Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4434 E. 2020/748 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4434 Esas
KARAR NO: 2020/748 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2017
NUMARASI: 2014/133 E. – 2017/598 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı …. Ltd. Şti ‘nin uzun süredir müvekkilinin kızı … ile ticari ilişki içinde olduğunu, müvekkilinin kızına yardımcı olduğunu ve vekaletnamesinin bulunduğunu, Öz 1000 yatay sıvı dolum paketleme makinasının davalı davalı … Ltd. Şti. den sipariş edildiğini, makinanın kızı adına faturalandırılarak işyerinde kızının bulunmadığı sırada 24/11/2011 tarihinde davacıya sevk irsaliyesi imzalatılarak teslim edildiğini, fatura bedeline karşılık olarak 24/11/2011 tanzim, 28/11/2012 ödeme tarihli 38.000 TL bedelli bononun müvekkiline imzalatıldığını, ancak bonoda düzenleme yerinin bulunmadığını, bu nedenle imzalatılan bononun geçersiz olduğunu, ayrıca teminat amacıyla imzalatıldığını, makinanın eksik parçaları ve çalışmamasından dolayı kaynaklanan sorunlar neticesinde davalı şirkete başvurulmasına rağmen bir netice alınamadığını, dava dışı müvekkilinin kızı adına İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip nedeniyle borcun ödendiğini, ancak teminat bonosunun davalı şirketle yönetim kurulu üyeleri aynı olan kardeş şirket diğer davalı … A.Ş.’ye verilerek müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, bono ile ilgili olarak müvekkilinin kızı …’un işyerinde yaptığı hacizdeki istihkak iddiasına karşı İstanbul … İcra müdürlüğü’ ne verdiği dilekçede “……Borçlu (Davacı-…) uzun bir süreden beri müvekkil … (Davalı-Bono lehdarı Şirket) ile ticari ilişki içerisindedir ve her ne kadar işyeri borçlunun kızı olan … adına görünse de işyeri borçluya aittir ve borçlu ticari faaliyetlerini buradan sürdürmektedir ve zaten haczedilen makinalar da borçlu … tarafından borçluya (Yani Davacı …’ a) satılan makinalardır…” diyerek, verilen senedin mal karşılığı olduğunu ikrar ettiğini, müvekkilinin davalılara karşı bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, takip konusu edilen bonodan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalıların kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğunu, icra yasası ve yerleşik yargıtay içtihatlarına göre bu davanın taraflarının takibin borçlusu ve alacaklısı olduğunu, buna göre müvekkillerinden … Ltd. Şti. nin icra dosyasından da anlaşılacağı üzere davada taraf sıfatının bulunmadığını, hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili alacaklı …AŞ’nin takip ve dava konusu yapılan bononun meşru hamili olduğunu, davacının bonoyu kabul ettiği halde, yasaya aykırı olarak düzenlendiği iddiasının kabul görmeyeceğini, icra dosyasına davacının itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, müvekkillerinin davacının zamanında borcunu ödememesinden dolayı mağdur olduğunu, icra dosyasında borçlunun adresinde yapılan menkul haczine karşı istihkak iddiasında bulunulduğunu, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2014/232 e ve 2014/277 K sayılı kararı ile İstihkak iddialarının reddine ve takibin devamına karar verdiğini, davacının buradan bir netice alamayınca bu kez huzurdaki davayı kötü niyetle açtığını, davacının takip konusu senedin, kızının adına düzenlenen fatura ve cari hesap borçlarının teminatı olarak verildiği iddiasını yazılı delille ispatlamak zorunda olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/04/2017 tarihli 2014/133 Esas- 2017/598 Karar sayılı kararıyla; ” TTK’nın 777/4.uncu maddesi uyarınca alternatif keşide yerinin bulunması nedeniyle senedin bono vasfını taşıdığının kabulü gerektiği, ayrıca davacının icra yapılan icra takibinde takip konusu senedin bono vasfı taşımadığına ilişkin bir itirazda da bulunmadığı.. Davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunamadığı, davacı vekilinin her ne kadar dava konusu bono ile ilgili olarak müvekkilinin kızı …’un işyerinde yaptığı hacizdeki istihkak iddiasına karşı İstanbul … İcra müdürlüğü’ ne verdiği dilekçede “……Borçlu (Davacı-…) uzun bir süreden beri müvekkil … (Davalı-Bono lehdarı Şirket) ile ticari ilişki içerisindedir ve her ne kadar işyeri borçlunun kızı olan … adına görünse de işyeri borçluya aittir ve borçlu ticari faaliyetlerini buradan sürdürmektedir ve zaten haczedilen makinalar da borçlu … tarafından borçluya (Yani Davacı …’ a) satılan makinalardır…” diyerek, verilen senedin mal karşılığı olduğunu beyan ederek senedin sebebini tadil edildiğini beyan etmişse de, davalı vekilinin bu beyanında senedin sebebine ilişkin bir açıklama olmayıp, bu beyanın senedin teminat olarak verildiğini ispat etmeyeceğini, kaldı ki dava konusu senette malen veya nakden kaydının da bulunmadığını davacının davasını ispatlayamadığını” gerekçesinde açıklayarak davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davaya konu bonoda düzenleme yeri bulunmadığını, keşidecinin adresinin yanındaki “İkitelli” nin idari birim olmadığını ve bono vasfında olmadığını, mahkemenin senedi bono vasfında kabul ederek hukuka aykırı karar verdiğini, – davalı şirket vekilinin İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği dilekçesinde haczedilen makinaların borçlu … tarafından borçluya satılan makinalar olduğunun beyan edilerek ikrarda bulunulduğunu, -fatura tarihi ve senet tarihinin 24/11/2011 tarihi olmasının tesadüf olamayacağını, -davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, davalı … vekilinin kendilerine gönderilen borcun bittiği, bononun iadesi talepli ihtarnameye cevabında”…… ve babası …’tan alınan herhangi bir senedi yoktur…” denildiğini, cironun kötü niyetli olduğunu, davalı her iki şirket cirosunun tek kişi tarafından aynı imza ile atıldığını, -kötü niyetli haksız icra takibi neticesinde %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğini, -mahkemenin bilirkişi raporunu hiç değerlendirmeden karar verdiğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; davacının senetteki imzaya itiraz etmediğini, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2014/232 e ve 2014/277 K sayılı kararı ile takibe konu senedin bono olduğunun tespit edildiğini, -senedi talil etmediklerini, davacının iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, -davaya konu senedin aynı zamanda kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiğini ve geçerli bulunduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, beyanla istinaf talebinin reddini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı … A.Ş. nin dava konusu senetten dolayı 38.000,00 TL asıl alacak, 5.151,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.151,86 TL alacak ve asıl alacak tutarına yıllık %13,75 ticari faiz işletilmek suretiyle tahsili amacıyla davacı borçluya karşı kambiyo senetlerini özgü haciz yoluyla icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır.
G E R E K Ç E : Menfi tespit talepli davada, ilk derece mahkemesince, davanın ispatlanamadığından reddine karar verildiği, davalılar vekilinin takip dayanağı senedin keşide yeri bulunmadığından bono vasfını taşımadığını, davalı şirket ile senet lehtarı … Ltd. Şti. Arasında organik bağ olduğunu, senedin keşide tarihi olan 24/11/2011 tarihinde davacının kızı … adına düzenlenen aynı tarihli fatura ile satılan ve davacıya teslim edilen makinadan dolayı borcun ödendiğini, davalı şirket vekilinin İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği dilekçesinde haczedilen makinaların borçlu … tarafından borçluya satılan makinalar olduğunun beyan edilerek ikrarda bulunulduğunu beyanla istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit davasının dayanağı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının dayanağı, 24/11/2011 keşide ve 28/11/2012 vade tarihli 38.000 TL bedelli bonoda keşide yerinin yazılmadığı, borçlu adresinde “İkitelli” olarak yazılan yerin “İl, İlçe ve Köy” gibi idari birimlerden bulunmadığı, semt adı olduğu, geçerli bir keşide yeri bulunmadığından senedin kambiyo senedi olmadığı anlaşılmış ilk derece mahkemesince takip konusu senedin bono vasfında olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın kambiyo senedi hükümlerine göre çözümlenmesi yerinde görülmemiştir. Davaya ve takibe konu senet kambiyo vasfında değilse de; imzası inkar edilmediğinden geçerli bir borç ikrarını havi adi senet hükmünde olan belge ile davalıların alacağını ispat ettiği, borçlu bulunmadığını ispat yükünün davacıda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça müvekkilinin davalı ile ticari alışverişinin bulunmadığı, bononun kızı …’un işyerinde makina satışı nedeniyle teminat amaçlı düzenlendiği, makinanın davacıya teslim edildiği, bedelinin kısmen ödendiği, kalan bakiye için de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında takip yapılarak tahsil edildiği ileri sürülmüş, … tarafından davacıya verilen vekaletname, 24/11/2014 tarihli 35.000 TL+KDV (=41.300 TL) bedelli fatura ve aynı tarihli sevk irsaliyesi dava dilekçesi ekinde ibraz edilmiş, aynı zamanda … tarafından davaya konu icra takibinde haczedilen mallar yönünden istihkak iddiasıyla açılan İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasında alacaklı davalı şirket vekilinin cevap dilekçesinde “Borçlu uzun bir süreden beri müvekkil … ile ticari ilişki içerisindedir ve her ne kadar işyeri borçlunun kızı olan … adına görünse de işyeri borçluya aittir ve borçlu ticari faaliyetlerini buradan sürdürmektedir ve zaten HACZEDİLEN MAKİNALAR da müvekkil … tarafından BORÇLUYA SATILAN MAKİNALARDIR. Bu durum ekte sunulan yazışmalardan anlaşılmaktadır(EK-3; borçlu ile yapılan mail yazışmaları)” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 14/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kızı …’un ticari defterlerinin incelenmesinde, … ile … arasında 2010 yılından itibaren ticari ilişki bulunduğu, … tarafından en son 31/07/2012 tarihinde davalı … şirketine 7.000 TL ödeme yapıldığı, bakiye 11.534 TL kaldığı, bu miktarın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında takip yapıldığı, davalı vekilinin 23/10/2013 tarihli yazılı beyanında bu dosya borcu yönünden dava dışı …’dan alacağının kalmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. … tarafından davacıya verilen vekaletname, senet ile aynı tarihi taşıyan fatura ve irsaliye, davalı vekilinin İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği cevap dilekçesi ve bilirkişi raporundan, davacının kızı … adına kayıtlı işyerinde onun vekili sıfatıyla ticari faaliyetini yürüttüğü, … ile davalı … arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu ticari ilişkiden borcunun bulunmadığını ispatladığı, davalılar vekilinin borcun dayanağı konusunda sessiz kaldığı, borcun davacı tarafça ileri sürülen makina alım satımı dışındaki hukuki ilişkiden kaynaklandığının ileri sürülmediği, bilirkişi incelemesi için ticari defterlerini ibraz etmediği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan Ticaret Odası kayıtlarından her iki davalı şirketin yetkililerinin aynı olduğu görülmüştür. Hamil takip alacaklısının senet borçlusu ve lehtar arasındaki hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olduğu,davacının davalı … ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan defileri diğer davalı şirkete de ileri sürebileceği, davacının … ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle borçlu bulunmadığını ispatladığı kanaatine varılarak istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımadığından ödeme emrinin ve takibin iptalini talep ettiği anlaşılıyorsa da, takip usulüne ilişkin bu talebini şikayet yoluyla icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekirken menfi tespit davasında ileri sürmesi yerinde görülmediğinden, bu talebenin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2017 tarihli 2015/100 Esas-2017/351 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,KISMEN REDDİNE, -Ödeme emrinin ve takibin iptali talebinin reddine, -Borçlu davacının davalılardan .. A.Ş.’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında takibe koyduğu, davalı … Ltd. Şti.’nin lehtar ciranta olduğu, 24/11/2011 vade ve 28/11/2012 keşide tarihli 38.000 TL bedelli senet nedeniyle davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE, -Davacının davalılardan … A.Ş. Yönünden kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile, takibe konu (43.151,86 TL toplam alacak üzerinden) %20 oranında 8.630,37 TL tazminatın davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine -Davalı … Ltd. Şti.’nin takip alacaklısı olmadığından bu davalı yönünden kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; -2.947,70 TL harçtan peşin alınan 736,95 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 2.210,75 TL harcın davalılardan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, -Davacı tarafça yapılan 765,95 TL harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 137,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.402,95 TL yargılama giderinin davalılardan davanın kabul ve red oranına göre 1.122,36 TL’lik kısmının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davalı tarafça yapılan 9,00 TL posta giderinin üzerinde bırakılmasına, -Davanın kabul edilen kısmı üzerinden davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre 6.473,00 TL nispi vekalet ücreti taktirine davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davanın red edilen kısmı üzerinden davalı … Ltd. Şti. lehine karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre 3.400,00 TL nispi vekalet ücreti taktirine davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden;
-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 97,00 tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 182,70 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/03/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.