Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4258 E. 2020/659 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4258 Esas
KARAR NO : 2020/659
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2017
NUMARASI : 2016/1057 E. – 2017/392 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 13/03/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …. eşi takip borçlusu davacı …’in davalı bankada asıl borçlu olan Tasfiye Halinde …Tic.AŞ firmasının borcuna kefil olduğunu, akabinde davalı banka tarafından söz konusu kredi borcu kefili olan davacı … hakkında İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davacının evine ihtiyati hacze gidildiğini, davacının hacizden dolayı kefalet durumundan haberdar olduğunu, davacı …’in evine hacze gelindiği sırada haciz baskısı altında 20/10/2016 günü 4.000,00 TL ödeme yaptığını, kefaletin davacının muvafakatinden yoksun olduğu için geçersiz olduğunu, takip borçlusu eş …’in kefaletin alındığı tarihte söz konusu şirketin ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmadığını, …’in şirket ortaklığından ayrılması ile ilgili bir belge olduğunu zannederek kredi sözleşmesini imzalayarak hataya düştüğünü, üstelik eşinin muvafakati alınmadığından dolayı zaten hükümsüz olduğunu, anılan nedenlerle takip borçlusu …’in takip mesnedi kredi sözleşmesindeki kefaleti yönünden kredi sözleşmesinin geçersizliğine ve iptaline, davacıların aile konu olan … Mah…. Sok. No:… Bakırköy İstanbul adresinde 20/10/2016 tarihinde yapılan haczi geçersizliğine ve haciz baskısı altında ödenen 4.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davada diğer davacı …’in davacı olarak yer almasında hukuki menfaatinin bulunmadığını, … açısındaki davanın dava şartı ve husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davalı bankanın Esenler Şubesi müşterilerinden dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesine istinaden hesaplar açılarak krediler kullandırıldığını, davacı …’in işbu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle hesapların kat edilerek davacı borçluya Kahramanmaraş ….Noterliği’nin 09/08/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlarının ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine akabinde İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı …’in genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 06/04/2015 ile limitin arttırıldığı tarih olan 28/04/2015 tarihlerinde dava dışı şirketin ortağı olduğunu, bu durumun İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları ile sabit olduğunu, davalı borçlu tarafından borca ve ferilerine ilişkin olarak yapılan itirazların davalı bankanın alacağının tahsilini engellemeye yönelik olduğunu, anılan nedenlerle öncelikle dava şartı ve husumet yokluğundan davacı …’in davasının reddi ile yine davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davaya konu Genel Kredi Sözleşmesinde davacı …’in kefil olduğu tarih olan 06/04/2015 ve kefalet limitinin arttırıldığı 28/04/2015 tarihi itibarıyla davaya konu Genel Kredi Sözleşmesinde dava dışı asıl borçlu şirket olan …. Tic. Ltd. Şti’nin ortaklarından olduğu, davacı …’in sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı tarih ve limit arttırım tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TBK 584.maddesi gereğince her ne kadar eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği hüküm altına alınmış ise de bu maddenin değiştirilmesine ilişkin 28/05/2013 tarih ve 64554 Sayılı Yasa’nın 77.maddesi gereğince yasaya eklenen ek fıkra gereğince ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticari şirketin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eşin rızasının aranmayacağı şeklinde madde metninde düzenleme yapıldığı, bu düzenleme kapsamında dava dışı asıl borçlu şirket olan … Tic. Ltd. Şti’nin getirtilen ticaret sicil kayıtlarına göre sözleşmenin imzalandığı tarihte asıl borçlu şirketin ortağı olduğu anlaşılan davacı …’in eş rızası olmasa dahi kefaletinin geçerli olduğu, bu nedenle davacı vekilinin eş rızası bulunmadığından davacı …’in kefaletinin geçersiz olduğu iddiasıyla bu davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve haciz baskısı altında ödendiği bildirilen bedelin istirdadı istemine ilişkin talebinin yerinde görülmediğinden reddine, Dava dilekçesinde davacı …’in eşi olduğu bildirilen …’de dava dilekçesinde davacı olarak gösterilmiş ise de bu davacının davaya konu Genel Kredi Sözleşmesinin tarafı olmadığı, yine icra takip dosyasında da borçlular arasında yer almadığı anlaşılmakla bu davacı yönünden aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf isteminde özetle; mahkemenin müvekkilinin alacağı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapmadan karar vermesinin hatalı olduğunu, müvekkili imzaya da itiraz ettiğinden imza incelemesi yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava dışı takip borçlusunun davaya dahil edilmemesinin ve dava dışı takip borçlusunun davaya olan borcu hesaplanmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm ticaret sicil kayıtları celp edilmeden karar verildiğini, kayıtlar toplansaydı …’in kefalet imzasının alındığı tarihte şirket ortağı olmadığının anlaşılacağını, müvekkili … kefalet için muvafakatinin alındığına dair dosyaya sunulmuş delil olmadığı takdirde davanın reddinin hatalı olduğunu, kefaletin geçerli olmaması nedeni ile davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini, delillerin tam toplanmadan ve değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davacı …’in davasının esas yönünden, davacı …’in davasının aktif dava ehliyeti yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasındaki 06.04.2015 tarihli 825.000,00TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinde; davacılardan …’e atfen müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile isim, imza mevcut olup kefalet bölümünde bedel, tarih ve kefalet tarihinin el yazısı ile yazılı olduğu; 28.04.2015 tarihli limit artırım sözleşmesinde de ilgili kefillerin isim ve imzasının yer aldığı görülmektedir.Davacı … vekili istinaf isteminde imza itirazında bulunmuş ise de; yargılama aşamasında bu hususta bir iddiada bulunulmamış olmakla HMK 357. maddesi gereğince davacının bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Dava dışı asıl borçlu şirket Tasfiye Halinde …. AŞ’nin ticaret sicil kayıtlarına göre; davacılardan …’in 08.10.2014 ve 16.12.2015 tarihli sicil kayıtlarında şirket ortağı olarak yer aldığı, tüm sicil kayıtlarının dosyada yer aldığı dikkate alındığında davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Mahkemece 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilerek yürülüğe giren 584/3. maddesi gereğince şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartı kaldırıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; ön incelemede duruşmasındaki tespit ve gerekçedeki kabule göre, davanın borçtan ve takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemli olarak açıldığının belirtildiği, davalının borçlu olmadığı iddiası yönünden bankacı bilirkişiden hesap için rapor alınmadığı, İstanbul 2.ATM’nin 2016/1100 Esas sayılı itirazın iptali dosyasının bekletici mesele yapılmadığı dikkate alındığında davacılar vekilinin istinaf isteminin bu yönü ile kabulüne, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kabul edilen istinaf istemi yönünden sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2017 gün ve 2016/1057 Esas, 2017/392 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine,4-İstinaf aşamasında davacılar tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 121,70 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/03/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.