olduğu ve mülkiyeti Ermeni Katolig Surp Agop Ermeni Vakfına ait gayrımenkulde, bu protokol ve imzalanacak PO Bayilik sözleşmesi hükümleri gereğince; Eylül 2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5 yıl süre ile PO Bayii olarak ve PO amblemi altında ticari faaliyette bulunmayı kabul ve taahhüt ettiğine” ilişkin 04/05/2010 tarihli protokol düzenlendiği, 18/09/2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin süre başlıklı 3. maddesinde; sözleşmenin imzalandığı tarihinden itibaren 5 yıl süreli olup taraflarca mutabakat sağlandığı taktirde aynı şartlarla 5 yıl daha uzayacağı kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı … Ltd. Şti arasında 04/05/2010 tarihli borç ödeme sözleşmesi düzenlendiği , sözleşmenin 2. Maddesinde; …ün 03/05/2010 tarihi itibariyle …’a olan borçlarının 406.523 TL (dörtyüzaltıbin beşyüz yirmü üç Türk Lirası ) ‘ lık kısmının aylık %2,00 faiz uygulanarak 30/09/2010 tarihinde nakden ve defaten ödenmek üzere ertelenmesi hakkında olduğu, 3. Maddesinde ise; akit taraflar 30 Eylül 2010 tarihi itibariyle … Petrol, protokol faizi de dahil olmak üzere iş bu protokole konu olan borcunun KDV dahil toplam 453.520 TL olduğu hususunda mutabık olunduğu, yine 3. Madde de , ödemenin nasıl ve ne şekilde yapılacağının kararlaştırıldığı, borç ödeme sözleşmesi altında imzaların bulunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı şirket ile davalılardan … Şirketi arasında 04/05/2010 tarihli protokol ve diğer davalı … Şirketi arasında akdedilen 18/09/2010 tarihli İstasyon Bayilik Sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi nedeniyle doğan 501.616,50 ABD Doları+ KDV tutarındaki bakiye inkişaf yatırım bedeli alacağının ve müvekkilinin davalı … Sanayi’ye ödediği 200.000 ABD doları tutarındaki borcun ödeme tarihinden itibaren TCMB’nın değişen oranlarda avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “4.5.2010 tarihli Protokol ve 18.9.2010 tarihli bayilik sözleşmesi nedeni ile açılan davada 591.907,47 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılardan ( … Ltd.Şti ve …’den) alınarak ( …’ nin 500.000 USD ile sorumlu olmak kaydı ile ) davacıya ödenmesine, aynı sözleşme nedeni ile diğer davalı hakkında açılan davanın reddine” , “96.000 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte bu davalılardan (… Ltd.Şti. Ve davalı … Limited Şirketi ) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin Reddine”, diğer davalı … hakkında bu sözleşmeler gereğince açılan davanın reddine” karar verilmiş, davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizce kamu düzeni ile ilgili hususlar ile taraf vekillerinin istinaf dilekçelerindeki istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak, inceleme yapılmıştır. Davalı …’nin sözleşmelerin imza tarihinde her iki davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, taahhütnamedeki imzanın inkar edilmediği, davalı vekilinin 20/02/2014 tarihli duruşmada “taahhütnamedeki imzaya itirazlarının bulunmadığını”, 22/05/2014 tarihli duruşmada da “bir önceki celse beyanlarının eksik zapta geçtiğini, imzanın müvekkiline ait olduğunu ancak boş kağıda imza atıldığını, daha sonra üstüne matbu yazı doldurulduğunu” beyan ettiği, … tarafından İstanbul C.Başsavcılığına açığa imzanın kötüye kullanılarak taahhütname içeriğinin doldurulduğuna dair şikayet soruşturmasında , 28/07/2015 tarihli 2013/158852 Sor. 2015/57396 Karar sayılı kararla, takipsizlik kararı verildiği, taahhütnamede …’nin ” … A.Ş ile … Ltd. Şti arasında akdedilmiş olan veya akdedilecek her türlü protokol / protokoller veya sözleşme / sözleşmeler de kayıtlı her türlü yükümlülüğü … Ltd. Şti ile birlikte müştereken ve müteselsilen ve ayrıca münferiden karşılayacağı, … Ltd. Şti nin … A.Ş ye karşı doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının 500.000 USD nı müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak, ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı vs. Ferileri ile birlikte … A.Ş nin talebi halinde her hangi bir ihtar ve hükme hacet kalmaksızın derhal ve nakden peşinen ve gayri kabili rücu bir şekilde ödeneceğinin” taahhüt edildiği, kefalet sözleşmesinin yazılı yapıldığı ve kefil olunan miktarın belirlendiği, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere taahhütnamenin dosyada bulunan protokol ve bayilik sözleşmelerinin tarihleri de dikkate alınarak 01 Temmuz 2012 tarihinden önce 818 Sayılı BK’nun yürürlük tarihinde yapılmış olması nedeniyle 818 sayılı BK nun 484 gereğince, geçerlik şartlarını taşıdığı, TBK’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 5/2 maddesi gereğince kefilin sorumluluğuna ilişkin 10 yıllık süreye eklenen 1 yıllık ek sürenin dolacağı, 01/07/2013 tarihinden önce 29/06/2012 tarihinden önce dava açılmakla davalı … vekilinin taahhütnamenin geçerli olmadığına va zamanaşımına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davanın davacı ile davalı şirketler arasındaki protokol ve akaryakıt sözleşmeleri gereğince ödenen inkişaf yatırım bedellerinin iadesine yönelik olduğu ve sözleşmeden kaynaklandığı, 818 Sayılı BK 125. Madde gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gözönüne alınarak davalılar vekillerinin, alacağın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığından bahisle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğine yönelik istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir. Merkez Bankası’nın 05/10/2015 tarihli yazı cevabından, davacı şirket tarafından 07 Haziran 2002 tarihinde davalılardan … Ltd. Şti.’ne 288.177.600.000,00 ETL (bilirkişi heyeti tarafından ödeme tarihi itibarıyla 200.000 ABD Doları karşılığı olduğu tespit edilmiştir) ödeme yapıldığının anlaşıldığı, ayrıca her iki davalı şirket tarafından imzalanan 02/07/2002 tarihli protokolün “Yatırım” başlıklı 8. Maddesi ve “Yatırımın İadesi Şartları” başlıklı 9. Maddesinde … Ltd. Şti. ‘ne 200.000 ABD Doları inkişaf bedelinin ödendiğinin kabul edildiği göz önüne alınarak ödemenin ispat edilemediğine yönelik davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. 02/07/2002 tarihli Protokolün “Yatırımın İadesi Şartları” başlıklı 9. Maddesinde protokol ve bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde ödenen inkişaf bedelinin ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın muaccel olacağı , 9. Yılda sona ermesi halinde 96.000 ABD doları karşılığının Merkez Bankası döviz satış kuru muadili TL olarak … Sanayi Şirketi tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ilk protokolde … şirketi açısından aynı hükme yer verildiği , 02/07/2002 tarihli Protokolün “Devir” başlıklı 10. Maddesinde ilk bayi adayının ilk protokolden doğan tüm borç ve vecibelerinin … Sanayi Şirketi tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla aynen üstlenildiği beyan edilmek suretiyle sorumlu olduğu görülmekle, her iki davalı şirketin 02/07/2002 tarihli bayilik sözleşmesinin 2011 yılında sona ermesi nedeniyle, bakiye 96.000 ABD doları inkişaf bedelinden sorumlu tutulmaları yerinde görülmüş, bu yöndeki davalı şirketlerin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı … Ltd. Şti arasında 04/05/2010 tarihli borç ödeme sözleşmesinin 2. Maddesi hükmü ile; …ün 03/05/2010 tarihi itibariyle …’a olan borçlarının 406.523 TL (dörtyüzaltıbin beşyüz yirmü üç Türk Lirası ) ‘ lık kısmının aylık %2,00 faiz uygulanarak 30/09/2010 tarihinde nakden ve defaten ödenmek üzere ertelenmesi ve 3. Maddesinde ise; akit taraflar 30 Eylül 2010 tarihi itibariyle …, protokol faizi de dahil olmak üzere iş bu protokole konu olan borcunun KDV dahil toplam 453.520 TL olduğu kabul edilmiştir. 26/02/2016 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; davacı cari hesap alacağına ilişkin mahsup işlemini gösterir muavin defter dökümünde 11/06/2010 tarihinde 453.520 TL’nın mahsup edildiği, 5 yıllık süre için ödenmesi kararlaştırılan 596.000 USD+ KDV karşılığı 1.032.837,01 TL (KDV dahil) tutardan bu kısmın mahsubundan sonra 579.317,01 TL’nın 28/09/2010 tarihinde davacı tarafça davalı …’e havale edildiği, 5 yıllık bayilik sözleşmesinin davalı şirketin kira borçlarını ödememesi nedeniyle tahliyesi neticesinde, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 30/06/2011 tarihli … sayılı ihtarnamesi ile feshedildiği, 04/05/2010 tarihli protokol de de “Yatırımın İadesi Halleri ” başlıklı 6. Madde de davalı şirket ile Sırp Ermeni Vakfı arasındaki kira akdinin sona ermesi halinde, davalının kendisine ödenen yatırım bedelini iade edeceğinin kabul edildiği, sözleşmenin 9 ay 15 gün yürürlükte kaldığı, bakiye 50 ay 15 günlük kısmının iadesi gerektiği, ilk derece mahkemesince 50 Ay 15 günlük inkişaf bedelinin KDV dahil tutarı olan 591.907,47 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak ( …’ nin 500.000 USD ile sorumlu olmak kaydı ile ) davacıya ödenmesine, karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, mahkeme kararında işlemiş faiz miktarı ve oranı belirtilmediğinden, davalı vekillerinin faize yönelik istinaf taleplerinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Tüm davalılar vekillerinin istinaf dilekçelerinde; “önceki protokol ve sözleşmeden kaynaklanan inkişaf bedeli bulunması halinde, davacı tarafça 05/04/2010 tarihli sözleşme gereğince 5 yıllık inkişaf bedelinin ödenmeyeceğine” yönelik istinaf talebi ise, protokol ve sözleşme hükümleri göz önüne alınarak yerinde görülmemiştir. Ayrıca davalılar vekillerinin istinaf dilekçelerinde bilirkişi kök ve ek raporlarının birbirleri ile çelişkili olduğunu beyan ettikleri görülmüşse de, çelişki olarak nitelendirilen kısımların, mali kayıtlara ve hesaplamalara ilişkin değil, hukuki değerlendirmelere ilişkin olması mahkeme ve Dairemizce değerlendirilmesi nedeniyle esası etkiler mahiyette görülmemiştir. Davalı … Limited Şirketi’nin , 18/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesine taraf olmadığı, 05/04/2010 tarihli protokol de “Bayi Adayı” unvanı ile davalılardan Davalı … şirketinin kaşe ve imzasının bulunduğu, Rekabet Kurulu kararından sonra bayilik sözleşmesine bu şirketle devam edildiği, tüzel kişilik perdesinin kötüye kullanılması durumunun söz konusu olmadığı anlaşılmakla, … Limited Şirketi’nin 591.907,47 USD inkişaf bedeli bakiye tutarından sorumlu tutulmamasının yerinde olduğu, ancak davalılardan … tarafından imzalanan taahhütnamede; “… Ltd. Şti nin … A.Ş ye karşı doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının 500.000 USD nı müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak, ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı vs. Ferileri ile birlikte ..” sorumlu olduğu düzenlenmekle , sorumluluk limiti ile sınırlı olarak 96.000 USD inkişaf bedelinden de sorumlu tutulması gerekirken, 02/07/2002 tarihli sözleşmeden sorumlu olmadığına karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulüne, ancak davadan önce bakiye inkişaf bedelleri yönünden davalılar temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de yerinde olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin faiz başlangıcına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalılar vekillerinin vekalet ücretlerine yönelik istinaf başvurularının incelenmesinde; her üç davalıdan ( 591.907,47 USD inkişaf bedeli+ 200.000 USD inkişaf bedeli ) toplam 791.907,47 USD (791.907,47 USDx 1.8241= 1.444.518,42 TL) inkişaf bedeli talep ettiği, davanın kabul edilen kısmının 687.907,47 USD (687.907,47 USDx 1.8241= 1.254.812,02 TL) , reddedilen kısmının, 104.000 USD (104.000 USDx 1.8241= 189.706,40 TL) olduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince davacı lehine 84.094,36 TL , davalılar lehine 17.332.38 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalı … hakkında reddedilen 291.000 USD’lik (291.000 USD x 1.8241 = 530.813,100 TL) kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ; 35.182,52 TL hesaplanmıştır. Davalı … Limited Şirketi hakkında reddedilen 104.000 USD+ 591.907,47 USD = 695.907,47 USD (695.907,47 USD x 1.8241 = 1.269.404,82 TL) kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ; 62.032,14 TL hesaplanmıştır. Davalı … hakkında reddedilen 104.000 USD (104.000 USD x 1.8241 = 189.706,40 TL) kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ; 17.332,38 TL vekalet ücreti hesaplanmıştır. Mahkemece her bir davalı yönünden ayrı ayrı hesaplama yapılarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, her üç davalı lehine 7.332,38 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacı hakkında kabul edilen 687.907,47 USD (687.907,47 USDx 1.8241= 1.254.812,02 TL) yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ; 61.594,36 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece 84.094,36 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalı …’nin 96.000 USD inkişaf bedeli de dahil olmak üzere, tüm alacak toplamından kefalet limiti dahilinde sorumlu tutulması gerekirken bu kısmın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kısmen kabulüne , davalılar vekillerinin vekalet ücretlerine yönelik itirazları yerinde görülerek, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2016 tarihli 2014/329 Esas- 2016/717 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- A) Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, B) 687.907,47 USD’ nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek USD faizi ile birlikte davalı … Ltd.Şti’nin tamamından, davalı …’ nin 500.000 USD kefalet limiti ile sınırlı olarak, davalı … Limited Şirketi’nin 96.000 USD’lik kısmından sorumlu olacak şekilde, davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, C) Fazlaya ilişkin talebin reddine, 5 -İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama giderleri ; A)-Karar ve ilam harcı 85.716,21 TL den peşin alınan 21.451,10 TL nin düşümü ile bakiye 64.265,11 TL nin davalı … Ltd.Şti tamamından, davalı … 62.302,13 TL’lık kısmından, davalı … Ltd.Şti 11.962,01 TL’lık kısmından müteselsilen sorumlu olacak şekilde alınarak Hazineye gelir kaydına B)- Peşin alınan 21.475,55 TL harç ile davacı tarafından yapılan 4.650,00 TL bilirkişi ücreti , 396,00 TL tebligat gideri ki 5.016,00 TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar oranlanarak 4.357,16 TL’lık kısmı olmak üzere toplam 25.832,81 TL nin davalı … Ltd.Şti tamamından, davalı … 24.799,50 TL’lık kısmından, davalı … Ltd.Şti 4.807,49 TL’lık kısmından müteselsilen sorumlu olacak şekilde alınarak alınarak davacıya ödenmesine, C)-Davalı tarafından yapılan 47.00 TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar oranlanarak 4.00 TL sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Ç)-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 61.594,36 TL nispi ücreti vekaletin, davalı … Ltd.Şti tamamından, davalı … 59.130,59 TL’lık kısmından, davalı … Ltd.Şti 11.462,72 TL’lik kısmından sorumlu olacak şekilde müsteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, D)-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, reddedilen kısım yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 35.182,52 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, E)-Davalı … Ltd.Şti kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, reddedilen kısım yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 62.032,14 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, F)-Davalı … Ltd.Şti kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, reddedilen kısım yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 17.332,38 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; -Tarafların istinaf talepleri kabul edildiğinden peşin yatırılan istinaf harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 187,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri masrafının 1/2 oranında 93,75 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya, -İstinaf yargılaması için davalılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri masrafının 1/2 oranında 25,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 02/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.