Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4118 E. 2020/507 K. 28.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4118 Esas
KARAR NO: 2020/507
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2017
NUMARASI : 2014/1669 E. – 2017/206 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 28/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili lehine dava dışı … tarafından düzenlenen bononun sonradan müvekkilinin tahsil cirosuyla senedi teslim ettiği bankaya verdiği talimata istinaden … tayin ettiği … teslim edildiğini, buna karşılık …’nın taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı hareket ederek senedi davalıya verdiğini, davalının davacı aleyhine haksız icra takibi ikame ettiğini, takip sonucunda davacının mallarına haksız yere el konulduğunu, bu takibe karşı icra mahkemesi nezdinde itirazda bulunulduğunu, davacı ile davalı arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, senedin bankaya tahsil amacıyla verildiği tarih ile senedin banka tarafından talimatına istinaden … belirlediği … teslim edildiği tarihin vadeden sonra olduğu, vadeden sonra senedin ancak temlik ile ciro edilebileceği, ortada bir temlikin bulunmadığını, senedin protesto edilmemesi nedeniyle davacıya karşı icraya da konulamayacağını beyan ederek takibin ve senedin iptalini talep etmiş, 20.05.2009 tarihli dilekçesiyle de, icra hukuk mahkemesinin kararıyla takibin iptal edildiğini oysa somut talebin senedin iptaline yönelik olduğunu, senedin vadeden sonra cirosunun mümkün bulunmadığını, senet taraflarca iptal edilmişken ciro edilerek takip konusu yapıldığından iptal edilmesi gerektiğini belirtmiş son olarak ise 15.06.2010 tarihli dilekçesinde davanın menfi tespite ilişkin olduğunu ve senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin esasen Kadıköy 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla iptal edildiğini, bu itibarla davanın konusuz kaldığını, davacının borçlu tanzim eden ile olan ilişkisini ikrar ettiğini, davalının ise iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davalının, borçlu ile davacı arasında senedin iade edilip edilemeyeceğini bilebilecek durumda olmadığını davanın reddi ile davalı müvekkilli lehine yüzde kırk kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “huzurdaki davanın takibin iptali istemini de barındıran menfi tespit davası olduğu, davacının takibin iptali yönündeki talebi ile ilgili olarak Kadıköy 4. İcra Mahkemesi’nin 2009/122 esas ve 2009/379 karar sayılı ilamı ile karar verilmiş olduğundan, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, İcra mahkemesince verilen karar maddi anlamda kazai hüküm içermediğinden menfi tespit talebini karşılamadığı ve bu hususta davacının talebine yönelik yargılama yapılmasının davacının hukuki yararı kapsamında olduğu, davacının menfi tespit isteminin davacı tarafından verilen talimat ve dava dışı banka yazısı dikkate alındığında dava konusu senedin vade tarihinden sonra davalı tarafa geçtiği dolayısı ile senet konusu alacağın temliğinin bu şartlarda ancak yazılı olarak devredilebileceği, dosya kapsamında böyle bir bilgiye rastlanılmadığı gibi davalının da bu savunmaya dayanmadığı, davalı aleyhinde açılan ceza davasında yapılan yargılamada davalının dava konusu edilen senedi haksız iktisap etmek suretiyle bedelsiz olarak kullanıldığına karar verildiği, kararın kesinleştiği, böylece davalının kötüniyetli olduğuna dair maddi olgunun gerçekleştiği ve bu olgunun hukuk hakimini bağlayacağı, davacının kambiyo ilişkisinin herhangi bir temel borç ilişkisine dayanmadığından bahisle geçersizliğini ileri sürdüğü senet açısından davalı hamilin protesto çekmemesi nedeniyle müracaat borçlularına ve bu itibarla davacıya başvurma hakkını yitirdiği ancak hamilinin protesto çekmese dahi keşideciye başvurma hakkının baki olması sebebiyle senedin iptaline mahal bulunmadığı, davacının 15.06.2010 tarihli dilekçesine istinaden talep konusu edilen bu isteminin borçlu olmadığının tespiti olarak belirtilmesi sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitinin kabulü ile davalının kesinleşen ceza mahkemesi kararına konu kötüniyetli eyleminin sabit olması sebebiyle aleyhinde dava tarihindeki yasal düzenleme gereği senedin % 40’ı oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf isteminde özetle; HMK’nın 141.maddesine göre, davacının ön incelemeden sonra talebini değiştirip genişletemeyeceğini, müvekkilinin bu hususa hiç bir aşamada rıza göstermediğini, davanın ıslah edilmediğini, kararın bu yönüyle usule aykırı olduğunu, Müvekkilinin davada taraf sıfatı olmadığını, senedin geçersiz olduğuna ilişkin kararın keşideci dava dışı … ile olan iç ilişkisine dayandırdığını, bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, Ortada derdest bir takip olmadığını, davacının talebinin takibin iptali olup takibin iptaline yönelik talebi dinlenmezken davacının davasını menfi tespite çevirdiği hususu ile davaya devam etmesinin usule aykırı olduğunu, Islah işleminin harca tabi bir işlem olduğunu, dosyaya yatırılmış bir harç olmadığından davanın müracaata bırakılmasına karar verilmesi gerekirken hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, Yerel mahkeme, davayı menfi tespit olarak karara bağlamış ise de, menfi tespit davasının özü gereği davacının borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğunu, davacı yanın ticari defterlerini sunmaktan imtina ettiğini, bu husus dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacının, dava dilekçesindeki talebinin ihbar tazminatı olup ihbar davasının iş davalarında söz konusu olabileceğini, mahkemenin HMK’nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesini aşarak talep edilmeyen bir hususta karar veremeyeceğini, Mahkemenin senedin vadeden sonra müvekkiline geçtiğinin kabulünün varsayım olup protesto zamanı ile ve bu zamanın geçirilmesi ile müvekkili senedin vadeden sonra geçmiş olduğu ve alacağın temliki hükümlerine göre geçirileceğinin de varsayım olduğunu, deliler toplanmadan karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında 15/03/2017 vade, 11/10/2006 tanzim tarihli, 17.428 USD tutarlı senet ile bu senede müsteniden yapılan Kadıköy …. İcra Müdürlüğünün … esas nolu icra takibinin senette temlik cirosunun bulunmaması ve davalının hukuk dışı yollardan senedi ele geçirmesi, davalı ile hiçbir hukuki ve ticari ilişkinin bulunmaması, senedin vade tarihinden sonra davalının eline geçtiği sabit olduğundan ciro yolu ile değil temlik yolu ile senedi devir alabileceği, protesto olmamış senette cirantanın takibinin mümkün olmaması nedenleri ile iptaline karar verilmesi talep edilmiş olup menfi tespit talebinin olduğunun aşikar olduğunu, icra mahkemesinin kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini, davalı tarafın talebin genişletildiğine ilişkin savunmasının yerinde olmadığını, davalı tarafın taraf sıfatı olmadığına, hukuki yarar olmadığına ispatın gerçekleşmediğine yönelik iddiaların kabul edilemez olduğunu, davalının dava dışı keşideci …. ile birlikte hareket ettiğinin İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/888 esas sayılı dosyasında sabit olduğunu, kötüniyet tazminatının farklı şekilde ifade edilmesinin maddi yazım hatasından kaynaklandığını belirterek istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, takibin iptali istemine dayalı olarak açılmış, ilk derece mahkemesince takibin iptali yönünden karar verilmesine yer olmadığına, menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, dava dilekçesinde takibin iptali ile birlikte %40 ihbar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de; 11/05/2009 tarihli duruşmada ve sonraki dilekçelerinde menfi tespit istemi olduğunu belirtmiş, keza 28/02/2017 tarihli duruşmada kötüniyet tazminatı talep ettiklerini beyan etmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK 33.madde). Genel mahkemede görülen iş bu dava yönünden uyuşmazlığın menfi tespit olarak nitelendirilmesi ve İİK’nın 72.maddesine göre değerlendirilme yapılması yerindedir. Belirtilen durum davanın ıslahını gerektiren bir husus oluşturmadığı gibi davacının genel mahkemede dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. Davalı, davaya konu bonoda hamil konumunda olup davalı tarafça davacı aleyhine Kadıköy …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile takip başlatılmış olmakla davalının taraf sıfatı olduğu sabittir. Davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde değildir.Somut olayda, Kadıköy 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2009/888 esas, 2012/70 karar sayılı temyizen kesinleşen ilamına göre; davalı … hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu, kararın gerekçesinde … ile dava dışı … bedelsiz kaldığını bildikleri senedin tahsile kalkışarak atılı suçu işlediklerinin kabul edildiği dikkate alındığında kesinleşen ceza dava dosyası, ilgili dosyadaki …’nun beyanı dikkate alındığında mahkemenin davanın kabulüne ve davalı aleyhine kötöniyet tazminatına hükmolunmasına ilişkin kararı yerinde bulunmuş ve davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.051,03 TL harçtan, peşin alınan 512,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.538,27 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 22,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 28/02/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.