Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4153 E. 2018/52 K. 22.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2017/4153 Esas
KARAR NO : 2018/52 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2017
NUMARASI : 2015/368 E., 2017/328 K.
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/01/2018
İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nden verilen 12/04/2017 tarihli kararına karşı davacı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, … Adi ortaklığı tarafından müvekkili şirkete kesilen 27.11.2014 keşide tarihli 45.000 TL’lik çekin şirket yetkilisinin cüzdanından düşürülmek suretiyle kaybedildiğini ve İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinden 2014/1545 Esas sayılı dosyada 26.03.2014’te ödeme yasağı kararı aldıklarını, ödeme yasağı konulan çekin … Faktoring tarafından Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya üzerinden takibe konulduğunu, şirkete hacze gelindiğini ve aynı gün davacı ile müvekkili arasında protokol imzalandığını, müvekkilinin borçlu olmadığı halde bu çeki icra masraflarıyla birlikte ödemeyi kabul ettiğini ve protokol gereği davacıya 19.02.2014 olan 59.377 TL’lik çek verilerek ödeme yapıldığını, müvekkilinin kaybettiği çeki bularak haksız ödeme yapılmasına neden olan davalı .. İnşaat şirketinin kötüniyetli ve sorumlu olduğunu, bu şirketin kötüniyetli olarak bulduğu çeki Faktoring şirketine kırdırdığını, müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, takip sonucu ödemek zorunda kaldıkları bedeli talep ettiklerini” iddia ile 59.377 TL’nin ödeme gününden itibaren en yüksek mevduat faiziyle birlikte tahsilini talep ev dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, “her ne kadar davacı aksini iddia ediyor ise de davacı ile müvekkili arasında devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, çekin de bu ticari ilişkiden kaynaklandığını, bu konuyla ilgili davacıya kesilen fatura fatura bulunduğunu, ticari defterler incelendiğinde dava konusu alacağın varlığının tespit edileceğini” savunarak davanın reddini istemiştir.
30.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda, “davacı defterlerinde davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki kaydına rastlanmadığı, davalı defterlerinde ise sadece 45.000 TL’lik çekin 10.04.2014 tarihinde davacıdan tahsil edildiğine dair kayıt ile davalı tarafça düzenlenen ve davacı aleyhine borç kaydı yapılan 24.04.2014 tarihli “Makine Çalışma Bedeli” içerikli 46.020 TL’lik fatura kaydı bulunduğunu, bunun dışında bir ticari ilişki kaydı bulunmadığı, 46.020 TL’lik faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair hiçbir belge, irsaliyenin tespit edilemediği, bu fatura içeriği hizmetin davacıya verildiğinin ispatlanamadığı, davalı tarafa yapılan 59.377 TL’lik ödeme nedeniyle istirdat talebinin yerinde olduğu” görüşü açıklanmıştır.
Mahkemece 12.04.2017 tarihinde davanın kabulüne ve davacının icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 59.377 TL’nin 19.12.2014 itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermiş, davalı vekili bu karara karşı istinaf istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde “sırf fatura tebliğ edilmedi diye mahkemece hataya düşülerek bu kararın verildiğini, faturamın müvekkilinin makinelerinin davacının şantiyesinde çalıştırılması nedeniyle düzenlendiğini ve davacının da bu hizmete karşılık davaya konu çeki verdiğini, defter incelemesi sırasında davacının müvekkilinden pek çok hafriyat işi aldığının bilirkişi tarafından da görüldüğünü, davacının çeki ciro ederek müvekkiline verdiğini, müvekkilinin de faktoring firmasına verdiğini, çekin bir ödeme vasıtası olduğunu, kötüniyetli olmadığını, mahkeme kararıyla çekin mücerretlik ilkesinin çiğnendiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını, icranın geri bırakılmasını istemiştir.
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
Davacının lehtarı olduğu çekin arkasında kendisine ait ciro mevcut olduğundan ispat yükü davacıya aittir. Çekin ticari defterlerde yer almaması veya ilişkinin fatura ile belgelenmesi zorunluluğu bulunmadığından ve çekin kaybedildiğine ilişkin iddia dışında somut delil bulunmadığından, davalının istinafının kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş, bu nedenle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR:
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı tarafın istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.04.2017 tarih ve 2015/368 Esas, 2017/328 Karar sayılı istinaf konulu kararın HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın REDDİNE,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacı tarafından dava açılırken yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı 1.041,72 TL’ den alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davacıya iadesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 6.881,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ilk derece yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalının istinaf talebi kabul edildiğinden peşin alınan nisbi harcın talebi halinde iadesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Davalının istinaf aşamasında yaptığı 30,80 TL yargılama gideri ve 85,70 TL istinaf harcının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/01/2018