Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4417 E. 2020/722 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4417 Esas
KARAR NO: 2020/722
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2017
NUMARASI: 2016/246 2017/523
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan satım nedeniyle alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, davacının alacağını ispat eder nitelikte bilgi ve belgeyi dosyaya sunmadığını, müvekkilinin davacıdan aldığı tüm ürün bedellerini ödediğini, bu nedenle müvekkilinin borcunun bulunmadığını, davacının takip konusu borcun neden kaynaklandığını bir fatura tanzim etmediğini, açıklamaktan özellikle imtina ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında süregelen ticari bir ilişki bulunduğunu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 3.621,17 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı iade faturalarının davacıya teslim edildiği ya da takibe konu miktarın ödendiğine ilişkin delil ibraz edilmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının fatura içeriklerinde belirtilen hizmeti sağladığı hususunun ispata muhtaç olduğunu, ayrıca ilamsız takipte belirtilmeyen ancak dava konusu gibi gösterilmeye çalışılan fatura içeriğindeki malın teslim edildiği iddiasının kesinlik kazanmadığını, irsaliye üzerinden isim olmamasına rağmen sanki gerçekte teslim varmış gibi tek taraflı oluşturduğu defter kaydıyla davacının alacağını ispatlayamadığını, ayrıca söz konusu faturanın ticari teamüllere uygun olarak tebliğ edilmediğini, şirket kaşesi üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, çalışana teslim yapılmışsa bu teslimin kime yapıldığının anlaşılamadığını, müvekkilinin fatura kaydını işlemekle ne gibi bir menfaati olduğunun tartışmalı olduğunu, irsaliyelerdeki ürünlerin müvekkili şirkete teslim edildiğinin her bir irsaliye için ayrı ayrı ispatının gerektiğini, rapordan iade faturalarının davacı kayıtlarına işlenmediğinin anlaşıldığını, davacının keyfi olarak bir alacak oluşturduğunu, taraflar arasında hesap mutabakatı dahi sunulmadığını, raporun varsayıma dair hazırlandığını, rapora itiraz dilekçesinde defter tasdiklerinin gönderilmesine rağmen sanki gönderilmemiş gibi rapor hazırlandığını, hizmet verilmeksizin kayıtlara fatura tanzim edilmesinin borç doğurucu bir işlem olmadığını, davacının tek taraflı beyanlarla alacak oluşturmaya çalıştırdığını, cari kayıtların birbiriyle örtüşmediğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 3.621,17 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 3.758,68 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının ise gerek yetki yönünden, gerekse esas yönünden takibe itiraz ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinde davalıdan 3.468,88 TL bedelli fatura nedeniyle alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan toplam 182,67 TL tutarlı iade faturasının içeriğinin davacıya sunmuş olduğu hususunun ispata muhtaç olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 3.621,17 TL alacaklı olduğu, takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir ihtar bulunmadığı, dolayısıyla işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. SGK’dan davacı işyerinde 2013 yılında çalışanların bilgilerini gösterir kayıtların celbedildiği görülmüştür. Güneşli Vergi Dairesi’nden davalının 2013 yılı BA ve BS formlarının gönderildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, satım sözleşmesinden dolayı alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise borcu bulunmadığını savunmuştur. Davacı taraf icra takibinde herhangi bir dayanak göstermemiş, sadece toplam 3.758,68 TL’nin tahsilini istemiş, dava dilekçesinde ise taraflar arasında satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkiden dolayı davalının 3.621,17 TL borcu bulunduğunu iddia etmiştir. Davacı tarafından dosyaya cari hesap ekstresi ile bir kısım faturalar sunulmuş, söz konusu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinden, eksiksiz teslim alan olarak davalı şirket kaşesi ve imza bulunduğu görülmüştür. Davacı taraf, malın davalı çalışanına teslim edildiğini, ancak kime teslim edildiğinin hatırlayamadıklarını belirtmiş, davalı taraf ise irsaliye üzerindeki imzanın yetkilisine ait olmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında davalı şirketin SGK’dan çalışanlarının isimlerinin geldiği görülmüştür. Davalı taraf teslimi kabul etmediğinden faturaya konu malların teslim edildiğinin usulüne uygun delillerle davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu itibarla ihtilaf konusu döneme ilişkin sevk irsaliyesinin tarihi itibariyle davalı çalışanlarının ve yetkilisinin mahkeme huzurunda dinlenilmesi, irsaliyedeki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, inkar etmeleri halinde ise imza incelemesi yaptırılması ve tüm deliller (davalı tarafın BA ve BS formları da değerlendirilmek suretiyle) birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2017 tarih, 2016/246 esas, 2017/523 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 38,30 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 124,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/03/2020