Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4082 E. 2020/514 K. 28.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4082 Esas
KARAR NO: 2020/514
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2017
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firma ile … A.Ş.’nin grup şirketleri arasında cari olan 01.05.2006 tarihli sözleşmenin 3.1. Firmanın Yükümlülükleri başlığının 3.1.1, 3.1.2, 3,1,3, 3.1.4, ve 3.1.5 maddeleri çerçevesinde mülkiyeti holdingin grup şirketlerine ait olan self servis satış otomatlarında davalının ambalajlı gıda ve içecek ürünlerini de satmakta ve bunların bedelini 45 gün vadeli çeklerle ödemekte, teminat olarak da ayrıca 100.000,00 TL tutarında teminat senedi vermiş bulunmakta olduğunu , söz konusu sözleşmenin 31.05.2012 tarihine kadar geçerli olduğunu ve davalının elinde de 100.000,00 TL tutarında müvekkil firmanın teminat senedi bulunduğu halde herhangi bir açıklama yapmaksızın 31.01.2012 tarihinden itibaren müvekkil firmanın siparişlerini göndermediği gibi 21.04.2012 tarihine kadar teminat senedini de müvekkil firmaya iade etmediğini , davalının müvekkili firmayı KDV hariç 29.024,30 TL kâr kaybına uğrattığını ,bu nedenlerle, fazlaya ait talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, KDV hariç 29.024,30 TL’nin, Mahkeme masrafları, vekalet ücreti ve 01.02.2012 tarihinden bu yana işlemiş olan reeskont faizleri ile birlikte davalıdan tahmiline karar verilmesini , satış otomatlarının en verimli ve rantabl çalıştığı dönemlerin Eylül ayı başı – Mayıs ayı sonu olup, müvekkil firmanın … A.Ş.’den 2011 yılı Eylül ayında 89,877,15 TL, Ekim ayında 47.818,31 TL, Kasım ayında 49.743,49 TL, Aralık ayında 67.034,49 TL ve 2012 yılı Ocak ayında da 57.710,18 TL olmak üzere 5 aylık dönemde toplam KDV dahil 312.183,62 TL ve KDV hariç 289.058,91 TL tutarında ürün aldığı, 2011 yılının ( A Şubat 37.187,77 TL, Mart 50.008,69 TL, Nisan 38.186,51 TL ) aylarında alınan toplam ürün tutarının KDV dahil 125.384,97 TL ve KDV hariç 116.097,19 TL olduğu, bunların davalının muhasebe kayıtları ile de sabit olduğunu , davalının 31.01.2012 tarihinden sonra ürün göndermediği için 11.04.2012 tarihli ihtarnamenin 4. Paragrafına göre, müvekkilin 2012 yılının aynı aylarında asgari aynı tutarda ürün alacağı esas alınarak, % 25 kar payına göre müvekkilin 01.02.2012- 21.02.2012 döneminde ( 116.097,19 * 0,25 ) = 29.024,00 TL kardan mahrum kaldığını , davalı vekilinin gönderilecek ürünlerin otomatlarda satılıp satılamayacağının belirsiz olduğu iddiasının tamamen yersiz olduğunu , bu nedenle KDV hariç 29.024,30 TL ‘nin mahkeme masrafları , ücreti vekalet ve 01.02.2012 tarihinden itibaren işlemiş olan reeskont faizleri ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 01.05.2006 tarihli sözleşmeyi müvekkil şirketi ile değil … A.Ş. ve … A.Ş. ile imzaladığını, davalı şirket ile dava dışı şirketlerin … bünyesinde da söz konusu şirketlerin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu ve farklı alanlarda ticari faaliyet icra ettiklerini, davacı ile müvekkili şirket arasında yazılı bir sözleşme olmadığını, bu konuda husumet itirazları olduğunu, davacı ile davalı arasında bazı içecek ve atıştırmalık ürünlerin satımı konusunda fiili bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin imzasının olmadığı bir sözleşme ile bağlı tutmaya çalışmanın hukuken yerinde olmadığını, yine de bir an için söz konusu sözleşme dikkate alınacak olsa dahi taraf olanın satılacak ürünleri belirleme hakkı olduğunun belirtildiğini, bu anlamda söz konusu firmaların müvekkilin sağladığı ürünlerin satılamayacağını ya da siparişin ifa edilemeyeceğini belirleme hakkına sahip olduklarını, davacının söz konusu ürünlerin teslim edilmediğini ileri sürmesinin tarafı olduğu sözleşmenin 3.5 maddesine göre mümkün olmadığını, davacının teminat senedinin 21.04.2012 tarihinde iade edildiğini ileri sürerek aslında kendisinin irtibat kurmaya çalıştığı sözleşmenin feshini kabul ettiğini ve senedin iade edilmesi gerektiğini de kabul etmiş olduğunu , söz konusu sözleşmenin tarafının davalı müvekkil olmadığı için sözleşmenin neden ifa edilemediğinin davalı müvekkil ile tartışılmasının mümkün olmadığını, davacının 21.04.2012 tarihinde teminat senedini iade alarak davalı nezdinde yer alan aslında hukuken teminat özelliği olmayan tek teminatını da geri aldığı ve sözleşmeyi bu tarih itibariyle tamamen tasfiye ettiğini, hal böyle iken teminatını iade alan davacının bu tarih sonrası için davalı müvekkilden mal satmasını beklemesinin zaten dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturduğunu, davacı ile davalı arasında 26.03.2012 tarihi itibariyle hesap mutabakatı yapıldığı ve her iki tarafın da 26.03.2012 tarihi itibariyle hesabın sıfır bakiye verdiğini kabul ettiğini, davacının müvekkilden hiçbir alacağının olmadığını, davacının 22.05.2012 tarihli ihtarnamesinde kendisinin … bünyesinde yer alan firmalara olan borçlarının holding firmalarından düşülmesini istediğini, bu ihtarnamede alacaklı olduğu firmaları ve alacak tutarlarını belirttiğini, davalı … Pazarlamaya yer vermediğini, bu durumda davacının davalıdan bir alacağı olmadığının da açıkça ortaya konmuş olduğunu, davacının 01.02.2012 tarihinden itibaren reeskont faizi istemiş olmasına karşın işbu dava tarihine kadar kar kaybı veya başkaca bir ad altında zararının olduğuna ilişkin temerrüt ihtarı göndermediğinden bu isteminin de reddinin gerektiğini, davacının zararını ispat etmesinin zorunlu olduğunu, gider kalemlerinin bu zarardan düşülmesi gerektiğini, bu nedenlerle, yetki ve husumet itirazlarının kabulü ile davanın bu nedenle reddine, bu itirazlarının kabul görmemesi halinde yargılama sonucunda davacının işbu haksız ve kanuna aykırı davasının esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davacı yanın da kabul ettiği üzere davalı şirket bahsi geçen grup şirketleri içerisinde davacının ürün tedarik ettiği şirketlerden sadece bir tanesidir . Gerek davalı yanın davacı ile yapılan 01.05.2006 tarihli sözleşmenin tarafı olmaması gerekse davalı firmanın taraflar arasındaki ürün tedariki ile ilgili fiili ilişki düşünüldüğünde ürün tedarik ettiği şirketlerden sadece biri olması birlikte düşünüldüğünde ürün tedarikin kesilmesinden dolayı davacı yanın uğradığını iddia ettiği kar kaybının davalı şirketten talep etmesi hukuken mümkün değildir . Ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmeye bağlı olarak fesih ihbarının da dava dışı şirketler tarafından yapıldığı ve her ne kadar davalı şirketin davacı yana mal tedarik ettiği düşünülse de tüm dosya kapsamı tarafların dayandığı deliller ve sunulan bilirkişi heyeti raporu ve ek raporu ile birlikte değerlendirildiğinde kar kaybına ilişkin tazminat isteminin davalı açısından yasal koşullar oluşmadığından davasının reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; davalı şirketin … AŞ, … AŞ, … Aş, … Aş gibi … AŞ’nin ürünlerini Vendorlerde satılan tüzel kişiliğe haiz grup şirketlerden biri olduğunu, Bu şirketler içinde …, Bir kısım meyve suları, bazı gazlı içecek çeşitleri ve değişik türlerde Bisküvi çeşitlerinin sadece davalılar tarafından üretilmekte olduğunu, grup şirketlerden biri tarafından üretilen ürünler diğer grup şirketleri tarafından üretilmediği için sözü edilen ürünlerin öteki grup şirketlerden temin ve tedarikinin mümkün olmadığını, başka firmalardan da mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin 3.2.1, 3.2.3 maddeleri gereğince Ülker’in satmakta olduğu ürünlerden başka ürün satmayacağını taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin sona erme tarihi olan 31.05.2012’ye kadar sözleşmeye aynen uyduğunu, davalının 31.01.2012 tarihinden sonra müvekkili firmaya ürün tedarik ve teminini yerine getirmediğini, 2011 Şubat- Mart-Nisan ayında münhasıran davalıdan KDV siz 116.097,19Tl tutarında ürün satın alındığını ve buna karşılık 29.024,30TL kar edeceğinin aşikar olduğunu, dava konusunun kar mahrumiyetinden ibaret olduğu, sözleşmenin 3.1.1, 3.1.5, 7.1.2 maddeleri gereğince davalının ürün tedarik etmekle mükellef grup şirketlerden biri haline geldiğini, davalının en azından 100.000,00TL bedelli teminat senedini iade ettiği 21.04.2012 tarihine kadar sözleşmenin 3.1.2, 3.1.3, 3.1.4 maddeleri gereğince kendi üretimi olan ürünleri tedarik etmekle mükellef olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kar kaybı iddiasına dayalı olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı 31.01.2012 Tarihinden itibaren müvekkilinin siparişine konu ürünlerin tedarik edilmemesi nedeni ile kar kaybına uğradığını iddia etmiş ise de; iddiasının dayanağı olan sözleşmede davalı şirket taraf olmayıp davalı şirketin davacıya sözleşmede belirlenen süre boyunca ürün tedarik etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3.1. Maddesinde; Firmanın sözleşme süresi boyunca satmakta olduğu ürünleri sağlamakla yükümlü olduğu düzenlenmiş olup sözleşmede Firma olarak yer alan şirket; dava dışı … Aş ile …AŞ şirketleri olarak yer almaktadır. Sözleşmenin 7.1.2.maddesinde; firmanın …’ın sözleşmeden doğan hakları mahfuz tutmak kaydıyla yükümlülüklerini kısmen veya tamamen başkalarına devredebilir, şeklinde hüküm yer almakta ise de; sözleşmenin yazılı olarak davalı tarafça devralındığına ilişkin bir iddia bulunmadığı gibi bu yönde yazılı delil de bulunmamaktadır. Dava konusunun kar kaybı iddiasına dayalı olduğu, davalı şirketin davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşme süresi boyunca ürün tedarik etme yükümlülüğünün olmadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararı yerindedir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 28/02/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.