Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4450 E. 2020/625 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4450 Esas
KARAR NO: 2020/625 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2017
NUMARASI: 2015/55 E. – 2017/4 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi ve Manevi Tazminat İstemli)
Marka (Tecavüzün Tespiti veRef’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 09/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekilinin davaya cevap dilekçesinde: Müvekkili … ve ortağı olduğu … LTD ŞTİ’nin uzun yıllardan beri kimya sektöründe Türkiye’nin en büyük kimya organizasyonlarını gerçekleştirmekte olduğunu, www…com, …com.tr, www…com.tr, …com, www…com adlı web siteleri üzerinden kimya sektörüne kapsamlı hizmetler sunduğunu, 2002 yılından bu yana sadece Kimya Sektörüne hizmet sunmak amacıyla yola çıkan …, 2006 yılında ilk fuarı olan … ile fuarcılık sektörüne adım attığını ve 2006 yılından bugüne sektöre toplam Kimya ve Kimya Sektörünün alt dallarına fuar kazandırmış toplamda 20 tane etkinlik yapmış bir organizasyon şirketi olduğunu, …, …, …, …, …, … gibi markaların müvekkili …’ a ait olduğun, izni olmadan fuar organizasyonu, reklamcılık, pazarlama, danışmanlık, müşavirlik, kongre ve seminer düzenlemesi hizmetleri gibi alanlarda kullanılmasının mümkün olmadığını, davalılar tarafından ” …” adıyla fuar yapılması ve buna ilişkin tanıtım çalışmalarında “…” ve …” ibaralerine ilişkin açık bir şekilde marka tecavüzünün oluştuğunu, davalıların “…” adıyla fuar düzenleyeceklerini gösteren tanıtımlar yaptıklarını, davalıların müvekkilinin markasının kullanılmasının haksız rekabeti teşkil ettiğini bu nedenlerle müvekkilinin markalarına tecavüz eden aynı zamanda iltibas tehlikesi oluşturan “…” ve “…” ibarelerini taşıyan tüm araç ve gereçlere el konulmasını, “…” ve “…” ibarelerine yer verilen tabela, web sitesi, etiket, broşür vs. Her türlü belge ve döküman ile sair digital, görsel işitsel ve yazılı reklam-tanıtım materyallerinin durdurulmasını, bunların toplatılıp muhafaza altına alınması hususları kapsar şekilde ihtiyati tedbir verilmesini, davalıların tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitine, tecavüz ile haksız rekabetin önlenmesine, giderilmesine, tecavüz sonucu ortaya çıkan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, manevi tazminat tahsiline, karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalılardan …’ın davaya cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın fuar organizasyonları yaptığını, somut olayda dava konusu fuarın ve markaların sahibi ve sorumlusu olan … Ltd. Türkiye’de mevzuat gereği, doğrudan fuar düzenleyemediği için ve Türkiye’de fuar düzenlemek için müvekkili firmaya müracaat ettiğini ve aralarında mutabakat sağladıklarını, müvekkili şirketin web sayfasında, reklamlarında ve sair hiç bir reklam ve yayın organında söz konusu fuara ilişkin reklam ve tanıtımın söz konusu olmadığını, … Ltd’nin “…” ve “…” markalarının Avrupa Birliği İç Pazarı Uyumlaştırma Ofisi nezdinde de zaten tescilli olduğunu, davacının tescilli markalarında bakıldığında seri marka hakları bulunduğu yolundaki iddialarının da hukuken haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan …. vekilinin davaya cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 30 senedir kimya alanında yürüttüğü konferans, sergi, seminer ve yarışmaların düzenlenmesi ile ilgili faaliyetlerin yanı sıra aynı alanda 1986 yıllarında çıkardığı “…” adlı dergi ile de alanında kimya sektöründe öncü kuruluş olarak faaliyet gösterdiğini, davacı ile müvekkili arasında 2010 yılından beri ticari ilişki olduğunu, davacının davasına dayanak gösterdiği “…” ve “…” marka başvurularının müvekkilinin Türkiye’de “…” markası adı altında fuar düzenleyeceğni öğrenmesinden sonra kötü niyetli olarak yapıldığını, davacının “…” markası üzerinde tek başına hak iddia edemeyeceğini, müvekkilinin “…” ve “…” markalarının gerçek hak sahibi olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 4. (Kapatılan) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/01/2017 tarihli 2015/55 Esas- 2017/4 Karar sayılı kararıyla; davacı adına marka başvurularının TPE tarafından reddedildiği ve kesinleştiği, davalının davaya konu ibareleri yurt içi ve yurt dışı organizasyonlarda kullandığı, davacının da bunu bildiği, davacının bu kullanımlara karşı öncelik hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir Davacı vekilinin istinaf başvurusunda müvekkilinin TPE YİDK kararlarının iptaline ilişkin davalar açtığını, müvekkilinin …” ve “…” ibarelerini tek başına veya seri markalarının ana unsuru olarak kullandığını, davalının , … , …, ibarelerini kullanarak marka haklarına açıkça tecavüz ettiğini, bu ibarelerin 2006 yılından beri müvekkili tarafından kullanıldığını, davacının Türkiye de kullanımının bulunmadığını, davada iki ana sebebe dayandıklarını, , … ve … ibarelerini taşıyan ve ayırt edicilik kazanan onlarca markalarının bulunduğunu, davalı kullanımının müvekkilinin markalarının tanınmışlığından faydalanma, itibarını ve ayırtedici niteliğini zedeleme sonucu doğurduğunu, mahkemenin öncelik hakkı konusunda hataya düştüğünü, davalının kötüniyetli olduğunu gözden kaçırıldığını, davalının alan adı ve , … ibareli marka başvurusunun daha sonra 24 Eylül 2014 tarahinde yapıldığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited şirketinin istinafa cevabında; müvekkilinin …’un alt şirketi olduğunu, …’ın TPMK nezdinde 2014/103074 sayılı “…” ve 2014/103082 “…” markasını tescil ettirdiğini Eylül 2015 de … ‘in …’ı ve markaları devraldığını, “…” markasının tamamen müvekkili şirketler grubuna ait bir marka olduğunu, “…” ibareli en eskisi 2003 tarihli alan adları bulunduğunu, müvekkilinin “…” etkinliklerini paylaştığı “…com” alan adının 11/05/2020 tarihinden itibaren …com da aktif olarak görüntülendiğini, davacının firması … ile 26/04/2010 tarihinden itibaren müvekkilinin düzenlediği … isimli etkinlikten beri davacıya stand kiralama, karşılıklı reklam yapma faaliyetlerinin devam ettiğini, davacının müvekkilinin uzun yıllardır … markasını kullandığından haberdar olduğunu, davalının müvekkilinin İstanbul’da düzenleyeceği markalardan haberdar olduktan bir gün sonra marka başvuruları yaptığını, TPE’nin YİDK kararları ile marka başvurularını reddettiğini,istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını beyanla reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şirketinin istinafa cevabında; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça TPMK nezdinde yapmış olduğu … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun … Lımıted ‘in itirazı üzerine, 24/08/2016 tarihli kararıyla, başvurunun kötüniyetli olduğundan bahisle reddine karar verildiği, … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun … Lımıted ‘in itirazı üzerine, 01/08/2016 tarihli kararıyla, başvurunun kötüniyetli olduğundan bahisle reddine karar verildiği, … Lımıted ‘in … ibareli “…” ibareli başvuruya davacı tarafın itirazının ise 26/08/2016 tarihli kararla reddine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan16/05/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda: “… (…) ibaresinin Kimya anlamına gelen bir kısaltma olduğunu, kimya ile ilgili tüm fuar adlarında, yerli ve yabancı organizasyonlarda kullanıldığını, … (…) “özel anlamına gelip, “…” (Kimya alanına özel) ifadesi olarak sadece davalı şirketce, kendi kendi grup organizasyonlarında kullanılan bir ibare olduğunun görüldüğünü, … ibaresinin davacı şirket tarafından, … olarak 2006 senesi itibariyle kullanılmaya başlandığı, 2016 yılında 7. Kez bahsi geçen organizasyonun düzenleneceği, bu itibarla davacı şirketin, … ibaresini 10 yıl gibi bir süredir kullanıldığını , Davalı şirketin ise … ibaresini “…” olarak geçen zincir grup organizasyonlarında kullandıklarını ve bu ibareyi organizasyonları düzenlemekte oldukları bölgeye göre “…”, “…’”, “…’’ gibi ünvanlar ile kullandıklarını, En eski organizasyonlarının 2016 yılında 31.kez düzenlenecek olan “…” Fuarı olduğunu, davalı şirketin en eski organizasyonun sahibi olduğunu, Türkiye’de Kimya alanında “…” ve “…” ibarelerini davacının 2006-2015 seneleri arasında kullandığı nı, -Taraflar arasındaki ticari ilişkilerin 2010 yılından itibaren stand kiralama ve reklam işbirliği anlaşmaları kapsamında geliştiği düşünülmektedir. Bu suretle davacının bu tarihten beri … ibaresinin davalı tarafından ticari faaliyetlerinde kullandığından haberdar olduğu sonucuna ulaşılabileceğini, -İnternet ortamında yapılan incelemede … ibaresini içeren alan adlarının davalı “….” ve ‘…” a yönlendirdiğini, -Davacının’’ …” adını kullanırken, davalının “…'” adını kullandığını, genel algıda. … ve … tabirleri ortak olduğundan ve logoda vurguları benzer olduğundan, ortalama bir algıda karıştırılmanın olası olduğunu, ancak, … ve … genel tabirler olup; …, … gibi ayrıştırıcı ibareler ile fuar unvanları birbirinden ayrıştığını ve iki ayrı organizasyon olduğunun anlaşılabildiğini, – her organizasyonun logoları renk ve biçim olarak birbirinden farklı olup; iki ayrı organizesi oldukları algısı verdiğini ” beyan etmişlerdir. Celp edilen TPMK kayıtlarından; davacı adına … başvuru nolu “…” ve … başvuru nolu “…” ibareli marka tescil başvurularının reddedildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin 2006 yılında ilk fuarı olan … ile fuarcılık sektörüne adım attığını ve kimya sektörüne ait 20 adet fuar düzenlediğini, …, , …,, …, …, , … gibi markaların müvekkiline ait olduğunu beyanla davalı tarafından düzenlenmek istenen, … isimli fuarın müvekkilinin markalarına açıkça tecavüz ettiğini beyanla, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’ini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davacının marka başvurularının reddedildiği ve kesinleştiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça TPMK nezdinde yapmış olduğu … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun … Limited ‘in itirazı üzerine, 24/08/2016 tarihli kararıyla, “başvurunun kötüniyetli olduğundan” bahisle reddine karar verildiği, … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun … Limited ‘in itirazı üzerine, 01/08/2016 tarihli kararıyla, “başvurunun kötüniyetli olduğundan” bahisle reddine karar verildiği, … Lımıted ‘in … ibareli “…” ibareli başvuruya davacı tarafın itirazının ise 26/08/2016 tarihli kararla reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı vekilinin 15/12/2016 tarihli dilekçe ekinde sunduğu tensip zaptı örneklerinden, davacı tarafça TPMK’nın yukarıda açıklanan kararlarının iptali için Ankara 1. FSHHM’nin 2016/395 Esas sayılı, Ankara 3. FSHHM’nin 2016/425 Esas sayılı ve Ankara 4. FSHHM’nin 2016/428 Esas sayılı davaların açıldığı ancak, mahkeme tarafından davaların ve marka başvurularının akıbetinin sorulmadığı, davaların bekletici mesele yapılmadığı görülmüştür. Dairemizce YİDK kararlarının iptali davalarının akıbeti UYAP üzerinden sorgulanmış, Ankara 3. FSHHM’nin 2016/425 Esas sayılı dosyasında mahkemenin 30/11/2017 tarihli 2017/547 Karar sayılı kararıyla … sayılı … marka başvurusunun reddine ilişkin kararın iptali için açılan davanın reddine karar verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ve temyiz başvurusunun reddine karar verilerek kararın, 04/11/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Ankara 1. FSHHM’nin 2016/395 Esas sayılı dosyasında mahkemenin 29/05/2018 tarihli, 2018/172 K sayılı kararıyla , davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, yine Ankara 4. FSHHM’nin 2016/428 Esas sayılı dosyasında mahkemenin 17/12/2018 tarihli 2018/471 Karar sayılı kararıyla, davanın reddine karar verildiği kararın kesinleşmediği görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK 9/son maddesinde; “Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder.Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” hükmü gereğince, ilk derece mahkemesinin davaların ve marka başvurularının tescil başvurularının sonucunu bekletici mesele yapması gerekirken, marka başvurularının reddedildiği ve kesinleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın marka başvurularının sonucunun beklenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, Mahkemenin kararı eksik inceleme nedeniyle kaldırıldığından, davacı vekilinin sair istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 4. (Kapatılan) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/01/2017 tarihli 2015/55 Esas- 2017/4 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, marka başvurularının sonucunun beklenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, -Mahkemenin kararı eksik inceleme nedeniyle kaldırıldığından, davacı vekilinin sair itsinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 52,55 TL (posta-teb-müz) masrafının davalılardan müştereken alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı … Ltd… Avansından kullanıldığı anlaşılan 9,85 TL’nin 1/2 oranında 4,92 TL’sinin diğer davalıdan alınarak … Ltd şirketine verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/03/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.