Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4274 E. 2020/671 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4274 Esas
KARAR NO : 2020/671
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2017
NUMARASI : 2014/371 E. – 2017/249 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Av….’un 29/01/2013 tarihinde, müvekkilinin 2011 yılının 11.ayından itibaren faaliyet gösterdiği … isimli işyerinin bulunduğu … Cad. … Sokak No:… Bodrum kat …Merkezi …. Merter Güngören/İstanbul adresine gelerek alacaklısı …, borçlusu … olan kişi ile hiçbir şekilde ilgisi bulunmamasına rağmen bu kişinin borcundan dolayı İstanbul ….İcra Müdürlüğünün 2012/11049 Esas sayılı dosyasından yazılan talimat üzerine Bakırköy….İcra Müdürlüğünün… Tal. sayılı dosyasından hacze gelerek işyerindeki demirbaşlar ile müşterilere ait kumaşlar olmak üzere bütün mallarının muhafaza edileceği yolunda kendisini tehdit ederek ve 4 saate yakın bir manevi cebir ve baskı altında bütün menkul malları haciz zaptına yazdırdıktan sonra müvekkiline 29/01/2013 tanzim tarihli Protokol ile ilki 30/05/2013 vadeli olan birer ay sıralı beheri 4.000,00-TL tutarındaki otuz adet, toplamı 120.000,00-TL değerindeki senetlerin müvekkiline hata, hile ve ikrah altında imzalatıldığını, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı alacaklısı … ve borçluları … ve … olan, Bursa ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından alacaklısı …, borçluları ….vekillerinin ise davalı … olan icra takipleri ile müvekkilinin bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili aleyhinde İİK.nun 89 maddesi uyarınca çıkarılmış bir haciz ihbarnamesinin de dosyalarda mevcut olmadığını, Av….’un manevi cebir ve baskı altında müvekkilinden kendisiyle hiçbir bağı ve ilgisi olmayan borçluların borcundan ötürü 120.000,00- TL tutarında senet aldığının öğrenilmesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/10372 Bakanlık soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduklarını, Av….’un senetleri aldıktan bir müddet sonra müvekkilini İstanbul Tercüman sitesinde bir avukatın bürosuna çağırdığını, önce senetlerin tamamını iade etmek için 26.000,00- TL istediğini, daha sonra ise 15.000,00- TL verir ise senetlerin tamamını iade edeceğini söylediğini, ancak senetleri iade etmediğini belirterek müvekkilinin davalılardan … ile kerhen imzaladığı 29/01/2013 tanzim tarihli protokol ile bu protokole bağlı olarak alınan lehdarları belirsiz, 29/01/2013 tanzim tarihli ve ilki 30/05/2013 vadeli olup birer ay sıralı beheri 4.000,00- TL tutarındaki otuz adet toplamı 120.000,00- TL değerindeki senetler ile protokolde senetlerin karşılık gösterildiği İstanbul….İcra Müdürlüğünün …, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile Bursa ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyalarından borçlu olmadığının tespitine, protokolün feshine, dava konusu senetlerin yahut ödenmek zorunda kalındığı takdirde bedellerinin istirdadına, icraya henüz konulmamış senetlerin icra takibine konulmaması, konulması halinde icra takiplerinin durdurulması hususunda davalılar tarafından hileli şekilde 3.kişilere devir veya cirosu halini de kapsamak üzere ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı … vekili cevap dilekçesinde; açılan davada İİK.nun 72 maddesi gereğince yetkili mahkemelerin icra takibinin yapıldığı yer mahkemeleri veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davaya konu ödeme senetlerinin ilgili olduğu icra dosyalarının İstanbul ve Bursa icra dairelerince takibe konu edildiğinden ve müvekkilinin adresi de Bursa olduğundan yetkili mahkemelerin Bursa Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu edilen ödeme senetleri ve bu senetlere ilişkin protokolü vekil olarak imzaladığını, dava konusu edilen senetlerde müvekkilinin alacaklı sıfatının bulunmadığını, bu nedenle husumet nedeni ile davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafça dava dilekçesiyle müvekkiline isnat edilen ve atfı cürümden ibaret iddialarda bulunulduğunu, bu ağır ithamlar nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin avukatlık sıfatı ile görevini ifa ettiği İstanbul ….İcra Müdürlüğü, İstanbul ….İcra Müdürlüğü ve Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyalarının borçuları ….olduğunu, protokolde yazılı Bursa ….İcra Müdürlüğü dosyasının sehven yazıldığını, bu dosyanın aslında Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/141 D.İş sayılı dosyası olduğunu, bu nedenle davalılardan …’ün dava konusu olayla bir ilgisinin bulunmadığını, senet borçlusu davacı ile icra dosyaları borçluları arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının borca kefil olma sebebinin de bu olduğunu, ekte sunulan SGK çıktısında görüleceği gibi her üç dosyadaki borçlu … davacı …’ın yanında 2013 yılı Nisan ayına değin SGK lı işçi gibi gösterildiğini, daha sonra işten çıkışının yapıldığını, davacının senetlerden ilkinin vadesinin yaklaşması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, şikayetten bir sonuç alamayacağını anlayınca da işbu davayı açtığını, dava konusu senetlerin kesinleşmiş takipten alınan talimatla gidilen hacizden sonra ödeme amaçlı olarak ve hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin verilmiş olup iptal edilemeyeceğini belirterek öncelikle yetki itirazlarının kabulüne ve tedbir kararının kaldırılmasına, aksi halde husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; açılan davada İİK.nun 72. maddesi gereğince yetkili mahkemelerin icra takibinin yapıldığı yer mahkemeleri veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davaya konu ödeme senetlerinin ilgili olduğu icra dosyalarının İstanbul ve Bursa İcra Dairelerince takibe konu edildiğinden ve müvekkilinin adresi de Büyükçekmece olduğundan yetkili mahkemelerin Bursa Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davalı sıfatının borçluya ait olduğunu, 29/01/2013 tarihli protokol gereği dava konusu senetlerin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul….. İcra Müdürlüğünün …. Esas ve Bursa 2. Asliye Ticaret mahkemesinin 2013/451 D. İş sayılı dosyalarına karşılık ödeme olarak alındığını, davacı tarafça yapılan bu ödeme ile borçlunun borcundan kurtulduğunu davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; dava konusu senetlerin ödeme amaçlı alındığını, kayıtsız şartsız ödeme vaadini içerdiğini, davacının 2011 yılından bu yana ticaretle uğraştığını, TTK 18. maddesine göre basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, senedin müzayaka altında ve hile ile alındığı iddialarının yasal mesnedi bulunmadığını, davacı tarafça yapılan haksız şikayetlerin senetlerin vadesinin yaklaşması ile yapıldığını, senetlerin 29/01/2013 tarihinde alındığını, şikayetlerin ise Mayıs ayında yapıldığını, kanuna karşı hile ve hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığını, davacının icra dosyalarının borçlularıyla birlikte ticari faaliyette bulunduğunu, her üç dosyadaki borçlu …. davacı …’ın yanında 2013 yılı Nisan ayına değin SGK’lı işçi gibi gösterildiğini, davacının şikayetten sonuç alamayacağını anlayınca huzurdaki davayı açtığını, İstanbul…. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacının başka adresine hacze gelindiğini ifade ettiğini, İcra Mahkemesince takibin devamına karar verildiğini ancak davacının istihkak davası açmadığını, davacının borçlular ile birlikte ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, dava konusu senetlerin kesinleşmiş takipten alınan talimatla gidilen hacizden sonra, ödeme amaçlı olarak ve hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden verildiğini, iptal edilemeyeceğini belirterek yetkisizlik kararı verilmesi ihtimaline binaen verilen tedbir kararının kaldırılmasını, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, husumet yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, %20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı …’e dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine karşın herhangi bir cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmıştır. Davalı …’ün talimat yoluyla alınan beyanında; davalı …’u avukatı olması nedeniyle tanıdığını, bu dava ile hiçbir ilgisinin olmadığını, davacı … ve avukatı ile telefonda görüştüğünü, babasının da İstanbul’a giderek davacı vekili ile görüştüğünü, kendisinin sehven davalı olarak yazıldığını ve kendisi aleyhine açılan davadan feragat edileceğinin söylendiğini, feragate bir diyeceği olmadığını belirtmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “kesinleşen icra takibi dolayısı ile alınan talimat uyarınca takip dosya borçlusu dava dışı … esas icrasındaki adresine alacaklı … vekili Av…., icra memuru, polis memurları ile birlikte hacze gidildiği, haciz mahallinde davacı …’ın bulunduğu, kendisinin borçla ilgisinin olmadığını belirttiği, işyerinin kendisine ait olduğunu söylediği, mahalde yapılan araştırmada borçluya ait belgelerin bulunması üzerine alacaklı vekilinin istemi ile işyerinde bulunan tekstil ürünlerinin haciz işlemi için sayımına başlandığı, işlemlerin uzun sürdüğü, davacı …’ın haciz ve muhafaza işlemi yapılmaması için alacaklı vekili ile anlaşma yoluna gittiği, 29/01/2013 tarihli protokolü düzenledikleri ve bu protokol uyarınca icra dosyaları ile ilgili olarak 30 adet her biri 4.000,00’er TL tutarlı ödeme senetlerini davacı …’ın imzalayarak alacaklı vekiline verdiği, alacaklı vekilinin de haciz ve muhafaza işlemi yapmaktan vazgeçtiği, davacının tacir olup yapmış olduğu işlemlerin anlam ve sonuçlarını idrak edebilecek durumda olduğu, muhafaza işlemine karşı istihkak davası açma imkanının bulunduğu, ancak davacının bu imkanı kullanma yolunu seçmediği, alacaklı tarafla anlaşma yoluna gittiği, davacının hataya düşürülmesinin söz konusu olmadığı, herhangi bir hilenin de bulunmadığı, Savcılık soruşturma dosyalarında ifade edildiği üzere yapılan işlemlerin yasa ve usule uygun olduğu, davacının davaya konu takip borcunu ödemek amacı ile borca karşılık 30 adet sıralı senet verdiği, bonoların ve protokolün haciz baskısı altında imzalandığı yönündeki iddiasına itibar edilemeyeceği, davacının korkutularak kendisine senet imzalatıldığı iddiasını kanıtlayamadığı, haciz tutanağı ve protokolden korkutma halinin gerçekleşmediği” gerekçesiyle davalı … aleyhinde açılan davadan feragat edildiğinden bu davalı yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacının davalı … aleyhinde açtığı davanın pasif husumet yokluğundan reddine, koşulları oluşmadığından bu davalının tazminat talebinin reddine, davalı … aleyhinde açılan davanın esastan reddine, Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/300 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 05/06/2013 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olduğundan davalı …’nın alacaklı olduğu 23 adet senet bedeli olan 92.000-TL’nin takdiren %20’si tutarı 18.400.-TL tazminatın İİK.nun 72/4.madde ve fıkrası uyarınca davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçelerinde ; gösterikleri tanıkların dinlenmediğini , telefon kayıtlarının çözümlerinin yaptırılmadığını , kararın gerekçesiz olduğunu , esasa ilişkin olarak da ;davalı … açısından menfi tespit talep edilen senetlerin bir kısmını kendi vekalet ücreti alacağı için uhdesinde tuttuğu hususu sabit olmasına rağmen husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını , davalının alacaklı vekili gibi değil alacaklı gibi davrandığını ve Avukatlık Yasası’na aykırı hareket ettiğini, bu davalı yönünden de davanın kabulü gerektiğini , davalı … açısından da , mahkemenin haciz takip edilen müvekkilin adresinin borçlu Münir ‘in adresi olduğu hususunda vardığı kabulün gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin adresinin borçlu Münir ile aynı olmadığı gibi, haciz tatbik edilen adrese çıkarılmış bir tebligata da rastlanmadığını , olayda ispat külfeti davalı yanda olduğu halde davacı yana ispat külfeti yükenmesinin de hatalı olduğunu , mahkemenin gerekçeli kararında Asliye Hukuk Mahkemesinde dinlenen ve işleme tanıklık eden polis memurlarını hiç dinlemeden ve gerekçesinde diğer mahkemedeki beyanlarını hiç tartışmadan karar vermesinin de hatalı olduğunu , bu iki polis memurunun senet ve protokolün baskı altında imzalatıldığına tanık olduklarını ,ilk tutanağın yırtılmasının bile başlı başına incelenmesi gereken bir husus olduğunu ve baskının ve hataya düşürülmenin derecesini gösterdiğini ,ayrıca zorla imzalatılan senetlerin haciz için gelinen dosya dışındaki dosyaların borçlarını da kapsadığını ,hatta bir tanesinin borçlu … ile ilgisinin bulunmadığını da çok sonra öğrendiklerini , ortada bir icra kefilliğinden söz edilemeyeceğini , müvekkilinin haciz anında değişen İİK maddesini bilmediğinden ( bilmesi de beklenemeyeceğinden ) müzayaka haline düştüğünü ancak işlemi bizzat yapan icra memurunun muhafa altına almama yönündeki yasal düzenlemeyi bildiği halde aksi yönde uygulama yaparak müvekkilinin zor durumundan alacaklı lehine sonuç yarattığını, yine Yerel Mahkemenin red kararına gösterdiği gerekçelerden biri de, davacının muhafaza işlemine karşı istihkak davası açma İmkanının bulunduğu, ancak davacının bu imkanı kullanma yolunu seçmediği” şeklindedir ,ancak ortada bir haciz ve muhafaza işlemi olmadığından müvekkilinin bu yolu kullanma şansının da bulunmadığını bu ibare, bile ilk derece mahkemesinin dosyayı yeterince incelemediğinin kanıtı olduğunu , açıklanan gerekçeler ile kararın kaldırılması gerektiğini talep ve istinaf etmiştir.Davalılar istinaf dilekçesine karşı ayrı ayrı beyanda bulunarak ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğunu ve istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava haciz esnasında yapılan protokol ve protokole göre düzenlenip verilen senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava temeli protokol ve senetlerin hata, müzayaka ve ikrah altında imzalandığı hukuki nedenine dayalıdır.Maddi vakıaya ilişkin olmak üzere benzer konularda aynı tanıkların başka mahkemelerce dinlenildiği ve ifadelerinin dosyaya celbedildiği anlaşılmaktadır.Yine protokolün düzenleniş amacını açıklayan davalı yanın beyanlarına göre; Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/141 D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati hacizde alacaklının dava dışı … olduğu, yani … ile ilgisinin bulunmadığı hususu beyan edilse de, bu dosya alacağının da davalı …’ya temlik edildiğine dair temlikname de dosyaya ibraz edilmiştir. Protokole konu edilen tüm takiplerin davalı … takipleri hakkında olduğu ,davacının haciz tutanağınını yırtıldığına ilişkin yazılı kanıt sunamadığı, protokolü icra dosyaları borcu hakkında kendisinin düzenleyerek davalı yana verdiği, alacaklı …’ya borçlu bulunmadığının tespiti yönündeki isteminin yerinde olmadığı, borçlu vekilinin kendi iç ilişkisi nedeni ile de olsa davacı açısından husumet yöneltilemeyeceği nedenle ,ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmekle istinaf başvurusunun reddine karar verildi.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davacı yanın istinaf başvurusun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-54,40 TL karar ve ilam harcından Davacı yanca yatırılan 31,40 TL karar harcının mahsubu ile eksik 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/03/2020 tarihinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi.