Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4315 E. 2020/675 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4315 Esas
KARAR NO : 2020/675
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI : 2016/244 E. – 2017/402 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili tarafından sunulan 11/03/2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davalı-borçlu şirket aleyhine 26.02.2016 tarihinde İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün …E.Sayılı dosyası ile 82.381,24TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, borçlunun yetki ve asıl alacak ile tüm ferilerine yaptığı itiraz ile takibin durduğunu, borçlunun yetki itirazının kabul edilerek bu kez Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …E.Sayılı dosyası ile 82.381,24TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, ancak davalı-borçlunun, haksız ve kötü niyetli olarak itirazı ile takibin durduğunu, davalı şirketin, kendisi tarafından imza edilerek müvekkili şirkete teslim edilen 17.12.2011 tarihli Hazır Mamul Satış Taahhütnamesi’ne aykırı hareket etmek suretiyle edimini ayıplı ifa ettiğini, davalı tarafından müvekkiline teslim edilen kış sezonlarında satışa arz edilmek üzere müvekkili mağazalarına sevk edilen bu ürünlerde ayıp olduğuna dair mağazalardan bildirim alındığını, yapılan incelemeler neticesinde ürünlerin satılması mümkün olmadığından mağazalardan ürünlerin toplanarak müvekkili şirket merkezine çekildiğini, ürünlerin ayıplı olduğuna dair resimlerle 19.12.2014 tarihli İnceleme Raporunun dilekçe ekinde sunulu olduğunu, işbu ayıp ihtarının müvekkili şirket tarafından, davalı şirkete Kartal ….Noterliği’nin … yevmiye numaralı, 09.12.2014 tarihli ihtarnamesi ile bildirildiği ve iade faturası ile irsaliyelerin davalı şirkete ihtarname ekinde gönderildiğini, davalı şirket tarafından keşide edilen Bakırköy …. Noterliği … yevmiye numaralı, 12.12.2014 tarihli cevabi ihtarnamesi ile ayıp ihtarının usulüne uygun yapılmadığını, kontrolü yapılarak ve görülerek alınan malların tesliminden 1 yıl sonra gözle görülür ayıp bulunduğu iddiasının hukuka aykırı olduğu belirtilerek iade faturalarının teslim alınmayarak iade edildiğini, devamla davalı şirketin müvekkili şirketten 9.015,82TL alacaklı olduğu ve bu meblağın ödenmesinin de ihtaren bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından, davalı şirkete cevaben Kartal ….Noterliği’nin … yevmiye numaralı 24.12.2015 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği ve bu ihtarname ile davalı şirketin müvekkili şirket nezdinde bulunan 4.776,82TL tutarlı alacağının müvekkili tarafından davalı şirkete 24.12.2014 tarihinde ifa edileceğini, işbu ihtarname ekinde aslı bulunan KDV Dahil toplam 4.239,00TL tutarlı 03.12.2014 tarih, … seri numaralı temrin reklamasyonuna ilişkin faturanın müvekkili şirket nezdinde bulunan davalı şirket alacağına mahsuben cari hesaba işlendiğinin bildirildiğini, davalı borçlunun itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, gizli ayıbın, basit muayene ile tespit edilemeyen ve malın kullanılması ile ya da daha sonradan ortaya çıkan ayıplar olduğu; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ticari satışlara ilişkin 23/c maddesinde gizli ayıplara ilişkin 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 223.maddesine atıfta bulunulduğu; anılan hükme dayanarak davalı şirkete derhal ayıp ihbarında bulunulmuş olmasına rağmen davalının ayıbı kabul etmediğini, yürürlükteki mevzuat uyarınca satıcının, ürünlerdeki gizli ayıplardan sorumlu olduğunu, belirterek davalarının kabulü ile davalı-borçlunun Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …E.Sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 82.381,24TL üzerinden devamına, davalı tarafça haksız ve kötü niyetle yapılan itiraza karşılık davalı aleyhine hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili tarafından sunulan cevap-karşı dava dilekçesinde; davacı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişki gereğince davacı tarafından müvekkiline muhtelif ayakkabı siparişleri verildiğini ve müvekkilinin de sipariş gereği bu ayakkabıların üretimini ve teslimini yaptığını, bu bağlamda muhatap şirkete bir kısım ürünlerin gönderilerek bedellerinin de kısmen alındığını, bir kısım ürünlerin ise teslim süresinden çok sonra iade edilmek istendiğini, ayıp iddiasıyla iadesi istenilen ürünlerin, kanunun öngördüğü ve benimsediği ayıba karşı tekeffül prosedürüne uygun olarak ihbar ve iadesinin yapılmadığının aşikar olduğunu, hangi ortamda ve ne şekilde muhafaza edildiği belli olmayan, nasıl kullanıldığı konusunda bilgi bulunmayan bu ürünlerin müvekkili şirketçe kayıtsız şartsız kabule zorlandığını, ticari teamüle ve mevzuata aykırı bu talebi kabul etmeyen müvekkilin işbu davaya muhatap olduğunu, davacı-karşı davalı şirketin, ticaretin gerçekleşmesinden 1 yılı aşkın süre sonra teslim edilen ayakkabıların bir kısmını sattığını, deposunda kalan kısmını da iade edeceğini bildirir ihtarname ekinde 82.380,20TL’lik iade faturası gönderdiğini, öncelikle usulüne uygun yapılmayan ayıp ihbarının kabul edilmediğini, kontrolü yapılarak ve görülerek alınan malların tesliminden 1 yıl sonra gözle görülür ayıp bulunduğu iddiasının hukuken ayıba karşı yasal yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmediğinin göstergesi olduğu; ayrıca iddia edilen ayıp ve hataların tespiti için müvekkili şirkete gönderilmediğini, bu noktada ayıp ihbarının, iade faturasının ve icra takibinin, alacak kalemlerinin tümünün kabulünün imkansız olduğunu, davacı tarafın cari hesabında bulunan borçtan kurtulma amacına yönelik olduğunu, bu noktada hem cari hesapta görülen 4.239,00TL’lik alacağın tahsili, hem de davacı-karşı davalının mazeretsiz olarak almaktan vazgeçtiği ürünlere ilişkin hammadde ve oluşan ticari zararın tahsili taleplerinin olduğunu, belirterek öncelikle davacı yanın haksız davasının ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, devamla cari hesap alacakları olan 4.239,00TL alacağın ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, sebepsiz olarak alımdan vazgeçen karşı davalının müvekkili şirketi uğrattığı zarardan şimdilik 1.000,00TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsili, esas ve karşı dava açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın dayanağı olan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası dosya arasına celp edildiği, dosyanın incelenmesinde; alacaklısının …SAN. TİC. LTD. ŞTİ. , borçlusunun … SAN. TİC. LTD. ŞTİ. olduğu, borç miktarının 17.988,37.-TL olduğu, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığının görüldüğü, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu hususlarında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda; “dava konusu uyuşmazlık çerçevesinde gerek davacı ve gerekse davalı şirket tarafından ibraz olunan 2014-2015-2016 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla davacı ve davalı şirketler lehine delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirinde bulunduğu, davacı-karşı davalı şirket ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının davalıdan takip ve dava tarihi itibarıyla icra takibine konu edilen 82.381,24TL alacaklı durumda olduğu, davalı-karşı davacı şirket ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalının davacıdan takip ve dava tarihi itibarıyla icra takibine konu edilen 82.381,24TL borçlu bulunmadığı, aksine 4.239,00TL alacaklı durumda olduğu, taraflar arası ihtilafın davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve noter ihtarnameleri ile keşide edilen ancak davalı şirket tarafından kabul edilmeyerek yine noter ihtarnameleri ekinde davacı yana iade edilen dolayısıyla davacı şirket kayıtlarında davalı hesabına borç kaydedilen ancak davalı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmayan, (a) 08.12.2014 tarih, 82.380,24TL bedelli ayıba ilişkin iade faturası, (b) 03.12.2014 tarih, 4.239,00TL bedelli gecikmeye ilişkin reklamasyon faturası kaynaklı olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda (a).sırada yer alan faturaya ilişkin 17.11.2017 tarihli bilirkişi raporu ile yapılan tespitler doğrultusunda, işbu ayıba ilişkin düzenlenen iade faturasının tanziminde davacı-karşı davalı yanın haklı olduğu, yani davalı-karşı davacı tarafından yapılan kusurlu imalat neticesinde görülen kusurların gizli ayıp özelliğinde olduğu kanaatine varıldığı, (b). sırada yer alan gecikmeye ilişkin reklamasyon faturasına gelince, bu hususta teknik bilirkişi raporunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı; ancak dava dosyasına sunulu olan ve taraflar arasında akdedilen Hazır Mamul Satış Taahhütnamesi “Teslim Tarihi Uygulamaları” başlıklı bölümünde 10 günden fazla olan teslim gecikmelerinde davacı firmanın alış fiyatından %10 indirim uygulayacağı hükmünün yer aldığının görüldüğü, yapılan bu tespitler çerçevesinde, gerek ayıba ilişkin iade faturası ve gerekse taraflar arası sözleşmeye istinaden davacı şirket tarafından düzenlenen geç teslime ilişkin reklamasyon faturasının tanzimi ile davalı yanın işbu faturaları davacı yana iadesine yönelik tarafların haklı olup olmadığına ilişkin hukuki yorumu ve takdirinin Mahkemeye ait bulunduğu asıl ve karşı dava açısından asıl dava davacısının yukarıda a. ve b. sırada yer alan faturaları haklı tanzim ettiği kanaatinin Mahkemece benimsenmesi halinde davacı şirketin davalı şirketten takip ve dava tarihi itibariyla 82.381,24TL alacaklı olduğu, karşı dava açısından ise davacı- karşı davalının işbu 2 faturayı haksız tanzim ettiği kanaatinin mahkemece benimsenmesi halinde de davalı-karşı davacının 4.239,00 TL alacaklı olduğunun rapor edildiği, mahallinde ayakkabı sektöründe uzman bilirkişi vasıtasıyla keşif icrasına karar verilmesi neticesi keşif akabinde tanzim edilen raporda; davacı-karşı davalı şirketin dava konusu imalat işçiliğinde kusurlar bulunan … markalı ayakkabıları müşterilerine satamayacağı, dava konusu ayakkabılarda saptanan imalatındaki işçilik kusurlarının davalı-karşı davacı şirketin işbu ayakkabılara yapmış olduğu kusurlu imalat işçiliğinden kaynaklandığının rapor edildiği, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari alışveriş kapsamında davacının davalıdan mağazalar da satılmak üzere ürün aldığı alınan ürünlerin ayıplı çıkması ile ihbar da bulunulduğunu ve ürünlerin iadesi istenmesine rağmen iade alınmadığını, ödenen bedelin iadesi istenildiğinde ödenmemesi üzerine icra takibine başladıklarını, takibe itiraz ile durması üzerine mahkememize İİK 67 ve devamı maddeleri kapsamında itirazın iptali davası açtıklarını beyan ettiklerinin anlaşıldığı, davalı taraf karşı davası ile davacı tarafa borçlu olmadıklarını aksine davacı taraftan ürün bedellerinin ödenmemesi sebebiyle alacaklı olduklarını belirterek alacak davası açmış olduklarının görüldüğü, dosya tarafların sunmuş oldukları delillerle birlikte ticari defterler üzerinde bilirkişi heyetine inceleme yaptırıldığı, bilirkişi heyetinin sunmuş oldukları raporlar itibariyle denetime elverişli oldukları anlaşıldığından mahkemece kabul edildiği, davalı tarafından davacıya satışı yapılan ürünlerin alınan bilirkişi raporları itibariyle ayıp ve hatta gizli ayıp sayılacak nitelikte olduklarının tespit edilmesi, davacı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından satışı gerçekleştirilen ürünlerin ayıplı olması sebebiyle davacının bu ürünleri kabul etme yükümlülüğünün bulunmadığı, usulüne uygun olarak iade işlemleri ve ihbarları yapıldığından davalı tarafın söz konusu ürünleri teslim alması ve davalı tarafın bu ürünler sebebiyle aldığı bedeli iade etmesi gerektiği, bilirkişi incelemesi gereğince yapılan inceleme neticesinde davalının davacıya tahsil ettiği ürün bedeli itibariyle icra takibi konu alacak miktarı itibariyle sorumlu olduğundan, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, asıl dava itibariyle tarafların ticari defterlerinde yer alması sebebiyle bilinebilir nitelikte olması sebebiyle kötü niyetle itiraz ile takibin durmasına sebebiyet verildiğinden yüzde yirmi icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, davalı tarafça açılan karşı dava itibariyle dava konusu ürünlerin ayıplı çıkmış olması sebebiyle eksik bedel talep etmesinin söz konusu olamayacağından davalının karşı davasının reddine karar verilmesi kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacıya yönelik açılan davanın kabulü ile bakırköy …. icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, alacak konusu takip itibariyle likit ve bilinebilir nitelikte olduğu anlaşıldığından %20’sini oluşturan 16.476,24 tl icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya yönelik açılan davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı/ karşı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Davacı-karşı davalı ile müvekkil şirket arasındaki ticari ilişki sonrası, ürünler teslim edildikten 1 yıl sonra, davaeı-karşı davalı tarafından ayıp sebebiyle iade edilmek istenen bir kısım ürün söz konusu olduğunu fakat davacı-karşı davalı iade prosedürüne kötü niyetle uymadığı için, ürünlerin kendilerince teslim alınmadığını Davacı taraf, 09.09.2013 tarihli siparişi ile 3690 adet ürünü 23.10.2013 tarihinde teslim aldığını ve 3129 adedini satarak, 561 adedini kendi depolarında muhafaza ettiklerini, .23.12.2013 tarihli siparişi ile 2600 adet ürünü 15-Ü1.2U14 tarihinde teslim aldığını ve 600 adedini satarak, 2000 adedini kendi depolarında muhafaza ettiklerini., 21,10.2013 tarihli siparişi ile 2400 adet ürünü 22.11.2013 tarihinde teslim aldığını ve 1688 adedim satarak, 712 adedini kendi depolarında muhatara ettiklerini beyan etmekte olup davacı 23.10.2013. 22.11.2013 ve 15.01.2014 tarihlerinde ürünleri teslim almıştır ve 08.I2.2014 tarihinde ise iade etmiştir. Yani ilk teslimatın üzerinden 1 yıl + 1 avdan fazla bir zaman geçtikten sonra, ikinci teslimatın üzerinden 1 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra ve nihayet üçüncü teslimatın üzerinden 11 avdan fazla bir zaman geçtikten sonra ürünleri iade ettiğini ve üstelik iade edilen ürünlerin sadece depoda beklettiği ürünler olması, nihai tüketiciye satılan ürünler olmamasının da kötüniyetinin ve amacının bir göstergesi olduğunu , mahkemenin konunun uzmanı olmayan ” makineci” bilirkişiden rapor aldığı için iddia edilen ayıp hususunun hatalı değerlendirildiğini , ayrıca davacı yanın iade edilen ürünlerle ilgili tüketicilerin iade formları ile ilgili bir incelemenin de yapılmadığını , davacı yanın ayıba karşı tekafül hükümlerine riayet etmediğini kaldı ki ayıbın satılandan değil muhafaza koşullarına uymayan davacı yandan kaynaklandığını beyanla kararın kaldırılmasını ve tahkikat yapılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Asıl davada dava ayıp nedeniyle iade faturalarından kaynaklanan itirazın iptali davası olup, karşı dava satılan mal bedeli bakiye alacağı ve alımdan vazgeçilen mallardan kaynaklı tazminat isteminden ibarettir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların Ticari ilişkinin sözleşmeye dayalı olduğu ve sözleşmenin dosya kapsamında olduğu görülmektedir.Davacının icra takibine konu ettiği iki temel alacak gerekçesi bulunmaktadır. Bunlar sipariş edilen mallardaki ayıp ve teslim tarihine ( termin ) riayet etmemekten kaynaklı zararlardır.Davacı ile davalı arasındaki sözleşme incelendiğinde eser sözleşmesi niteliğinde bulunduğu ; davacı yanın talebi üzerine davalı yanın mal üretimi taahhüdü altına girdiği görülmektedir.İlk derece mahkemesince yapılan teknik bilirkişi incelemesinde ; bilirkişi raporunun büyük bölümünün dava ve cevap dilekçelerinin özetletmesinden ibaret olduğu keşfen yapılan incelemenin davacı yan deposunda kalan ürünler üzerinde yapıldığı ; davacının iddia ettiği, nihai tüketici mal iadeleri ile ilgili ürün incelemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır.Teslim gecikmesine ilişkin ise hiç inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.Teknik rapor bu şekilde eksik inceleme ile düzenlendiği için teknik raporu esas alan muhasip raporunun da eksik incelemeye göre düzenlendiği anlaşılmaktadır.Mahkemece sadece depoda nihai tüketiciye gönderilmeyen mallar üzerinde yapılan inceleme yetersiz olup, davacı yanın müşterilerden gelen ürün iadeleri ile ilgili varsa tüm belgelerini sunması için önel verilerek sunulacak delillere göre inceleme yapılması, gizli ayıp olduğu yönünde teknik kanaate varılması halinde gizli ayıbın öğrenilme tarihi ve ihbar keyfiyetlerinin değerlendirmesinin yapılması , yine sözleşme ve sipariş formlarına göre terminle ilgili bir gecikme olup olmadığı hususunun incelenmesi zorunlu olup, bu hususlarda raporda bir açıklama bulunmamaktadır. Bu nedenle alınan rapor ve bu rapora göre oluşturulan karar eksik incelemeye dayalı olup, davalı/ karşı davacı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmekle hükmün bu nedenle kaldırılmasına ve yargılamaya devam olunarak asıl dava ve karşı dava hakkında eksik inceleme tamamlanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davalı/ karşı davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a- 6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ; Yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davalı/ karşı davacı yanca yatırılan 31, 40 TL ve 1.406,86 TL iki ayrı peşin harcın yatıran tarafa talebi halinde iade edilmesine 3-Davalı/ karşı davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan , başvuru harcı 171,40 TL, tebligat gideri 11,00 TL, posta gideri 30,80 TL ki toplam 213,20 TL istinaf yargılama giderinin davacı/ karşı davalıdan tahsili ile davalı/ karşı davacıya verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde 16/03/2020 tarihinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.