Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4377 E. 2020/688 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4377 Esas
KARAR NO : 2020/688
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2017
NUMARASI : 2016/344 E. – 2017/249 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı yan ile uzun zamandır ticari ilişkisi olup, sürekli fatura karşılığı davalıdan mal alıp, aldığı malların ücretini ödediğini, taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanmış olup, müvekkilinin ticari adresinin bulunduğu bölgede davlının ürettiği tarımsal ilaç ve gübrelerin satışını yapmaya başladığını, müvekkilinin davalıdan aldığı …. adlı ürünü alıp, bu ürünü ticari ilişki içerisinde olduğu firmalara ve müşterilerine sattığını, kendisinin de yetiştirdiği ürünlerde kullandığını, daha sonra ürün ile ilgili şikayetler almaya başladığını ve ürünün damıtma sistemlerinde kullanıldığında, damıtma sistemlerini ciddi manada tahrip ettiğini, tıkadığını ve tarımsal üretim yapılan alanda ciddi zararlara neden olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalı ile irtibata geçilip, durumun bildirildiğini, fakat davalı tarafından herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını, yine davalı yandan … ürünü için yeni sipariş talebinde bulunduğunu ve teslim edilen yeni ürünlerin ambalajında … salma veya karık sulama ya da yağmurlama sistemleri ile uygulamalar için uygundur, damla sulama sistemlerinde kullanılması tavsiye edilmez şeklinde yazıldığının fark edildiğini, davalı ile temas kurularak daha önce yazılan uyarının neden silindiği, eskisinin tam tersi yeni bir uyarının neden konulduğu hakkında bir bilgi edinilemediğini, müvekkili tarafından dava dışı … satılan ürünün uygulandığı damla sulama sisteminde tıkanıklık yaptığı ve sistemin bozulduğunun dava dışı kişiler tarafından tespit edildiğini, dava dışı şahıs tarafından müvekkiline ihtarname çekilerek damlama hortumlarında kullanılan sıvı gübre nedeniyle uğranılan zararın tazmininin talep edildiğini, müvekkili tarafından alınan ürünlerin de büyük maddi zararlara yol açtığının belirlendiğini, müvekkilinin davalıdan aldığı ürünü üçüncü kişilere satması ve üründeki hata nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini ve üçüncü kişilerin uğradığı zararla ilgili olarak sorumluluk altına girdiğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL maddi tazminat ve 50.000.-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden hukuki yarar yokluğu ve dava şartı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacı tarafından müvekkile ait … marka ürün sebebiyle , iki kullanıcının tarım arazilerinin zarar gördüğü iddiası kendilerine başvurulduğunun belirtildiğini ancak davadan önce müvekkiline yapılan herhangi bir bildirim bulunmadığını, davanın fiili vakıalara aykırı olduğunu, zira davacının müvekkilinden 2014-2015 ve 2016 yılları arasında … markalı ürünü hiç almadığını, müvekkile ait …. markalı ürünün damlama sulama sisteminden kullanılmaya uygun mahiyette olup, müvekkili tarafından en az on yıldır üretimi ve satışı yapılan pek çok tarımsal firma ve çiftçi tarafından, damlama suluma sisteminden kullanılan bir ürün olduğunu, pek çok firma tarafından kullanılan ürünün her tüketicide aynı olayın yaşanmasına sebebiyet vermesi gerekirken, sadece davacı tarafından böyle bir hadisenin vuku bulmasının ancak alıcıların, ürünü kullanma talimatına uygun olarak kullanmaması halinde mümkün olabileceğini, huzurdaki davanın açılma nedinin davacının müvekkiline 60.329,15 TL borcunun bulunmasından kaynaklandığını, davacının borcu karşılar miktarda dayanaksız dava açırak borçtan kurtulmaya çalıştığını belirterek öncelikle, davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, esasa girilmesi halinde davacının fiili ve hukuki mesnetten yoksun davasının bütünüyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davacı vekilinin müvekkilinin davalı şirketten aldığı gübrenin sulama sistemine zarar verme olasılığı bulunduğunu zamanında bildirmediği, bu sebeple gübreyi sattığı kişilerin müvekkiline açacağı zarar davasına ilişkin olarak şimdilik 10.000 tl maddi tazminat ile kazanç kaybına ticari itibara uğradığı için 50.000tl manevi tazminat talebi ile dava açtığının anlaşıldığı, davacının davalıya ait gübre satışı nedeni ile zarara uğramadığı, kendisine yönelik açılmış bir tazminat davası mevcut olmadığı, gübre ile ilgili olarak sulama sistemine zararın var olduğuna ilişkin bir tespit ve bundan kaynaklı zarar tespitinin de mevcut olmadığı, dosya arasında celp edilen Kozan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/160e. 2016/11135 K. Sayılı dosyasının davacı dışı üçüncü kişilerle ilgili olduğu, davacısının … olduğu, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2017/93-115 sayılı ilamıyla kararın kaldırılarak zarar tespiti için yeniden yargılama yapılmasına karar verildiği, mahkeme ilamı ile gübrenin zararına yönelik tespitin mevcut olmadığı, Ceylanpınar Noteri’nin … sayılı ihtarnamesinin … tarafından 5184 nolu ihtarnamenin … tarafından iş bu dosyanın davacısına yapıldığı, tarafların tarlalarında kullanılan gübre nedeniyle sulama sistemi ve ürünün zarar gördüğünü zararın karşılanmasını talep ettiklerinin anlaşıldığı, zararın varlığına ilişkin delilin olmadığı gibi bu ihtarlarla ilgili davacının zarar gördüğünün tespit edilemediği, ihtar konusu işlemin davacının sattığı ürünle ilgili olduğunun tespit edilemediği, davacının satışla ilgili zarar gördüğü yada üçüncü kişilerin zararını karşıladığına ilişkin delil bulunmadığı, davacı vekiline delillerini ibraz için zorunluluk olduğu gibi duruşmada HMK 140/5 maddesi gereğince ibraz edemediği delilleri için kesin mehil verildiği, davacı vekili dava konusu ürün satışı ile ilgili zarara uğradığı yada üçüncü kişi zararını karşıladığı, ürün satışı ile ilgili ticari itibar kaybına uğradığına ilişkin hiç bir delil ibraz etmediği, olası zarara yönelik olarak davanın açıldığı, zararın gerçekleştiği ispat imkanı olmadığı davanın erken açılan dava olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın erken açılması nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ; maddi ve manevi zararlarını ispata yarar tüm delillerini sunmalarına rağmen, mahkemenin bilirkişi incelemesi dahi yapmadan davanın erken açılmış olması nedeni ile reddine karar verdiğini, bu nedenle eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılması gerektiğini beyan ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava satılandaki ayıp nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının dava dilekçesinde öne sürdü maddi vakıa ; ürünü sattığı alıcılar tarafından ürün nedeni ile uğradıkları zararları kendilerine rücu etmeleri ve bu şekilde ticari itibar kaybetmeleridir.Davayı yanın delillerinde kendisine ihtarname keşide eden bir alıcı mevcut olmakla birlikte, davacı yanın beyanına göre ihtarname gönderen kişi tarafından veya başka kişi tarafından kendileri aleyhine açılmış bir dava veya icra takibi bulunmamaktadır. Davacının delil olarak gösterdiği dosya olan Kozan asliye Hukuk dosyasında başka bir alıcının başka bir satıcıya ve davalıya açtığı dava ;koşulları oluşması halinde maldaki ayıp konusunda delil olarak nazara alınabilir ise de; davacı yan bu davada tazmin yükümlüsü olmadığından eldeki davayı sonucu etkiler mahiyette değildir.Kaldı ki o dosyada henüz ürünün ayıplı olup olmadığı ve müterafik kusur incelemesi devam etmektedir.Davacı yanın manevi tazminat talebi ile ilgili olarak mahkemece erken açılmış bir dava olarak nitelendirmesi yerinde olmayıp, iddia olunan hususların kişilik haklarına ağır saldırı olarak nitelendirilemeyeceği nedenle manevi tazminatla ilgili olarak esastan reddine karar vermesi gerekmektedir.Bu nedenle gerek maddi tazminat gerekse manevi tazminat istemleri açısından açılan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken erken açılmış bir dava olması nedeni ile reddi yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Maddi ve manevi tazminat istemlerinin ayrı ayrı harca tabi olması nedeni ile karardaki harca ilişkin hüküm hatası kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınması gerekmiştir.Davalı yanın istinafı bulunmadığından vekalet ücretine ilişkin hesap hatası düzeltilmemiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/344 Esas, 2017249 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- HMK 353/1-b-2 maddesi nazara alınarak ilk derece mahkemesine açılan dava hakkında A.Davacı yanca açılan maddi ve manevi tazminat davasının yerinde görülmediğinden AYRI AYRI REDDİNE B.Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,,40 TL maddi tazminat ve 54,40 TL manevi tazminat davası açısından red harçlarının peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile fazla olan 915,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE ,C.-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, D.-Davalı tarafından yapılan 6,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp, davalıya ÖDENMESİNE, E.-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.950,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,( davalı yanın istinafı bulunmadığından) F.HMK 120.maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yanlara İADESİNE, İSTİNAF YARGILAMASINDA 4-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 139,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,7-Artan istinaf gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 16/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.