Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4332 E. 2018/2546 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4321 Esas
KARAR NO : 2018/2502
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2016
NUMARASI : 2015/1132 2016/689
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalının haksız feshi sonucu 01/06/2003 tarihinde sona erdiğini, sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin ödenmeyen alacaklarının tahsili için İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/528 esas sayılı dosyası ile alacak davası açtıklarını, davayı fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi olarak açtıklarını, yargılama sırasında müvekkilinin davalıdan 4.060.814,59 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereğince 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, söz konusu bilirkişi raporu ve mahkeme kararıyla sabit olan alacağın davalı tarafından halen ödenmemiş olduğunu, bakiye alacağın ve ayrıca sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşan tazminat alacağının tahsili için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL alacağın ve tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 15/02/1997 tarihli olup üzerinden 19 yıldan fazla süre geçtiği için talebin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından açılan 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde verilen kararın Yargıtay 19.HD’nce bozulduğu, o kararda davacı lehine herhangi bir müktesep hak oluşmadığını, davacının zarar miktarının o davada belirlendiğinin düşünülmesi halinde HMK’nun 109/2 maddesi uyarınca bu konuda bir daha kısmi dava açılamayacağını, HMK’nun 109.maddesi uyarınca alacağın tam belirlenmesi halinde kısmi dava açılamayacağını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının aynı konuda daha önce İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/509 esas sayılı dosyasında kısmi dava açtığını, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini ve kararın da Yargıtay tarafından onandığını, bu nedenle HMK’nun 114.maddesi uyarınca kesinleşmiş bir konuda yeniden dava açılamayacağını, ayrıca davanın esas yönünden de yerinde olmadığını bildirerek reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ilk olarak İstanbul 10.ATM’nin 2005/528 esas sayılı dosyasında 146.350,89 TL’lik alacağın 25.000,00 TL’lik kısmını dava ettiğini, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının alacağının 4.060.814,59 TL olarak hesaplanması üzerine davacının, davasını 146.350,89 TL olarak ıslah ettiğini, bu tutar üzerinden kurulan hükmün Yargıtay 19.HD tarafından faiz yönünden bozulduğu, bozma sonrası davacı tarafça yukarıda belirlenen 4.060.814,59 TL alacağın bakiyesinden 10.000 TL’sinin tahsili için davacının İstanbul 13.ATM’nin 2011/509 esas sayılı dosyasında dava açtığını ve açılan bu davanın İstanbul 10.ATM’nin bozmadan sonra aldığı yeni esas olan 2011/557 esas sayılı dosyasında birleştirildiği, İstanbul 10.ATM’nin bu dosyada verdiği kararda asıl davanın kısmen kabulüne ve 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline, birleşen davada ise ana davada reddedilen kısımlar yönünden ek dava açılmış olması nedeniyle kesin hüküm bulunduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle birleşen davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19.HD tarafından onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedilerek kesinleştiği, davacının zararı 4.060.814,59 TL olsa bile ihtarname ile alacağını 146.350,89 TL olarak sınırlandırdığı, bu nedenle ilk yaptığı ıslahın da ancak ihtarnamede belirtilen miktar kadarının kabul edildiği, fazlaya ilişkin istemin reddedildiği, reddedilen ve kesin hüküm oluşan miktar yönünden açılan ek davanın da kesin hüküm yönünden reddedildiği ve kesinleştiği, davacının bu hususta iki kez karar verildiği halde aynı gerekçelerle reddedilen ve kesin hükme bağlanan alacaklarını talep ettiği gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; iki dava arasında sebep birliği bulunmadığını, açılan ilk dava icra takibine konu edilen alacakla ilgili olup mahkemece de önceki davada taleple bağlı kalınarak talep edilen miktarda alacağın tahsiline karar verildiği, eldeki davada ise İstanbul 10.ATM’nin 2005/528 esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporundaki alacak kalemleri ile talepte bulunulduğu, buna göre her iki davanın alacak kalemleri ve miktarları aynı olmadığından, eldeki dava yönünden kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceğini, kaldı ki 146.350,89 TL meblağlı kabul ile sonuçlanan ve taleple bağlılık ilkesi gereğince bakiye kısmı reddedilen davada alacak talebi ile eldeki davadaki alacak talebi farklı sebeplere dayandığından, örneğin önceki davada haksız fesih nedeniyle tazminat talep edilmemişken, eldeki davada haksız fesih nedeniyle tazminat talep edildiği, her iki davanın müddeabihinin aynı olmadığını, dolayısıyla ortada kesin hükmün bulunmadığını, diğer taraftan önceki davada verilen hüküm taleple bağlılık ilkesinden kaynaklı dava şartı yokluğundan verilmiş bir hüküm olduğunu, bu nedenle farklı davada talep edeline alacak için artık taleple bağlılıktan söz edilemeyeceğini, kısmi dava açılmasına imkan veren yeni usul düzenlemesinden sonra açılmış davada önceki mevzuat döneminde açılmış kısmi dava ve taleple bağlılık ilkesinden bahisle dava şartı yokluğundan red kararı da yeni HMK mevzuatına göre yapılan yargılama yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, bu durumun 31/03/2004 tarihli Yargıtay HGK kararında da belirtildiğini bildirmiştir.
İstanbul 10 ATM’nin 2005/528 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının, davalıdan sözleşme gereğince 146.350,86 TL alacaklarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL için dava açıldığı, ayrıca davanın sonuç ve istem kısmında tüm alacağın 146.350,89 TL olduğunun belirtildiği ve yine haksız fesihten doğan tazminat vs alacağının baki kalmak kaydıyla alacak talep edildiği, yargılama sonunda ilk olarak 22/03/2010 tarihinde davanın 146.350,89 TL üzerinden kabulüne karar verildiği, Yargıtay 19.HD tarafından davalının temyiz itirazlarının reddine, davacının ise temyizi yönünden, davacı yararına ise alacağın tümüne talep tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve davacının talebini sınırlaması nedeniyle ıslah talebinin tamamı kabul edildiği halde talebin tamamı kabul edilmiş gibi dava değeri ile ıslah dilekçesindeki yazılı değer arasındaki fark üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma yapıldığı, bozma sonrası davacı tarafından İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada ilk yargılama sırasında belirlenen 4.060.814,59 TL alacağın şimdilik 10.000 TL’sinin tahsili için dava açıldığı, bu davanın bozma sonrası İstanbul 10 ATM’deki dosya ile birleştirildiği, yapılan yargılama sonunda mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline, birleşen dava yönünden ise davacının açtığı ek davanın daha önceden yargılanıp karara bağlandığı, yeniden dava konusu yapılmasına HMK’nun 114.maddesinde belirtilen dava şartlarının olmaması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince temyiz edildiği, davacı vekilinin söz konusu birleşen davanın yargılama dosyasının dışında bırakılan bakiye alacakla ilgili ikinci ve ayrı bir dava olduğu yönünde temyiz sebebi ileri sürüldüğü, ancak Yargıtay’ın davacı vekilinin temyiz taleplerini 16/04/2013 gününde reddettiği, karar düzeltme isteminin de yine aynı dairece reddedilerek kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle alacak ve tazminat davasıdır. Davacı taraf İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/528 esas sayılı dosyasında açtığı davanın dava dilekçesinde, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalının haksız feshi nedeniyle sona erdiğini, müvekkilinin sözleşme nedeniyle davalıdan 281.799,40 TL alacaklarının bulunduğunu, davalının, müvekkiline 135.448,50 TL’lik sim kart göndermesi üzerine müvekkilinin alacağının 146.350,89 TL’ye indiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL’nin tahsilini istemiş, yargılama sırasında 11/11/2009 tarihinde dava değerini 4.060.814,59 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş, yargılama sonunda mahkemece davacının, dava dilekçesinde alacağını 146.350,89 TL olarak bildirdiği gerekçesiyle bu tutarın tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine karar faizin başlangıcı ve davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulmuş, bozma sonrası davacının bilirkişi raporuyla tespit edilen 4.060.814,59 TL alacağından kalan 3.914.463,70 TL’nin 10.000,00 TL’lik kısmı için İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı dava ile birleştirilerek yapılan yargılama sonunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise davacının mahkemede açılıp yargılama yapılmak suretiyle hüküm kurulan konuda reddedilen miktar için ayrı bir dava açtığı, HMK’nun 114.maddesindeki dava şartı yokluğu nedeniyle açılan bu davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay’ca onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstinafa konu davada ise, davacı iki talepte bulunmuştur. Bunlardan bir tanesi yukarıda özetlenen yargılamalarda bilirkişi tarafından belirlenen 4.060.814,59 TL alacakdan 20.000,00 TL alacak, diğeri ise sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebidir. İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen dava sonunda verilen kararlar ve Yargıtay ilamları gözetildiğinde, davacının işbu davadaki ilk talebi konusunda daha önceden yargılanıp sonuçlandığından bu alacakla ilgili olarak mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ancak sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini yönünden yapılan talep bakımından ise ortada kesin bir hüküm yoktur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin ise kabulü gerekmiştir. Buna göre davacı vekilinin işbu davayı açtığı dava dilekçesinde bahsettiği sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığını iddia ettiği tazminat talebi bakımından yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1132 Esas, 2016/689 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacının, dava dilekçesinde bahsettiği İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/528 esas (Bozma sonrası esası 2011/557 esas) sayılı dosyasında bilirkişi raporunda tespit edilen 4.060,814,59 TL alacakdan daha önce hüküm kurulup tahsil edilen 146.350,89 TL alacağın mahsubundan sonra bakiye alacakdan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın tahsili için açtığı davasının kesin hüküm nedeniyle HMK’nun 114/1-i ve 115.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
4-Dava dilekçesinde ileri sürülen sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranıldığı iddiası ile talep edilen tazminat yönünden ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
5-Talebi halinde istinaf peşin harcının davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 29,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2018