Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4108 E. 2018/2733 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4108 Esas
KARAR NO : 2018/2733
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2016/872 2017/124
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından Sapanca İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden çeke dayalı takip başlatıldığını, müvekkilinin yetki itirazı üzerine Sapanca İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, 2011/14 Karar sayılı ilamıyla Sapanca İcra Müdürlüğü’nün yetkisiz olduğuna karar verildiğini, bu arada müvekkili tarafından icra dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla Ankara 9.ATM’de … ve diğer cirantalar . … , … aleyhine menfi tespit davası açtıklarını, mahkemenin 19/12/2012 tarihinde davalı … hakkındaki davayı husumet yokluğundan reddettiğini, diğer davalılar bakımından ise çekin keşide tarihinin tahrif edildiği ve çek olma vasfını yitirdiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verildiğini, ancak kararın müvekkili ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.HD tarafından 17/03/2014 tarihinde bozulduğunu, mahkemenin bozma ilamına uyarak 13 Ekim 2015 tarihinde çek üzerindeki keşide tarihindeki parafın keşideciye, ciro imzasının da müvekkili yetkilisine ait olduğu gerekçesiyle … hakkındaki davanın reddine karar verildiği, diğer davalılar hakkındaki davanın ise temyize başvurmamaları nedeniyle kararın kesinleştiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, Sapanca İcra Müdürlüğü’ndeki takibin yapılmamış sayılmasına ilişkin kararın ardından 17/12/2012 tarihinde … tarafından Gebze …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında aynı çeke ilişkin olarak takip başlatıldığını ve müvekkili şirketin hesaplarına haciz konulduğunu, müvekkilinin Gebze İcra Mahkemesinde itiraz davası açtığını, dava sırasında HMK’nun 209.maddesi uyarınca takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, ancak Yargıtay 12.HD’nin bu kararı bozduğunu, bunun üzerine icra hukuk mahkemesinin takibin devamına karar verdiğini, bu kararın da kendilerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12.HD’ce 18/02/2016 tarihinde bozulduğunu, Gebze İcra Mahkemesi’nin itirazın reddine dair kararı üzerine takibin devamına karar verilmesi nedeniyle müvekkilinin icra dosyasına ödeme yapmak zorunda kaldığını ve müvekkilinden 1.695.049,07 TL tahsil edildiğini, müvekkilinin haksız olarak bu tutarı uğradığı dolandırıcılık neticesinde ödemek zorunda bırakıldığını, müvekkili şirketi zarara uğratmaktan dolayı açılan ceza davasının halen derdest olduğunu belirterek müvekkilinin ödemek zorunda bırakıldığın 1.695.049,07 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, huzurdaki davanın müvekkili aleyhine açılan ikinci menfi tespit davası olduğunu, daha önce davacı tarafından aynı konu ve aynı çekle ilgili açılan davanın derdest olduğunu, davacının o davada davasını ıslah ile istirdat davasına dönüştürdüğünü, ayrıca çekte tahrifat bulunmayıp çekin kambiyo vasfı niteliğinin devam ettiği, ciro silsilesinde sahtelik bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, öncelikle derdestlik konusunda inceleme yapılması gerektiği, tarafları ve konusu aynı olan davaların derdest dava sayılacağı, bu davada ileri sürülen iddianın Ankara 9 ATM’de ileri sürülmemiş olması işbu davada yeni bir vakıa gibi ileri sürülerek yeni bir dava sebebine dayanılmasının usulen mümkün olmadğıını, temelde iki davanın da aynı çeke dayalı menfi tespit ve istirdat istemli olduğu, Ankara 9. ATM’deki davanın henüz temyiz aşamasında olduğundan kesinleşmeyip derdest olduğunu, aynı taraflar arasında görülen dava derdestken aynı konuda ve aynı taraflar arasınad işbu davanın açıldığı gerekçeleriyle dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın hukuka aykırı olduğunu, başlangıçta Sapanca İcra Müdürlüğü’nde açılan dosya nedeniyle müvekkilinin menfi tespit davası açtığını, daha sonra davalı …’in Gebze 1.İcra Müdürlüğü’nde takip başlatması nedeniyle ve o takip sırasında ödeme yapmalarından dolayı işbu davanın açıldığını, dava konusu çekte tahrifat bulunduğundan dolayı müvekkilinin bu parayı ödemek zorunda bırakıldığını, müvekkilinin ödenen paranın iadesi için açılan bu davanın derdestlik nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ticari ilişki içinde bulunduğu üç iks şirketine borcunu ödediğini, müvekkilinin de çeki ciro edilmeden…s’e iade edildiğinin bilindiğini, oysa çekin müvekkili şirketin eski yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olan…nın görevinden azledilmesine rağmen çekin keşide yeri ve tarih bölümünde düzeltme imzasıyla çeki tahrif ettiğini, …. ile …’ın çeke 11 Aralık 2009 tarihini atıp çeki cirolayarak piyasaya sürdüğünü ve çekin …’nün eline geçtiğini, Kenan Kömürcü’nün üçerlere, üçerler’in ise davalı …’e ciroladığını, bu süreçte …’nün piyasaya olan borçlarından dolayı intihar ettiğini, bu hususun Sakarya Başsavcılığı’nın iddianamesinde tespit edildiğini, çekin bankaya teslimine dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, Ankara 9 ATM’deki menfi tespit davasının Sapanca İcra Müdürlüğü dosyası bakımından menfi tespite yönelik olduğunu, Ankara 9 ATM’nin sadece Sapanca İcra dosyası bakınından karar verip Gebze İcra dosyası yönünden karar vermeme ihtimaline binaen herhangi bir hak kaybına uğramamak adına bu davanın ikame edildiğini, zira her iki davanın açılma sebeplerinin farklı icra dosyaları olduğunu, müvekkilinin yıllardır devam eden uyuşmazlık nedeniyle mağdur olduğunu, uyuşmazlığı uzatmak gibi kötü bir niyeti bulunmadığını, müvekkili ile davalı … ve diğer cirantalar arasında hiçbir ticari ililşki ya da cari hesap ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin icra tehdidi altında ödeme yapmak durumunda kaldığını, kaldı ki çek, kambiyo senedine haiz olmadığından bu yönde takip başlatılamayacağı için de davanın kabulü gerektiğini, zira ilk olarak çekin yasal süresinde ibraz edilmediğini, yine ciro zincirinin sahte ciro sebebiyle koptuğunu, yine çekin tahrif edildiğini, davalı …’in soruşturma dosyasındaki beyanlarının çelişkili olduğunu, bu beyanların müvekkilini haklı gösterdiğini, davalının bu denli yüksek tutardaki bir çeki hangi sebeple edindiğinin de belirsiz olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davanın ikinci kez açılan menfi tespit davası olduğunu, her iki davanın da aynı gerekçelere dayındığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacı şirketyetkilisinin savcılıktaki ifadesinde davacıya ait kaşe üzerindeki imzayı yetkili olduğu dönemde şirket adına attığı yolunda beyanda bulunduğunu bildirerek davacının istinaf istemlerinin reddi ile yerel mahkeme kararının kabulüne, davacının %20 ‘den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/254 Esas, 2015/619 Karar sayılı 13/10/2015 tarihli kararının incelenmesinde; davacının …A.Ş, davalıların ise 1-…, 2- …. Ltd. Şti, 3-…mirasçıları, 4-….. Ltd. Şti olup davanın menfi tespit biçiminde açıldığı, davacının iddia olarak keşide tarihinin 01/08/2006 iken tahrifat ile 11/12/2009 yapıldığı, müvekkiline ait ciranta imzasının yetkilisine ait olmadığını, cironun sahte olduğunu, zamanaşımına uğradığını ve kambiyo senedi vasfını taşımadığını iddia ederek menfi tespit davası açıldığı, yargılama sırasında ilik olarak davalı . … Ltd. Şti hakkındaki davanın husumet yokluğundan, diğer davalılar hakkındaki davanın ise keşide tarihinde tahrifat olduğundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın davacı ve davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.HD tarafından bozulduğu, bozma ilamında davacı yetkilisinin ciro imzasının azilden önce atılmış olduğu ve keşideci parafı ile çekteki tarihin değiştirilmiş olduğunun kabulü gerektiği ve tüm deliller birlikte değerlendirilip bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda 13/10/2015 tarihinde çekteki keşide tarihindeki parafın keşideciye, davacı …. A.Ş adına atılan birinci ciranta imzasının o tarihteki davacı yetkilisine ait olduğu, bu imzanın yetkilinin azlinden önce atıldığı gerekçeleriyle davalı … hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise mahkemenin önceki kararının temyiz konusu yapılmayarak kesinleşmesi sebebiyle başkaca karar verilmesine yer olmadığına, yasal koşulları bulunmayan tazminat isteminin de reddine karar verildiği, dosyanın taraf vekillerinin beyanından halen Yargıtay’da olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davalı … tarafından Sapanca İcra Müdürlüğü’nün 2009/1038 esas sayılı dosyasında 15/12/2009 tarihinde ihtiyati haciz kararına dayalı olarak ve çek dayanak gösterilmek suretiyle toplam 592.490,33 TL üzerinden davacı ve diğer borçlular aleyhine takip başlatıldığı görülmüştür.
Gebze …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ise davalı … tarafından davacı ve diğer borçlar aleyhine ayne çeke dayalı olarak 1.043.734,83 TL alacağın tahsili için 07/12/2012 tarihide kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, dosya içeriğinden dosya borcunun tamamen ödendiği ve dosyanın infazla işlemden kaldırıldığı, borcu davacı … A.Ş’nin 1.695.024,74 TL olarak ödediği anlaşılmıştır.
Takip ve dava konusu çekin ise dava dışı … Ltd. Şti tarafından davacı …A.Ş lehine düzenlendiği, … A.Ş’nin cironsundan sonra …, daha sonra …Ltd. Şti cirolarının bulunduğu ve en son davalı …’e geçtiği, çekin 14 Aralık 2009 tarihinde ibraz edildiği, karşılıksız çıktığına dair şerhin yazılı olduğu fotokopisinden anlaşılmıştır. Ayırca çek üzerinden 01/08/2006 tarihinin çizilerek alt kısmına 11/12/2009 tarihinin yazıldığı ve paraflandığı görülmüştür.
Sakarya Başsavcılığı tarafından mağdur … ve …A.Ş’nin şikayeti üzerine… ve … aleyhine dava konusu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılarak çekin piyasaya sürüldüğü ve çekin belirlenemeyen bir ticari ilişki soncu …nün eline geçtiği ve ticari dolaşımına devam ettiği gerekçeleriyle sanıkların dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılması istemiyle 12/10/2015 tarihinde ceza mahkemesinde kamu davası açıldığı, dosya içinde bulunan mevcut fotokopilerden en son duruşmanın 28/02/2017 tarihine bırakıldığı, dosyasının ne olduğu konusunda başkaca bir bilgi bulunmadığı görülmüştür.
Hazırlık soruşturması sırasında davacı şirketin azledilen yetkilisi olduğu belirtilen …nın, bu çekin 01/03/2006 tarihli olarak yetkilisi olduğu şirkete teminat çeki olarak verildiğini, ….şirketinin çekin üzerindeki keşide tarihi olan 01/03/2006 ‘dan önce çek üzerindeki bedeli şirketlerine havale edip gönderdikten sonra şirketinin bu çeki 23 Mayıs 2006 tarihinde bankadan geri alarak keşideci…şirketine teslim ettiğini, çeki bankaya teslim ederken kendisini genel müdürü olarak şirket kaşesini basarak imza attığını, muhasebe görevlilerinin çek arkasındaki bu ciroyu iptal etmeden…şirketine iade ettiğini, … A.Ş’ye ait kaşe üzerindeki imzanın kendisinin şirket yetkilisi olduğu dönemde genel müdür olarak şirket adına attığı imza olduğunu, imzada sahtelik bulunmadığını ancak keşidecinin çek üzerindeki keşide tarihini değiştirip parafladıktan sonra çeki tekrardan tedavüle koymak suretiyle kullandığını, … A.Ş’den sonraki cirantları tanımadığını ve bu şirketlerle herhangi bir ticari ilişkileri olmadığını, suçlamaları kabul etmediği yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, istirdat davasıdır. Davacının istirdat talebi menfi tespit talebini de içermektedir. Davalı tarafından daha önceden çeke dayalı olarak Sapanca İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine karşı davacının Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde keşide tarihinde tahrifat yapıldığı, ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığı, cironun sahte olduğu, zamanaşımına uğradığı ve evrakın kambiyo senedi vasfı taşımadığı iddialarına dayalı olarak menfi tespit davası açıldığı, dava sonunda verilen kararın Yargıtay tarafından bozulduğu ve daha sonra verilen kararın da temyiz edildiği ve Yargıtay’da olduğunun beyan edildiği, davacının işbu istinafa konu davasında da aynı iddiaları tekrar ederek dolandırıcılığa maruz kaldığını ve Gebze …İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı icra dosyasına konu edilen aynı çek nedeniyle müvekkilinin haksız olarak borçlu olmadığı 1.695.049,07 TL’yi ödemek zorunda kaldığı iddiasıyla işbu istirdat davasını açtığı anlaşılmıştır. Davacı vekili açıkça dava dilekçesinin 5.sayfasında da görüldüğü üzere aynı çek bakımından hali hazırda menfi tespit yönünden derdest bir dava bulunduğunu belirtmiştir. Öte yandan davacı vekili istirdat talebinin daha önce açtıkları davada mahkemece dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de, o dava henüz sonuçlanmadığından mahkemenin istirdat talebini gözardı ettiği kabul edilse bile yeni bir dava açılmasını gerektirmez. Kaldı ki Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce işbu davanın davalısı olan … hakkında zaten davanın reddi kararı verilmiş olup red edilen menfi tespit davasında istirdat talebi gündeme gelemeyeceğinden bu şekilde bir iddia ayrı bir istirdat davası açılmasını haklı kılmaz. Bir başka deyişle derdestlik hususunu ortadan kaldırmaz. Öte yandan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı maddesi uyarınca aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması bir dava şartıdır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Her ne kadar davacı vekilince Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki menfi tespit davasının konusunun Sapanca İcra Müdürlüğü dosyası, eldeki davanın konusunun ise Gebze İcra Müdürlüğü dosyası olduğu ileri sürülmüş ise de, her iki takibin dayanağı aynı çek olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Öte yandan davacı vekilinin istinaf talebine cevap veren davalı vekili istinafa cevap dilekçesinin talep kısmında; dava değerinin %20’si oranında tazminata hükmedilmesini istemiş ise de, verilen dilekçenin harçlar yatırılmadığı için davalı vekiline harçlarını yatırması için dairemizce HMK’nun 344.maddesi uyarınca muhtıra çıkarılmış olup davalı vekili UYAP’tan sunduğu tarihsiz dilekçesinde %20 tazminatla ilgili istinaf etmedikleri yolunda beyanda bulunmuş ve muhtırada istenen harçları yatırmadığı görülmüş olup davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 344.maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 344.maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına,
3-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/12/2018