Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4326 E. 2020/282 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4326 Esas
KARAR NO : 2020/282
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2017
NUMARASI : 2014/693 2017/471
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 13.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlattığını, takibe konu senet incelendiğinde, lehtarın … Ltd. Şti olup alacağını davalıya devretmiş gözüktüğünü, bu kişinin lehtar şirketin temsile yetkili müdürü olduğunu, ancak senet arkasındaki ciro silsilesindeki imzaların birbirinden farklı olduğunu, bu durumun ciroların usulsüz olduğunu ve davalının alacaklı olmadığını gösterdiğini, öncelikle takibin bu yönden iptali gerektiğini, ayrıca dosyaya sundukları ödeme belgeleri incelendiğinde, alacaklı şahsa böyle bir borçlarının bulunmadığını, yine müvekkilinin takibe konu senedi yaptığı alışverişe karşılık … Ltd. Şti adına davalıya verdiğini, bu durumun senet çıkış bordrosundan da anlaşıldığını, müvekkilinin alış veriş neticesinde borcunun tamamen ödediğini ve senedin bedelsiz kaldığını,müvekkilinin ödeme def’inin ve borçsuzluk def’inin bertaraf edilmesi için senette bu şekilde ciro silsilesinin yer aldığının, alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının şikayet konusu hususları ileri sürdüğünü, bu hususların İstanbul Anadolu 1.İCra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/569 esas sayılı dosyasında karara bağlandığını, ayrıca davacının sunduğu delillerin borcun ödendiği anlamına gelmediğini, halen davacının … şirketine borcu bulunduğunu, … ciro ettiği 23.000,00 TL’lik çekin de ödenmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin kendi defterlerinde dava dışı …Ltd. Şti’nden 58.930,30 TL alacaklı görüldüğü, dava dışı … şirketinin ise davacıdan kendi defterlerine göre 70.800,61 TL alacaklı göründüğü, somut olayda ispat külfetinin davacıda olduğu, senedin geçerli bir senet olduğu, davacının davalıya karşı senet bedelini ödediğini ispat edemediği, ayrıca davalının kötüniyetli olduğuna dair mahkemede kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin delilleri yanlış anladığını ve değerlendirdiğini, dava dışı şirket ile davalının müvekkili zararına birlikte hareket ettiklerini, mahkemenin hükme esas aldığı rapora itiraz ettiklerini, müvekkilinin defterlerinde dava dışı şirketten alacak gözüktüğünü, bilirkişilerin dava dışı … Ltd Şti’nin kendi kayıtlarında müvekkilinden alacaklı olduğunu belirtmiş iseler de, müvekkilinin yaptığı 129.730,91 TL’lik ödemenin bu şirketin defterlerine işlenmediğini tespit ettiklerini, oysa bu ödemeler dava dışı şirketin alacağından düşüldüğünde, müvekkilinin bakiye 58.930,30 TL alacaklı olduğunun ortaya çıktığını, dava dışı şirketin ödemelerin hiçbirini defterine işlemediğini, ancak raporun içeriğinde bu hususlara değinmesine rağmen sonuç kısmında bu hususlara değinilmediğini, itirazlarında da belirttikleri üzere kararın yanlış olduğunu, ayrıca bu şirketin defterlerinin delil değerinin bulunmadığının bilirkişi tarafından tespit edildiğini, yine TTK’nun 687.maddesi; davalının kötüniyetli olduğunu aramadığını, sadece borçlunun zararına hareket edilmesinin yeterli görüldüğünü, senedin müvekkilince lehtar … şirketine verilmek üzere davalıya verildiğini, davalının… şirketinin hem eski ortağı, hem de eski yetkilisi olduğunu, kaldı ki davalının şirketteki hissesini eşine devrettiğini ve şirketin halen iki ortaklı olup bir ortağın eşi, diğer ortağın da kardeşi olduğunu, bu durumun dosyaya gelen ticaret ve nüfus kayıtları ve bilirkişi raporuyla açıklığa kavuştuğunu, davalının fiilen ortak ve müdür olarak hareket ettiğini, bilirkişi raporuyla da müvekkilinin dava dışı şirkete borçlu olmadığının ortaya çıktığını, dolayısıyla kararın hayatın olağan akışına vedosyadaki delillere aykırı olduğunu, davalının senedi iktisap ederken bile bile müvekkilinin zararına hareket ettiğini, bu hususu da ispatladıklarını, mahkemenin davanın ispatlanamadığı şeklindeki gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki iş ve işlemleri büyük çoğunluğunun bizzat davalı tarafından yapıldığını, ayrıca dava dışı şirketin borca batık olup tasfiye sürecine girdiğini, İTO’dan gelen kayıtlarla bu hususun doğrulandığını, bu nedenle dava dışı şirketin kötüniyetli haksız çıkar elde etmek amacıyla hareket ettiğini, benzer bir davanın İstanbul Anadolu 24.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/578 esas, 2015/96 karar sayılı dosyasında da görüleceğini, bedeli malen olan senedin ödendiğini, mahkemenin senedin bedelsiz kaldığının ispatlanamadığı gerekçesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Dava konusu senedin 11/10/2010 tanzim, 11/11/2010 vade ve 13.000,00 TL bedelli olup keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı … Ltd. Şti olduğu, lehtardan sonraki cirantanın ise davalı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacı aleyhine Kadıköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 13.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 16.263,00 TL üzerinden 12/03/2012 tarihinde takip başlatıldığı, dayanak olarak bononun gösterildiği, icra dosyasına 09/04/2013 tarihinde davacı tarafından 21.684,14 TL yatırıldığı, ayrıca 10/04/2013 tarihinde ise 556,85 TL’nin yatırıldığı görülmüştür. İstanbul Anadolu 9.ATM’ce 08/04/2013 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararıyla %20 teminat karşılığında icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiği, teminatın ise 09/04/2013 tarihinde dosyaya yatırıldığı görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıdan; … Ltd. Şti’nin tasfiye halinde olduğu, şirket ortağı … tasfiye memuru olarak atandığı görülmüştür. Yine … şirketinin ortaklarının …, … olduğu, …’un hisselerin … devrettiği, buna göre şirketin ortaklık yapısının … oluştuğu; şirket müdürü olarak ise …. atandığı görülmüştür. Dosyadaki nüfus kayıt örneğinden … davalının kardeşi, … ise davalının eşi olduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 05/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ve dava dışı … şirketi defterlerinin incelendiği, davacı defterlerinde 20/04/2011 tarihi itibariyle dava dışı … şirketinden cari hesaptan 58.930,30 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, dava dışı … şirketi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olmayıp 17/02/2011 tarihi itibariyle davacı şirketten 70.800,61 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı defterlerinin sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, davalının kötüniyetli hamil olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edildiği ve bilirkişiden ek rapor alınmasının istendiği görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde bahsettiği İstanbul Anadolu 24.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/578 Esas, 2015/96 karar sayılı kararının mahkemesinden celbedildiği, buna göre davacının ….. Ltd. Şti, davalıların ise ….. Ltd. Şti ve …. Ltd. Şti olduğu, davanın çeke dayalı itirazın iptali davası olup yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz yoluna başvurulmaksızın 22/04/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu senedin dava dışı … Ltd. Şti’ne verildiğini, davalının ise bu şirketin yetkilisi olduğunu, borçlarını ödediklerini, ancak senedin bedelsiz kalmasına rağmen dava dışı şirket tarafından davalıya ciro yoluyla devredildiğini iddia ederek davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında davacı ile davalının eskiden yöneticisi olduğu dava dışı lehtar şirketin defterleri incelenmiş olup davacının dava dışı lehtar … şirketinden cari hesaptan 58.930,30 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, dava dışı … şirketinin ise davacıdan 70.800,61 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı taraf, rapor içeriğinden yaptıkları ödemelerin dikkate alındığında, davalıdan 58.930,30 TL alacaklı olduklarını ileri sürmüştür. Ne var ki bilirkişi raporunda taraf defterleri arasındaki farklılığın neden kaynaklandığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, davacının sunduğu ödeme belgelerinin de raporda ve mahkeme kararında değerlendirilmediği görülmüştür. Dosya içeriğinden davalının dava dışı … şirketinin önceki yöneticisi olduğu ve şirketteki hissesini dava dış… devrettiği ve şirket müdürünün de … olduğu, yine dosyadaki nüfus kaydı örneğinden … ise davalının eşi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece taraf defterleri arasındaki farklılığın neden kaynaklandığı, davacının sunduğu ödeme belgelerinin de değerlendirilmek suretiyle dava konusu senetle ilgili olarak davacının dava dışı şirkete borcunun sona erip ermediği konusunda bilirkişiden gerektiğinde ek rapor da alınmak suretiyle, ayrıca davalının dava dışı şirketin önceki yetkilisi olduğu ve şirketin sonraki müdürü … da eşi olduğu gözetilerek 6102 Sayılı TTK’nun 687.maddesi üzerinde de durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2017 tarih, 2014/693 esas, 2017/471 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 26,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 112,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/02/2020