Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4391 E. 2020/752 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4391 Esas
KARAR NO : 2020/752 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2017
NUMARASI : 2015/274 E. – 2017/54 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine 135.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak Gebze …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak müvekkilinin takip alacaklısı şirkete böyle bir borcu bulunmadığını, takibe konu bono üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığını, icra takip dosyası kapsamında müvekkiline ait … ilçesi, …, … mevkiinde … ada … nolu parselde kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu ve taşınmazın satışı için Safranbolu İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyasında kıymet takdiri yapıldığını, müvekkili ile ilgisi bulunmayan bu bonodan dolayı taşınmazının satılması tehlikesi ortaya çıktığını, bu nedenlerle müvekkilinin takip konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespit edilerek icra takibinin ve satışın durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile … arasında 30/07/2012 tarihinde 135.000,00-TL bedelli bono imzalandığını, müvekkiline bononun …. Ltd.Şti.’den geçtiğini, dava konusu takibin 2012 yılında başladığını ancak taşınmaz satıldıktan sonra imzaya itiraz edildiğini, bu nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir. Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.01.2017 tarihli 2015/274 E. – 2017/54 K.sayılı kararıyla; “davacının davasının kabulü ile Gebze …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan 30/07/2012 ödeme 30/06/2012 vade tarihli 135.000,00-TL bedelli senetteki kefil olarak gözüken davacıya atfen atılan imzanın davacıya ait olmadığı anlaşılmakla bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Gebze … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacıya yapılan takibin ve satış işlemlerinin davacı yönünden durdurulmasına, davalının kötü niyeti ispat edilemediğinden tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; yargılama sırasında toplanan deliller ve imza incelemesi ile imzanın müvekkiline ait olmadığının adli tıp raporu ile kanıtlandığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, ancak davalının kötüniyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verildiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu beyanla mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasına, davanın kabulüne, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın usuli yönden eksik olduğunu, bononun ciro ile müvekkiline geçtiğini, … karşı da dava açılması gerektiğini, bonodaki imza davacıya ait değil ise takibin 2012 yılında başlatıldığını, niçin suç duyurusunda bulunulmadığını, sahte bono tanzim etmenin suç teşkil ettiğini, müvekkilinin tüm tarafların imza örneklerinin alınmasını talep ettiğini, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken müvekkilinin alacağını alamadığı gibi yaklaşık 20.000 TL mahkeme masrafı ve vekalet ücreti ödemek zorunda bırakıldığını, imza davacıya ait değilse bono üzerinde bulunan şahısların düzenlediğinin aşikâr olduğunu beyanla kararının bozulmasını talep etmiştir. İstanbul adli tıp kurumunca düzenlenen 06.12.2016 tarihli raporda; “inceleme konusu senette …’a atfen atılı imzalar ile …’un mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’un eli ürünü olmadığı sonucuna varıldığı” açıklanmıştır. Gebze ….İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı … ile dava dışı borçlular … Ltd şirketi aleyhine 135.000 TL asıl alacağın faizi ile tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, takibe konu 30.06.2012 tarih tanzim, 30.07.2012 vade tarihli 135.000 TL bedelli senedin borçlusunun … kefilinin … olduğu, senedin lehtar … adına düzenlendiği, sırasıyla ….Ltd şirketi ve davalı şirket tarafından cirolandığı görülmüştür.
G E R E K Ç E : İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında, davacıya atfen atılan imzanın davacı …’a ait olmadığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davacı vekilinin ve davalı vekilinin süresinde istinaf başvurularında bulundukları görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, davalı alacaklının takibe konu senette hamil olduğu ve senedin dava dışı borçlu …. şirketi tarafından cirolanarak davalı alacaklıya geçtiği göz önüne alındığında, kefil imzasının davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olmadığı gibi, senedi kötü niyetle iktisap ettiği de ispatlanamadığından, mahkemenin kötüniyet tazminatının reddi kararı yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; takibin 2012 yılında başlatıldığı, davacı tarafça suç duyurusunda bulunulmadığı ve senette imzası bulunan diğer kişilerin mahkemece imza karşılaştırmasının yapılmadığına yönelik itirazlarının sonuca etkisi bulunmadığı, imzanın davacı kefile ait olmadığının tespit edildiği ve bu hususun senette imzası bulunan herkese karşı ileri sürülebileceği göz önüne alınarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatiyle, esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi nedeniyle alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, -Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi nedeniyle alınması gereken 9.221,85 TL harçtan, peşin alınan 2.305,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.916,44TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 44,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 22,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 39,20 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 19,10 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.