Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4401 E. 2020/978 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4401 Esas
KARAR NO: 2020/978
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2016
NUMARASI: 2014/930 2016/762
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı … Ltd.Şti arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinin davalılar tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını, ancak davalıların haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, bilirkişi raporunda hatalar bulunduğunu, temerrüdün takiple başlatılması gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davadan sonra yapılan ödemelerin infazda nazara alınması gerektiği, davalılar kefil olup usulüne uygun kat ihtarı tebliğ edilmediğinden temerrüdün takiple oluştuğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 715.528,23 EURO asıl alacak, 4.290,17 EURO işlemiz faiz ve 214,51 EURO gider vergisi olmak üzere toplam 719.532,38 EURO üzerinden devamına, asıl alacağa takipten itibaren %40 temerrüt faizine, faize %5 gider vergisinin uygulanmasına, fazla talebin reddine ve davalıların icra inkar tazminatıyla sorumluluklarına karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, bilirkişinin kat ihtarına konu taksitli ticari kredi hakkında hatalı hesaplama yaptığını, itirazların dikkate alınmadığını, zira GKS’nin 43.maddesi gereğince kredi borçlusu taksitli ticari kredilerden birini ödemezse borcun muaccel olacağı ve alacağa temerrüt faizi uygulanacağını, davalıların 30/07/2012 tarihli 22.taksidi ödemeyerek temerrüde düştüklerini, bilirkişinin sözleşme gereğince 30/07/2012 tarihinden itibaren akdi faiz yerine temerrüt faizi hesaplaması gerektiğini, İİK 68/b maddesinin kefiller yönünden uygulanamayacağını, tespitin yerinde olmadığını, TBK 117/2 maddesinde hangi hallerde ihtar olmadan temerrüde düşüleceğinin düzenlendiğini, bu konuda Yargıtay 23.HD’nin kararları bulunduğunu, mahkemenin ihtarnamenin tebliğ tarihi bile temerrüt tarihi olarak kabul etmediğini, takip tarihini esas aldığını, bu durumda GKS’nin 42. TTK’nun 7. ve İİK’nun 68/b maddesine ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu bildirmiştir. Davalılar vekili, adli yardım talepli olarak istinaf talebinde bulunmuş, ortada geçerli bir kredi sözleşmesi olmadığını, dava dışı borçlu şirketin personelleri tarafından dolandırıldığını, konuyla ilgili İstanbul Anadolu 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/303 esas sayılı dosyasının celbini istediklerini, borçlu şirketin ödemelerin tam hesaplanmadığını, temerrüt faizinin hukuka aykırı ve sözleşmeye aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığını bildirmiştir. Dairemizce, davalılar vekilinin adli yardım talebi reddedilmiş ve bilahare harç ikmali için çıkarılan muhtırada verilen süre içinde istinaf harcının tamamlanmadığı görülmüştür. Davacı tarafından davalılar aleyhine 723.390,85 EURO asıl alacak olmak üzere toplam 753.773,27 EURO’nun tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar vekilinin borca ve ferilerine itiraz ettikleri görülmüştür. Davacı tarafından gönderilen 08/10/2012 tarihli kat ihtarında toplam 723.390,85 EURO’nun 24 saat içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin davalılara tebliğ edilemediği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 29/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda; ihtarnamenin sözleşmenin 42.maddesi gereğince davalılara tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, davacı bankanın asıl alacağının taleple bağlı kalınarak 723.390,85 EURO olarak kabul edilmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 07/08/2014 tarihli ek raporda ise; davacı bankanın takip tarihi itibariyle taleple bağlılık gereğince 753.773,26 EURO alacaklı olduğu ve %40 oranında temerrüt faizinin istenebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 13/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; alternatifli hesaplama yapıldığı, buna göre davalı kefilleri gönderilen kat ihtarının geçerli sayılması halinde 725.528,23 EURO asıl alacak olmak üzere davacının toplam 742.241,28 EURO alacaklı olduğu, temerrüdün takiple başlayacağı kabul edilirse davacının 715.528,23 EURO anapara olmak üzere toplam 719.532,38 EURO alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 29/01/2016 tarihli ek raporda ise; taraf itirazlarının değerlendirildiği, ayrıca icra dosyasındaki tahsilatların toplam 1.905.943,65 TL (682.429,32 EURO karşılığı) olduğu belirtilerek en son tahsilat tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, genel kredi sözleşmeleri nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise bilirkişi raporunda hatalar bulunduğunu savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davalılar vekili, kararı adli yardım talepli olarak istinaf etmiş, dairemizce adli yardım talebi reddedilmiş ve harç ikmali için çıkarılan muhtıraya rağmen istinaf harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, HMK’nun 360.maddesindeki yollamayla HMK’nun 344.maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin istinafı ise, temerrüt tarihine ilişkindir. Her ne kadar davacı vekili taksitli ticari kredi nedeniyle ödenmeyen taksit tarihinin belli olduğunu, bu nedenle sözleşmenin 43.maddesi gereğince ödenmeyen taksit tarihi olan 30/07/2012’den itibaren temerrüt oluştuğunu iddia etmiş ise de, davacı tarafın bu tarihten daha sonraki bir tarih olan 08/10/2012 tarihli ihtarname ile kredi ilişkisini kat ettiği ve burada davalı tarafa borcun ödenmesi için süre tanındığı, dolayısıyla yeni bir süre verilmekle artık sözleşmedeki ödenmeyen taksit tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi gerektiğine dair istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan davalılar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesini imzalamış olup davacı tarafından çıkarılan kat ihtarnamesi usulüne uygun bir şekilde davalılara tebliğ edilemediğinden davalıların temerrüdünün icra takip tarihi ile başladığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Ne var ki, dosya içeriğinde bulunan 29/01/2016 tarihli ek raporun 19.sayfasında da tablo halinde gösterildiği üzere, davanın açıldığı tarih olan 08/10/2013 tarihinden sonra icra dosyasına ödemeler yapıldığı, mahkeme tarafından ise hüküm fıkrasında dava aşamasında yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulmuş ise de, verilen hükmün infazı kabil olması bakımından bu ödemelerin tek tek karar yerinde gösterilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması re’sen bağlamında dairemizce kararın kaldırma sebebi sayılmıştır. Hal böyle olunca taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş, HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince re’sen bağlamında karar kaldırılarak ve kazanılmış haklar da gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davalılar vekili tarafından süresinde istinaf harçları yatırılmaması nedeniyle istinaf isteminin yapılmamış sayılmasına, 3-İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2016 gün, 2014/930 Esas, 2016/762 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca re’sen bağlamında KALDIRILMASINA, 4-Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibine davalıların yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibin 715.528,23-€ asıl alacak 4.290,17-€ işlemiş faiz, 214,51-€ gider vergisi olmak üzere toplam 719.532,38-€ üzerinden davamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %40 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinin tahsiline, fazla talebin reddine, dava tarihinden sonra icra dosyasına 08/12/2014 tarihinde yapılan 1.247.763,96 TL, 08/12/2014 tarihinde yapılan 4.029,13 TL, 05/01/2015 tarihinde yapılan 3.500,00 TL, 05/01/2015 tarihinde yapılan 648.171,36 TL ve 24/06/2015 tarihinde yapılan 2.479,20 TL olmak üzere toplam 1.905.943,65 TL ödemenin icra müdürlüğünce re’sen nazara alınmasına, 5-330.078,28-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına ve davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 79.409,47.-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, 7-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.163,29.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 8-Davacı tarafça yapılan 220,00-TL posta, 1000,00-TL bilirkişi 28,05-TL başlangıçta yatırılan harç masrafı olmak üzere toplam 1248,05-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1191,36-TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalılarca yapılan 10,00-TL posta giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 0,45-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf aşaması yönünden davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 11-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde kendilerine iadesine, 12-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/06/2020