Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4205 E. 2020/607 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4205 Esas
KARAR NO: 2020/607
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2016
NUMARASI: 2014/342 2016/769
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 06/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı …’in dava konusu çeke dayalı olarak diğer daval … aleyhine icra takibi yaptığını, bu davalının müvekkilinin çalışanıyken söz konusu çeki şirkete mal almak üzere aldığını ve danışıklık olarak dava dışı … LTD.ŞTİ’ne devrettiğini, bu çek karşılığında alınan malları müvekkili şirkete teslim etmediğini ve bedellerini de ödemediğini, bu nedenle adı geçenin güveni kötüye kullandığından bahisle gazete ilanı verdiklerini ve hakkında Küçükçekmece 1.Asliye Ceza Mahkemesi’ned dava açıldığını, davalı …’in kendi imzasını … ile … LTD.ŞTİ arasına atarak kötüniyetli olarak ciranta sıfatını kazanıp çeki takibe koyduğunu, ayrıca davalı …’nun da borcun kendisine ait olduğunu söyleyerek müvekkiline yük getirmeyeceğini ifade ettiğini, …’nun icra dosyasında rücu belgesi aldığını ve çek bedelini müvekkili şirketten tahsile çalıştığını belirterek davalı … tarafından başlatılan Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalılara müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, şayet icra borcunun ödenmesi durumunda kalmaları halinde ödenen bedelin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin davacı şirkete alım satım ve piyasadan mal temin eden personeli olduğunu, dava konusu çekle davalı …’den mal aldığını, çek verilirken müvekkilinin imza atmasının istendiğini, çünkü davacının piyasada itibarı bulunmadığını, malların alındığını, ancak çek bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine …’in çeki takibe koyduğunu ve müvekkilinin icra dosyasında 15.261,08 TL ödemek zorunda kaldığını ve rücu belgesi aldığını, daha sonra bu rücu belgesine dayalı olarak davacı aleyhine takip başlattıklarını, ancak davacının takibe itiraz ettiğini, itirazın kaldırılması için açtıkları dava sonunda itirazın kaldırıldığını ve davacı tarafın icra dosyasına ödeme yaptığını, davacının kötüniyetli olduğunu, çekin 30/07/2007 tarihli olup zamanaşımı süresinin de dolduğunu, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 12/03/2014 tarihli celsede; davalılardan … aleyhine açılan davanın tefrik edilerek HMK’nun 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davanın, davalı … aleyhine yürütüldüğü ve yargılama sonunda toplanan deliller ve bilirkişi raporu gerekçe yapılarak; menfi tespit ve istirdat davasının kabulüne, davacının takibe konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının ödemek zorunda kaldığı 27.960,00 TL’nin ödeme tarihi 29/02/2012’den itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan istirdadına karar verilmiş, kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf sebebi olarak; davacının müvekkilinin patronu olduğunu, işçilik hak ve alacaklarını ödemeyerek SGK’ya bildirim yapmadığını, açtıkları hizmet tespiti davasının ve işçilik alacakları davalarının müvekkili lehine sonuçlandığını, davacının sırf bu davalar nedeniyle müvekkiline zarar vermek kastıyla müvekkilini haksız yere şikayet ettiğini, piyasada mal almak için kullandığı çekleri ödemediğini ve davalar açıldığını, müvekkilinin de aleyhine başlatılan takipte borcu ödemek durumunda kaldığını ve rücu belgesi aldığını, müvekkilinin ayrıca Küçükçekmece 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/514 Esas sayılı dosyasında beraatine karar verildiğini, davacının başlangıçta çeki takibe koyan … hakkında da dava açmışken daha sonra bu kişiye husumet yöneltmediğini, ilk derece mahkemesinin 14/02/2014 tarihli bilirkişi raporunu gerekçe yaptığını, oysa bilirkişinin raporun altıncı sayfasını 7 numaralı bendinde ve 7.sayfasının 10 numaralı bendinde bir kısım belgelerin toplanması gerektiğini, bundan sonra rapor hazırlanması için tevdi edildiğinde görüş bildireceğini belirttiğini, oysa mahkemenin gerekli belge ve bilgileri toplamadığını, kendilerinin delillerinin de toplanmadığını, bilirkişi raporunda hükme esas alınacak bir beyan bulunmadığını, ayrıca mahkemenin yıllarca Küçükçekme 1.Asliye Ceza Mahkemesinin sonucunu beklediğini, müvekkili lehine karar çıkmasına rağmen bu durumun karar yerinde hiç değerlendirilmediğini, ayrıca aynı konuda açılmış benzer bir dava olan İstanbul 8.ATM’nin 2014/388 esas sayılı dosyasında davacının davasının reddine karar verildiğini, ordaki davanın kendi lehlerine sonuçlandığını, delil olarak bu davaya da dayandıklarını, ancak mahkemenin bu delili toplamadığını, davacının davasını ispatlayamadığını bildirmiştir. Davaya konu Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı …’nun davacı aleyhine rücu belgesine dayalı olarak 15.621,08 TL’nin tahsili için 25/02/2011 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, 29/02/2012 tarihinde davacı tarafından 23.000,00 ve 4.960,00 TL yatırıldığı, bu tutarların 02/03/2012 tarihinde kesintiler yapıldıktan sonra 26.439,80 TL olarak davalı alacaklı vekiline reddiyat yapıldığı ve dosyanın infaz edildiği görülmüştür. Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasının incelenmesinde; … tarafından davacı ve davalı aleyhine 7.995,00 TL bedelli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla 08/11/2017 tarihinde icra takibi başlattığı, davalı …’nun dosyaya sunduğu 12/02/2008 tarihli mal beyanı dilekçesinde borcun kendisine ait olduğunu söylediği, alacaklı vekilinin 23/02/2011 tarihinde borcun … tarafından ödendiğini beyan ettiği ve aynı tarihli rücu belgesinin düzenlendiği görülmüştür. Rücu belgesinin 23/02/2011 tarihli, alacaklı …, borçlular … ve … LTD.ŞTİ olarak düzenlendiği, borç miktarının 15.621,08 TL olarak gösterildiği ve borcun … tarafından ödendiğinin beyan edildiği görülmüştür. Dava konusu çekin 31/07/2007 tarihli, 7.995,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı şirket olup hamiline düzenlendiği, çek arkasındaki ilk cirantanın davalı …, sonraki cirantanın …, … LTD.ŞTİ, … A.Ş, … LTD.ŞTİ, … A.Ş ve … olduğu, çekin 31/07/2007 tarihinde ibraz edildiği, TTK 711/3 maddesi gereğince ödemeden men talimatı bulunduğundan herhangi bir işlem yapılamadığının şerh edildiği görülmüştür. Dosya ekinde bulunan İstanbul 3.ATM’nin 2008/27 Esas, 2009/671 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacısının … LTD.ŞTİ, davalıların ise … ve … olduğu, davanın menfi tespit ve istirdat davası olduğu, yargılama sonunda çekin karşılığının bulunmadığı, davalı …’nun görevi kötüye kullandığı, çeki davalı …’ya teslim ettiği, …’nın da borçlu yararına hareket ettiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine ve ödenen bedelin istirdadına karar verildiği, kararın davalıların temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesince onandığı, karar düzeltme isteğinin ise 10/04/2012 tarihinde reddedildiği görülmüştür. Dosya içinde bulunan Küçükçekmece 11.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/50 Esas , 2016/274 karar sayılı ilam çıktısının incelenmesinde; atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanık …’nun beraatine 12/04/2016 tarihinde karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 06/06/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/02/2014 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların delilleri arasında gösterilen hukuk-ceza ve savcılık dosyalarındaki hukuki durum, tanık beyanları, karar ve derdestlik durumuna göre davacının borçlu olup olmadığının mahkemenin takdirinde olmakla birlikte raporun 7.maddesinde belirtilen hususlar ile 10.maddesinde talep ettikleri hususların taraflarca sunulup sunulmamasının gerekip gerekmediği ve ek görev verilip verilmeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği, raporun 7.maddesinde ise; çek karşılığı düzenlendiği belirtilen 27/11/2016 tarihli 5.616,00 TL’lik ve 11/09/2016 tarihli faturaların dava dışı … LTD.ŞTİ’nin 2006 yılı defterlerinde kayıtlı olup olmadığının araştırılması, faturaların … adına teslim aldığının irdelenmesi için irsaliyelerin incelenmesi, …’nin …’den tahsilat yaptığına dair belgenin ve yine …’nin 2007 yılına ait BA ve BS formlarının celbinin gerektiği, 10.maddesinde ise davacının 2006-2007 yıllarına ait ticari defterlerinin, KDV beyannamelerinin, alım satım faturalarının ve 2007 yılına ait BA formlarının sunulması halinde incelenebileceğinin belirtildiği görülmüştür. İstinaf dilekçesi ekinde sunulan Bakırköy 9.İş Mahkemesi’nin 2008/274 Esas – 2013/253 Karar sayılı karar fotokopisinin incelenmesinde; davacı …’nun davalı … LTD.ŞTİ ve SSK aleyhine açtığı hizmet tespiti davasının kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 10.Hukuk Dairesince onandığı, yine Bakırköy 8.İş mahkemesinde açılan 2008/274 Esas – 2015/13 karar sayılı ilamının incelenmesinde; …’nun … LTD.ŞTİ aleyhine açtığı işçilik haklarıyla ilgili davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf, dava konusu takip nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama sırasında ödeme olması durumunda ise ödenen bedelin istirdadını talep etmiştir. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Anayasa’nın 141/3 ve HMK’nun 297 vd. maddeleri uyarınca mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. İlk derece mahkemesince bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmiş ise de, yargılama sırasında alınan 14/02/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davanın kabulü ya da reddi yolunda herhangi bir görüş ve kanaat belirtilmediğinden karar bu haliyle gerekçesizdir. Kabul şekli itibariyle de hükme esas alındığı belirtilen bilirkişi raporunun 7.maddesinde ve 10.maddesinde; bir kısım eksikliklerden bahsedilerek bunların tamamlanması ve sunulması halinde yeniden ek rapor verilebileceği belirtilmiş olup mahkemenin bu eksiklikleri giderip bilirkişiden ek rapor almaksızın karar vermesi usule aykırıdır. Açıklanan bu husus gözetildiğinde davalı … vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2016 tarih, 2014/342 esas, 2016/769 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde duruşma açılarak, gerektiğinde bilirkişiden de raporda belirtilen eksiklerin giderilerek ek rapor alındıktan sonra istinaf denetimine elverişli olacak şekilde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalı …’ya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 30,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 116,30 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/03/2020