Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4261 E. 2020/680 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4261 Esas
KARAR NO: 2020/680 Karar
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2016
NUMARASI: 2014/113 E., 2016/956 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkili şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, fazlaca mal haczi yapılarak satışına karar verildiğini, gerçekte ise 17/05/2007 tarih … nolu makbuzda gösterilen muhtelif senetlerle takip konusu alacağın 6.593,00 TL olarak ödendiğini, davalıya borçlu bulunmadıklarını belirterek ödenen paraların istirdatına ve anılan takip dosyasından dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketten 10/04/2007 tarih … nolu fatura ile 5.821,20 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın ödenmemesi üzerine yasal takibe geçildiğini ve kesinleştiğini, dilekçede belirtilen 3 adet senedin müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, takip konusu borca mahsup edilemeyeceğini, 17/05/2007 tarihli “tahsilat makbuzlu” başlıklı belgenin aslının ibraz edilmesi gerektiğini, imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespit edilemediğini, davacı tarafından 3.kişilere senetle yapılan ödemenin takip konusu borca mahsup edilemeyeceğini, ödeme iddiasının kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davanın İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayalı olarak açıldığı, davacının davalıya icra takibine dayanak alınan bonodan dolayı borcunun bulunmadığının tespitine ve ödenen paraların istirdatına karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, İİK.nun 72/1. maddesi gereğince; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabileceği, anılan yasanın 72/7. maddesi gereğince de; takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri alınmasını isteyebileceği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalı şirket adına davacı hakkında toplam 5.821,20 TL tutarında fatura alacağının ödetilmesi istemi ile haciz yoluyla takibe geçildiği, takip talebine 10/04/2007 tarih 009179 TL bedelli faturanın eklendiği ve dayanak alındığı, takibin kesinleştiği, haciz işlemlerinin devam ettiği ve 7.250,00 TL tutarında ödeme yapıldığı tespit olunduğu, somut olayda, takibe dayanak alınan fatura konusu ürünlerin davacıya satıldığı ve teslim edildiği çekişmesiz olup borcun ödendiği halde davalı tarafça yeniden tahsili için icra takibine geçildiğinin iddia edildiği, mahkemece alınan 15/08/2014 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların 2007 ve 2008 yılı ticari defterlerinin kapanış onayı yaptırılmadığından sahibi lehine delil niteliği taşımadığı, davacı şirketin ticari defterlerine göre 5.821,20 TL bedelli fatura karşılığı davalıya senet çıkış bordrosu ile borç kaydı yapılan 6.593,00 TL ödeme nedeniyle davacının davalıdan 771,80 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise; anılan faturanın ödenmemiş alacak olarak kayıtlı bulunduğu, uyuşmazlık konusu 3 adet senedin davalı ticari defterlerinde yer almadığı, bunların geçerli sayılması halinde davacının davalıya 771,80 TL cari hesap alacak bakiyesi ve 3.000,00 TL senet bedelinin mahsubundan sonra 2.822,00 TL tutarında borçlu olduğunun kabulü gerektiğinin belirtildiği, itirazlar üzerine düzenlenen 01/06/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; kök rapordaki görüşler tekrar edilmiş, takip aşamasında davacı şirket yetkilisinin 30/01/2014 tarihi haciz tutanağında borcu kabul ettiği, davaya konu senetlerden bahsetmediği, senetlerin üzerinde davalının cirosunun yer almadığı, senetleri davalı adına aldığı iddia edilen … adlı kişinin davalı şirket çalışanı olup olmadığının bilinemediği, bu nedenle davacının davalıya fatura bedeli karşılığında borçlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiği, davacının ödeme savunmasına dayanak alınan 17/05/2007 tarih … nolu tahsilat makbuzunun aslı incelendiğinde, mahkeme kasasında bulunan 3 adet senetle birlikte başka 3 senedin daha olmak üzere toplam 6.950,00 TL tutarında 6 adet senedin davacı şirket tarafından davalı adına … isimli kişiye teslim edildiğinin belirtildiği, bu senetlerin 30/01/2008 -30/09/2007-30/09/2007 ödeme tarihli her biri 1.000,00 er TL olan 3 adedinin davalıya ödenerek senetlerin geri alındığı belirtilmiş ve davacı tarafından mahkeme kasasına teslim edildiği, dava konusu senet asılları incelendiğinde, senetlerde davalı şirket cirosunun bulunmadığı, 3.kişiler tarafından davacı adına düzenlendikleri ve arka yüzünde sadece davacı şirket cirosunun bulunduğunun anlaşıldığı, başka bir anlatımla; senetlerin davalıya ödenerek geri alındığı iddiası senet metinlerinin incelenmesiyle tespit edilemediği, tahsilat makbuzunda yer alan … isimli kişinin davalı şirket çalışanı … olduğu belirlendiği ve bu konuda tanık sıfatıyla ifadesi alındığı, 26/05/2016 tarihli ifadesinde; tahsilat makbuzundaki yazı ve imzaların kendisine ait olduğunu, davalı şirkette 6 yıl çalıştığını, bu şekilde ödemeleri kabul ettiğini, satılan ürün karşılığında senetle yapılan ödemelere ilişkin makbuz düzenlendiğini ve aldığı senetleri de davalı şirket yetkililerine teslim ettiğini, dava konusu senetlerin de aynı şekilde alınabileceğinin belirttiği, tahsilat makbuzunda 6 adet senetten bahsedilmiş ise de; mahkeme kasasına teslim edilen ve yukarıda açıklanan 3 adet senet dışındaki senetlerin varlığı ve ödendiği iddiasını kanıtlayamadığı, 3 adette toplam 3.000,00 TL senetlerin davacı tarafından davalı şirket çalışanı …’e teslim edildiği kanıtlanmış olup bu senetlerin takip konusu alacak dışında başka bir alacağa ilişkin olarak verildiği davalı tarafça kanıtlanması gerektiği, davalı yanın ise; bu senetleri hiçbir şekilde kabul etmediği, oysa davalı çalışanına teslim edildiği tahsilat makbuzu ile anlaşılan senetlerin daha sonra davacı tarafından mahkeme kasasına teslim edilmesi ödenip geri alındıklarına ilişkin karine oluşturduğu, saptanan durum bu olunca; takip dayanağı olan 5.821,20 TL tutarındaki fatura alacağının 3.000,00 TL’lik kısmının davacı tarafından ödenmiş olduğu, bakiye tutarın ise halen davacı borcu olarak devam ettiği ve ödenmesi gerektiği, buna göre takip konusu alacağın 3.000,00 TL tutarındaki kısmı için davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve toplam 7.250,00 tutarındaki ödemeden bu miktara ilişkin ödemenin de davalıdan istirdatı gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul … icra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davacının takip tarihi itibariyle davalıya 3.000,00 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine, takip dosyasına yapılan ödemenin 3.000,00 TL’lik kısmının davacı yararına davalıdan istirtadına karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı hem davacı hem de davalı yan istinaf etmiş, davacı yan davanın tamamen kanıtlandığı halde kısmen kabul kararı verildiğinden bahisle istinaf etmiş; davalı yan ise davanın kanıtlanamadığını, savunmalarının dikkate alınmadığını, senetlerle müvekkilinin ilişkilendirilmediği halde ödeme yapıldığı karinesine esas alındığı yönünde istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar tarihi olan 15.12.2016 tarihinde HMK 341. Maddeye göre istinaf edilebilme parasal sınırı 3.000 TL nin üzerinde olan kararlar hakkındadır. Davada kabul edilen miktar 3.000 TL ve reddedilen miktar 2.821,20 TL olmakla her iki taraf açısından da kesin kararın istinafı söz konusu olduğundan istinaf dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davacı yanın ve davalı yanın istinaf dilekçelerinin HMK 341. Ve 346. Maddeler uyarınca DİLEKÇELERİNİN AYRI AYRI REDDİNE 2-Taraflarca yatırılan peşin harcın talepleri halinde iade edilmesine 3-İstinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi.16/03/2020