Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4095 Esas
KARAR NO: 2020/626 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2015/147 E. – 2017/58 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının eğitim kurumunun uzun yıllardır faaliyet gösteren saygın bir eğitim kurumu olduğunu, ortaya koyduğu yeni eğitim modellerinin ödüllendirildiğini, bunlardan biri olan … modelinin …’nde uygulandığını, bu eğitim modelinin davacı şirket tarafından oluşturulduğunu, bu model için profesyonel bir kadro oluşturulduğu, modelin bu kadro ile geliştirildiğini, modele özgü kaynaklar ortaya konulduğunu (ders kitapları, internet siteleri, seminerler, Apple i-tunes uygulaması) ve yurtdışında başka eğitim kurumlarına da pazarlandığını, söz konusu eğitim modelinin davacının hususiyetlerini taşıyan ve onun yarattığı bir eser olduğunu, FSEK’e göre tüm edebi ve bilim alanındaki ürünlerin eser olarak korunmaları gerektiğini, söz konusu eğitim modelinin öğrencileri (akademik programı, öğrenci meclisleri, … dersleri, mesleki gözlem ve proje yarışmaları ile) yetenek ve eğilimleri doğrultusunda üniversiteye ve hayata hazırladığını, bu inovatif eğitim modeli sistemi ile lise öğrencilerine işletme yüksek lisans programının uyarlandığını, işletme alanında farklı derslerin verildiğini, ayrıca öğrencilere, işyerlerinde yaptıkları stajlarla iş hayatına dair deneyim elde etmelerinin sağlandığım, … modeli sisteminin değişik tarihlerde değişik kurum ve kuruluşlardan ödüller aldığını, yazılı ve görsel basında modelden “özgün” olarak söz edildiğini, ancak davalıya ait http://www…com/… adlı bir eğitim modelinin yer aldığını, bu sayfada paylaşılan söz konusu eğitim modelinin içeriğinin müvekkiline ait olan … sisteminin kopyalanmasından oluşturulduğunun tespit edildiğini, içerik yanında bir harf ve tek heceli bir kelimeden ibaret olan modelin isminin de benzer olduğunu ve sistemi davalının kendi geliştirdiğine dair ibare bulunduğunu, oysa, fikri bir hakkın, ticari bir değerin kopyalandığını, davacının FSEK kapsamında söz konusu eğitim modelinin tek hak sahibi olduğu gerekçesi ile 19.06.2015 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalının kendilerine ait eseri kullandığını beyan ederek, davalının tecavüzünün durdurulmasına, www…com/… alan adı üzerinden yapılan paylaşımlara erişimin engellenmesine, davalı tarafın muhtemel tecavüzlerinin men’ine, davacının uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15/04/2016 tarihli ek dilekçe ile 50.000,00 TL manevi tazminat ve belirsiz alacak davası olarak FSEK’nun 70/3. maddesi uyarınca fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000,00 TL zararın tazminini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı … kurumunun inovatif yaklaşıma ve eğitim kalitesine büyük önem atfettiğini, şirketin Türkiye’nin birçok ilinde 27 kampüs, 67 okulda yaklaşık 10 bine yakın öğrenciye eğitim ve öğretim hizmeti sunduğunu, eğitimin kalitesini yükseltmek amacıyla sürekli yenilikler geliştirdiklerini, bu bağlamda … modelinin K-12 düzeyi eğitim kurumu olan …nın geliştirdiği bir eğitim modeli olduğunu, davacının tüm iddia, beyan ve taleplerinin hukuka, yasaya ve örnek kararlara aykırı ve hukuki temelden yoksun olduğunu, kendi geliştirdikleri m-lead sistemi ile davacının … sisteminin farklı olduğunu, herhangi bir isim benzerliğinin de söz konusu olmadığını, modelin isminin başında bulunan “…” harfinin eğitim kurumunun ismi olan “…” kelimesinin baş harfi olmasından dolayı seçildiğini, “…” kelimesinin “…”ten türetildiğini, davacı tarafın kullandığı … ibaresinde “…” harfinin “…” kelimesinin baş harfi olduğunu, MBA’nın ise “…” anlamına gelen “…” anlamında olduğunu, aralarında bir benzerlik olmadığını, içerik bakımından da her iki modelin farklı olduklarını, söz konusu eğitim modelinin davacının … modelinden kopyalanarak oluşturulmadığını, iki model arasında amaçları dâhil isim ve içerik açılarından farklılıklar olduğunu, davalı şirketin … modelinde öğrencilerin girişimcilik eğilimlerini arttırmanın ve özellikle öğrencilerin kariyer seçimlerini doğru yapmalarını sağlamanın hedeflendiğini, altı bileşene sahip …’in işletme odaklı bir model olmadığını, lise öğrencilerinin (14-18 yaş) gelecekteki kariyerlerine ve iş hayatına hazırlanmaları için işletme, sosyal sorumluluk projeleri, endüstriyel tecrübeler ve kariyer fırsatları sunulduğunu, söz konusu bileşenlerin logoda da görülebileceğini, … modelinin eser olarak kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın kendi modeline ilişkin özgünlük iddiasının tartışmalı olduğunu, özgünlük iddiasının tam olarak ortaya konulamadığını, modelin tüm dünyada (yaklaşık yarım yüzyıldır) üniversitelerde kullanılan MBA eğitim modeli sisteminden geldiğini, bu konuda farklı örneklerin ülkemizde de mevcut olduğunu (… ve … Üniversitesi tarafından halen uygulanan MBA eğitim modeli), dolayısıyla … modelinin üniversiteler tarafından kullanılan eğitim sisteminin orta eğitim aşamasında uygulanması olduğunu, … modelinin davacının hususiyetlerini taşımadığını, tüm dünyada öğrencilerin hayata hazırlanması için teorik (işletme derslerinin verilmesi) ve pratik (seçilen iş yerlerinin tanıtılması için stajların yaptırılması) çeşitli eğitimler verilmesini kapsayan ve bu şekilde uygulanagelen bir sistem hakkında eser sahipliği iddiasında bulunulduğunu, eser sahipliği için en önemli unsurun “sahibinin hususiyetini taşıması” olduğunu, ancak modelin davacının hususiyetlerini taşımadığını, davacının modeli pazarladığını ve sattığını da iddia ettiğini, oysa dosyada pazarlama ve satışla ilgili inandırıcı deliller olmadığını, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 28.03.2017 tarihli 2015/147 E. – 2017/58 K.sayılı kararıyla; “davacının kullandığı “…” isimli eğitim modelinin davacının hususiyetini taşımadığı, eskiden bu yana pek çok üniversitede uygulanan “MBA” eğitim modelinin lise öğrencilerine uyarlanmış hali olduğu, bu nedenle FSEK kapsamında korunması gereken eser niteliğinde olmadığı, davalının kullandığı “…” eğitim modelinin amaç ve içerik bakımından davacının modelinden farklı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin … modelinin müvekkilinin bir araya getirdiği, 6 bileşen sonucu oluşan orjinal bir model olduğunu, müvekkilinin akademik program, öğrenci meclisleri, disiplinler arası yaklaşım, uluslararası projeler, yabancı dil, eğitim koçluğu bileşenlerini biraraya getirip, çıkan sonucu lise öğrenimi gören öğrencilerin seviyesine indirgeyerek, daha önce tasarlanmamış inovatif bir çağdaş eğitim modeline imza attığını, özgün olduğunu, – eserin kategorizasyon şartı kapsamında “genişletici yorumda bulunulması gerektiğini, programın çıkış noktasının girişimcilik eğitim modeli; bütüncül yaklaşımlar başlığıyla, geliştirilip telif hakları müvekkiline devredilen makale olduğunu, müvekkilinin eğitim modeli MBA programının benzer olduğunun hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, eğitim koçluğunun MBA’da bulunmadığını, müvekkilinin eğitim modelinin lise seviyesindeki öğrencilere yönelik olduğunu, mahkemenin eğitim modeline yönelik eser değerlendirmesinde yanılgıya düştüğünü, – … programı ve … programının farklı olduğuna ilişkin bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, davalı programında müvekkilinin programının farklı kelimelerle izah edildiğini, – dava konusu markanın 2018 yılına kadar müvekkili adına tescillendiğini, bu hususun dikkate alınmadığını, – delil niteliğindeki belgelerin eğitim modelleri arasında intihal bulunduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, eğitim modelleri bileşenlerinin farklı adlar altında uygulansa da içerik bakımından birebir aynı olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; ortada eser niteliğine haiz eğitim modeli bulunmadığını, – davacının uyguladığı eğitimi … olarak isimlendirdiğini, gerek internet sitesi gerek beyanlarında; “… okullarında lise 9.sınıftan 11.sınıfa süren … dersleri içeriği lise düzeyindedir. Ancak, programın yapısı , dünyadaki üst düzey MBA programlarını temel alır.” şeklinde dile getirdiğini, bilirkişi raporuyla da davacı … programının özgün olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, – 22.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … programının sahibinin hususiyetini taşımadığı ve bu eğitim modelinin eser olarak değerlendirilemeyeceğinin beyan edildiğini, – tarafların eğitim programı arasında ayniyet bulunmadığını, – … Eğitim programının davacı adına tescil edildiğini gösterir delil bulunmadığını, beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 22/07/2016 tarihli raporda; davacının kullanmış olduğu … eğitim modelinin sahibinin hususiyetini taşımadığı ve bu sebeple adı geçen eğitim modelinin eser olarak değerlendirilemeyeceği, davacının kullandığı eğitim modelinin eser olarak değerlendirilmesi ihtimaline binaen, heyette bulunan teknik bilirkişi tarafından, davacının kullandığı eğitim modeli … ile davalının … olarak adlandırdığı eğitim modeli arasında intihal bulunup bulunmadığı konusunda inceleme yapıldığı, bu inceleme neticesinde, davalının, davacıya ait … eğitim modelini kopyalayıp kullandığına ilişkin tespit yapılamadığı, maddi tazminat hesabına mesnet teşkil edecek nitelik ve nicelikte bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapasında alınan 09/01/2017 tarihli rapor alınmış, bu raporda da … sistemi ve … sisteminin birbirinden farklı olduğu, söz konusu farklılığın hem amaç ve hem de içerik (bileşenler) bağlamında olduğunu, …’nın (hakkında basında çıkan yazılar hariç) patente bağlanmış bir buluş olup olmadığının dosyadaki bilgilerden anlaşılamadığını, patent veya marka tescili olmadığından, davacının, davalının modelini mi, markasını mı, yoksa davacının … sistemi için yayınladığı eserleri mi kopyaladığının sarih olmadığını, …’ya ait olduğu söylenen dosya ekindeki kitap/kitapçıkların davalı tarafından kopyalandığına dair ikna edici bir bilgiye rastlanılamadığını, davalının ilgili internet sitesindeki bilgilerin genel nitelikteki bazı terim benzerlikleri dışında davacının eğitim modelinin alıntılandığını gösteren bir kopyalamaya işaret etmediğini, ayrıca davalının basılı herhangi bir ürününün de dosyada yer almadığını, önceki bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği üzere, FSEK’de eserin “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlandığını, bu tanım çerçevesinde eser kavramının, hususiyet ve fikri ürünün eserde yer alması olmak üzere iki unsurdan oluştuğunu, somut olayda hususiyet unsurunun özel bir önem taşıdığını, bir eserin varlığından söz edilebilmesi için, fikri ürünün sahibinin özelliğini taşıması gerektiğini, bir fikri ürün sahibinin hususiyetini yansıtmıyorsa, FSEK’in öngördüğü korumadan yararlanamayacağını, dosya kapsamı incelendiğinde, davacı tarafın, “…” isimli eğitim modelinin eser niteliğinde olduğunu ileri sürdüğü; davalının ise, söz konusu eğitim modelinin Türkiye’de ve dünyada birçok yerde kullanıldığım ve bu nedenle de özgün olmadığını, herkesçe kullanılan bir eğitim modeli olduğunu savunduğunun görüldüğünü, davacı tarafa ait fasiküllerde, “…” eğitim modeli hakkında şu açıklamaların yapıldığının tespit edildiğini: “…’nin özgün eğilim modeli olan … (…), işletme yüksek lisans programının liselere göre yapılandırılmış halidir. …, her alan ve şartta uygulanabilen, teknolojiyle entegre olmuş, öğrencinin sosyal ve işletmeye yönelik kazanımlar almasını sağlayan bir model. Bu eğitim sonunda öğrencilere akademik başarının yanı sıra Avrupa Birliğinin de Eğitimde 25020 Stratejisi (ET 2020 Strategy) olarak açıkladığı sekiz anahtar yeterliliği kazandırmayı amaçlıyor…” bu durumda heyetin teknik bilirkişisinin de tespit ettiği üzere, davacının … olarak isimlendirdiği eğitim modelinin genel hatlarıyla ve ana ilkeleri itibariyle bütün dünyada eğitim kurumlan tarafından kullanılan bir metot olduğunu, bu sistemde, öğrencilerin hayata hazırlanması için teorik ve pratik çeşitli eğitimler verildiğini, ülkemizde de çeşitli üniversitelere ait web siteleri incelendiğinde, MBA isimli eğitim programının birçok eğitim kurumunda uzun yıllardır uygulanan bir program olduğunu ve bu eğitim programının davacı tarafından lise öğrencilerine uyarlanarak ve bir ölçüde geliştirilerek kullanıldığının söylenebileceğini, ama bu uyarlama ve geliştirmenin, davacının kullandığı eğitim programının özgün, sahibinin hususiyetini taşıyan bir program olduğunu söyleyebilmek için yeterli olmadığını, böyle olunca, söz konusu eğitim modelinin FSEK anlamında bir eser olarak korunmasının dosyanın halihazır durumu itibariyle mümkün görülemediğini, heyetin 22/07/2016 tarihli Bilirkişi Raporu ile aynı sonuca vardığını bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin … eğitim modelinin, davalı tarafça kopyalanarak kurumsal internet sitesinde … ismiyle tanıtıldığını, müvekkilinin eğitim modelinin FSEK kapsamında eser olduğunu ve eser kapsamındaki haklarının tecavüze uğradığını beyanla tecavüzün men’i ve ref’ini, müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararların tazminini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin ara kararı üzerine, davacı vekilinin 15/04/2016 tarihli dilekçesiyle, manevi zararını 50.000 TL, maddi zararını şimdilik 10.000 TL olarak belirlediği ve harcını tamamladığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Davacı vekilinin müvekkilinin eğitim modelinin/programının eser vasfında bulunduğunu ileri sürdüğü ve ispat kapsamında kitapçıklar, … Öğrenci el kitabı, davalı tarafın resmi internet sitesinden alınan çıktıların ibraz edildiği, dosya kapsamında alınan 22/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafa ait kitapçıklar ile …, …, … web siteleri üzerinden MBA programlarının incelendiği, MBA eğitim programının uzun yıllar uygulanan program olduğu, davacının bu eğitim programını lise öğrencilerine uyarladığından özgün olduğundan söz edilemeyeceğini, hususiyet taşımadığını, dosyada bulunan davalı internet sitesinden alınmış yazı fotokopisi incelendiğinde davalının … eğitim modelini kopyaladığının söylenemeyeceğini beyan ettikleri, mahkemenin aldığı, 12/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda da, aynı görüşün tekrarlandığı görülmüştür. Davacı … modelinin/ programının eser vasfında olduğunu ileri sürmüşse de; bir fikri ürünün eser vasfında olması için, sahibinin hususiyetini taşıması ve FSEK kapsamında yer alan eser kategorilerinden birine girmesinin gerektiği, FSEK’in fikirleri değil fikirlerin ifade ediliş şeklini koruduğu, davacı tarafça sunulan kitapçıklarda ifade edilen eğitim programının eğitimci bilirkişinin bulunduğu bilirkişi heyetleri tarafından hususiyet içermediğinin, uzun yıllardır uygulanan eğitim modeli olduğunun ve davacı tarafça lise öğrencilerine uyarlandığının, özgün olmadığının, hususiyet içermediğinin tespit edildiği, esasen davacı tarafın ibraz ettiği fasiküllerde eğitim modeli için yapılan açıklamalarda “… (…) işletme yüksek lisans programının liselere yapılandırılmış halidir…” şeklinde ifadelerde bulunduğu, davacının programının ve ibraz edilen el kitabı, fasiküllerin hususiyet içermediğinden eser olarak korunamayacağı gibi, davalı tarafın … eğitim programının davalının programından kopyalandığına dair iddianın da ispatlanamadığı göz önüne alındığında, ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararının yerinde olduğu , kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 5,00 TL (posta-teb-müz) masrafın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.