Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4199 E. 2020/608 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4199 Esas
KARAR NO : 2020/608
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2017
NUMARASI : 2014/1012 2017/138
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin çek garanti bedellerinin tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çek keşidecisi dava dışı … LTD.ŞTİ’nden alacaklı olduğunu, bu konuda başlattıkları takibin itirazı üzerine durduğunu ve itirazın iptali davası açtıklarını, ayrıca adı geçen şirketin tasfiye haline girdiğini ve …’in de tasfiye memuru olarak atandığını, davacının çekleri ibraz etmesi ve garanti bedellerini talep etmesi üzerine keşideci şirketin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olması nedeniyle çeklerin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğine dair belge istediklerini, ancak böyle bir belge ibraz edilemediğini, bu nedenle ödeme yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, çeklerin tasfiye sürecinden önce doğmuş bulunan ticari ilişkiye binaen düzenlenip düzenlenmediği, muvazaalı işlem bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, dava dışı … ile … LTD.ŞTİ’nin ticari detfer ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçındığı, çeklerdeki ciro silsilesi uyarınca bu şirketler ile davacı arasındaki ticari ilişkinin tespitinin yapılamadığı, keşideci şirket ile lehtar ciranta arasındaki BA-BS formlarının incelenmesinde; 2008 yılının 10. Dönemine ilişkin uyumsuzluk bulunduğu, keşideci ile lehtar ciranta arasında 2008 yılından kalma mal alış verişi bulunduğu, ancak BA-BS formlarının şirketler arasındaki hesap durumuna ilişkin bilgi bulunmadığından kesin hesap durumunu yansıtmadığı, davacının 18/05/2007 ile 31/12/2011 arasında … firmasında çalıştığı, ancak çeklerin hangi ilişkiye istinaden davacıya ciro edildiğinin anlaşılamadığı, davacının çeklerin muvazaadan ari şekilde kendisine ciro edildiğini ispatlayamadığı, dava dışı keşideci … LTD.ŞTİ yetkili temsilcisi ve tasfiye memuru … ile hamil davacı …’in kardeş oldukları, davacının çekleri tasfiye tarihinden önce doğmuş somut bir alacağa , ticari ilişkiye veya işçilik alacaklarına yönelik olarak aldığına dair belge sunamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş , kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; söz konusu çeklerin … ile … LTD.ŞTİ arasındaki ticari ilişik neticesinde düzenlenen faturalara karşılık olarak 2008 yılında verildiği vergi dairesinden gelen yazı cevabı ve bilirkişi raporlarıyla kanıtlandığını, ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, 2008 yılı 11 ve 12.aylarına ilişkin …’nun sattığı mallarla ilgili 152.801,00 TL ve 227.738,00 TL bedelli faturalara istinaden düzenlendiğini, bilirkişi raporunda da bu miktarda satış yapıldığının ve alış yapıldığının tespit edildiğini, dolayısıyla aradaki ilişkinin gerçek ve somut bir ticari ilişki olduğunu, 2008 yılı 10.ayında görülen 101.816,00 TL’lik faturanın …’nun BA’sında göründüğü, ancak … BS’sinde görülmediği rapor edilmiş olup uyumsuzluk oluşturduğu iddia edilen faturalara ulaşıldığı ve bu faturaların da 16/09/2008 ve 20/09/2008 tarihli olup bu tutarda malın bizzat teslim edildiğinin tespit edildiğini, faturaların ve irsaliyelerin mahkemeye sunulduğunu, bu faturanın … BS’sinde görülmemesinin sebebinin ise faturaların postada yaşanan gecikme nedeniyle …. geç ulaşıldığını, bu nedenle 9.ayda beyan edilmeyip 01/10/2008 tarihinde beyan edildiğini, bu durumun açıklığa kavuşturulması için mahkemece 2008/9.dönem BS’sinin vergi dairesinden istenildiği, gelen yazı cevabı üzerine alınan ikinci ek raporda haklılıklarının ortaya çıktığını, ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, yine dava konusu çeklerin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğini, zira … şirketinin 14/12/2011’den itibaren tasfiye sürecine girmiş olup çekleri ödemediğini, yine muvazaalı işlem bulunmadığını, zira müvekkilinin dava dışı … yanında 18/05/2007 – 31/12/2011 arasında sigortalı çalışan olup 2013 yılında … kanser hastalığına yakalandığını, bunun üzerine müvekkiline çekleri tahsil etmesi amacıyla verdiğini, dolayısıyla mahkemenin çeklerin muvazaadan ari bir şekilde kendisine ciro edildiğini ispatla mükellef olduğu yolundaki kanaatinin son derece hatalı olduğunu, öte yandan muvazaa iddiası var ise bunu iddia eden davalının ispatlaması gerektiğini, ayrıca kıymetli evrakta düzenleyenin keşide gününü dilediği gibi belirleyebileceğini, ileri tarihli çek düzenlenmesinin mümkün olduğunu, zaten bu çeklerin verilmesinden 2 yıl sonra …LTD.ŞTİ’nin tasfiyeye girdiğini, müvekkilinin 5 yıl boyunca milyonlarca liralık ciddi alım satım yaptığını, muvazaa oluşturacak bir durum bulunmadığını, davalı bankanın çek kanunu gereği ve Yargıtay kararları uyarınca çek garanti bedellerini ödemekle yükümlü olduğunu, itirazının haksız olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 11/04/2014 tarihinde 15.783,75 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 23 adet çek garanti bedeli ve yazdırma ücretinin gösterildiği, davalı vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takibe dayanak yapılan çeklerin keşidecisinin …. LTD.ŞTİ, lehtarın ise iki çekte … LTD.ŞTİ, diğerlerinde ise … olduğu, sonraki cirantaların ise davacı … olduğu, çeklerin ibraz edildiği, bütün çeklerin arkasında keşidecinin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olduğundan ve çekin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğine dair resmi bir belge sunulamadığından çek işleme alınamamıştır şeklinde şerh yazıldığı görülmüştür. Davalı banka tarafından dava dışı … LTD.ŞTİ ile … ve … aleyhine genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak takip başlatıldığı, itiraz üzerine bu kişiler aleyhine itirazın iptali davası açıldığı, dosya içine yansıdığı kadarıyla davanın 16/09/2015 tarihi itibariyle derdest olduğu anlaşılmıştır. Dava dışı …. LTD.ŞTİ’nin 14/12/2011 tarihi itibariyle tasfiye sürecine girdiği, Türkiye Sicil Gazetesi’nin 20/12/2011 tarihli nüshasından anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 10/09/2015 tarihli iki kişilik bilirkişi heyet raporunda; dava dışı … ile … LTD.ŞTİ ve davacının defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalı bankanın defterlerini ibraz ettiği, davalı bankanın defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olup sahibi lehine delil özelliğinin bulunduğu, davalı defterlerinde takibe konu edilen 23 adet çek yaprak bedeli ve yazdırma ücreti ile ilgili olarak herhangi bir bakiye bulunmadığı, çeklerin ödenmediğinin tespit edildiği, çek garanti bedelleri ile yazdırma bedelleri toplamının 15.783,75 TL olduğu, dava dilekçesi ekinde dava dışı … tarafından davaya konu çeklerin 12/03/2009 tarihinde dava dışı … LTD.ŞTİ’nden bir kısım tahsilat makbuzları ile alındığına dair tahsilat makbuzları sunulduğu, bu çeklerin alınma sebebi olarak … tarafından dava dışı … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş 06/11/2008 tarihli 90.779,00 TL, 20/11/2008 tarihli 74.245,68 TL, 03/12/2008 tarihli 96.645,96 TL ve 31/12/2008 tarihli 149.311,73 TL tutarlı faturaların sunulduğu, dava dışı … tarafından … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş faturaların … tarafından vergi dairesine beyan edildiğinin anlaşılmakta olduğu, ancak bu durumun kesinleştirilebilmesi için dava dışı…. ile … LTD.ŞTİ’nin ticari defterleri ile BA ve BS formlarının incelenmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Vergi dairelerinden yapılan yazışmalar sonucu bilirkişi heyetinden alınan 13/01/2016 tarihli ek raporda ise; dava dışı … LTD.ŞTİ ve …’ya ait vergi dairesinden gelen 2008/10-11 ve 12. Dönemlere ait BS ve BA formlarının incelenmesi sonucunda; 2008/10 dönemine ilişkin … LTD.ŞTİ’nin BS formu ile …’ya ait aynı döneme ait BA formu arasında uyumsuzluk bulunduğu, adı geçenlere ait BA ve BS formlarının … tarafından … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş olan 06/11/2008 tarihli 90.779,00 TL, 20/11/2008 tarihli 74.245,68 TL, 03/12/2008 tarihli 96.645,96 TL ve 31/12/2008 tarihli 149.311,73 TL tutarlı faturaların dava dışı … BS formu ile dava dışı … LTD.ŞTİ’nin BA formlarında beyan edilmiş olabileceğini gösterdiği, bu dönemlere ilişkin adı geçenlerin BS-BA formlarında şirketler arasındaki hesap durumuna ilişkin bilgi bulunmadığından işbu formların şirketler arasındaki hesap durumunu kesin olarak göstermediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Gerek SGK , gerekse vergi dairesi ile yapılan yazışmalar üzerine bilirkişi heyetinden alınan 20/09/2016 tarihli ek raporda ise; davacı …’in 18/05/2007 tarihi ile 31/12/2011 tarihi arasında …’nun işyeri çalışanı olduğu, 2008 yılı Eylül dönemi … LTD.ŞTİ’nin BS formunun incelenmesinde; dava dışı … ait iki adet fatura ile KDV hariç 101.816,00 TL tutarında satış yapıldığının anlaşıldığı, bu durumun … ait 2008/10 dönemine ilişkin BA formunda bildirilmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, ödenmeyen çek garanti bedellerinin ve çek yazdırma bedellerinin tahsili için takip başlatmış, davalının itirazı üzerine itirazın iptalini istemiştir. Davalı taraf ise çek keşidecisinin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olması nedeniyle ödeme yapmadıklarını, talebin yerinde olmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çek garanti bedelleri ile çek yazdırma bedellerinin ödenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir. 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 3/3 maddesi uyarınca muhatap bankanın ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için çek garanti bedelini ödemekle yükümlüdür. Bu husus hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrı nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Anılan madde uyarınca muhatap banka kendisine ibraz edilen çekle ilgili olarak çek garanti bedelinin ödenmesinin talep edilmesi halinde ödeme yapmakla yükümlüdür. Davalı banka söz konusu çeklerin keşidecisinin çeklerin keşide tarihinden önce tasfiye sürecine girdiğinden bahisle ödeme yapmaktan kaçınamaz. Çek garanti bedellerini ödemesi nedeniyle bankanın bir zararı meydana gelirse bunu çeklerin keşidecisinden isteyebilecektir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usule aykırıdır. Bu durumda mahkemece çeklerle ilgili olarak sadece çek garanti bedellerini davacının talep edebileceği gözetilerek bu hususta gerektiğinde bilirkişiden de rapor alınarak davacı alacağının hesaplatılması ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin çek garanti bedellerinin hüküm altına alınması gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulü, çek yazdırma bedellerine yönelik istinaf talebinin ise reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2017 tarih, 2014/1012 esas, 2017/138 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 20,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 105,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/03/2020