Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4164 E. 2020/491 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4164 Esas
KARAR NO : 2020/491 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2017
NUMARASI : 2016/204 E., 2017/70 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkilinin 2015/03048 sayılı … ve 2015/03059 sayılı … ibareli markalarına TPE nezdinde itiraz edilmiş olup, itirazlarının reddedildiğini, fakat buna rağmen müvekkiline ait 2015/03059 sayılı markaya ilişkin YİDK kararının iptali ile müvekkili markası tescil edilmiş ise hükümsüzlüğü talep ve dava edildiğini, söz konusu davanın Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/390 Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, bununla birlikte davalı tarafın müvekkiline ait marka başvuruları olmasına karşı … markası gerekçe gösterilen müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğinin tespiti, durdurulması ve önlenmesi talepli olarak Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/141 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olup, işbu davanın derdest olduğunu, öncelikle markanın üçüncü kişilere olası devrinin önlenmesi için huzurdaki davada hüküm verilip kesinleşinceye kadar 556 sayılı KHK nın 76 vd. İle HMUK madde 389 vd.maddeleri uyarınca, davalıya ait 2004/36438 tescil numaralı “…” ibareli markanın sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalıya ait 2004/36438 tescil numaralı “…” markasının 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. ve maddesi gereği tümüyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (“Alshaya Foods”) tarafından Mahkeme nezdinde müvekkili şirket aleyhine, müvekkili şirket adına TPE nezdinde 2004 36438 no ile tescilli “shaya” ibareli markanın dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıllık sürede kullanılmadığı ididası ile hükümsüzlüğü talepli huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacı yanın dava dilekçesine karşı cevap ve itirazlarını sunduklarını, asılsız iddialarla ve kötü niyetli olarak ikame edilen huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, Anayasa Mahkemesi’nin kararının işbu davanın dayanağa olan 556 sayılı KHK madde 14’ün iptal edildiğini, işbu davanın hukuki dayanaktan yoksun kaldığını beyan etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “TPE’den celp ve tetkik edilen kayıtlardan; “2015/03048 sayı ile tescilli …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ adına tescilli “…” markasının, 18.10.2016 tarihinde sicile kayıt edildiğinin görüldüğü, davanın 556 sayılı KHK nın 14.md.ne dayalı olarak, dava konusu davalı adına tescilli 2004/36483 sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 09,16,35,38 ve 43. Sınıflar yönünden, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde kullanmamadan kaynaklı hükümsüzlük davası olduğu, yargılamanın ön inceleme aşamasında; Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlandığı, 1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında ihtilaf bulunmadığı, davacı vekili tarafından ibraz edilen 03/03/2017 tarihli dilekçede; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının kanun yapma tekniği ile ilgili şekli gerekçelerle yapıldığını, Snai Mülkiye Yasasının 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 4 günlük yasal boşluk oluştuğunu, Kanun Koyucunun iradesinin kullanım zorunluluğunu ortadan kaldırmak yönünde olmadığını, şekli sebepten kaynaklandığını, hukuki boşluğun 6769 sayılı SMK, uluslararası anlaşmalar kapsamında doldurulması gerektiğini, TRIPS anlaşmasının 25 Şubat 1995 tarih ve 22213 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini,doğrudan uygulanabilir ve kanun hükmünde olduğunun açık olduğunu, Paris Anlaşmasının 5/C ve TRIPS madde 19 hükmünün uygulanarak uyuşmazlığın sonuçlandırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesinin mevcut olduğu, davacı tarafça Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince uygulanarak iç hukuktaki boşluğun doldurulması istenen Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması 19.maddede “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise ,tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe,tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık süre geçtikten sonra iptal edilebilir düzenlemesinin mevcut olduğu, davacı vekilinin dilekçesinde de beyan ettiği üzere, TRIPS 19. Maddesinde “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise” denilmek suretiyle sözleşmeye taraf ülkelerde iç hukukta tescilin devamı için kullanılmasının zorunlu olduğuna dair yasal düzenlemenin bulunması halinde diğer koşullarında bulunması üzerine iptal edilebileceği düzenlenmekle,markanın kullanılmasının zorunlu olduğuna dair iç hukuk kuralı olan 556 Sayılı KHK 14.maddenin iptali üzerine, kullanma zorunluluğunu düzenleyen başka bir iç hukuk kuralıda bulunmadığından (556 Sayılı KHK 42/1-c bendi daha önce yine Anayasa mahkemesi’nin 09/04/2014 tarihli 2013/147 E 2014/75 K sayılı kararı ile iptal edildiğinden) TRIPS 19.maddenin uygulanarak yasal boşluğun doldurulamayacağı,dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 Sayılı SMK hükümlerinin de geriye yürütülerek uygulanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacağı kanaatine varıldığı, davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, usul ekonomisi ilkesi gereğince tahkikat aşamasına geçilmesi ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı” gerekçesiyle 556 sayılı KHK 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’in 14.12.2016 tarihli 2016/148 Esas – 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözönüne alınarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle verilen bir karar söz konusudur. Bu durumda yargılamanın esasına girilerek davanın açıldığı tarihte tarafların haklı olup olmadığı konusunda bir yargılama yapılmadığından müvekkilin haksızmışçasına davalı lehine vekalet ücret tayini usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyete de aykırıdır. Bu açıdan bu kararın kaldırılarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair karar verilmesi talebi zorunlu olmuştur. Esasa ilişkin olarak da her ne kadar Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bir iptal kararı mevcutsa da bu boşluğun 4 günlük bir boşluk olduğu, İptal kararının geriye yürüyeceği kabulü durumunda telafisi çok zor olan ve karmaşaya neden olacağı açıktır. Dolayısıyla MK md. 1 uyarınca Sayın Yerel Mahkemenin davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararın kaldırılarak Sayın hakimliğiniz tarafından boşluğun doldurularak davamızın kabulüne karar verilmesi talebi hasıl olmuştur.HMK’nın 331. Maddesinin birinci fıkrası; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir.Anılan madde doğrultusunda davanın konusuz kalması halinde davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen taraf yargılama giderini ödemekle yükümlü olacaktır. Bu nedenle yargılama gideri hakkında hüküm kurulabilmesi için mahkemece davanın açıldığı tarihte haksız olan tarafın tespit edilmesi gerekmektedir. .Dava devam etse idi davanın lehimize sonuçlanacağı kanatinde olduğumuzdan yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda lehimize karar verilmesini talep ediyoruz…” denilmek suretiyle kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava markanın kullanılmama sebebine dayalı hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemlidir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile davanın konusuz kaldığı hususundaki karar doğrudur. Ancak dava konusuz kaldığında ; tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar oluşturulması da HMK uyarınca zorunlu olmakla , mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadığı, usul ekonomisi gözetildiği gerekçelendirilmiş ise de ;kanuni düzenlemenin bu yönde delil değerlendirmeyi zorunlu kıldığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA , dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-İstinaf peşin harcının davacı yana iade edilmesine 3-İstinaf yargılama gideri olan, başvuru harcı gideri 85,70 TL tebligat gideri 11,00 TL, posta gideri 24,00 TL ki toplam 120,70 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/02/2020 tarihinde kesin olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi.