Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4338 E. 2020/400 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2017/4338 Esas
KARAR NO : 2020/400 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2017
NUMARASI : 2015/28 E. – 2017/72 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı taraf dava dilekçesinde; müvekkiline ait … markasının TPE tarafından 21.02.2014 tarih ve 2014/15016 sayılı numara ile tescil edilip yasal koruma altına alındığını, davalı tarafın müvekkilinin rızası bulunmaksızın markayı kullandığını ve piyasaya sürdüğünü, bu durumun marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, markaya yönelik davalı taraf kullanımının tespit edildiğini, davalı tarafın markayı haksız olarak kullandığını bu nedenle tecavüzün tespitini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydı ile 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil davacıya verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın tecavüzün bilirkişi raporu ile tespit edildiği tarih olan 01.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde; davacıya ait marka kapsamında bir kullanımları olmadığını, kendi tescilli hak kapsamında kullanımda bulundukları yerinde olmayan davanın reddini savunmuşlardır. Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli 2015/28 E. – 2017/72 K.sayılı kararıyla; “Her ne kadar davacı taraf markaya yönelik tecavüzün tespiti men’i, tazminat içerikli talepte bulunmuş ise de davacı tarafın davaya dayanak yaptığı 2014/15016 sayılı markanın TPE de en son gelen cevaba göre 22.07.2016 tarihinde marka tescili için eksikliklerin davacı tarafa tebliğ edildiği giderilmediği bu nedenle markanın müddet olup sahibi adına geçerliliğini kaybettiği anlaşıldığından davacı tarafa ait tescilli bir marka olmadığından buna dayalı açılan davanın kayıtlı ve tescilli bir hak bulunmadığından yasal şartları oluşmayan davanın tüm talepler yönünden reddine, Davacı tarafın davasının ön inceleme tutanağında belirlendiği şekilde markaya yönelik tecavüzün tespiti ve men’i olup haksız rekabete yönelik talepte bulunmadığından bu hususta değerlendirme yapılmasına yer olmadığına,” karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Kayseri FSHHM’nin 2014/50 D.İş dosyasında, müvekkilinin 554 sayılı KHK’den doğan haklarının ihlal edildiği kanatiyle rapor hazırlandığını, – yargılama sırasında alınan 21.12.2015 tarihli raporda da; davalının fiili kullanımının davacının ürünü ile ve asıl önemlisi davacının tescil için başvuruda bulunduğu marka ile iltibasa sebep olduğu, – 25.03.2016 tarihli rapor ile; davalı kullanımlarının, davacının marka tescil başvurusundan ve kullanımdan kaynaklanan haklarını TTK 54.madde uyarınca ihlal ettiği ve haksız rekabete sebep olacağının belirtildiğini, – Marka hukukunun genel ilkelerinden birisinin tescilin marka için olmazsa olmaz bir husus olmaması olduğunu, marka hukukunda tescilin kurucu değil açıklayıcı olduğunu, dava konusu markayı müvekkilinin maruf hale getirdiğini, – TPE’den gelen müzekkere cevabına karşı 14.03.2017 tarihli dilekçe ile tecil işlemleri tamamlanmamış ise gerekli işlemleri başlatacaklarını bildirdiklerini, mahkemenin süre vermeden tüm taleplerini reddettiğini, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevabında; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. TPMK’nın 21.03.2017 tarihli yazı cevabında; davacı şirket adına 2014/15016 kod numaralı başvurunun tescilli için eksik olan belgelerin 2 ay içinde kuruma gönderilmesi gerektiğine ilişkin yazının marka vekiline 22.07.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, verilen süre içerisinde teslim edilmediğinden başvurunun hükümden düşerek sahibi adına geçerliliğini yitirdiğini beyan etmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı adına 28/35 sınıflarda, 2014/15016 başvuru numaralı … markasının, davalı tarafça kullanıldığından bahisle, markaya tecavüzden kaynaklanan, maddi ve manevi tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davacı marka başvuru sonucunu bekletici mesele yaptığı, yargılama sırasında davacı marka başvurusunun hükümden düşmesi nedeniyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf başvurusunda, tespit raporu ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile davalının markaya tecavüzünün ve haksız rekabette bulunduğunun tespit edildiğini, tescilsiz markaların da korunduğunu, işlemleri tamamlamak üzere mahkemeden istenilen sürenin verilmediğini ileri sürmüştür.Markaya tecavüzden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talepli davada, davacı vekilinin dava dilekçesinde talebini 556 Sayılı KHK 64 ve 66. Maddelerine dayandırmış ve ön inceleme duruşmasında yoksun kalınan zararının KHK 66/a maddesindeki seçeneğe göre hesaplanmasını talep etmiştir. Davacı markası davanın açıldığı tarihte başvurusu kabul edilerek bültende ilan edilmiştir.556 Sayılı KHK 9/son maddesi gereğince “Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder.Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek filler nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez” hükmü gereğince dava tarihi itibarıyla davacının tescil başvurusu yapılan markasına dayanarak koruma talep edebilirse de; tescil işlemleri devam eden markanın, yargılama sırasında tescil işlemlerinin tamamlanamadığı müddet olduğu, bu durumda davacının markasına tecavüz edildiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği, mahkemece davacı tarafa yeniden süre verilmemesinin yerinde olduğu, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde açıklandığı üzere, haksız rekabete dayalı dava bulunmadığından tescilsiz markadan kaynaklanan haklarının korunması talebinin bu davada incelenemeyeceği, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle davacı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 4,60 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.